Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
Konu | : | YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın, Türkiye'deki tıp eğitiminin sorunları, tıp eğitiminin YÖK zaviyesinden nasıl göründüğü ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .06.2024 |
SERKAN SARI (Balıkesir) - Evet, Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, bu bilgilendirme için de teşekkür ediyorum, Sayın Bakanlık yetkililerimizin de katılımından dolayı.
Biz aslında Komisyonumuzun aktif, bu şekilde, interaktif bir şekilde yürütmede de sürecin içerisinde olması için çabalıyoruz, Komisyon üyelerimiz de. Daha belli bir rutinlerle de bir araya gelirsek sanırım sorunları daha sağlıklı aktarabiliriz, karşılıklı, sokaktan, halktan, vatandaştan aldığımız sorunları, talepleri size iletmemiz çok daha kolay olur.
Ben Balıkesir'le ilgili sorunları önce vurgulayarak... Balıkesir Milletvekiliyim. Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi 2020 yılında İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hamidiye Tıp Fakültesiyle akredite oldu ve Eğitim Araştırma Hastanesine dönüştü. Eğitime başladı ama uzmanlık öğrencileri o günden bugüne daha bir adım ileriye gidemedi. 3 noktada Balıkesir'de tıp eğitimi verilmeye çalışılıyor. Esasen 2006 yılında kurulan Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültemiz şu anda belli bir yol katetti ama aradan geçen yıllara rağmen hâlâ arzu ettiğimiz yerde değil. İlk öğrencisini 2009 yılında almıştı, ilk mezuniyetini de 2015 yılında verdi ama şu anda Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesinde temel bilimlerde, biyoistatistik, tıbbi biyoloji, tıp tarihi ve etik, tıp eğitimi, onkoloji dallarında herhangi bir şey yapılmıyor. Dâhili tıp bilimlerinde, aile hekimliği, diğer tıp, radyasyon onkolojisi, spor hekimliği, çocuk kardiyolojisi, çocuk nefrolojisi, hava uzay hekimliği, sualtı hekimliği; hipertonik tıp gibi birimlerde, cerrahi tıp birimlerinde, göğüs cerrahisi, el cerrahisi; çocuk psikiyatri birimi gibi birçok alanda aslında daha eğitimi tamamlayıcı düzeyde branşlar oluşmuş değil aradan geçen yıllara rağmen. Bu eksikliklerin Balıkesir Üniversitesinin eğitiminin kalitesinin artırılması adına önem arz ettiği düşüncesindeyim.
Şu anda 850 öğrenci eğitim almakta Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesinde ve mezun olan öğrenci sayımız 120. Öğretim üyesi sayısı; 33 profesör, 58 doçent, 53 doktor, araştırma görevlileriyle beraber 386 öğretim görevlisi aktif faaliyette bulunmakta ama hastanenin yatak kapasitesi 287. 200 yatak kapasitesiyle kurulmuş bir hastane, bu hastane de Ünye Devlet Hastanesinin tip projesi uygulanarak yapılmış, 87 de hocaların kullanması için ayrılmış olan odalar yatak kapasitesine eklenerek 287'ye çıkarıldı, Balıkesir'de işte, bir hayırsever arkadaşımızın geçen günlerde attığı temelle bir miktar daha yatak kapasitesi artırılıyor ama Balıkesir gibi büyük bir coğrafyadaki tıp fakültesinin yatak kapasitesinin benzer fakültelere göre, işte, Sivas Cumhuriyet Tıp Fakültesi, Samsun Ondokuz Mayıs Tıp Fakültesi, Trabzon Farabi Tıp Fakültesi, Kayseri Erciyes Tıp Fakültesi gibi yani kapsamlı birer üniversite hastanesine dönüşmesi ve bin yataklı bir kapasiteye ulaşması gerekiyor; hem bölgemizin hem de üniversitemizin olmazsa olmaz ihtiyacı. Ne yazık ki bu anlamda, yılda 100'e yakın hekim mezun eden ve birçok branşı eksik olan, yatak kapasitesi yetersiz olan bir tıp fakültesinin eksiğinin giderilmesi lazım.
Bir diğer adım geçtiğimiz yıllarda atıldı, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesinde tıp fakültesi açıldı ama tıp fakültesi hastanesi yok. Oradaki kadrolar çok dar; 5 profesör, 10 doçent, 24 öğretim görevlisi ve 2 araştırma görevlisiyle şu anda bu hizmeti üretmeye çalışıyorlar, Bandırma Devlet Hastanesiyle afiliye durumunda ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenim görmekte öğrencileri. Bu anlamda Bandırma Üniversitesinin de teknik, donanımsal, kadrosal anlamda desteklenmesi gerekiyor ki oranın da bu eğitim anlamında katkısının hem şehrimize hem de ülkemize faal bir şekilde olmasını arzu ederim.
Şimdi, kentin tıp eğitimi sorunlarının dışında... Tıpla ilgili konuştuk ama ben de kendim eczacıyım, eczacılık branşı da tıbbın önemli paydaşlarından bir tanesi. İşte, doktorlarımız, diş hekimlerimiz, eczacılarımız ve sağlık çalışanlarımız aslında bu tıp ordusunun önemli paydaşları. Hem de kendi meslektaşlarım tarafından görülen eksikleri ve eleştirileri de dile getirmek isterim. Şu anda 62 tane eczacılık fakültesi var Türkiye'de, bunların sanırım 10-12 tanesi prosedür kısmında, faal, aktif eğitimde değil ama bu 62 eczacılık fakültesinin sadece 14 tanesi akredite, kalan üniversitelerin hiçbiri akredite değil. 1997 yılından bugüne 50 fakülte açıldı, bu hızlı bir büyüme ama bu ihtiyaca karşılık gelecek veya bu mezun arkadaşlarımıza istihdam sağlayabilecek ortam yaratılmış değil.
Fiziki koşulları, akademik kadrosu yeterli olmamasına rağmen eczacılık fakültelerinin eğitim veriyor olması da ayrı bir eleştiri noktası. Sadece 6 akademisyeni bulunan eczacılık fakültesi var, sadece bir katta, bir binanın katında açılmış olan bir eczacılık fakültesi var. Bunların, 62 eczacılık fakültesinin 29 tanesinin dekanı eczacılık mezunu bile değil yani yarısı sektör mezunu olmadan dekanlık yapıyor. Bu anlamda aslında dayatma bir eğitim çabası içerisinde ama bu çabanın mezunlarını... Yani Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 Vizyonu Raporu'nda eczacı sayımızın 9.500 fazla olduğu, şu anda, hâlihazırda 9.500 fazla eczacımızın olduğu ve istihdam edilemediği raporlara geçiyor ki bu yıl sadece, 4.500 daha eczacılık fakültesinden mezun vereceğiz. Bu işsiz eczacılar ordusu her geçen gün büyüyor olacak ve eczacılık mesleğinin hani değerinin, niteliğinin de giderek azalmasına sebebiyet veriyor. Kamuda yeterince istihdam alanı yaratılmıyor, çoğu özel serbest eczacılık alanında istihdam edilmeye çalışılıyor; bu da beraberinde bir rekabet ve beraberinde de niteliksel kayıplara sebebiyet veriyor ve sağlıklı bir eğitim verilmesine engel oluyor.
Bugün itibarıyla açılan fakültelerin birçoğunda akademik kadro yoksunluğu var, laboratuvarı olmayan apartman üniversiteleri var ve eczacılık fakültesinin bu anlamda alması gereken niteliklerdeki eğitimi sağlayamayan düzeydeki fakültelerin bence ya gerekli düzeye taşınması için... Ki biraz önce tıp fakülteleriyle ilgili koşul ve kati kurallardan bahsettiniz; eczacılık fakülteleri de tıp eğitimi veren, tıp hizmeti veren fakülteler. Bu anlamdaki standartlara sahip olmaya zorlanmalı ve takip edilmeli. Eğer sağlayamıyorsa da özel üniversitelerin sadece öğrenci alabilmek için yapmış oldukları bu adımlara da müsaade edilmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Yine, fakültelerimizin başarı sıralaması olan 50 bin barajı gibi eczacılık fakülteleri için de bir taban konulması; böyle, boş kontenjanı doldurma çabasıyla değil de gerçekten bu nitelikli eğitimi alabilecek düzeyde... Ki arkadaşlarımızın buraya da sınavlardan sonra tercih yapabilmesini arzu ediyorum.
Son olarak da diş hekimliği fakültesindeki diş hekimlerimizin de benzer bir sıkıntısı var: 88 diş hekimliği fakültesi var, aynı istihdam oranı fazlalığı diş hekimlerimiz tarafından da birlikler tarafından da bize aktarılıyor. Bu konuda standardizasyon sağlanarak, nitelikli eğitimi veremeyecek düzeyde, sadece diploma vermek amacıyla değil, bu eğitimi tam teşekküllü bir şekilde verebilecek bir yapıya müsaade edip kalanının sınırlandırılması gerektiği inancındayım.
Ben, İstanbul Üniversitesi mezunu bir eczacıyım. 120'nin üzerinde profesörümüzün eğitim verdiği bir yerde şimdi bir tek profesör olmayan eczacılık fakülteleri var; akademik kadroların çok zayıf olduğunu da görüyoruz, bu da niteliksiz bir eğitime özendirir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Çok kısa Başkanım, isterseniz...
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Evet, buyurun.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Sayın vekilimizin ifade ettiği son husus önemli, bir açıklama gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, eczacılık fakültesi için de asgari program açma koşulları var. Eğer herhangi bir vakıf üniversitesi bu asgari koşulları sağlayamaz... Mesela, diyelim, 2023 yılında bizim denetleme gitti, fark etti ki orada olması gereken öğretim üyesi sayısı yok. Bu tespit edildiği an, ilgili vakıf üniversitesine bir uyarı, düzeltme gidiyor, uyarı ve düzeltme. Eğer uyarı ve düzeltme söylenen süre içerisinde yerine getirilmediği takdirde, bir üst önleme geçiliyor. O üst önlemlerden bir tanesi, bu üniversiteye verilen kontenjanlara getirilecek kısıtlamalardır. Eğer bakın, aynı husustaki eksikliğini devam ettiriyorsa ısrar edip yani uyarı ve düzeltme geldi -sarı kart, tabiri caizse- kale almadı, dikkate almadı; bir üst önleme çıkıyor. Eğer onu da dikkate almazsa 3'üncü sene o program kontenjanlarının tamamen kendisinden geri çekilmesi söz konusudur. Bunu bilhassa ifade etmek isterim.
Dolayısıyla, anlık görebildiğiniz yani internete girdiniz, A üniversitesinin eczacılık fakültesine baktınız, orada 2 profesör veya 3 doçent gördünüz, profesör yok. Bu, bazen şöyle de olabiliyor: Vakıf üniversiteleri görevlendirme usulüyle, işte, İstanbul'dan, Uludağ'dan, başka yerden profesör istihdam edebiliyor. Dolayısıyla, biraz da sürecin kendisine bakmak gerekiyor yani anlık bir fotoğraf o programla alakalı bilgilerin tamamını vermez.
İki, çok kıymetli Vekilim, eczacılık programlarına giren öğrencilerimiz başarı sıralamasıyla giriyor. 100 bine giremeyen bir çocuk eczacılık okuyamaz, ilk 100 bin içerisinde ancak olmak zorundadır eczacılık okumak istiyorsa. Bu bakımdan, eczacılıkta başarı sıralaması var, diğer, aynı, diş hekimliğinde, tıp fakültesinde, eğitim ve mühendisliklerde oldu gibi.
SERKAN SARI (Balıkesir) - Oradaki 50 bin barajı yani tıp fakültesine koyduğunuz... Aslında 100 bini, biz 50 bine çekelim ifadesini kullanmak istemiştim, orada bir yanlış anlaşılma oldu.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Anladım, yani siz "50 bine çekelim." diyorsunuz. Tabii, bu konuda talepler var; mesela, bazı bölüm sahipleri de mezunları da istiyorlar. Değerli Vekilim, orada da ister istemez, şöyle bir mesele var: Yani Türkiye'nin bütün kontenjanlarını hesaba katarak bu hesaplamalar yapıldığı için, siz bir anda 50 bine programların başarı sıralamasını çektiğiniz zaman, bırakınız vakıf üniversitelerini, devlet üniversiteleri de boş kalabilir. Biz onu şöyle yapıyoruz...
SERKAN SARI (Balıkesir) - Ben de onu tam tersinden okuyorum: Oraları dolsun diye barajı aşağı çekiyoruz, herkese öğrenci...
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Yok, bizim yaptığımız...
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Arkadaşlar, biraz süreyi...
Hocam, çok sayıda...
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Kontenjanları biraz daha azaltıyoruz, haberiniz olsun.