Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 93 Milletvekilinin Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi (2/2139) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .05.2024 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, zaten suçsuz olan, bilirkişi raporuyla da suçsuzluğu belgelenen Antalya Kepez Belediye Başkanımız Mesut Kocagöz'ün siyasi bir kararla içeride tutulmasını kınayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bir yerel seçim süreci atlattık, bu seçim süreci bizlere gösterdi ki vatandaş artık bu iktidarın politikalarından, uygulamalarından bıkmış usanmış; yıllardır AKP'ye verilen krediyi artık kesmiştir. Vatandaşın verdiği mesajı herkesin doğru okuması ve özellikle iktidarın buradan bir ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Peki, bugün geldiğimiz noktada buradan bir ders çıkarılmış mıdır? Maalesef hayır. Bunu, pazartesi açıklanan, allanıp pullanan tasarruf tedbirlerinin kapsamından ve bugün Komisyona sunulan Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi'nden açıkça anlayabiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, vatandaş seçimde kulağınızı çekince ve en küçük belediyenize bile sirayet eden şatafat düşkünlüğünüz deşifre olunca "Kamu kaynaklarında tasarruf yapacağız." diyorsunuz, göstermelik de olsa diyorsunuz ya, buna da şükür diyelim. Alınan tedbirlerin içinde dolar garantili köprüler, otoyollar yok, uçak inmeyen garantili havaalanları da yok, vergi borçları silinen yandaş müteahhitler de yok, sarayın günlük 33 milyon harcaması da yok yani bu paket "Dostlar alışverişte görsün." tasarruf paketi. Hadi yine iyi niyetli bakalım, bu iktidarın yirmi iki sene sonra aklı başına gelmiş diyelim; o zaman, bu kanun teklifi önümüzde niye var, Türkiye'nin en önemli bakanlıklarından birine âdeta paralel bir yapı kurulmak suretiyle harcamaları niye Meclis denetimi dışına çıkarılıyor?
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle dünyada benzeri olmayan bir vakfın kurulması amaçlanmaktadır. Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı için teklifte belirlenen amaçların tümü Dışişleri Bakanlığının görev alanına girmektedir. Dışişleri Bakanlığı gibi sağlam bir kuruluşun desteklenmesi için yetkilerini paylaşacağı bir vakıf kurulmasına ihtiyaç var mıdır? Dahası, ülkenin dış politikasını temsil eden bir Bakanlığa paralel bir yapı kurarak âdeta yetki devri yapmak bu ülke için tehlikeli değil midir? Zira, Vakfın yönetimine Dışişleri Bakanlığı dışından hatta kamu görevinde dahi bulunmamış kişilerin görevlendirilmesinin de önü açılmaktadır. 2004 yılında bu vakıfları yine siz kaldırdınız, sonra kanunla vakıflar kurup 5072 sayılı Kanun'un kapsamı dışında bıraktınız. Neden? Çünkü kanunla kurulan vakıflar kamu binalarını, personelini, kamu kaynaklarını kullanabiliyor, bunlara bütçeden para aktarabiliyor; vakıflar da bu parayı herhangi bir bütçe kısıtı olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisine de hesap vermeden kullanabiliyorlar. Peki, bu, hangi tasarruf tedbirlerine uyuyor değerli arkadaşlar? Örneğin Yunus Emre Vakfına ve Türkiye Maarif Vakfına son beş yılda bütçeden aktarılan para toplam 19,1 milyar lira. Nerede kullanıldı bu para, bilen var mı? Yok. Dahası, bu vakıflar, AKP iktidarı kamu yöneticilerinin, vakıfların organlarına atanan eş, dost, akraba ve yandaşların kadrolaştığı ve nemalandığı yerler hâline gelmiştir.
Diğer taraftan, kanun teklifinde açıkça görülmektedir ki kurulmak istenen Vakıf âdeta bir ticari şirket gibi düzenlenmektedir. Vakfın muhtelif finansal araçlar edinmesi, çeşitli ticari işletmelerde iştirak kurması, dahası Dışişleri Bakanlığına ait taşınmazlar üzerinde tasarruf sahibi olması öngörülmektedir ki böyle bir yapı, Dışişleri Bakanlığının adının, itibarının ve otoritesinin doğrudan istismar edilmesi anlamına gelmektedir.
Ya alelacele bir şekilde hazırlanmış ya da bilerek önü sonu belli olmayan muğlak ifadelerle maddeleştirilmiş teklifte ticari faaliyet konuları da sorunludur. Teklifte, "Vakıf, şirket ile ticari işletme kuracak, işletecek veya işlettirebilecek." denilmektedir. Mesela hangi faaliyet alanlarında, hangi ülkelerde şirket kurabilir bu Vakıf? Mesela güvenlik şirketi kurabilir mi, işlettirebilir mi; soruyorum buradan.
Değerli arkadaşlar, bu Vakfa yükseköğretim kurumları açma yetkisi verilmesi de sorunludur. Onlarca üniversitemiz varken burada amaç, açılacak yükseköğretim kurumu üzerinden iktidarın ideolojik yapısına uygun insan modeli yetiştirip Dışişleri Bakanlığında kadrolaşmak mıdır? Köklü bir geçmişi olan Bakanlık, bu yolla yüz yıllık devlet geleneğinin ve kültürünün dışına mı çıkarılacaktır? Yapmayın, bu kayırmacı yaklaşımınızdan ve zenginleşme sevdanızdan vazgeçin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.