| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu c) Kültür ve Turizm Bakanlığı ç) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü d) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü e) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .02.2016 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli hazırun, değerli bürokratlar; aslında tabii Türkiye açısından büyük bir gelir kaynağı olan turizm ve onunla beraber de çok önemli bizim tarihimizin sahipliğini ortaya koyan kültür ve sanatın bir arada görüşüldüğü Bakanlık bütçesi için bu saatte bir görüşme yapıyor olmak gerçekten ne kadar yapıcı, doyurucu ve katkı sağlayıcı, onu bilemiyorum.
Sayın Bakanım, şimdi, kültür ve turizm bir arada bir bakanlık. Ama Onuncu Kalkınma Planı'nın Resmî Gazete'de yayınlandığı kitapçık bizim elimizde var. Burada baktığımızda sayfa olarak kültür ve sanatla ilgili değerlendirme ve gelişmelerle ilgili bilgilendirmeler sayfa 140'ta, turizmle ilgili olan 290'da. Yani Kalkınma Planı'nda bile kültür ile turizmi birbirinden ne kadar ayrı noktalara koymuşlar ama bugün biz aynı Bakanlık çatısı altında görüşmeye ve buna bağlı olarak değerlendirmeleri yapmaya çalışıyoruz.
Ben, öncelikle, Sayın Bakan Yardımcınıza da başarılar diliyorum. Bizlere çok nazik davranarak kitap göndermişlerdi bundan önceki dönem. Onun için de tekrar, şimdi teşekkür ediyorum kendisine.
Şimdi, tabii, önce sanatla başlamak istiyorum. Aslında turizm ana konumuz, kendi açımdan, iş hayatım açısından ama sanatla başlamak istiyorum. Tabii, Türkiye'de, ülkemizde sanatla ilgili olarak öyle örneklerle karşılaştık ki, daha doğrusu kültürel mirasımızla ilgili ve onların restorasyonuyla ilgili gerçekten bizleri üzen ve onların bıraktığı o zenginlik değerini çok hiçe sayan uygulamalarla karşı karşıya kaldık. Antik bir tiyatronun zeminine beton döküldüğü, Selçuklu medrese ve kervansaray avlularının yüksek beton duvarlarla kuşatıldığı, hatta Bizans sarayına PVC takan bir restorasyonla karşı karşıya kaldık.
Tabii, burada sanata bakarken sanatın, aslında sanatı yapmanın ve üretmenin temelinde bir estetik var. O estetik olmadıkça... Ki sizin de temel konunuz, estetiği sağlayan da bir felsefe aslında ve bu konuda sizin oldukça derinlikli bir bakış açısına sahip olduğunuzu da biliyorum. Şimdi, bir estetik bilinç ve duyguyu ortaya koyarken o felsefeyi de yaşamak lazım. Ama bir sanat eserine bakarken, işte bir kadın heykeline veyahut bir bale sanatındaki kadına bakarken onun sanatsal olarak ifade ettiği felsefenin yerine çıplaklığı ön plana alırsak o zaman o estetiğin getirmiş olduğu felsefeyi yaşatmamış oluruz. Maalesef, böyle bir bakış açısıyla sanat eserleri hakkında da dönem dönem değerlendirmelerle karşı karşıya kaldık.
Umut ediyorum ve diliyorum ki sizin Bakanlığınız müddetince o felsefi bakış açısının çok daha estetikle bütünleşen ve anlamını çok daha net ortaya koyan bir değerlendirmesi olacaktır.
Sayın Bakanım, tabii, ben programa baktığım zaman da, kalkınma planına da baktığım zaman gördüğüm, işte tiyatro, sinema ve diğer sanat alanlarının yanına bir de televizyon konmuş. Halkın en çok aktivite olarak yaptığı, yüzde 93'le televizyon geliyor ve televizyonun bu kültürel aktiviteler içerisinde ağırlığına baktığımız zaman ve yayınların ulaşabildiği ve seyredilebilirliğiyle değerlendirdiğimizde, tarihimizi, kültürümüzü doğru temellerle anlatan yayınların olması şart. Bu noktada özellikle devlet televizyonumuzun da sizlerin Bakanlığınızla çok karşılıklı bilgi ve doğru programlama açısından bir paylaşımı olması lazım. Çünkü geçtiğimiz günlerde üzücü bir olay oldu. Yani bu ülkenin kurucusu ve kurtuluş mücadelesinin liderleri hakkında bir televizyon programı, tarih programı yapıldı ve bu, devlet televizyonunda yapıldı. Bu gerçekten içler acısı, üzücü bir durum. Bu dile getirildiği zaman da özgür yayıncılık olarak bir bahanesi bulundu.
Şimdi, tabii, bunun ötesinde baktığımız zaman, ben İstanbul Milletvekiliyim ve bir AKM olayımız var. 2008'den itibaren yeri geldi AKM'yi -bir Gezi olayları olduğu zaman Gezi sürecinde- polisin kendine has bir mekân olarak kullanması... Daha sonra şimdi, bugün gidip baktığınızda sanki bir ilan tahtası gibi kullanıldı. Ama benim gençliğim ve okul hayatımda bizim hafta sonraları AKM'ye gitmemiz, AKM'de yaşanan o günler, bilet kuyrukları ve onun sonucundaki süreç çok farklıydı ama bugün, maalesef, AKM'yle yaşadığımız sonuç bize çok güzel bir örnek oluşturmuyor.
Diğer taraftan baktığınızda, tiyatrolarla ilgili önce Taksim Sahnesi kapatıldı, arkasından AKM'yle ilgili sorun yaşandı, onun arkasından bir tiyatro oyunu sergilenmeye kalktı, içeriğinden dolayı bir gazete çok ağır eleştirilerde bulundu, hemen belediye gitti "Eksiğin var." dedi tiyatroyu kapattı. Onun arkasından baktığınızda tiyatrolarla ilgili... Yani hakikaten sanat, muhalif olmak, eleştiri getirebilmektir. Onu sergilemeye çalışırken de üstüne baskı yaşanması sanatın, sanat anlamıyla kendini ortaya koymasını tamamen ortadan kaldırıyor.
Diğer taraftan, öyle örnekler var ki yani sırf 2015 için bir çalışma yapmıştık biz. Orada karşımıza o kadar enteresan olaylar çıktı ki. Yani bakın, Antalya Büyükşehir Belediyesinin Başkanı değişti. Ama Antalya'daki Kültür Sanat Vakfıyla ilgili olarak on yedi yıldır verilen Altın Portakal Şiir Ödülü bir anda kaldırıldı ve o ödül verilmemeye başlandı. Neydi yani? Geçen seneki örnekler, bu söyleyeceğim birkaç tanesi tamamen geçen seneki örnekler.
Diğer taraftan, bakıyorsunuz, RTÜK, Emmy ödüllü bir film oynuyor, bunu sakıncalı görüyor ve ceza yazıyor veya bir çizgi film. Yani bu çizgi film içerisinde kullanılan kelimeler yüzünden ki çocukların her şeyi bildiği veya konuştuğu bir ortamda, dünyayı tamamen öğreneceği bir ortamda sakıncalı bulunuyor.
Onun haricinde, bir sergi sakıncalı bulunuyor. AKM'nin, dediğim gibi, bütün eşyaları, teknik aksamı hurdacılarda maalesef. Yani bir nü tablo, bu nü tablosu Çukurova Üniversitesinde yıllardır var ve yine bir gazete haberi olduğu zaman üniversiteden kaldırılıyor. E, bakıyorsunuz, yine sanat tarihiyle ilgili bir panel düzenlenecek, panelin başlığından dolayı üniversiteler bunu iptale kalkıyor. Ya, o kadar çok başlık var ki, şimdi sürem yetmeyecek diye hepsini tek tek söyleyemiyorum çünkü turizmi de konuşmak istiyorum.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - 2015'e dair çalışmanızı bizimle paylaşabilir misiniz?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Tabii, yani biz bunu kendi partideki... Hangi başlıklarda neler çıkmış, aşağı yukarı 120-130 başlık var ki bunların hepsini burada yetiştiremem. Ya, bunların olması, dediğim gibi, muhalif de olacak, muhalif düşünceyi de ortaya koyacak ama eğer onun getirmiş olduğu sanat özelliği varsa bunu ortadan kaldıracak bir tercihin çıkması, işte, sansürü veya baskıyı kendisine gösterir.
Şimdi, baktığınızda, turizm açısından değerlendirdiğimizde, bir kere turizme geçişte şunu söylemek istiyorum: Dün Turizm Bakanlığının görüşüleceğini söyledik ve biz burada Kalkınma Bakanlığı görüşülürken TÜİK'in bir endeksi çıktı, istatistiği çıktı ve Muğla'yı en güvensiz il ilan eden bir istatistikti. Onunla ilgili olarak söyledik ilgili Bakanımıza. Ama gerçekten Muğla'yla ilgili çıktığında, içerisinde asayiş ve güvenlik dediğimizde böyle bir istatistiğin çıkmasının değerlendirmesini beraberce de yaptık.
Şimdi, tabii, turizmin içinde olduğu sorunlar, işte, istatistikler, Dünya Ekonomik Forumu içerisinde Türkiye'yle ilgili, hani kriz olmasaydı da yani bu olaylar olmasaydı da turizmle ilgili hangi riskler vardı diye baktığımızda, bugünkü son, işte, güvenlik, krizler ve onların getirdiği başlıklarda -ama birçok başlıkta- Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi diye bir endeks var, o endeks içinde baktığımızda, Türkiye'nin, rakip olan ilk 10 ülkeyle karşılaştırdığımızda hangi başlıklarda, nerede olduğunu çok net olarak görebiliyoruz ve yani, Türkiye'nin daha zengin ve ekonomisi parlak bir ülke olarak mı turizmde rekabette şansı olur, bakıyorsunuz, gerçekten bu tür bir zenginlik olmasa da birçok ülkede turizmde belli başlıklarda ilk 10 ülke arasına girme imkânı tanıyor.
Mesela, Türkiye'ye soruyorlar "Türkiye seyahate ve turizme öncelik veren 10 ülke mi?" deniyor. Burada baktığınızda, hayır, Türkiye o ilk 10 ülke arasına girmiyor. "Türkiye turizm ve çevreyi koruyan ilk 10 ülke mi?" deniyor Dünya Ekonomik Forumu'nda. Yine, Türkiye bu ilk 10'a girmiyor ki çevreyle olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum.
Buyurunuz.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yani biraz önce Yeşil Yol söylendi, Cerattepe söylendi, çevre ve çevreyle ilgili baktığınızda ve "Türkiye turizm sanayisini geliştirmek için kültürel kaynaklarına en fazla güvenen ülkeler arasında mı?" diyor. Burada da ilk 10 ülke arasına Türkiye girmiyor ve kültürel kaynaklarımıza güvenmiyoruz da buraya, ilk 10 ülke arasına Avustralya'yı almışlar. Avustralya'nın hangi kültürel mirası var ve ona güvenerek hareket ediyor, bilemiyorum, ona bağlı bir sıralama. Yani, bunları herhâlde istatistikler açısından değerlendiriyor.
Diğer taraftan, tabii, yaşanan bu kriz döneminde turizmle ilgili bir fırsat olduğunu EXPO'yla ilgili dile getirdiniz. Acaba EXPO'nun beklenti çıtasını yukarı mı koyuyoruz ama EXPO'yu da bir şans olarak kullanacak çalışmalarda ne kadar yeterli adımları attık, onu da bir sorgulamamız gerekiyor. Yani, EXPO'nun tanıtımını ne kadar yaptık Sayın Bakanım ve bundan sonra EXPO'yla ilgili gelen, misafirlerin daha fazla cazip hâle... Mesela, gelen aileler için, çocuklarının ücretsiz yararlanmasına ilişkin bir teklif var, onu değerlendirdiniz mi veya işte, orada bir Ege'nin Efes'i Akdeniz'in Perge'si var, Perge'yle ilgili olarak bir teklif var orada gelenlerle ilgili değerlendirmesi açısından.
BAŞKAN - Saint Paul yolu, Perge'den Yalvaç'a, Pisidia Antiocheia'ya. En önemli hac yolu.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Tabii, o da yani olur. Bence çok doğru, bunun olması gerekir.
Yani bunların o EXPO içerisindeki süreçte değerlendirilmesi. Tabii, bir de bunu tanıtımla ilgili olarak baktığınızda biz tanıtım faaliyetlerinde ne derece, ne kadar ve nasıl başarılı oluyoruz, onu da sorgulayarak götürmekte fayda olduğunu düşünüyorum açıkçası.
Ve yine baktığımızda siz "Turizmle ilgili birkaç da önümüzde bir plan açıklayacağız." dediniz ama tabii, sektörün kendi içinde ortaya koyduğu çeşitli başlıklar var yani alternatif pazar dediğinizde işte Çinlilerin dünya harcaması içerisinde tercih ettiği ülkeler ve oradaki harcamaları. Ama biz biraz önceki o başlıklarda dediğimde "Çin Senfoni Orkestrası tehlikeli olur, Türkiye'ye gelmeyin." diye 2015'te böyle bir ortamı bile hazırladık. Çin'den de turist bekliyoruz.
O yüzden, Çin ve Hindistan pazarları derken işte bu karşılıklı kültürle belki değerlendirecek orasıdır. Ama işte, bu çözüm de turizmcinin ihracatçı sayılması, KOBİ olması acentelerin, pek çok başlık hep söylenir zaten ve işte, yurt dışı fuarlara daha fazla katılım, yani bunlar hep turizmde her kriz dönemlerinde söylenen başlıklardır. "Tanıtım bütçelerini artırın." Biraz önce havaalanı ve uçaklarla ilgili siz kendiniz teşvikleri söylediniz.
Onun ötesinde, yani iki tane başlık var, bunu ne derece değerlendiriyoruz veya kullanıyoruz?
Şimdi, bizim yurt dışında yaşayan, sayısı 5-6 milyon civarında olan Türkler var ve Türkiye kriz döneminde olduğu zaman, işte, "Ekonomik kriz döneminde getirin Merkez Bankasına, Türk devlet tahvillerinden size satalım." dendi, koşarak geldiler ve Türk ekonomisine katkıları oldu veya maalesef geldiler, buradaki şirketlere ortak oldular, paralarını kaybettiler bazı "sermaye piyasası" adı altında. Onları geçiyorum ama şimdi, biz yurt dışında yaşayan Türklerle ilgili bu turizmle ilgili süreçte bir özel kampanya başlatamaz mıyız? Ve o başlatılacak kampanya dâhilinde yaşananlarla... Çünkü onların bir de komşuları var yani ben ülkeme gidiyorum, güvenilir ülkem. Çünkü hepsi farklı ülkelere gidiyorlar. Şimdi, baktığınızda İspanya büyük bir mutluluk duyuyor, fiyatlarını bir anda yüzde 20 artırdı. Türkiye alternatif. Bizim Türklerden de gidip İspanya'da tatil yapanlar çok var yani Avrupa'da yaşayıp. Onlar için özel bir proje hazırlanması, bir.
İkinci düşüncem de, bizim bütün belediyelerimizin kardeş belediyeleri var, kardeş kentleri var, yani farklı farklı ülkelerde kardeş kentleri var. Bu kardeş kentler üzerinden kurgulanacak bir turizm projesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, son bir uzatma daha vereyim, toparlayın.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bitiyor.
Bu projeyi de gerçekleştirebilirsek diğer o işte yapılabilecekler arasında -tabii ki turizm ve bu tür olaylar dediğimizde beraberce değerlendirmemiz gereken konular- bir yeni çalışma ortamı sağlayacak. Ama bütün bunlar olurken Sayın Bakanım, yani bu kadar şey varken hemen yine bir yeni tebliğle Antalya, İzmir, Muğla, Denizli ve Eskişehir, 23 yerde bir tahsis olayı başlamış herhâlde değil mi, bir yayınlanmış tahsisle ilgili...
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Rutin efendim o.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bu rutin olarak mı çıktı?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Yani rutin Turizm Bakanlığı yıllık tahsis ilanları...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Biliyorum, onu biliyorum ama bu hemen bu dönemde bir öncelik gibi çıkmış gibi geldi. Yanlış değerlendirdiysem o farklı.
Bir de tabii iç turizm için özel bir proje yapılmasında da fayda var diyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını, size de görevinizde başarılar diliyorum.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim, sağ olun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Meclis çatısı altında güzel çalışmalar yapmıştık sizin Grup Başkan Vekilliğinizde. Bakanlık bünyesinde de olacağına inanıyorum.