KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Değerli hocalarım, çok teşekkür ediyorum, sağ olun. Gerçekten çok yararlandık. Özellikle şu naylonlarda bile -tehlikeli- dikkatli olmamız gerektiğini söylediniz, bu bizim için çok kıymetli.

Evet, İliç Araştırma Komisyonu olarak bugün 9'uncu Toplantımızı, Hocam, sizlerle beraber yapıyoruz. Dün de gerçekten şirketi dinledik, yetkilileri dinledik, burada zaman zaman duygusal anlar yaşandı; bugün de halk sağlığı konusunda siz değerli hocalarımızın görüş ve düşünceleri bizim için çok kıymetli. Bu madenin insan sağlığına ve çevreye verdiği zararları, bu zararları vermemesi gerektiğini, alınması gereken tedbirleri inşallah hep beraber konuşacağız. Bugün de hayata bakın ki Çevre Günü; çevremize, doğamıza, doğada yaşayan canlılara da hepimizin mutlaka sahip çıkması lazım ama bakıyorum da insanoğlu kendisini dünyanın tek hâkimi olarak görüyor ve o doğaya, o çevreye yeteri kadar sahip çıkmadığımızı bugün bir kez daha anladım ve şu gün itibarıyla da Hocam, artık, suları naylondan kesinlikle içmiyoruz ve bunun şişe bölümüne geçiyoruz, aldığımız derslerin en önemlilerinden bir tanesi bu. Bazen insanlar olarak bütün kaynakları kendimizin zannediyoruz ve bütün canlılara da biz hâkim gibi görüyoruz; bu da gerçekten bizim yanlış yapmamızı önlemiyor, yanlışa doğru bizi yöneltiyor. Doğada yaşayan başka canlıları öldürme hakkını dahi bakıyorsunuz ki bazıları kendisinde buluyor. İliç'e doğru gidiyorum, bakıyorum, birisi arıyor, tanıdığımız da birisi, önemli görevlerde de bulunmuş; dedim: "Sen ne yapıyorsun?" O da diyor ki: "Ben keklik avına geldim." Dedim ki: "Kardeşim, keklikleri vura vura zaten keklik kalmadı burada, siz keklik avına geliyorsunuz." Denizli'den kalkmış, keklik avına gelmişler. Onun için doğa hepimizin ve doğada yaşayan canlılara mutlaka sahip çıkmamız lazım.

Tabii, dağlar dinamitleniyor, un olarak maden aranıyor, çevreye, tabii, dolayısıyla farklı bir noktaya geliyor; tabii, denizlerimiz de aynı ölçüler içerisinde kirleniyor. TURMEPA Deniz Temiz Derneğini kuran arkadaşlarınızdan birisi de karşınızda bulunuyor. Şunu yapmamız lazım: Artık dünya doğayla oynamamızı kabul etmiyor, doğayla oynarsak doğa bizden gerçekten -sevgili hocalarım- intikamını alıyor. Doğayla mutlaka uyum içerisinde nasıl yaşamalıyız, bunlara bakmalıyız. Doğayla uyum içinde yaşamazsak ne olur? Kuraklık olur, sel olur, yangın olur ve böyle giderse de inanın ki açlık olur, böyle giderse de etin fiyatı çok başka bir noktaya gelir. Doğayla uyum içinde yaşamazsak hepimiz mutsuz oluruz. Bakın, 9 canımız maalesef aramızdan ayrıldı, 5'ini de -sevgili hocalarım- bulmaya çalışıyoruz. Dünyanın bize ait olmadığını, hepimize ait olduğunu kabul etmemiz lazım, bu sesi de duymamız lazım. İliç'te yaşanan olayı, bunları hep beraber değerlendirseydik bunların hiçbir tanesi olmazdı. Bu sesi duymamız lazım, bu sese kulak vermemiz lazım. Toprak kirliliğini, hava kirliliğini biraz daha fazla konuşmamız lazım. Toprağa yayılan yabancı maddeleri nasıl önleriz, ona bakmamız lazım. Bir baraj -Allah korusun- çöktüğü zaman neler olabileceğini çökmeden konuşmamız lazım, buna da önleyici çevre ve önleyici hukuk dememiz lazım. Kimse "Ulusal servetlerimiz yer altında kalsın, çıkarılmasın, heba edilsin." demiyor ama ekolojik sisteme en az zararla, insan hayatına azami önem vererek, ulusal menfaatlerimize uygun şekilde altın sektörünün de yeni baştan düzenlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu noktada sorumlu madencilik uygulamalarının ülkemizde yaygınlaştırılması için şirketlerimizin madencilik faaliyetlerine başladıkları aşamadan itibaren Sorumlu Madencilik Güvencesi Girişimi IRMA, Sorumlu Madencilik Standardı gibi global standartlara uygun şekilde faaliyette bulunmaları mevzuatta öngörülmelidir. IRMA Standardı İliç kazası gibi felaket senaryolarının da uluslararası ilke ve süreçlere, standartlara uygun bir şekilde yönetilmesini mutlaka sağlamalıdır. Bu nedenle de IRMA'nın da Komisyonumuzda dinlenmesini arzu ediyorum.

Sevgili hocalarım, çok teşekkür ediyorum. Sadece bir sorum var, o da şu: Zaman zaman bunu konuşuyoruz ama ben yeteri kadar tatmin olmadım. Havuzdan yukarıya buhar çıktığı zaman, onun bizi yağmur tanecikleri olarak etkileyip doğaya bir sıkıntısı var mı yok mu? Bir de çok güzel bir şey söylediniz, "50 kilometre dâhilinde zaman zaman kontrol yapmak lazım. 50 kilometre dâhilinde toprağı ve suyu alarak kontrol etmemiz gerekir." dediniz. Buraları da biraz açarsanız çok memnun olurum Değerli Hocam.