Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
Konu | : | YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın, Türkiye'deki tıp eğitiminin sorunları, tıp eğitiminin YÖK zaviyesinden nasıl göründüğü ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .06.2024 |
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Hocam, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, iki teşekkür etmek istiyorum. Bir, Komisyon Başkanı olarak size teşekkür etmek istiyorum, üniversitelerle ilgili ve özel hastanelerle, afili olmuş üniversitelerle ilgili gerçekleri çok açık ve net söylediğiniz için size teşekkür ediyorum.
YÖK Başkanımıza da teşekkür ediyorum çünkü YÖK Başkanımız da sunumunda üniversitelerin üvey bir evlat olduğunu kabul etmiş durumda. Yani bütün imkânlar Sağlık Bakanlığı üniversitesinin hastanelerine devredilmiş ama üniversite hastaneleri maalesef, mağdur olmuşlar. Niçin söylüyorum? Ben Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesiyim, Sadettin Hocamla birlikte çalıştık, kendileri de biliyorlar.
Bir, Devlet Malzeme Ofisinin bir marketi var, o marketten bir kalp kapakçığı kullanacaksınız, gidiyorsunuz, alıyorsunuz; oradan SUT'un üstünde bir fiyat veriyor, siz SUT'un üstünden fiyatı devlete ödemeniz gerektiği için hastadan mecburen bir fark almak zorunda kalıyorsunuz; o da birtakım dedikodulara neden oluyor. Mesela hasta gidiyor, diyor ki: "Hastane benden 30 bin lira para istedi." Şimdi, bu para niçin istendi? Doktor mu istedi? Hani o "bıçak parası" dedikleri şey midir, malzeme farkı mıdır? Bunu izah etmek gerçekten zor. Birincisi bu.
İkincisi, üniversitelerin zirvelerinden bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi geçen hafta rektör atamalarını iptal etti, bir yıl da süre verdi. Rektör atamaları nasıl bir yöntemle olacak? Bu yöntemde bizim tercihimiz, üniversitenin tüm bileşenlerinin belli bir süre koyarak yani gerekirse tek dönem rektör atamalarını da yine seçimle yapmaları. Tabii, rektörlük seçimlerinin de kendilerine göre birtakım dezavantajları var, onları yaşıyoruz üniversitelerimizde. Bunların hepsinin gözden geçirilerek mutlaka daha sağlıklı bir sistemin getirilmesi gerekiyor.
Üçüncüsü, öğrencilerin sıkıntılarından yeniden bahsedeceğim çünkü öğrenciler gerçekten bize çok baskı yapıyorlar. Özellikle bu pandemi dönemine rast gelmiş tıp fakültesi öğrencileri kesinlikle 5'inci yılına gelmiş ama bunlar atılmayla baş başalar; 30 Hazirana kadar siz her ne kadar yazı gönderdiğinizi söylüyorsanız da bunu rektörlerin keyfiyetine bırakmadan yeni bir yazıyla bunun hatırlatılması ve bu öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor çünkü bu öğrenciler ilk 50 bine girmiş öğrenciler; bunların mutlaka okumalarının engelleyen bir neden olmuştur diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bunu mutlaka değerlendirmenizi rica ediyoruz sizden; bu, çok ivedi bir şey, özellikle hepimiz onun için üstüne basa basa vurguluyoruz.
Dördüncüsü, ben bir kalp damar cerrahisi öğretim üyesiyim. Hiçbir akademik personeli üniversitede tutamıyoruz. Alıyoruz bir doktor öğretim üyesi arkadaşımızı; çalıştırıyoruz gece gündüz, bir bakıyor, Sağlık Bakanlığı üniversitesinde ya da özel hastanede herkes doçent ve profesör oluyor; benim bir hocanın kaprisini çekmeye, gece acile gelmeye, asistanların eğitimiyle uğraşmaya ne ihtiyacım var diyor, hemen gidiyor, bir yerden hiçbir bariyer olmadan, işte, o sözlü aşamasının kaldırılması nedeniyle hiçbir bariyer olmadan bir dosya gönderiyor ve doçent oluyor. Dolayısıyla baktığınız zaman, bir süre sonra artık üniversitelerde "büyük branşlar" dediğimiz beyin cerrahisi, kalp cerrahisi, diğer branşlar, kadın doğum, işte, pediatri, bunların artık öğretim üyelerinin olmadıklarını göreceğiz. Dolayısıyla, bunun mutlaka göz önüne alınması gerekiyor.
Diğer bir sorun, özellikle öğrencileri başka yerde okutulan tıp fakültesi öğrencilerinden bahsediyorum. Çocuklar bugün çok deneyimliler gerçekten, her yeri araştırıyorlar. Mesela, bir üniversitede şu anda okuyorlar, belli bir sınıfa gelmişler, diğer üniversiteye artık transfer edilmek istiyorlar ama çocuklar diyor ki: "Hocam, orada romatoloji hocası yok, endokrin hocası yok, ben oraya gideceğim." Oradaki dekana soruyoruz, "Ya, siz gelin, biz o hocayı bulacağız." diyorlar. Dolayısıyla, bu öğrencilerin mutlaka eğitimlerinde "UÇEP" dediğimiz o projeye tam uyabilmeleri için mutlaka gidecekleri üniversitelerin de altyapı ve akademik personelinin tamamlanmasından sonra transferleri doğru olacaktır. Batıda bir üniversiteden bahsediyorum yani, doğuda bir üniversiteden bahsetmiyorum. Dolayısıyla bu çok önemli bir şey.
Bir diğeri, 72 yaşını bekleyen, 67 yaşında emekli olması gereken 72 yaşını bekleyen çok öğretim üyesi var. Özellikle, bu açıdan hocam da katılır herhâlde bize, biz de döndük mü çalışmak istiyoruz doğrusu yani. Dolayısıyla, bunun da göz önüne alınması lazım.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Her zaman, buyurun.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Çok öğretim üyesi arıyor, beni arıyorlar, "Hocam, 72 gündeme gelecek mi gelmeyecek mi, işte, biz emekli olalım mı, dilekçe verelim mi vermeyelim mi?" Buna göre program yapmaları gerekiyor, bunu bekleyen çok öğretim üyemiz var gerçekten.
Vakıf üniversitelerinin TUS'ta çok başarılı olduğunu söylediniz. Biliyorsunuz...
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Yok, öyle demedim, bazıları dedim.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Hocam, artık TUS dershaneleri var. Bunun ikinci bir nedeni de biliyorsunuz, vakıf üniversiteleri öğrencilere şöyle diyor: "Bizi tercih edin, biz size bir maaş verelim." Hatta ailesine para gönderecek kadar para veren üniversiteler var. Dolayısıyla, baktığınız zaman devletin eskiden ilk 3'te, 4'te, 5'te aldığı öğrenciler artık buraya gelmiyorlar. Bunlardan biri de maalesef, bizim Sağlık Bakanımızın üniversitesi; çok flaş ve herkes orayı tercih ediyor. Ben de olsam, fakir olsam, ben de o durumda olsam ben de tercih ederim yani bu çok anormal bir şey değil ama buna bu pencereden de bakmak lazım.
Bir diğeri ise Hocam, şöyle bir şey var yani tıpta artık ağır branşlarda tercih de azaldı yani azaldı, bunu göz önüne almamız lazım.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Evet.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Ben üniversite ihtisasına girdiğimde, o zaman devlet ihtisasları vardı, üniversite ihtisasları vardı, üniversite ihtisasına kalp damar cerrahisine 68 puanla girdim, 68 puan. Bu son sıralarda bir yerdi Hocam o zaman, 68 çok başarılı bir puan değildi ama bugün tıp fakültesi kalp damar cerrahisine girmek için 10 tane soru yapmak yetiyor, 10 tane soru yapmak yetiyor.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Sınava girin yeter.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - 47, 45...
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Toplam oran içinde kaçıncı oluyorsunuz?
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - En son Hocam.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Yok, yok yani oran ne?
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - KVC puanı 47'ye mi düşüyor Hocam?
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Tabii, 47, 43; kadın doğum da oralarda, beyin cerrahisi oralarda, göğüs cerrahisi oralarda. Şu anda fizik tedavi ve dermatolog yani ağırlıklı olarak hastayla muhatap olmayacağınız branşlar ya da çok ekonomik getirisi olan plastik cerrahi gibi branşlar önde ama diğer branşlar maalesef kötü durumda.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Öyle.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Dolayısıyla bunların hepsinin ele alınarak değerlendirilmesinde fayda var diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.