KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, bürokrasimizin ve basınımızın güzide temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Bakan, hayırlı olsun Bakanlık göreviniz, hayırlı hizmetler nasip etsin Cenab-ı Allah.

Şimdi, ben başından itibaren hemen hemen bütün bakanlarımızı sunumlarında bir konudan dolayı çok eleştirdim. Son yıla ilişkin bilgiler genelde pek verilmemişti, hep böyle işte on yıl, on iki yıl falan böyle, 2002 şeklinde veriliyor. Tabii, dolayısıyla, son yılda ne yapılmış, ne yapılmamış hep kayboluyordu ama sizin sunumunuzda 2015 bilgileri vardı. Gerçekten olması gereken budur. Ben hem sizi hem de hazırlayan arkadaşları bu anlamda tebrik etmek istiyorum.

Şimdi, tabii, sunumun bu iyi yanıydı, zaafı da -biraz da belki öyle olması gerekiyor ama- çok, hep fiziki altyapı üzerinden giden bir sunumdu, icraatlar da muhtemelen o yönde oluyor. Biraz daha ruh dünyasına yönelik olarak kültür yönünden orasının eksik olduğunu söylemek istiyorum.

Tabii, şimdi Bakanlığınızın iki önemli konusu var, kültür ve turizm. Geçmiş tecrübelerle bakarsak, bazen biri öne çıkıyor, bazen diğeri filan. Bunu dengelemek lazım, ikisini birlikte götürmek lazım, birbirinin gölgesinde kalmaması lazım çünkü ikisi de gerçekten bizim açımızdan son derece önemli.

Şimdi, öncelikle biraz kültür tarafıyla ilgili olarak değerlendirme yapmak istiyorum. Bu Türkiye Aile Araştırması 2011 verilerine baktığımızda, kitap okumayla ilgili sorulmuş; yüzde 41 "Hiç kitap okumuyorum." demiş ülkemizde, yüzde 44'ü "ara sıra", yani "Sık sık kitap okuyorum." diyenler sadece yüzde 14,7.

Gazete okuma durumu soruluyor: Yüzde 30'u hiç okumuyor, yüzde 45'i ara sıra, yüzde 25 sık sık, gene kitaba göre iyi ama bu da düşük.

Sinemaya, tiyatroya giden sadece yüzde 4; ara sıra yüzde 26; hiç gitmeyen yüzde 70. Buna karşılık televizyon izleyenler yüzde 93 ve 2 ile 6 saat arasında izleyenlerin -yüksek bir süre zannediyorum- oranı yüzde 78. Yani ülkenin böyle bir sıkıntısı var. Tabii, bunlara ilişkin bir şeyler yapmak sizin Bakanlığınızın önemli görevleri arasında.

Şimdi tabii, Türkçe meselesi var. Türkçenin korunması, bozulmasının ve yabancılaşmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Kolay bir şey değil tabii ama bence bizim yapabileceğimiz... Yani kanunlarda da Türkçe çok kötü. Yani şu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı, kurumlarımızın hazırladığı kanunlarda hakikaten çok kötü Türkçe kullanıyoruz. Onlara o yönüyle özellikle bakılması gerekiyor. Resmî yazışmalarda yani anlaşılmıyor, cümle anlaşılmıyor. Yani Türkçe olarak kendini ifade ediyor fakat yazıda anlaşılmıyor. Bu, kanunlarda da var, medyada da aynı sıkıntıyı görüyoruz. Bunlarla ilgili olarak biraz daha bir şeylerin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Tabii, sanal âlemdeki Türkçe... Zaten bütün diller o tehlikeye maruz. O ayrı bir konu, oraya yapabileceğiniz fazla bir şey yok, orada zaten artık dil filan diye bir şey kalmıyor.

Diğer bir husus, Türkçenin dünyada tanınan ve daha fazla konuşulan bir dil olması için de tabii, çalışmalarda bulunmak gerekiyor. Bilmiyorum, o tür çalışmalarınız var mı, neler yapıyorsunuz, belki son kısımda bize bilgi verirseniz...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Yunus Emre tam da bunu yapmaya çalışıyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet.

Diğer bir husus, çocuklarımızın ve yetişkinlerimizin -başlangıçta ifade ettim çok kısa- ruh dünyasına yönelik çalışmalar gerekiyor. Bunlarla ilgili neler yapıyorsunuz, bize bilgi verirseniz iyi olur. Yani önemli bir konudur çünkü insanın bir şekilde tabii, karnı doyuyor, bir kısım ihtiyaçlarını karşılıyor ama ruhun da ihtiyacı var, onlara yönelik de bir şeyler yapmak gerekiyor.

Tabii, konudan konuya atlıyorum, zaman kısa. Bu diziler meselesi var. Bence Türkiye'deki dizilerin önemli bir kısmı bizim kültürümüzü yansıtmıyor yani bu Türk toplumundan çok uzakta diziler yapılıyor fakat bununla ilgili tabii, basın özgürlüğü meselesi işin ayrı bir boyutu. Orada bir kısıtlama olsun anlamında demiyorum ancak buralara da bir bakmak lazım. Kültürümüzün ciddi ölçüde ben bu kanalla yozlaştırıldığını düşünüyorum.

Bir de tarihî diziler meselesi var. Şimdi okumuyoruz, tarihi dizilerden öğrenmeye çalışıyoruz. Fakat tarih dizilerden öğrenilmez çünkü tarihte çok az bilgi vardır, diziler de günlük hayatı dahi anlatmak durumundasınız bir sinemada, filmde, dizide, her neyse. Dolayısıyla, buralarda yapılanlara da dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum, Bakanlığınızın buralara müdahil olması lazım.

Dolayısıyla, bu konularda, özellikle çocuklarımızın yetiştirilmesi konusunda Millî Eğitim Bakanlığıyla çok sıkı bir diyalog içerisinde olmak gerekiyor.

Bu geleneksel sanatlarımızın yaşatılması konusu önemli bir konu. Kayboluyor, hızla kayboluyor, çok hızlı bir değişim var toplumda, kontrolsüz bazen de. Oralara da bakmak gerekiyor.

Tarihî eserlerimizi korumaya çalışıyoruz. Restorasyonlarda -bir arkadaşımız da ifade etti- hakikaten çok çirkin yani nasıl söyleyeyim, orijinaliyle hiç alakasız restorasyonları maalesef müşahede ediyoruz. Orada bir tedbir aldığınızı ifade ettiniz. Bilmiyorum o yeterli midir ancak bu konu son derece önemli.

Tabii, tarihî eserleri korumak kadar yeni eserlerin de yine bu kültüre uygun şekilde yapılması lazım. Yeni binalarımız son derece çirkin ve yani bizden sonrakilere bırakacak çok fazla bir şeyimiz yokmuş gibi gözüküyor yeni binalar anlamında.

Şimdi, turizm tarafına geçmek istiyorum. Turizm, tabii, ödemeler dengemiz açısından -arkadaşlar da ifade etti- son derece önemli. Bu, bir yıl filan oldu herhâlde veya biraz daha uzun mu oldu, bir revizyon da yapıldı turizm gelirlerinde. Turizm gelirleri, seyahat gelirleri farklılaştırıldı orada son revizyondan sonra.

Burada bir miktar tabii, turizm, seyahat gelirlerinde... Tabii, şey açısından biz onu, seyahat gelirlerini kullanıyoruz, siz turizm gelirlerini kullanıyorsunuz ama ödemeler dengesinde seyahat gelirleri kısmı kullanılıyor. Burada turist başına işte 8 doların altında bir gelirimiz var. Bunun da artırılmasına yönelik mutlaka tedbirler alınması gerekiyor.

Şu paket tur meselesi ciddi bir sıkıntı fakat iş tamamen paket tura kilitlenmiş durumda. Burayla ilgili Bakanlığınızın tedbir alması gerekiyor.

Yani daha doğrusu, şimdi şöyle Orta Vadeli Programın 2018'e kadar seyahat gelirleri hedeflerine, tahminlerine baktım, işte bu yıl için , 2015 için 27 tahmin ediliyor; 2016, 27; 2017, 29,4; 2018'de biraz daha artırarak 31,8'e gidiyor. Yani burada artık yeni bir platoya çıkmak gerekiyor yani iş tıkanmış durumda, bir şey yapmak lazım. Yani bir yandan da tabii, net turizm gelirlerimiz azalıyor çünkü turizm giderlerimiz daha hızlı artıyor. Dolayısıyla, yeni bir platoya çıkma ihtiyacı var. Bu, önemli bir kaynak bizim açımızdan. Tabii, konjonktürden de bağımsız olarak geçen yılki orta vadeli programa göre, geçen yılki orta vadeli programın son yılı 2017'ydi, buradaki 2017'yi mukayese ettiğimde seyahat gelirlerinin yaklaşık 6 milyar dolar düşürülmüş olduğunu görüyoruz. Bu nedendir, onu bilmiyorum yani bunu sadece şu anda Rusya'yla ilişkimizden, yaşadığımız bir şeyden değildir herhâlde bu, ta 2017'ye öyle olacağını varsaymamak lazım. Biraz hesaptan kaynaklanır, hep baz üzerine artırılarak götürülür bu hesaplar. Ama onun dışında başka bir şey mi var, nedir, ona ilişkin de bir açıklama gerekir çünkü 6 milyar dolar çok yüksek yani yüzde 20'ye yakın bir önceki tahminle... Arkadaşlar takip edebildi mi bilmiyorum, 2017 tahminleri için, art arda iki orta vadeli programdaki 2017 tahminlerini söylüyorum, 6 milyar dolar yaklaşık altında bir tahmin var, oraya da bir bakmak gerekiyor.

İfade etmek istediğim son konu: Çok bilgim yok ama endişemi paylaşmak için söylüyorum. 1980'li yıllardan itibaren turizme ciddi yatırım yapıldı, ciddi teşvikler getirildi. Zannediyorum o kıyılarda hep arsa, arazi tahsisi yapıldı. Onlar belli bir süreliğine yapılıyor, kırk dokuz yıl gibi filan gibi herhâlde. Onların bir süre sonra artık geri verilmesi gündeme gelecek. Buna ilişkin düzenleme yapıldı mı? Bunun usulü nedir? Çünkü, yapacağı yani geri vereceği, kendisinde kalmayacak bir şey için kimse yatırım yapmaz, nihayetinde bu ülkenin bir varlığıdır bu, ister özel sektörde kalsın ister kamuya geçsin, bu bir varlıktır. Dolayısıyla onların biz... Diğer yap-işlet-devretlerde de hep bu hata yapıldı. Yani yap-işlet kısımları düzenlenmiş fakat devret kısımları düzenlenmemişti. Hava yollarıyla ilgili anlatabileceğim çok hikâyeler var, tabii oraya girmeyeceğim. Ancak burada şimdi, bu devretme kısmına ilişkin düzenleme yapılması gerekir, diğer türlü yatırım olmayacaktır veya işte, bunlara da tabii rekabetçi bir metot geliştirmek lazım. Yani nihayetinde bir kere elli yıllığına verdiysek bir daha al sen bunu bir yirmi yıl götür demek de uygun olmaz. Ama orada hem ülkenin hem de kamunun menfaatlerini koruyacak hem de turizm sektörünü tabii ki koruyacak şekilde tedbir almak gerekir diye düşünüyorum.

Ben tekrar bütçenizin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.