MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Efendim, üniversitemize çok teşekkür ediyorum, çok yararlandık, notlarımızı aldık, yeni fikirlere sahip olduk; bunun için gerçekten çok teşekkür ederim.

Komisyonumuz bugün 10'uncu Toplantısını yapıyor. Tabii, ben de bir İliçli olarak dün bu saatlerde... Yaşadığım felaketi, sevgili hocalarım, sevgili Komisyon üyelerimiz; hakikaten Allah'ım kimseye böyle bir felaket vermesin. Dün, en son olarak, 5 kardeşimize ulaşıldı ve onları da Hakk'a uğurladık. Toprak altında kalan bu kardeşlerimizin inşallah mekânı cennet olsun, bütün İliç'imizin, bütün Erzincan'ımızın ve Türkiye'mizin de başı sağ olsun.

Tabii, İliç benim ilçem, ben bu toprakların evladıyım, benim doğduğum yere orası, 20 kilometre uzaklıkta. Ölüm Allah'ın emri ama maden altında, enkaz altında, toprak altında kalarak kimse ölmesin; Komisyonumuzun ana amacı da bu. Böyle ölümleri kimse kanıksamasın, bunlara da kimse "kader" demesin, kimse bunlara "fıtrat" demesin. Kader başka bir şey, fıtrat başka bir şey; tedbir almamak başka bir şey. Allah'ım hiç kimseye ve ülkemize böyle acıları İliç'imiz başta olmak üzere inşallah yaşatmasın.

Olayı duyar duymaz kırk beş dakika sonra bölgedeydim. Bugüne kadar yakınlarını kaybeden ailelerle beraber oldum, bundan sonra da onların haklarını ve hukuklarını Komisyon olarak inşallah hep beraber arayacağız. Bu faciada ihmali olan, kusuru olan, sorumluluğu olanların da adalet önünde hesap vermelerini tabii ki takip edeceğiz ve onların da mutlaka takipçisi olacağız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İliç Araştırma Komisyonu Başkanımıza ben çok teşekkür ediyorum. Komisyon Başkanımız son derece duyarlı, son derece demokratik, burada bütün arkadaşlarımız sözlerini alıyorlar, görüş ve düşüncelerini söylüyorlar. Özellikle üniversitelerimizden gelen hocalarımızdan biz de bilimsel açıdan, entelektüel açıdan, gerçekten, madenciliğin nasıl olması konusunda, yer altı zenginlikleri konusunda, doğa konusunda, çevre konusunda, yer altı kaynakları konusunda da mümkün mertebede yararlanıyoruz. Bu çalışmaları Sayın Başkanımız bir rapor hâline getirecek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına hep beraber sunacağız. İlk defa, uzun yıllar sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefetin ve iktidarın beraber olduğu bir komisyon kurulmuştur. Başkanlık Divanında da muhalefet partisi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak da bizlere görev verilmesi son derece kıymetli ve değerlidir. İstiyorum ki böyle faciaların bir daha olmaması için alınması gereken tedbirleri içeren, bilimin ışığında, hocalarımızın önerileri doğrultusunda çok değerli bir rapor hazırlayalım ve bu hazırladığımız rapor Meclis Genel Kurulunda görüşüldükten sonra, ulaştığımız, elde ettiğimiz sonuçlar Meclisin ve bakanlıklarımızın raflarında kalmasın. Bunun da takipçisi olacağız. Raflarda kalmasına hiçbirimiz razı değiliz, buna razı olamayız; bu, gerçekten siyasi değil, hepimiz için de vicdani bir görevdir. Hiçbir arkadaşımız buradaki önerilerinin rafta kalmasına izin vermez.

Evet "Biz araştırma komisyonuyuz, bundan ötesi bizim görevimiz değil." dersek sessiz siyaset yapmış oluruz. Bir milletvekili olarak takdir edersiniz ki sessiz bir siyaset yapmayı bu noktada doğru bulmayız ama saygıyla, ama sevgiyle, ama sorun değil çözüm önerilerimizle, Parlamentoda siyasi parti Genel Başkanlarımızla da görüşerek bu konunun iyi bir noktaya gelmesini hep birlikte sağlamalıyız. Zira parlamenter, milletin avukatıdır. Ben de hiçbir siyasi parti farkı gözetmem. Bayrağımıza bağlı, toprağımıza bağlı, ulusal birlikten ayrılmayan bütün yurttaşlarımın inşallah dertlerini, sorunlarını ve problemlerini burada olduğu gibi dile getirmeyi Allah'ım bize kısmet etsin. Biz "Komisyon kurdunuz da ne oldu?" dedirtmeyiz çünkü bizim Başkanımız uzun yıllardan beri devletimizde görev aldı, siyasette de önemli ölçülerde ve burada da çok demokratik bir yapısıyla birlikte Komisyonumuzun kararlı, verimli ve uyumlu çalışması için elinden gelen çalışmaları yapıyor. Bulduğumuz sonuçların hayata geçmesi için, yasalaşması için hep birlikte çalışmaları yapacağız.

Hocalarımız 13 Aralıkta o bölgeye gittiler. Tabii, o bölgede kendi bölgeleri var, ifade ederken söylediler "Belli noktalara biz gidemedik." dediler; bunlar için gerçekten üzüldüm. Hocalarımız o gün o noktaya gitseydi, o yığın liçlerindeki o şartları, o suyun yoğun olarak kullanıldığını detaylı bir şekilde görselerdi ve hocalarımızın çalışma alanları biraz daha genişleseydi ben buradan inandım ki bu kaza rahatlıkla önlenebilirdi.

Değerli arkadaşlarım, sahada yapılması gereken nelerdir, iş güvenliği konusunda neler yapmamız gerekir, eğitim eksikliği var mı, tecrübe eksikliği var mı, buralar nasıl daha güvenli hâle gelir; bunlar üzerinde de inşallah yoğun bir çalışma yapacağız.

Sayın Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Gümüşhane Üniversitemizdeki değerli öğretim üyelerini saygıyla sevgiyle hürmetle selamlıyorum. İnşallah, hep beraber bilimin ışığında gideceğiz, bilimin ışığında gitmezsek yolun karanlık olduğunu görüyorum ve Gümüşhane Üniversitemizin şahsında bütün bilimi saygıyla selamlıyorum.