BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Teşekkürler Kayıhan Bey.

Şimdi, Hocam, son bahsettiği bu öğrenciler beş senesini doldurmuş ama sınav vesairenin olmadığı bir dönemden faydalanamadan okuldan atılacaklar, bu çocuklardan bana da geldiler, bunlara ben de bir hak verilmesi konusunda benzeri şeyler düşünüyorum; ne yapılabilir, onu konuşalım.

Tabii, ben -Kayıhan Bey hatırlattı- esas şu meselenin üzerinde duruyorum: Biz geçen gün Sayın Rektörüm Hülagü Hocayla da bu meseleyi konuştuk, bu akademik yükseltme meselesi çok önemli. Sadece tıp alanında değil; Hocam, bunu sizinle de birkaç defa konuştuk, bu akademik kadrolar yani doçent olmak... Önüne gelen doçent oluyor, televizyonlarda bakıyorum, işte, doçent doktor bilmem kim; konuşuyor, konuşuyor... Gerçekten, bu arkadaş doçent mi ya? Şaşırıyorum, bazıları profesör hatta. Yani, bir şey gibi, yerden pıtrak biter gibi adamlar bitmiş, konuşuyor. Adam iktisat konuşuyor, gerçekten şaşırıyorsun ya nasıl konuşuyor bu arkadaş böyle? Bu sadece tıpta değil, diğer alanlarda... Hoca, gerçi, bu konuda, şimdi, yeni bir adım attı.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Söyleyebilirim Değerli Başkanım, çok kısa.

BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Fakat eskiden profesör kollegyum tezi vardı, biliyorsunuz Hocam, sizin de geçtiğiniz aşamalar; bunların hepsi kaldırıldı. Bilhassa sosyal bilimlerde doçentlik tezinin mutlaka olması lazım, jürinin olması lazım. Jüriyi görmeden adam nasıl doçent olur, nasıl profesör olur? Böyle bir şey olur mu? Bu, Türkiye'nin geleceğini karartmak Hocam.

Biraz önce de söyledim, hadi, adam çıktı, televizyonda konuşuyor, yazıyor falan filan ama öbürü hastayı muayene ediyor, adam ölecek. Şimdi, gidiyorsunuz; adam profesör doktor bilmem ne, kalp uzmanı; zannediyorsunuz ki profesör adam, gidiyorsunuz. Adam üniversiteyi bitirdikten sonra üniversitenin önünden geçmeden profesör olmuş, böyle bir tablo var.