KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ATAY USLU - Değerli arkadaşlar, tabii, İliç kazasının tüm yönleriyle araştırılmasıyla ilgili ve bundan sonra bu tür kazaların önlenmesine yönelik, tedbirlerin alınması amacıyla biz çalışmalarımıza başladık. Bakanlıklarımızı, kamu kurum ve kuruluşlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı, akademisyenlerimizi, sektör temsilcilerimizi; hepsini dinleyeceğiz. İliç'teki kazayı ayrıntılarıyla inceleyeceğiz; objektif, şeffaf, tutarlı ve tarafsız bir çalışma ortaya koyacağız; geniş bir çalışma yapacağız, olabildiğince herkesi dinlemeye çalışacağız vakit çerçevesinde. Hiç kimsenin kafasında soru işareti kalmayacak şekilde, inşallah, hep beraber araştırmamızı, incelememizi ve raporlamamızı gerçekleştireceğiz. Bu kazayı araştıracağız, bu olayı araştıracağız, bu olaydaki ihmal süreçlerini araştıracağız; bundan sonra bu tür kazaların olmaması için neler yapılması gerekiyor, bu konuda da çalışacağız. Komisyon olarak "Önce insan, önce çevre, sonra madencilik" anlayışıyla güvenli ve sürdürülebilir bir madencilik mimarisinin oluşmasına da katkı sunmaya çalışacağız. Bu çalışmaları tamamladıktan sonra tekliflerimizi, önerilerimizi, eleştirilerimizi yapabileceğiz; Genel Kurula ve ilgili kurullara sunacağız. İnşallah, verimli ve faydalı bir çalışma yapacağız diye düşünüyorum.

Planlamamız şöyle arkadaşlar: Bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını, bundan sonra sırasıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını 2 Mayıs günü saat 13.00'te dinleyeceğiz, 3 Mayıs günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerini dinleyeceğiz; bu haftalık çalışma planımız böyle. Önümüzdeki hafta için de -yine, aralarda istişare edelim- pazartesi günü AFAD ve Devlet Su İşlerini dinleyeceğiz. Özellikle, biliyorsunuz, su kirliliği konusu gündeme geliyor. Bu konuda onları dinledikten sonra Komisyonumuzda yine konuşacağımız diğer bir konu "İlgili firmayı burada mı dinleyelim, orada mı dinleyelim?" Bunları kendi aramızda tartıştıktan sonra, onu da ortaya koyduktan sonra önümüzdeki hafta İliç'te yerinde inceleme yapmayı planlıyoruz.

Bunları yine bugünkü çalışma planımız çerçevesinde tartışırız ama benim bir Başkan olarak teklifim, pazartesi günü AFAD'ı ve beraberinde Tarım ve Orman Bakanlığını yani Devlet Su İşleri yetkililerini, uygun görürseniz, ilgili firmayı buraya davet ederek onları dinleyelim. Her zaman Erzincan'a uçak seferi yok, akşam geç saatte var, o geç saatte Erzincan'a gidelim.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Haftaya mı Başkanım?

BAŞKAN ATAY USLU - Haftaya.

Salı ve çarşamba günleri de orada yerinde incelemelerimizi yapalım diye teklif sunuyorum.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Bu hafta mı, ondan sonraki mi?

BAŞKAN ATAY USLU - Bu hafta zaten olmaz, haftaya; hani, cumaya kadar programımız belli. Cuma günü Bakanlığı dinledik, pazartesi başlıyor. Pazartesi burada dinleme yapalım yani kalan kurumları dinleyelim, hemen o akşam da İliç'e geçelim diyorum.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Yani pazartesi günü hem AFAD hem Devlet Su İşleri hem de...

BAŞKAN ATAY USLU - Firmayı dinleyebiliriz.

Veya cuma günü firmayla görüşelim, cuma günü firma yetiştirebilecekse... Cuma günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını dinleyeceğiz, firmayı isteyelim çok yoğun olacaksa.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Öyle olmasına daha sıcak bakarım.

BAŞKAN ATAY USLU - Firmanın burada dinlenilmesi taraftarıyım ben yani Komisyona çağrılarak dinleyelim istiyorum önce; ha, orada da dinleyeceğiz.

Peki, şöyle yapalım mı? Cuma günü firma hazırsa cuma günü -şimdi hazırlık yapmak isteyebilirler, çok yakın- yoksa pazartesi günü davet edelim mi?

RESUL KURT (Adıyaman) - Uygundur Başkanım.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Başkanım, bize taslak gönderdiğinizde çarşamba ve perşembe İliç gözüküyor, salı da maden firması diye yapmıştık.

BAŞKAN ATAY USLU - Önceleyelim biz bunu, beklemeyelim.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Salı günü firmayı dinlemeyelim mi?

BAŞKAN ATAY USLU - Burada değil, pazartesi dinleyelim istiyoruz.

Arkadaşlar, şöyle yapalım mı o zaman: Firmayla görüşelim...

MESUT DOĞAN (Ankara) - Başkanım, Bakanlığı dinledikten sonra...

BAŞKAN ATAY USLU - Şimdiden haber verirsek, kurumlar hazırlık yapacak ya... Şimdi, bizim tartışma başlayınca biz bu konuya bir daha giremeyebiliriz, ben anlıyorum sizi ama.

Şöyle yapalım o zaman: Arkadaşlar, firma hazırsa cuma günü -ona uygunsa bakalım- Çalışma Bakanlığıyla yan yana, öncesinde veya sonrasında bakalım, onu dinleyelim ama firma hazırlık için biraz daha süre istiyorsa pazartesi günü burada dinleyelim, buraya dinleyelim.

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Biz Bakanlıkları dinledikten sonra firmayı dinleyelim.

BAŞKAN ATAY USLU - O zaman pazartesi mi yapalım?

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Hayır, acele etmeyelim.

BAŞKAN ATAY USLU - Pazartesi Meclis de yok, gün boyu çalışırız; akşam da hep beraber -artık Meclisteki arkadaşlar ayarlarlar- Erzincan'a geçeriz.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Pazartesi akşam mı?

BAŞKAN ATAY USLU - Salı ve çarşamba iki gün orada çalışırız arkadaşlar, iki gün çalıştıktan sonra bence fotoğrafı çekmek, konuyu anlama anlamında yeterlidir diye düşünüyorum. Sonra gelir burada, yeniden yol haritamızı ortaya koyarız; sivil toplum örgütleriyle, akademisyenlerle görüşmeyi ortaya koyarız. Bu kadar dinlemeden sonra ve gözlemlemeden sonra mutlaka bakanlıkları tekrar çağırmamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü bilgi sahibi olduktan sonra bir kere daha onlarla görüşürüz, ondan sonraki yol haritamızı bu şekilde devam ettiririz diye düşünüyorum.

Basına çok teşekkür ediyoruz arkadaşlar, yol haritasını da az çok sizinle paylaşmış olduk böylece.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın Başkan, Bakanları dinlememiz lazım hem o dönemin yani geçen dönemin hem de şu andaki Bakanları.

BAŞKAN ATAY USLU - Bunları teklif olarak zaten Komisyona sunuyorsunuz, ben de sunmaya devam edeyim, bunların hepsini değerlendireceğiz arkadaşlar. Dediğim gibi, geniş bir çerçevede, dinleyebildiğimiz en geniş çerçeveyi dinlemeye çalışacağız bu süreç içinde. Tabii, Meclis çalışmaları, komisyon çalışmaları, seçim bölgesi çalışmaları, farklı çalışmalar mutlaka oluyor; bu yoğunluğun farkındayım, bazı arkadaşlar "Pazartesi çalışmayalım, salı çalışmayalım." diyebiliyor ama kesişmek çok zor, gerçekten çok zor. Biz önceliğimizi bu Komisyona verip hızlı bir şekilde çalışalım diyorum.

Arkadaşlar, Komisyonda 22 üyemiz var; ben üyelerimizle, gruplarla da konuştum, herkes konuşmak istiyor. Beş dakika bir konuşma hakkı versek üyelerimize toplamda yüz yirmi dakika yapıyor.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Az önce bana vermediniz.

BAŞKAN ATAY USLU - Pardon, kusura bakmayın.

On dakika verirsek toplam iki yüz elli dakika yapıyor yani beş saat demektir bu arkadaşlar. Şimdi, aslında bu tür şeylerde de bir sınırlama koymamız gerektiğini düşünüyorum. Tamam, konuşmayan arkadaş olsa anlarım ama görüyorum ki arkadaşlarımızın hepsi konuşuyor. Şöyle yapalım bence: Konuşalım, herkes bir tur konuşsun, belli bir süre verelim, sonra ikinci tur konuşturalım, sonra üçüncü tur konuşturalım ama bir arkadaş elli dakika konuşur, diğeri beklerse bu çok adil olmuyor. Bunu tur şeklinde yapalım, belirleyelim süreleri. Avrupa parlamentolarında gittiğinizde görüyorsunuz, Fransa'da bir dakika konuşma veriyorlar, bir dakikayla idare ediyorlar ama bize on dakika da yetmiyor çoğu zaman nedense. Ben de o çalışma planını ona göre yapalım isterim. Ama bunu öncelikle istişari olarak sunuyorum; baktık, gördük, çıkmaza girersek ondan sonra bu konuda da artık Komisyon üyelerimizin reylerine başvururuz, oylarına başvururuz diyorum.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Başkanım, aritmetik çoğunluk sizde olduğu için bu bizim açımızdan bir dayatmaya girer, o nedenle, süre sınırlaması kabul edilemez.

BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Başkanım, bakın, süre sınırlaması demiyorum, tekrar şunu söylüyorum: Bakın, herkese birinci turda üç dakika, dört dakika, beş dakika verebiliriz, tamam mı? İkinci turda bir beş dakika daha veririz ya da yedi dakika deriz, beş dakika deriz ikinci turda; ha, üçüncü turda devam etmek isteyen olur, bir on beş dakika daha veririz ona ama bir arkadaşımızın elli dakika sürekli konuşması, diğerlerinin beklemesi çok zor olabilir, amacına da ulaşmıyor. O yüzden, burada adaletli sistem şudur, biz burada şöyle yapalım: Kısıtlama yapmıyoruz, üçüncü turda, dördüncü turda konuşmacı kalmazsa o zaman size on beş dakika daha veririz ama ilk başta "Ben her şeyi kırk dakikada anlatayım." süreci doğru bir süreç değil. Doğru bir süreç mi? O zaman ben derim ki: "Şahin Bey, siz bir elli dakika konuşun, sonra arkadaşlar konuşsun." Doğru olmaz, o zaman siz de isyan edersiniz. Bunun doğrusu budur diye düşünüyorum arkadaşlar.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Burada önemli olan, gerçeği ortaya çıkaracak süreyi hepimizin sabırlı bir şekilde kullanması.

BAŞKAN ATAY USLU - Arkadaşlar, aslolan rapordur.