BAŞKAN FUAT OKTAY - Ben kendi yöntemimi söyleyeyim size, buraya gelmeden önce benim kendi çalışma yöntemimi söyleyeyim ne kadar vakit ayırdığımdan ziyade. Yani ne kadar vakit ayırdığımı söylersem belki şey olabilir, yani bazı konularda belki şey de olunur, ifade etmek istediğim farklı anlaşılabilir. Şimdi, normalde Komisyon üyelerimiz var, bizim Komisyon uzmanlarımız var, Komisyon uzmanlarından bununla ilgili gerekli bilgileri alırım, sonrasında Dışişleri Bakanlığından ve ilgili bakanlıklardan da eğer ki bir şey varsa onlardan da gene alırım, gerekli brifingleri de alırım, gerekli sorgulamaları da yaparım yani buraya getirmeden ben kendi sorgulamalarımı yapıyorum. Eğer inanmıyorsam buraya getirmiyorum zaten, buraya getirdiğimde de siz de görüyorsunuz, gerektiği yerde sizden daha sert soruları bütün açıklığıyla ben soruyorum. Dolayısıyla "Buraya gelen anlaşmaların mutlaka geçmesi gerekir." şeklinde bir yaklaşımım da yok. Altı gün yetmeyebilir, size daha fazla zaman verilebilir ama altı gün, zannediyorum, bugüne kadar yapılan toplantılarda da genelde teamül bundan daha farklı bir şey değildi; hatta, bir gün öncesinde size bildirilen gündemler de vardı.

NAMIK TAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, ben iyi niyetinizden en ufak bir şekilde şüphe etmiyorum ama takdir edersiniz, bu altı günün iki veya üç günü zaten tatil yani geriye kalıyor üç dört gün bir zaman.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Bizim gündemimizde olan tüm anlaşmalar için şunu yapabiliriz, bugün bu kararı da alabiliriz hemen. Gündemimizde olan anlaşmalar belli zaten, gündemimizde dediğim Komisyonumuza havale edilen anlaşmaların tamamı. Meclise geldiği günden itibaren, Meclisten bize sevk edildiği andan itibaren... Hepinize zaten açık bunlar, gizli şeyler değil yani gündemimize almamızı beklemenize gerek yok. Gündemimize almamız demek burada görüşülmesi demek, zaten o anlaşmalar Meclis bize sevk ettiği andan itibaren herkese açıktır, o tarihten başlamak lazım, son altı gün değil. Yani o toplam anlaşmadan hangilerinin bugün görüşüleceğini biz size bildiriyoruz, yoksa, gökten zembille inmiyor bu anlaşmalar, hepsi belli. Altı ay değil -burada biraz önce de gördünüz- sekiz yıldır bekleyen anlaşmalar var, bir yıldır, iki yıldır, üç yıldır gelip geri giden, tartışılan anlaşmalar var. Dolayısıyla böyle bir şey söylerseniz yanlış itham etmiş olursunuz bizi diye düşünüyorum.

NAMIK TAN (İstanbul) - Yani "itham" kelimesi çok ağır oldu. Ben hiç itham etmek durumunda değilim, sizi de hiçbir zaman itham etmem. Öyle bir kelimeyi kendime yakıştıramam.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Yani ben biraz öyle algıladım, onun için dedim.

NAMIK TAN (İstanbul) - Ben sadece bu işi iyi görüşelim, hepimiz anlayalım...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Ama işte ben de onu söylüyorum, anlaşmalar açık.

NAMIK TAN (İstanbul) - ...katkımız olsun şeklinde söylüyorum.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Tamam.

NAMIK TAN (İstanbul) - Bir ithamda bulunmuyorum.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Size ben listesini de göndereceğim bugün, tüm üyelerimize de; hangi anlaşmalar bizde var, tamamını göndereceğim ve hangisini istiyorsanız hepsini de göndereceğim.

NAMIK TAN (İstanbul) - Bakın, şimdi, 5 numaralı anlaşma... Ben burada yoktum maalesef, onu da söyleyeyim. Bu anlaşma kaç sene sonra gelmiş? Kırk üç yıl sonra. Yani biz şimdi nereden bileceğiz bunun kırk üç sene sonra gelmeyeceğini? Yani o mantıktan bakarsanız...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Hangisi? Anlamadım.

NAMIK TAN (İstanbul) - Siz diyorsunuz ki: "Hemen incelemeye başlayın."

BAŞKAN FUAT OKTAY - Hayır, hayır; hemen incelemeye başlayın demiyorum. Bizim görevimiz şudur: Meclis bizim Komisyonumuza havale ettiği andan itibaren bizim sorumluluğumuz başlar. Komisyon üyeleri olarak da bizim sorumluluğumuz böyle başlar ve hangi anlaşmaları bize havale ettiği bellidir. Dolayısıyla o anlaşmalar bize havale edildikten sonra onları her an inceleyebilirsiniz. Yani gündemimize aldığımız günü beklemenize gerek yok.

NAMIK TAN (İstanbul) - Tamam, anlıyorum.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Gündemimize aldığımız gün, o anlaşmalardan hangilerini burada görüşeceğimiz konusudur.

NAMIK TAN (İstanbul) - Tamam, bir şey demiyorum.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Yani aylardır orada açık olan anlaşmalarımız vardır, mesela burada olan Sudan Anlaşması, hatta kaç defa buraya gelip yine Dışişleri Bakanlığının teklifi üzerine -hatırlayın-önergesi üzerine de, bizim kendi önergemiz üzerine de buradan çıkardığımız şeyler vardır. Yani ne kadar zaman istiyorsanız biz veririz.

NAMIK TAN (İstanbul) - Tamam, işte...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Yeter ki siz üzerinden geçin ve ölümüne her türlü eleştiriye de açığız.

NAMIK TAN (İstanbul) - Tamam, eleştiri değil yani...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Yani Komisyonumuz açık, dediğim gibi, o eleştirileri ben kendim yapıyorum zaten.

NAMIK TAN (İstanbul) - "Eleştiri" diye bir şey yok, bizim eleştirilecek bir durumumuz yok. Bir ülke için anlaşma imzalamışsınız, onu anlamaya çalışıyoruz, birlikte anlayalım diye.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Yok, eleştirelim, niye olmasın? Hayır, hayır, niye olmasın? Eleştirebiliriz.

NAMIK TAN (İstanbul) - Eleştirebiliriz de ama...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Eleştirmeliyiz de.

NAMIK TAN (İstanbul) - Şu anda bir eleştiri niyetimiz yok, onu anlatmaya çalışıyorum. Dolayısıyla sizden istirham ediyorum, mesela, tali komisyon bu konuda düşünülebilir çünkü o tali komisyondan alınacak ayrıntılı görüşe göre bu anlaşmayı ele alabiliriz. Yani bu konuları da sizin takdirinize sunuyorum. Yani, bu hakikaten çok kötü, 1.263 sayfa, ben inceleyemedim bunu. Siz ne derseniz deyin, bunu bu sürede incelemenin pek makul olmadığı kanaatindeyim; bunu kayda geçirmek isterim.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Yani bunu da biraz önceki ifadelerim çerçevesinde kayda geçmesi için söylüyorum, biraz önce söylediğim ifadeyi tekrarlıyorum: 15/5/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan bu teklif 16/0/2024 tarihinde esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonumuza havale edilmiştir. O andan itibaren her an bunu inceleyebilirsiniz, istediğiniz zaman alabilirsiniz, istediğiniz şekilde inceleyebilirsiniz yani son altı gün değil.

Teşekkür ediyorum ben.