Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 04 .06.2024 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri, çok kıymetli Merkez Bankası Başkanımız, Başkan Yardımcılarımız, değerli bürokratlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle sunumunuz için de teşekkür ediyoruz.
Bazı sorular soracağım. Şimdi ben vekilimin bıraktığı yerden devam edeyim. Kur korumalı mevduatla ilgili Merkez Bankasına olan yükü sordu. Acaba şu ana kadar kur korumalı mevduattan ne kadar bir yük oluştu Merkez Bankası üstünde? Son güncel hâliyle ilgili verileri bizimle paylaşırsanız sevinirim. 818 milyarlık bir bilanço zararı var, bir de değerleme hesabı var; o da 817 milyar civarında. İşte, o da Türk parasının diğer yabancı paralar karşısındaki değeriyle alakalı kesinleşmemiş bir şey olduğu için aktifte değerleme hesabında duruyor, 2021 yılından itibaren de hep de gider kalemi olarak karşımıza çıkıyor; kesinleştiği zaman esasında bu da bir zarar oluşturacak, o zaman 1 trilyon 636 milyarlık bir zarardan bahsediyoruz. Tabii ki 2021 yılından bu yana sürekli arttığını da görüyoruz; en son 29 Mayıs itibarıyla ben veriye baktım, orada da 920 milyara çıkmış bu değerleme hesabı. Bu kur korumalı mevduata ve bu değerleme hesabına nasıl bir çözüm bulmayı düşünüyorsunuz? Ben bunu merak ediyorum, bu çok çok önemli. Merkez Bankası bu yükten nasıl kurtulacak? Buna yönelik somut düşünceleriniz nedir? Onu merak ettim.
Bu bağlamda da tabii, biraz basına da yansıdığı için başka konuyla bağlayacağım bunu: Şimdi, tabii, Merkez Bankası siyasi kararla netice itibarıyla hayatında ilk defa bir bilançosunda zarar oluşturdu fakat bir taraftan da yöneticilere ve çalışanlara yönelik birtakım performans tazminatı ödemeleri oluyor. Başkan ve Başkan Yardımcıları hariç ödemeler yapılmış "performans tazminatı" adı altında, burada da 3.835 personele ödeme yapıldığı ifade ediliyor. Hangi personele ne kadar ödeme yapılıyor, yöneticilere kaç maaş ödeme yapılıyor? Bunun tutarı, maliyeti ne kadardır? Bütün personel mi alıyor? Bu konuda Sayıştayın 2019 yılında size yazdığı bir yazı var yani "Performansa yönelik bir ödeme olacaksa bunu genele yayamazsınız, gerçekten performansı hak eden kişilere ödeme yapmanız gerekir." diye ifade etmiş. Kimine 2 kat, kimine 3 kat mı veriyorsunuz, 4 kat mı veriyorsunuz? Bu, personel arasında bir huzursuzluk yaratıyor mu? Bir de "dış kaynak" diye tabir ettiğiniz yani taşeron olarak çalışan personeliniz var, 500 civarında bir çalışanınız var; ödeme yapıldıysa niçin buralara ödeme yapılmadı, bunlarda hiç mi performans yok, taşeron olduğu için mi yapmıyorsunuz? Bir de tasarruf tedbirlerinin bu kadar uygulandığı bir ortamda böyle yüklü bir ödeme yapılmasını doğru buluyor musunuz? 1 milyona varan ödemeler olduğu söyleniyor "Bu aşağı yukarı 100 emeklinin asgari tutarına tekabül ediyor, 59 asgari ücretliye tekabül ediyor." gibi ifadeler var. Ben, siz açıklayın diye de söylüyorum bunu, ifade ediyorum. Acaba başka bankalarda böyle ödemeler var mı? Eğer tasarruf tedbirleri uygulanacaksa Bakanlıktan ve Merkez Bankasından da bir kereye mahsus bu dönemde -bilanço zararı belki sizi ilgilendirmeyebilir, siyasi bir karardır ama- dikkat edilmesinde fayda vardır diye düşünüyorum.
Yine, bazı bankalar da maalesef tasarruf tedbirlerine uymuyor. Kamu bankaları hâlen şube hizmet binalarının tefrişatına, tadilatına devam ediyorlar; 400 şube yılda, dört yılda 1.600 şubenin tadilatını yapacaklar, tefrişatını yapacaklar. Her bir şube 10 milyon yani yılda 4 milyar, dört yılda da 16 milyarlık bir gider kalemi de duracak. Herkesin bu tedbirlere uyması gerekmez miydi? Ayrıca, Sayıştayın da önerisinin dikkate alınması gerekmez miydi diye soruyorum, bunu özellikle cevaplarsanız memnun olurum.
Yine, Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili... 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine bir itirazı vardı; Anayasa Mahkemesi kararı iptal etti Anayasa'ya aykırı olduğu düşüncesiyle. Bunun da 151'inci maddesi Merkez Bankasıyla ilgili yani Sayın Cumhurbaşkanı artık sizi direkt olarak görevden alamayacak, görev sürenizin sonuna kadar beklemek zorunda. Eskiye döndüğü zaman da eskiden de Bakanlar Kurulu kararıyla beş yıllık bir süre vardı, orada da bir muğlaklık oluştu; bir yıl sonra yürürlüğe girecek. Biliyorum ki rasyonel kararlar almak çok önemli; bu karar sizin daha rahat hareket etmenize sebep teşkil edecek mi? Siyasi baskı olmadan Merkez Bankası Başkanı olarak yapmanız gereken faaliyetleri, kararları daha rahat yaparsınız diye umuyorum; buradan bunu ifade etmiş olayım.
Yine, bazı bilanço kalemleriyle ilgili birkaç bir şey sormak istiyorum ben. 47 milyar 18 milyonluk bir takipteki alacaklar kalemi var; 2022'de de var bu, 2023'te de var. Ben bir baktım, Irak Merkez Bankasına verilen bir kredi gibi görünüyor, buna da karşılık ayrılmış, sıfırlanmış şu anda. Irak Merkez Bankasına hibe mi yaptık, kredi verdiysek geri niçin tahsil etmedik? Tahsil edemiyor muyuz, niçin karşılık ayrıldı? Bir baraj inşaatıyla ilgili, Bekhme Barajı gibi görünüyor. Niçin tahsil etmedik? Buradan bu konuyla ilgili bize de açıklama yaparsanız memnun olurum.
Yine, yabancı para kredilerle ilgili -biliyorsunuz- bir önceki aya göre yüzde 2'lik bir büyüme sınırı aşılırsa munzam karşılıkla ilgili bloke zorunluluğu getirdiniz bankalara. Bu yeni çıktı ama böyle bir aşım var mı yani size bir ön veri geldi mi? Bu döviz kredilerinde yüzde 2'lik sınıra bankalar dikkat ediyor mu, eğer dikkat etmiyorsa da bloke ediyorlar mı? Bir yıl süreyle Türk lirasını bloke etmeleri gerekir. Böyle bir tutar var mı? Herhâlde bu "carry trade"le ilgili aldığınız bir karar. Bu döviz kredilerinin kullanımını sınırlamak isteyip piyasadan da para çekmek istediniz diye düşünüyorum. Bununla ilgili de bir cevap verebilirseniz sevinirim.
Yine, Sayın Akçay'ın bir açıklaması vardı, o açıklamayla ilgili olarak da yanlış bir ifade kullanmamak için sizin açıklamanızdan gideceğim. "Şu anda içinde bulunduğumuz 'setting'de ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti mevduat faizi linki kopmuş, politika faizi enflasyon linki kopmuş, faiz kur linki kopmuş; biz yedi aydır bu kopan linkleri ihdas etmeye çalışıyoruz." Bu ifade sizindi. Dolayısıyla da enflasyonla ilgili verilerde de 36'lık hedeften sapma olmayacağını devamında söylemiştiniz; burada 38'le ilgili bir düzenleme, ayarlama yapılması zorunluluğu kaldı, siz de ifade ettiniz sunumunuzda. Yanlış enflasyon ölçümü konusunda piyasa ve emek piyasasında bir rahatsızlık var. Bu enflasyon hedeflemesinde piyasa daha tahminî ve tutarlı bir hedef bekliyor. Bu konuyu da piyasadan gelen ve emek piyasasından gelen beklentilerle ilgili size aktarma gereğini hissettim.
Tabii ki asgari ücretle ilgili artış olmayacağı ifade ediliyor. Bu konuda çok büyük rahatsızlık var bu enflasyonist ortamda. Aşağı doğru çekme gayretleri var ama bir taraftan siz çalışanlarınıza performans tazminatı gibi ödemeler yaparken bir taraftan emeklinin, asgari ücretlinin maaş ayarlamasının yapılmamasını ben tutarsız buluyorum. Bu da enflasyonu körükleyeceği düşüncesiyle yapılıyorsa buna da karşıyız, o zaman siz böyle bir ödül vermezdiniz, o zaman o da enflasyonu körükler. Bu konuda ben enflasyonla alakalı bir sıkıntı olmadığına inanıyorum. Sizin düşünceniz nedir? Asgari ücret bu temmuz ayı içerisinde yeniden ayarlanmalı mı, arttırılmalı mı, diye ifade ediyorum.
Şimdilik sorularım bunlar.
Teşekkür ederim, sağ olun.