Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | (2/2162) esas numaralı Kanun Teklifi'nin sevk edildiği tali komisyonlarda görüşülmesinin sağlanması ve teklifin daha detaylı incelenmesi için bir alt komisyon kurulup kurulmaması hakkında görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 30 .05.2024 |
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bürokratlar, basınımızın ve Meclisimizin emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce de söyledim, bu kanun teklifini biz olumlu buluyoruz fakat bu kanun teklifi önümüzdeki dönemde hızla desteklenecek diğer kanun teklifleriyle birleştirilmeli. Neden? Çünkü bizim bu platformda piyasada hesap verebilirlik ve şeffaflık kriterini sağlamamız gerekiyor.
Bakın, size istatistik vereyim: Türkiye, bütün bu mevzuat belirsizliğine rağmen Chainalysis Küresel Benimseme Endeksi'nde 12'nci sırada yer alıyor. Yani burası kripto varlıklar açısından bütün bu mevzuattaki belirsizliklere rağmen oldukça cazip bir yer hâline geliyor. Bunun sebeplerinden bir tanesi, benden önce Sayın Oluç'un da söylediği gibi, bir kara para aklama mekanizması burada var ve bütün raporlarda bunu görüyorsunuz. Bizim bunu engellememiz lazım.
Peki, bundan sonraki aşamaların ne olması lazım? Tabii ki kripto varlıkların varlık gelirlerinin vergilendirilmesi. Bu ilginç. Neden? Çünkü burada kazanç vergisi mi, gelir vergisi mi elde edeceğiz, bunu hâlâ dünya tartışıyor çünkü kripto varlıklar para olarak kabul edilemiyor, para olarak kabul edildiğinde zaten vergilendiremiyorsunuz; menkul kıymet olarak da kabul edemiyorsunuz bunu çünkü bir ortaklık hakkı içermiyor ya da bir borçlanma aracı sayılamıyor. Dolayısıyla burada bu varlıkların vergilendirilmesi konusunda bence hemen bir çalışma yapılması lazım.
Bakın, hem Cumhur İttifakı'nın hem de muhalefet partilerinin üzerinde ısrarla durduğu şeylerden bir tanesi ne? Gelir eşitsizliğini azaltmak. Gelir eşitsizliğini azaltmak için daha adil bir vergi sistemi olması lazım, bu da nereden geçiyor? Finansal sermayenin vergilendirilmesinden. Şimdi, burada hiçbir şekilde vergilendirilmeyen ve biraz önce değerli milletvekilinin de söylediği gibi, oldukça iyi bir kazanç sağlanan bir platform var, bir varlık var; o yüzden, bu kanun teklifinden hemen sonra bizim bunun vergilendirilmesinin üzerinde mutlaka konuşmamız gerekiyor.
İkinci nokta: Hiçbir yerde değinilmedi, ben sizlerin dikkatini biraz bana çekmek için bir soru sormak istiyorum. Biz sanki bir kripto varlığın üretilmesini bedava görüyoruz. Mesela, ben size sorayım: 1 bitcoini üretmek ne kadar acaba biliyor musunuz? 1 bitcoinin üretim maliyetini biliyor musunuz? 20 bin dolar. Daha ucuz kripto varlıklar var, daha pahalıları var, güvenirliğine göre. Dolayısıyla, bir kripto varlığı Türkiye'de ürettiğimiz zaman 20 bin dolarlık bir elektrik maliyetine katlanıyoruz biz. Peki, bunu ürettikten sonra, bu maliyete katlandıktan sonra ülke olarak, bunu üreten kişi bu kripto varlığı 50-60 bin dolara satabiliyor, öyle değil mi? Belki ileride daha da fazlaya satacak. O yüzden burada iki tane problem var; bir, biz gerçekten bu kripto varlık piyasasının ileride genişlemesini istiyorsak ilk önce bu üretmeye yasal bir mevzuat getirmemiz lazım. Burada şöyle bir sorun var arkadaşlar, bunu üretmenin maliyeti bedavaymış gibi... Kripto varlıkları üretmenin maliyeti çok yüksek ve biliyoruz ki...
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - İlk çıktığında ne kadardı?
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - İlk çıktığında, 2013 yılında 100 dolar civarındaydı bitcoin.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Yok, üretim maliyeti ne kadardı?
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Üretim maliyetine bakmam gerekiyor ama şöyle söyleyeyim size: Şu anda, mesela, Türkiye'de -o da ilginç bir nokta- bunu üretmenin maliyeti Avrupa ülkelerinden ya da Amerika'dan daha ucuz ama hâlâ 20 bin dolar, bizim için pahalı.
Bizim burada dikkat etmemiz gereken konulardan bir tanesi şu, şimdi kalkınma ekonomisti şapkasıyla konuşuyorum: Eğer biz bu varlığın Türkiye'de üretilmesini de istiyorsak burada çok ciddi bir enerji maliyeti de ortaya çıkıyor. Bu enerji maliyetini kim karşılayacak? Biz bu üretimden vergi alacak mıyız? Yani sadece kripto varlık kullanıcılarının sağladığı finansal kazançtan vergi alıyoruz ama kripto varlığı burada üreten kişiden vergi alacak mıyız? Üretimden vergi alıyorsak buradan da almamız lazım, sonuçta bir varlık ortaya çıkarıyor. Bence bunun mutlaka konuşulması gerekiyor. Dünyada da bu konuda çok şiddetli tartışmalar var. Ben hem kripto varlık kullanıcılarının elde ettiği kazanç üzerinden bir gelir vergisi yani bir kazanç vergisi alınması gerektiğini düşünüyorum ama aynı zamanda, üretime de belli bir düzenleme getirilmesi gerekiyor. Burası kripto varlıkların üretim cenneti olduğu zaman, o bizim çok değerli bulduğumuz elektrik maliyetinden gidiyor, bir de bunun maliyeti kamu tarafından karşılanıp yararı da özel sektöre ya da finansal yatırımcıya gidiyor. O yüzden, bu konunun ben çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Üçüncü; finansal okuryazarlık: Sayın Oluç bahsetti, Türkiye'de sokakta gördüğünüz herhangi birine sorsanız "Kripto varlığın var mı?" diye, "Var, bitcoinim var." diyor, onların hepsi kripto varlığa genelde "bitcoin" diyorlar ama ne olduğunu sorsanız arkasındaki stratejiyi hiç kimse bilmiyor, arkasındaki PoC'yi ya da diğer stratejileri hiç kimse bilmiyor. Ben bu finansal okuryazarlığın mutlaka Türkiye'de artırılması gerektiğini düşünenlerdenim çünkü geçmişte de yoktu bu; 1980'lerdeki banker krizini hatırlayın, 90'larda benzer krizler vardı. Bizim şimdi de hem denetleme, düzenlemedeki eksiklikten dolayı bir Thodex krizi oldu ama aynı zamanda Türkiye'nin finansal okuryazarlık açısından mutlaka çok daha ileride bir yerde olması gerekiyor.
Bir başka nokta, blok zincir teknolojilerinin geliştirilmesi ve TÜBİTAK bünyesinde kapasite artırımı. Ben bunu çok önemli buluyorum, geçen sefer de söylemiştim. Eğer biz bu konuya yatırım yapacaksak bunu sadece bir finansal sermaye aracı olarak görmememiz gerekiyor. Bunun arkasındaki teknolojiyi diğer alanlara nasıl aktarabiliriz? O yüzden, ben bu konuda TÜBİTAK'a daha fazla yetki verilmesi, daha fazla gelir aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün, Türkiye'nin geliştirmesi gereken alanlar var; mesela, bizim dijital gümrük işlemleri hızlı değil, oysa blok zincir teknolojilerinde dijital gümrük işlemlerini çok hızlı hâle getirebiliyorsunuz. Hâlen ne olduğunu anlamadığım ve tamamıyla bir güvensizlik göstergesi olan noter makamı; blok zincir teknolojisiyle noter makamını ya da noterlik müessesesini gereksiz hâle getirebiliyorsunuz. O bakımdan, biz blok zincir teknolojisini ülkede geliştirirken sadece finansal sermaye olarak değil de bu teknolojileri diğer alanlara nasıl aktarabiliriz, bununla ilgili bir mekanizma kurmamız lazım; burada hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının değerli bürokratları var hem TÜBİTAK -onun içerisinde olan kurum- var, buna kafa yormamız lazım. Bir yerde bir teknoloji üretiyorsak finansal tarafta, öbür tarafa bunu nasıl aktarabiliriz; bununla ilgili mutlaka kurumların kabiliyetlerinin artırılması gerekiyor.
Benim burada bir önerim de şuydu: Biz burada, İstanbul Finans Merkezi içinde -ne mutlu bana ki eski bir öğrencimi şimdi İstanbul Finans Merkezi Daire Başkanı olarak gördüm burada- bir finansal teknoloji ekosistemi geliştiriyoruz; ben bunu çok önemli buluyorum. Türkiye FinTech alanında bana göre öncü ülkelerden bir tanesi, bunu bizim daha da ileri götürmemiz lazım fakat bunun daha da geliştirilmesi için belki de blok zincir çalışmalarının bir kısmını da İstanbul Finans Merkezi bünyesine bizim katmamız gerekiyor yani özellikle -tam bilmiyorum, TÜBİTAK'ın burada bir laboratuvarı var mı, İstanbul Finans Merkezi içerisinde bir laboratuvarı var mı bilmiyorum ama- FinTech konusunda yapılacak olan o Finans Merkezi içerisindeki kümelenmeye özellikle TÜBİTAK'ın dâhil edilmesinin ya da ilgili kurumların dâhil edilmesinin, orada geliştirilecek olan teknolojilerin bizim sanayiye ya da hizmet sektöründeki diğer sektörlere aktarılmasının ben önemli olduğunu görüyorum. Bunlar bizim önümüzdeki dönemde yapmamız gereken uygulamalar, düzenlemeler, geliştirmemiz gereken anlayış.
Şimdi, bir başka nokta da -benden önce de Sayın Oluç değerlendirdi- şu: Denetleme ve düzenleme mekanizmalarını sıkılaştırıp küçük yatırımcıyı korumamız lazım. Şimdi benim burada anlamadığım -belki de sizler teklif sahipleri olarak buna açıklık getireceksiniz- şu: Şimdi, kripto varlıkların sermaye piyasası aracı olarak Merkezi Kayıt Kuruluşu sistemine dâhil olmasını istemeyebilir SPK benim anladığım kadarıyla kanun teklifiyle, değil mi? İstemeyebilir. Peki, bu sakıncalı değil mi? Çünkü bunun için ben kanun teklifinde bir gerekçe bulamadım yani neden böyle bir şeyi istemeyeceği konusunda bir gerekçe bulamadım. Bu konuda bizi aydınlatabilirseniz ben çok sevinirim.
Kripto varlıklar yatırımcı tazmin hükümleri dışında tutuluyor, bu da bir şekilde kamu güveninden mahrum bırakılma anlamına geliyor. Bu bence dikkat edilmesi gereken bir husus çünkü burada karşı bir görüş de var aslında, "Kripto varlıklar sermaye piyasası aracı olmadığı için tazmin hükümleri dışında da tutulabilir." diyeceksiniz ama burada -biraz önce Sayın Milletvekili de söyledi- bunu tazmin hükümleri dışında tutarak aslında bir bakıma riski tamamıyla bu varlık sahibine yüklemiş oluyorsunuz. Ben bunu o bakımdan üzerinde tekrar düşünülmeye değer buluyorum.
Her bir kripto varlığı saklama konusunda ayrı esaslar belirleneceği konusunda bir madde var yani kripto varlıkların stratejileri gereği yani oluşturulması gereği farklı esaslar belirleniyor, bununla da kripto varlık piyasası gelişecek, daha fazla zenginleşecek ve bununla beraber yüzlerce farklı nitelikte uygulamalar beraberinde gelecek. Bir mevzuat kalabalığına yol açabilir bu ileride, bununla ilgili de en azından şimdiden düşünebiliriz, neler yapılabileceği konusunda.
Bir nokta da şu: Bu kripto varlıkların blok zinciri üzerindeki sanal cüzdanlar başka bir ülkedeki varlık platformuna rahatlıkla aktarılabileceği için bizim burada, küresel rekabette iyi bir yere gelmemiz gerekiyorsa eğer buradaki düzenlemelerin biraz da esnek olması lazım yani küçük yatırımcıyı koruyalım, blok zincir teknolojisini ürettiğimiz an diğer sektörlere aktaralım ama burayı bir küresel cazibe merkezi hâline getirmek için de en azından ileride alınması planlanan bu işlem vergilerinin daha normal boyutlarda olmasını sağlayalım yani vergide "Laffer curve" vardır ya, vergi oranını artırdığınız zaman elde edeceğiniz vergi geliri düşer; bu hataya düşmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi -bunu maddelere geçince söyleyeceğiz ama geçen sefer de bahsetmiştim- sorumlulukta... "Hizmet sağlayıcılarının yükümlülükleri yerine getirememesinden kaynaklı zararlardan hizmet sağlayıcı mensuplar tarafından sorumlu olduğu..." Şimdi, burada, bu "mensup" kelimesi -hukukçularla konuştuğumuz zaman- biraz muğlak bir ifade yani "Bir şirket yükümlülüğünü yerine getiremediği zaman mensuplar sorumlu tutulacaktır." diyor yani burada, gerçek kişi ile tüzel kişi arasında bir ayrım yok gibi duruyor; bu, en azından bu kanun teklifine bakanları biraz ürkütüp burada bir belirsizlik olduğu konusunda kaygıya düşürüyor; buna belki biraz bakılabilir.
Kanunun 9'uncu maddesi, Borçlar Kanunu'nun tehlikeli sorumluluk maddesi... Şimdi, bu, kusursuz sorumluluğu düzenliyor; yine hukukçularla -ben hukukçu değilim ama- konuştuğumuzda bu maddeye biraz dikkat çekiyorlar çünkü burada, kusursuz sorumluluk -bana aktarılanı anlatıyorum size- bir kusuru affetmiyor. Petrol, doğal gaz, kimyasal maddeler, nükleer santraller, madenler, yüksek hızlı hava, kara, deniz taşıtları gibi alanlarda bir kusurunuz olduğu zaman bu kusur olarak sayılmıyor ve direkt olarak sizler sorumlu tutuluyorsunuz. Bu da aynı kapsama girmiş; bu konuyla, Borçlar Kanunu'yla ilgilenen hukukçular bunu biraz standart dışı buluyorlar. Mesela diğer ülkelerde böyle bir şeyde böyle bir düzenleme yok yani burada bir tehlike sorumluluğu altında, bir kusursuz sorumluluk altında değerlendirmemiş diğer ülkelerde hukuksal çerçevede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Özlale, toparlayınız.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Tamam, bitiriyorum. Kusura bakmayınız.
Gelir tarafında, platform gelirlerinden SPK'ye ve TÜBİTAK'a pay aktarmak kâr üzerinden değil de gelir üzerinden. Dolayısıyla bu platformlar zarar ederlerse de yine bir şeyden, kazanç üzerinden, daha doğrusu işlem hacmi üzerinden aktaracakları için orada bu platformların zarar ettikleri durumlarda bile onlardan vergi almak ne kadar doğru bilmiyorum. Bunun yerine bence bizim daha çok üzerinde durmamız gereken nokta bu kripto varlıkları kullananların buradan elde edeceği kazançların vergilendirilmesi ama özellikle de kripto varlıkların üretilmesi konusuna bir yasal mevzuat ve bir vergilendirme esası getirilmesi gerekir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.