KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.

Salonda bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum. Teklif taslağının inşallah hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Temelde anlamamız gereken ve anladığımız şey aslında şu: Dünya değişiyor, hayat değişiyor, ilişkiler değişiyor, ilişkilerdeki araçlar değişiyor. Ekonomik ilişkilerde de ister sermaye biriktirme açısından deyin ister ödeme araçları açısından deyin ister uluslararası ilişkilere yeni bir form kazandırma açısından deyin; ne olursa olsun burada da bir değişim var. Bu değişimle ilgili de Türkiye'de denetleyici, kuralları belirleyici, akreditasyonu sağlayıcı, vatandaşın "Ya, ne oluyor burada, neler dönüyor burada?" merakını devletin güvencesi altında, denetimi altında giderebileceği, içerisine dâhil olmak isteyenin veyahut da dâhil olmuş olanın daha güvenli bir ortamda işlem yapabileceği, hareket edebileceği bir alan oluşturmak üzere, devletin kurallarını koyduğu, sınırlarını çizdiği, oyuncularını belli kurallar çerçevesinde yönlendirdiği ve biraz da akredite ettiği, vatandaşa daha güvenilir bir alan sunmak üzere bir pozisyon alınacak, bir alan oluşturulacak üst bir düzenlemeye doğru gidiyoruz.

"Kervan yolda mı düzülür?" gibi böyle biraz alaycı konuşmalar edenler de oldu, farklı yorumlar yapanlar da oldu. Evet, yani yol yeni bir yol, yeni inşa olan bir yol, yolun nereye varacağı, yoldaki kasislerin ne olduğu, önümüze ne engeller çıkacağı... Her şey, kendisi yeni olan bir alan dolayısıyla devletin de burada, bu kanunla beraber inşallah, sınırları, çerçevesini çizip daha güvenli bir yürüyüş olsun diye, daha sağlıklı ve sıhhatli bir yol oluşsun diye pozisyon alacağı bir kanun düzenlemesine doğru gidiyoruz. Daha sonra, ikincil düzenlemeler, yolda karşılaşılan durumlara göre Sayın Ağbaba, elbette yapılacaktır. Dolayısıyla, doğru ve güzel bir düzenleme, vatandaşın lehine bir düzenleme, sektörün...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kervan yolda mı düzülecek yani?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Zamanla olur inşallah!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, şunu söylemek istiyorum: Yani, kâinatta her şey başladığı gibi olan bir şey değil, değişiyor; bir şeyler değişmeye devam edecek ve değiştikçe siz de o değişime ayak uyduracak, o değişimi yönlendirecek, o değişimi gerekirse sevk edecek yeni usuller, kurallar oluşturacaksınız.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Biz bunu söyledik zaten "Yeni ürünler." dedik çıktığı zaman.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii, tabii, zamanla olur inşallah ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla, aslında, burada bu düzenleme bu genişliği sağlıyor bize. Dolayısıyla, pozitif, olumlu ve çok kıymetli bir düzenleme olduğunu düşünüyorum.

Hayırlara vesile olsun inşallah. Çok bildiğim bir alan değil, üzerinde yoğunlaştığım bir alan değil ama ne olursa olsun ben bundan sonra devletimin bu alanda düzenleyici olduğunu, kuralları belirleyici olduğunu, aktörleri disipline edici, aktörlerin önünü açıcı ama güven üzere, denetim üzere önünü açtığı bir alan olduğunu düşünüyorum ve bundan sonra daha pozitif bakabileceğim bir alana da dönüşüyor bu alan benim için.

Şimdi, burada temel problem şu Sayın Ağbaba: Şimdi, bir meseleyi bir yerden anlatıyorsunuz ama meselenin içinde teferruatlar var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Öğleden sonra konuşalım o konuyu.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, ben şundan eminim; kim açıklama yaparsa yapsın...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz Sayın Soylu'ya yakın olduğunuz için çok alınıyorsunuz, kişiselleştiriyorsunuz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben dün hakkında güzel konuştuğum bir adamla ilgili bugün burada olumsuz konuşacak veyahut da senin bu cümlelerine sessiz kalacak karakterde birisi değilim, kim olursa olsun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Güzel.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şunu söylemek istiyorum: Ben devletimden eminim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz Ali Yerlikaya'nın yalancısıyız. Ali Yerlikaya "Her gün mafya yakalıyorum." diyor ya, o söylüyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, bir dakika. Kardeşim, Ali Yerlikaya'nın dediği ile senin dediğin başka bir şey.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ali Yerlikaya diyor ki: "Türkiye, suç örgütlerinin cenneti olmuş." Sanki ben Bakandım bir yıl önce, kendisi de vali değildi!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Lâ ilahe illallah!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, kripto varlıkları konuşuyoruz, şu an mafyayı konuşmuyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Benim söylemek istediğim şey şudur: Ben devletimden, devletin kurullarının işleyişinden eminim; ben Hükûmetimin tavrından, tutumundan eminim; Hükûmetimin içerisinde hangi birey olursa olsun bu kanun ve düzenin dışında adım atmayacağından, atılmasına müsaade etmeyeceğinden eminim. O yüzden, Türkiye'de hangi kurum olursa olsun, hangi genel müdür olursa olsun, hangi bakan olursa olsun kırmızı bültenle aranan bir kişi asla bu ülkede vatandaşlık alamaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Birazdan görüşeceğiz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ha vatandaşlığı aldıktan sonra kırmızı bülten çıkarılmış olabilir. Senin verdiğin örneklerde kişi kaynak ülkeden başka bir sahte pasaportla gelip burada o düzenlenmiş sahte pasaportla daire sahibi olmuş olabilir ama o sahte pasaporta rağmen onun asıl kimliğini kim olduğunu çıkarıp onu yakalayan da yine bu devlettir Sayın Ağbaba.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Sıkıntı şu: Niye buraya geliyorlar, biraz bunun üzerine kafa yormamız lazım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bak, mesele bu.

Dolayısıyla, söylemek istediğim şey şu: Bugünkü Bakan değil, dünkü Bakan değil, bundan sonraki gelecek Bakanların hiçbirisi, genel müdürlerin hiçbirisi, oradaki görevlilerin hiçbirisi bunu bir defa; bir, zihniyet olarak yapamaz; iki, teknik olarak mümkün değil, yapamaz; bak, bu güvenle konuşuyorum ben. Senin o gazetelerde göstereceğin örneklerin hepsine gel, çalışalım, detayına inelim; oluşturmak istediğin teze karşı büyük bir mahcubiyet duyacaksın Sayın Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, sen nerede yaşıyorsun, sen nerede yaşıyorsun?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bu bir.

İkincisi, eski vekillerimizin isimlerini geçiriyorsunuz "Eski vekillerinizin SPK'yle ilişkilerinden utanmıyor musunuz, yüzünüz kızarmıyor mu, rahatsız olmuyor musunuz?" diye. Kardeşim, ispatlanmış bir şey yok, iddiadan başka bir şey yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Niye?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, Ağbaba, burada hepinizle ilgili...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, millet boşanma davasıyla memleketin ne hâle geldiğini duyuyor ya! Sen bunu da savunuyorsun, bunu da savunuyorsun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, ben kimseyi savunmuyorum, ben bir ilkeyi...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Boşanmasa haberimiz olmayacak.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Ağbaba, ben bir ilkeyi savunuyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, özel hayatlara müdahale etmeyelim lütfen.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siyasetçiler hakkında...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir şey demiyorum, boşandı da "2,5 milyon dolar alacağım." diyerek mahkemeye vermedi mi ya?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, özel alan orası, oraya girmeyelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - SPK Başkanı niye görevden alındı çok iyiyse?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siyasetçiler hakkında, yöneticiler hakkında her zaman iddialar olur, şüpheler olur, iftiralar olur. Yani sizin aranızda veyahut da bizim aramızda veyahut da siyaset arenasında da spekülatörlük yaptığı iddiaları olan insanlar vardır, yolsuzluk yaptığı iddia edilen insanlar vardır, ahlaksızlık yaptığı iddia edilen insanlar vardır...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunu niye savunuyorsun?

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...ama kanıtlanmadıkça onların hepsi...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kanıtlayacak imkân mı var?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yahu kardeşim, bir şey söylüyorum ya.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Soruşturma açacak savcı mı var memlekette?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kardeşim, bak, bir şey söyleyeyim: Sayın Ağbaba, siyaset yapıyorsunuz, siyaseten bazı meseleler sündürülür ama çok kesin hükümle konuşuyorsun; dolayısıyla, büyük vebal altındasın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayır, hayır. Bakan dedi ki: "Bu ülkede 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi var." Bununla alakalı herhangi bir işlem oldu mu?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, dediklerin yanlış çıktığı zaman büyük bir hakka gireceksin, büyük bir kul hakkına gireceksin ve yanlışın içerisinde olacaksın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, arkadaş, mahkemeye başvurmuş, diyor ki: "O adam benim 2,5 milyon dolarımı aldı." Mahkemeye söyledi, ben söylemedim ki ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ha, senin Orhan'la ilgili iddiaların, İsmail'le ilgili iddiaların veya bir başkasıyla ilgili iddiaların kanıtlanırsa...

VELİ AĞBABA (Malatya) - "Eşimden 2,5 milyon dolar alacağım var." diyor, eşi de diyor ki: "Sen bu 2,5 milyon doları nereden aldın?" Ben onların yalancısıyım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...elbette bundan mahcubiyet duyarız, elbette bundan utanırız, elbette bundan rahatsız oluruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben Ali Yerlikaya'nın yalancısıyım, ben Taşkesenlioğlu'nun yalancısıyım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben bir yanlış yapıyorsam, benim yaptığım yanlış ortaya çıkmışsa elbette İsmail ağabey benim yanlışımdan yanında oturan bir arkadaşı olarak bu yanlışı yaptığım için mahcubiyet duyar ama ben yanlış yapmamışsam, bir yanlışım ortada yoksa senin iddiaların üzerinden hiçbirimizin mahcup olacağı bir şey yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben seni suçlamıyorum ki.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, arkadaşım, soru soruyorsun "Yüzünüz kızarmıyor mu?" diyorsun "Mahcup olmuyor musunuz?" diyorsun, soru soruyorsun ya; cevap vermek durumunda bırakıyorsun bizi yani; tamam mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Mahcup oluyor musun?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Ağbaba, sana şimdi bir de şunu söylemek istiyorum: "Gri liste, gri liste, gri liste..." Sanki Türkiye böyle bir acayip kara paranın, uyuşturucunun... Kardeşim, gri liste...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onda da Mehmet Şimşek'in yalancısıyım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - La ilahe illallah!

Şimdi, bakın, öncelik kodlamaları vardır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onu da Mehmet Şimşek söylüyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, Sayın Şimşek'in Yardımcısı burada, dolayısıyla o da notunu alıyordur. Sayın Şimşek ne demiş, ne dememiş, bize izah edecektir mutlaka.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, kardeşim, 2019 yılında FATF bir değerlendirme yapmış ve bize görevler vermiş, ödevler vermiş, tavsiyelerde bulunmuş. 2021 yılına gelindiğinde bir değerlendirme daha yapmış, bu tavsiyelerin tamamının karşılanmadığı gerekçesiyle bizi gri listeye almış.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dış güçler, dış güçler var ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sen yoktun geçen dönem bu Plan ve Bütçe Komisyonunda. Hep beraber bu Plan ve Bütçe Komisyonunda, FATF'in bize vermiş olduğu tavsiyelere, ödevlere ilişkin hep beraber burada bu düzenlemeleri yaptık ve göreceksiniz, önümüzdeki değerlendirmede Türkiye'nin gri listeden çıktığı büyük ihtimalle açıklanacak.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İnşallah.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Gri listeye girmiş olmak demek "Ülkenizde kara parayla ilgili acayip şöyle şeyler var, terörizmin finansmanı..." demek değil yani mesela bankacılıkta da kredi kartında "gri liste" diye bir şey vardır; nedir? Ödemesi takibe düşmemiş ama sürekli ödemeyle ilgili düzensizlikler yaşanan ve buna rağmen sürekli kredi kartı başvurusu yapan kişileri bankalar gri listeye alır yani gri liste bir renklendirmedir, bir öncelik renklendirmesidir; bunu anlamamız lazım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu konuda MASAK'tan bilgi alalım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sanki, gri listeye alınmışız diye biz, Türkiye'yi kara paranın, uyuşturucunun, dolandırıcılığın döndüğü bir ülke olduğumuz tescil edilmiş gibi konumlandırıyorsunuz, siyasetinizi bunun üzerinden yapıyorsunuz, vallahi de billahi de yazık ediyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hiç yok, vallahi hiç yok; Allah için, hiç yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kardeşim, bak, sonra bir şey daha söyleyeyim...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye'de kara para mı olur, mafya mı olur? Tövbe!

ORHAN YEGİN (Ankara) - La ilahe illallah!

Bir Thodex örneği...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu var ya, dış güçlerin işi!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, ben sana yetişemem, ben sana ayak uyduramam; mübarek, öyle bir derdim de yok, meramımı anlatmaya çalışıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Derdim seninle aşık atmak değil, meramımı anlatmaya çalışıyorum ya, öyle bir üslubum yok, aşık atamam seninle bu konuda ama bir şey anlatmaya çalışıyorum. Ya, vebale giriyorsun yani siyaset yapacağım diye yüz yüze baktığın insanların hepsini ahlaksızlıkla, yolsuzlukla, böyle bir şeyle itham ediyorsun; yaptığın çok yanlış Sayın Ağbaba ya, bunu yapma.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayır, hayır, yok öyle bir şey.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hayır, yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Thodex diye bir olay olmuş, oradaki fotoğraftan, Tosuncuk'tan, bilmem neden kurgular yapıyorsun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunda siyaset kurumunun etkisi olmadan olur mu ya?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Seçil Erzan olayı... "Siz yaptırdınız..." Ya arkadaş, sen nasıl bir insansın ya? La ilahe illallah ya!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, Seçil Erzan için Cumhurbaşkanı Bakanları çağırıp talimat vermedi mi havaalanında? Orada da Cumhurbaşkanının yalancısıyız. "Bunların parasını verin." demedi mi, Arda'nın, Fatih'in?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla söylemek istediğim şey şu: Kainatta her dönemde, her zamanda yolsuzluğun da ahlaksızlığın da toplumunca kabul görmeyeceği, toplumun, inançların...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Havaalanına çağırıp "Bu işi çözün." dedi.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, araya gireceğim.

Sayın Ağbaba, herkese söz veriyorum.

Sayın Orhan Yegin, devam edin lüften.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kainatın her zamanında, her döneminde insanlar arasında ahlaka, inançlara, toplumsal değerlere, hukuka aykırı hareket edenler olur.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sizde biraz fazla!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ve her zaman hukuk da kurallar da toplum da yöneticiler de siyaset de bunlarla mücadele eder. Bu, dün de vardı; bu, bugün de var; Sayın Ağbaba, bu, yarın da olacak. Bu, zaman zaman daha belirgin olacak, zaman zaman çok daha belirgin olacak belki ama bizim hepimiz bunlarla mücadele edeceğiz, yanlış yapanlar kimse bu yanlışların üzerine babamızın oğlu da olsa hep beraber gideceğiz; tamam Sayın Ağbaba.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, teşekkür ediyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nerede? Gittin mi hiç? Bir tutuklu göstersene bana yolsuzluk yaptığı için.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Thodex'i sen tutukladın getirdin Türkiye'ye; değil mi?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kaç yıl sürdü, ne oldu, ne oldu?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, 14.30'a kadar yemek arası veriyorum.