Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 04 .06.2024 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, İsmail Bey, Değerli İsmail Bey sıcak paranın bu ülkeye geçmiş yıllarda ne kadar zarar verdiğinden bahsetti ancak içinde bulunduğumuz durumda da çok ciddi bir sıcak para girişi olduğu söylenmekte, işte "carry trade"den bahsedilmekte.
Şimdi, sizin yıl sonundaki dolar tahminiz 38,78; tahminî, benim bildiğim kadarıyla. Standard&Poor's'un 32. Yani şu an kur 32, yıl sonunda da kurun 32 ile 38 arasında olacağı tahmin ediliyor. Ben şöyle çok basit bir hesap yaptım yani rakamlarım da internete girdiğim zaman bankaların mevduat faizlerinden bir hesap çıkardım. Bugün 1 milyon doları bozduğumuz zaman 32 milyon lira yapıyor. Bunun altı aylık faizini hesaplıyorsunuz; 38,78'e böldüğünüz zaman yüzde 17 gibi bir rakam çıkıyor, dolar üzerinde yüzde 17'lik bir artış söz konusu. Eğer Standard&Poor's'un tahmini doğruysa yani 32 olacaksa yıl sonunda dolarda yaklaşık yüzde 25'lik bir fark var yani bu çok ciddi bir... Yani, evet, şu anda rezervler artıyor, sizin verdiğiniz rakamlarda çok ciddi portföy girişlerinden bahsediyorsunuz, 19 Nisan ile 24 Mayıs arasında yaklaşık 8,5 milyar dolarlık bir portföy girişinden bahsediliyor, bu rakamlar ciddi rakamlar fakat bu paranın çıkması hâlinde, çıkışı hâlinde de ödenecek bedellerin de çok yüksek olacağı manası da görülüyor çünkü çok ciddi... Faiz, şu anda herhâlde politika faizi olarak dünyada en yüksek ülkelerden bir tanesiyiz; ya birincisiyiz ya ikincisiyiz. Bu, ileride çok ciddi bir problem gözükecek.
Evet, cari yani dış ticaret açığında iyileşmeler söz konusu. İthalatta bir yavaşlama var; ihracatta da yavaşlama var fakat ithalatta da bir yavaşlama var. Fakat ithalatın yapısına baktığımız zaman yani sermaye malları ithalatında oransal olarak bir gerileme var, bunun yanında tüketim malları ithalatında aylar içerisinde çok ciddi artışlar söz konusu. Bu da bu değerli TL'den mi kaynaklanmakta yani Türk lirasının değerli olmasından mı kaynaklanmakta? Buna benzer örnekler de verdiler yani aynı ürünlerin yurt dışında daha ucuz olduğuyla ilgili son günlerde kamuoyunda tartışmalar söz konusu. Bu, yarın öbür gün tam tersi bir etki yapmaz mı? Yani tekrardan bu dış ticaret açığındaki iyileşmeyi, iyimser havayı yarın öbür gün tersine çevirebilir mi? Tüketim mallarındaki ithalat oranının artmasından bahsediyorum.
Ve bir de şeyden bahsetmek istiyorum yani siz burada dediniz ki: "Hizmet enflasyonu manşet enflasyonun çok üzerinde seyrediyor." Ve bunda da, bu sunumunuzda, genelde hizmet sektörünün emek ağırlıklı olduğundan, ücretlerdeki artışlardan kaynaklandığından ve kiraya duyarlı olduğundan bahsettiniz ve kiralardaki artışlar da konut fiyatlarındaki artışlardan kaynaklandı ki doğrudur, arada bir korelasyon var. Burada, gene sizin, Merkez Bankasının her ay açıkladığı verilere baktığımız zaman, şu anda Konut Fiyat Endeksi mart ayı verisi 1.230. Evet, bu verilerde de konut fiyatlarında artış hızında bir yavaşlama olduğu söz konusu yani bir önceki aya göre yüzde 1'lik bir artış söz konusu, yılbaşına göre bakarsanız da yüzde 52'lik bir artış söz konusu, manşet enflasyondan daha yavaş bir artış söz konusu. Ancak bu endeks 2017 yılında 100'dü, 2021 yılında da 200'dü, bugün 1.230 yani 6 katlık bir artış var konut fiyatlarında.
Gene sizin verileriniz, metrekare fiyatlarını veriyorsunuz: Mart ayının rakamlarına göre Türkiye'de ortalama bir evin metrekare fiyatı 32 bin lira yaklaşık. Yani 100 metrekare bir ev almaya kalktığınız zaman 3 milyon 200 bin lira gibi rakam söz konusu. Faizlerdeki artışa bakıldığı zaman 2021 yılı ile bugünkü faizleri karşılaştırdığımız zaman da yaklaşık 4,5 katlık bir artış söz konusu. Konut fiyatları 6 kat artmış, faizler yaklaşık 4,5 kat artmış. Hâl böyle olduğu zaman, diyelim ki 100 metrekare bir ev almaya niyetlendiniz, 3 milyon 200 bin lira ortalama fiyat. "Hadi, 2 milyon lira kredi çekelim." dediniz, o hâlde 4,29'la 2 milyon liraya on yıl vadeli toplamda 10 milyon 363 bin lira para ödeyeceksiniz, on yıl boyunca aylık tutar da 86.500 lira. Bugün, bu ülkede -hadi asgari ücretten bahsetmeyelim, asgari ücretlinin zaten hayali de- ortalama memur maaşlarını baz alalım, bir evde 2 memur olduğunu yani eve 34 bin liradan 68 bin lira gibi bir rakamın girdiğini varsayalım. Bu şartlar altında, asgari ücretlilerin konut sahibi olması zaten hayal, memurlarımızın da yani dar gelirlilerin, sabit gelirlilerin bu oranlarla ev sahibi olması imkânsız. Ben daha önce de aynı örnekleri vermiştim. Yani 1 milletvekilinin bile bu şartlarda 2 milyon kredi kullanıp da 3 milyon liralık bir ev alıp da ev sahibi olması neredeyse imkânsız, zaten bu da rakamlara yansımış durumda.
İpotekli konut satışlarında çok ciddi düşüşler var, konut satışlarında çok ciddi düşüşler var. Neden ben 2021 yılını baz alarak bunu anlattım? Şimdi İsmail Bey'in dediği gibi değil yani 2021 yılında birileri bir yanlış yaptı ki konut fiyatları 6 kat arttı, faizler de 4,5 kat arttı ve bugün ülkemizdeki insanlar çok ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıya. Konut fiyatlarındaki artışlar hâliyle kira fiyatlarını da etkilemiş oldu ve çok ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıyayız.
Bir de enflasyondan bahsettiniz, grafiklerinize baktık, işte, gelişmekte olan ülkelerde şu anda dünyada ortalama yüzde 5'miş, hedef yüzde 3,5'muş yani 3,5'tan yüksek. Burada herhâlde şunu söylemek istiyorsunuz: Dünyada da enflasyon hâlen büyük bir problem, onu söylemek istiyorsunuz. Gelişmiş ülkelerde de şu anda ortalama yüzde 3; hedeflenen yüzde 2, bizde yüzde 75. Yani şunu söyleyeyim size: Gelişmekte olan bu ülkelerden bizi çıkartın, belki bu adamlar yüzde 3,5 hedefe ulaşırlar; samimi söylüyorum 3,5 hedefe ulaşırlar. Biz burada aykırı değeriz, uç değeriz; istatistikte aykırı değerler, uç değerler hesaba katılmaz, onları çıkarmak lazım. Bizi çıkarın, Venezuela'yı çıkarın, bir iki ülkeyi çıkarın, gelişmekte olan ülkeler de hedefleri tuttururlar diyorum.
Biraz evvel Eurostat'a baktım. Eurostat'ta Avrupa Birliğindeki ortalama enflasyon yüzde 2,6. 27 ülke var, çarparsak 2,6'yla yüzde 70 yani bütün Avrupa Birliği ülkelerinin enflasyonunu alt alta topladığımız zaman Türkiye'deki enflasyon rakamına ulaşamıyoruz. Biz bu enflasyonla uzun süre yaşamak zorunda kalacağız. 2026'da işte tek haneli enflasyon hedefine ulaşacaksınız, ulaşmayı düşünüyorsunuz. Burada, işte yıl sonunda yüzde 38'e düşmesi -enflasyon düşünce- hayat pahalılığımızı mı azaltacak? Yani sizin tahmininiz o şekilde. Türk halkı uzun bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamak zorunda kalacak.
Bir de tartıştığımız rakamlar ne kadar doğru? O çok büyük bir problem, çok yanlış veriler üzerinde, çok yanlış setler üzerinden yapılan hesaplamalarla biz bir şeyleri tartışıyoruz çünkü çok farklı sonuçlar çıkıyor. İşte, hatta onunla ilgili bir açıklama yapmıştık. İşte, emeklilerin, dar gelirlilerin gelirleri, maaş artışları TÜİK'e göre, harcamaları ENAG'a göre; biri "Yıllık enflasyon yüzde 75." diyor, ötekisi de "Yüzde 120" diyor, İTO'nun yüzde 85 zannedersem, en son İstanbul'daki Planlama Ajansının rakamları da yüzde 80'in üzerinde. Yani burada ciddi bir problem söz konusu ve -inşallah, umarım- bu hedefleri tutturmanızın bile önemli olacağını düşünüyorum ama tuttursanız bile dünyanın çok üzerinde olacak, öyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
Bir de şeyi sormak istiyorum: Merkez Bankasının 818 milyar liralık zararının ne kadarı kur korumalı mevduattan kaynaklanıyor, mutlaka kur korumalı mevduatın bir katkısı vardır. 2023 yılında bu 818 milyar liralık muazzam zararda kur korumalı mevduatın katkısı nedir?
Teşekkür ederim.