KOMİSYON KONUŞMASI

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Merkez Bankasının Değerli Başkanı ve yöneticileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle hayırlı uğurlu olsun, başarılar diliyorum. İşiniz zor, zor bir tablo devraldınız; inşallah, başarılı olmanızı ümit ediyorum.

Şimdi, çok ilginç bir tabloyla karşı karşıyayız enflasyon tarafında. Geçen sene bugün enflasyon yüzde 40'tı TÜİK verilerine göre, bu sene enflasyon yüzde 75, gene TÜİK verilerine göre. Şimdi, arada Türkiye bir program değiştirdi, rasyonel ekonomik programa geçti; bu bize iki tane ihtimal bırakıyor: Ya yeni program başarısız olmuş, Sayın Bakanın söylediğinin tam tersi olmuş, enflasyon yüzde 40'tan yüzde 75'e çıkmış, 2'ye katlamış; birinci ihtimal bu. İkinci ihtimal: Geçen seneki yüzde 40 doğru değildi. Şimdi, program çalışmıyorsa, enflasyon neredeyse 2'ye katlandıysa bir senede, bu programın değiştirilmesi lazım; nasıl değiştirilecek? Yok, program doğruysa geçen seneki enflasyon yüzde 40 değildi; o zaman bütün veri seti hatalı, o zaman TÜİK'e kesinlikle güvenemeyiz, o zaman bunun sorumlularının ciddi şekilde adli ve idari takibata konulması lazım. Ve en önemlisi, arada TÜİK verilerine göre maaş zammı alan memur, emekli, asgari ücretli âdeta dolandırıldı. Şimdi, bu konuyla ilgili çok net bir karar verilmesi lazım ki siz önümüzdeki dönemde politikalarınızı belirlerken hangi veriye güveneceğinizi bilin, biz de vatandaşla karşı karşıya kaldığımızda program mı çalışmıyor yoksa vatandaş dolandırıldı mı onu söyleyebilelim; birinci büyük maddemiz bu.

İkinci maddemiz: Merkez Bankası eskiden kendi iç analizleriyle enflasyonu ölçerdi, bunu açıklamazdı ama bir ölçüm yapardı; şu anda hâlihazırda bunu yapmaya devam ediyor musunuz? Ve bu çerçevede TÜİK verilerini makul buluyor musunuz? Bu konuda bizi aydınlatırsanız sevinirim yani bir rakam açıklamanızı beklemiyoruz ama araştırmaya devam ediyor musunuz ve TÜİK verilerini makul buluyor musunuz politika yaparken, onu anlamak isteriz vatandaşlarımızın adına.

Üçüncüsü de daha genel bir soru: Türkiye'de ekonomiyi idare ederken tabii, büyük zorluklardan bir tanesi -o konuda da hakikaten Allah kolaylık versin diyorum- Türkiye'de bir tane Belçika var malum, Belçika nüfusu kadar insan Belçika refahında yaşıyor, nüfusun geri kalanı başka bir seviyede yaşıyor. Şu meşhur iç talebi kısma meselesinde siz kimin iç talebini ne kadar kısacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Çünkü bütün iç talebi kısarsanız bu memleketin dörtte 3'ünü ateşe atarsınız. Onlar bizim seçmenimiz, biz de o yüzden onların sesini duyuyoruz; orta direği de ateşe atarsınız, daha geriyi de ateşe atarsınız. Yani "Belçika seviyesinin refahını kısacağım ya da iç talebini kısacağım." diye mi politikayı belirliyorsunuz yoksa Türkiye'nin optimalini mi belirliyorsunuz ve bu kararı nasıl belirliyorsunuz? Bence o, çok önemli bir soru. Tabii, bu tek başınıza yapabileceğiniz bir şey de değil çünkü maliye politikasının da bununla koordineli olarak gitmesi lazım; bu konuya nasıl yaklaştığınızı merak ettim.

Teşekkür ediyorum, tekrardan başarılar diliyorum. Hayırlı uğurlu olsun.