Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 93 Milletvekilinin Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi (2/2139) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .05.2024 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri, çok kıymetli bürokratlar; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfıyla ilgili bu kanun teklifinde hakikaten çok çok önemli hususlar var. 2004 yılından önce Türkiye'de Türk Medeni Kanunu'na göre kurulmuş 608 vakıf vardı aşağı yukarı. Şimdi bu vakıflarla ilgili birtakım sıkıntılardan dolayı AK PARTİ iktidara geldikten belirli bir süre sonra, özellikle vatandaşlardan bağış ve yardımlarla ilgili şikâyetler geldiği için birtakım kısıtlamalara geçti ve yapılan değişikliklerle de bu uygulamalardan vazgeçerek kanun kapsamında birtakım vakıflar kurmaya başladı. İşte, bunların en önemlilerinden biri de -bu vakıflardan kurulan- Yunus Emre Vakfı, kanunla kuruldu biliyorsunuz; yine Türkiye Maarif Vakfı da kanunla kuruldu. Tabii ki bu vakıflar, kanunla kurulan bu vakıflar diğer vakıflara göre kamu yararı da gözettiği için birtakım ayrıcalıklar elde ettiler ve bu Bakanlıkla ilgili de -birazdan açıklayacağım- Dışişleri Bakanlığıyla ilgili de böyle bir vakfın kurulmasının nasıl bir sıkıntı doğuracağını ifade edeceğim.
Şimdi, son beş yılda Yunus Emre Vakfının ve Türkiye Maarif Vakfının topladığı para aşağı yukarı 19,1 milyar lira; bu, bütçe dışı bir kaynak ve denetim dışı, denetime tabi olmayan yani Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminde de olmayan bir kaynaktan bahsediyoruz. Şimdi Dışişleri Bakanlığının bütçesi belli, buradan ayrılacak ödenekler belli. Bu Vakıf kurulduğu takdirde de yine Meclis denetiminden bahsetmek mümkün olmayacak yani Meclis denetimi dışında bir Vakıf olmuş olacak; bu, sakıncalı bir durum. Bir sürü gelir elde ediyor, gayrimenkuller alıyor, satıyor, kiralıyor; demirbaşlarla ilgili, taşıtlarla ilgili aynı şeyler var; ticari faaliyette bulunmak üzere birtakım şirketler kurabiliyor, şirketlere iştirak edebiliyor, birtakım kuruluşlara iştirak edebiliyor, bunları da hem yurt içinde hem de yurt dışında yapabiliyor. Birtakım faaliyetler nedeniyle de vakıf olma ötesinde de bir holding gibi hareket edecek bir pozisyon oluyor. Bu, hakikaten Dışişleri Bakanlığının fonksiyonel olarak çalıştığı ülkeler arası diyalogda ülkemizin konumunu güçlendirmeye yönelik hem ticari olsun hem kültürel olsun hem ekonomik olsun sadece ticari boyutta yürüyecek bir vakıf ilişkisinde sıkıntılar doğuracaktır. İtibari olarak Dışişleri Bakanlığında hakikaten bunun sıkıntı yaratacağını düşünüyorum ben.
Şimdi Vakfın kuruluşunda bakıyoruz, Sayın Bakan -Mütevelli Heyeti Başkanı olarak doğal olarak zaten Başkanı olacak Vakfın- Mütevelli Heyeti Başkanı olacak, 10 kişiyi buradan atayacak, belirleyecek; burada da Bakanlık dışında çalışan iş dünyasından ve akademik dünyadan atamalar yapılacağı söyleniyor. Buradaki dağılım ve sayı da belli değil, bunun nasıl olacağının açıkça ifade edilmesi gerekiyor. Gönül şunu isterdi: Daha önce 96 yılında 1 Nisanda kurulmuş Dışişleriyle ilgili bir vakıf var, bütün buradaki personelin de içinde olduğu bir vakıf, hatta emeklilerine de munzam sandığından ekstra ilave ödemeler de yapıyor. Bu vakıf canlandırılabilirdi, bu vakıf canlandırılmamış.
Bir de teklifte Vakıf senedini şu anda göremiyoruz. Tabii "Kanunlaştıktan sonra vakıf senedi ortaya çıkacak, konulacak." diyebilirsiniz ama en önemli temsil, bütün vakıftaki Bakanlık çalışanlarının da yer aldığı bir genel kurulla temsil edilmesi olurdu, burada mütevelli heyetiyle temsil ediliyor; bunu sakıncalı buluyoruz, bu durumun da ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.
Yine, üniversite kurmayla ilgili bir durum söz konusu; burada az önce Sayın Vekilimiz de bahsetti, nasıl bir yöntem uygulanacak? Yani kanunla kuruluyor üniversite. Yine, bu Dışişleri Bakanlığı içerisinde zaten akademik bir bünye var, kurul var. Vakıf elemanlarının yetiştirilmesiyle ilgili bahsediyorsunuz, Dışişleri Bakanlığına üst düzeyde itibar sağlayacak yönetici kadrolarının yetiştirilmesinden de bahsediyorsunuz ama zaten böyle bir akademik kurul var. Bir de "Bunlar yüksek lisans için dışarıya gönderilebilir." Böyle bir durum şart mıdır? Biz açıkçası gerekli görmüyoruz.
Bu mal ve hizmet alımlarıyla ilgili, gayrimenkul alımlarıyla ilgili bir inisiyatifi kim kullanacak? Şimdi, gerektiğinde Dışişleri Bakanlığına ait taşınmazların, taşınır malların, gayrimenkullerin, menkullerin kullanılabileceğiyle ilgili bir ifade var; bu kararı kim verecek? Burada muallak bir durum var. Zaten bir tarafta Dışişleri Bakanı belli, mütevelli heyeti başkanı da belli. E, zaten Bakanın kararıyla belirli alanlar demek ki tahsis edilebilecek, kullanıma açılabilecek.
Burada da şu durum önem arz ediyor: Bakanlık bünyesinde nerede, ne kadar kıymetli taşınmaz mal var, gayrimenkul var, menkul mallar var? Bunlarla ilgili detaylı bir bilgi arzu ederiz Sayın Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Teklif Sahibi, notlarınızı alıyorsunuz değil mi?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Tabii, tabii, alıyorum.
CEVDET AKAY (Karabük) - Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki gayrimenkullerle, özellikle kıymetli taşınmazlarla alakalı -taşıt araçlarıyla da ilgili olabilir ama daha çok gayrimenkullerle ilgili- bir liste, bir çalışma yapılıp bize bildirilirse seviniriz. Çünkü burada gerektiğinde Vakıf tarafından bu gayrimenkullerin kullanılması ve değerlendirilmesi söz konusu olacak. Örneğin, ben biliyorum, İstanbul Boğazı'nda, kıyıda çok geniş bir arazisi var Dışişleri Bakanlığının. Mesela bu arazi bu Vakıf tarafından değerlendirilecek mi, değerlendirilecekse nasıl değerlendirilecek? Bu, önem arz ediyor. Bu konunun da bizimle paylaşılmasını özellikle buradan, sizlerden talep etmiş olalım.
Yine, bir diğer konu: Faaliyet listesinden açıkça görülmektedir ki Vakfın kuruluş amacı Dışişleri Bakanlığı teşkilatını güçlendirmek değildir. Teşkilatı bu şekilde nasıl güçlendireceğiz? Görev ve yetkilerinden yararlanarak bir kazanç elde edilmek amaçlanmış, biz öyle görüyoruz. Şimdi, normal ticari faaliyet alanlarında bir sürü özel sektör kuruluşu da var. Şimdi, siz vakıf olarak iştiraklerde bulunacaksınız, şirketler kuracaksınız, bunlardan faaliyetler yaparak gelir elde edeceksiniz ama vergi muafiyeti var yani bunlarla ilgili de vergi ödemiyorsunuz; bu ayrı bir boyut.
Yine, üniversite kuruluşuyla alakalı olarak da özellikle Dışişleri Bakanlığında çok kıymetli mensuplar var, büyükelçiler var, genel müdürler var, yöneticiler var, bunlar da ülkemizin çok önemli kuruluşlarından, üniversitelerinden mezun olmuşlar yani işte, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Boğaziçi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Galatasaray, Saint Benoit, Robert Koleji gibi çok kaliteli üniversitelerden, kolejlerden mezun olup burada çalışan üst düzey Dışişleri mensupları var. Şimdi, siz bu üniversiteyi kurarak, daha doğrusu, bu vakıf üniversitesini kurarak buradaki mezun olan kişilerin yetersiz olduğunu mu ifade etmek istiyorsunuz, bu üniversiteler artık yetersiz eğitim mi veriyor? Bunu da buradan özellikle sizlere bahsediyorum ki bu kırgınlık yaratabilir Dışişleri Bakanlığı mensupları içerisinde.
Bir de tabii ki Yönetim Kurulu oluştu, burada yönetim kurulunda finans uzmanı birisinin mutlaka olması gerekir diye, kanun metninde olarak yer almış. E, tabii ki bir ticari holding gibi olduğu için bunların yönetilmesiyle ilgili de gerçekten finans konusunda uzman birisinin olması mutlaka kaçınılmaz görünüyor.
10 milyonluk bir sermayeyle başlıyorsunuz. Yine, biliyorsunuz, genelde vakıflar kurulurken bir nakdî veya ayni sermaye konulur, bir vakfın bir değeri olur, gayrimenkul konulabilir. Şimdi, bakıyoruz, 10 milyonla bu kuruluş tamamlandıktan sonra anlatılan faaliyetler ve yerine getirilmesi gereken konular düşünüldüğünde buradaki gelirin çok yüksek boyutta olduğunu görüyoruz. Bu, finans uzmanı tarafından da yönetildiğine göre buradaki kazançların nasıl değerlendirileceği de çok çok önemli. Buradaki yöneticiler, mütevelli heyeti atanıyor, bir taraftan yönetim kurulu üyeleri atanıyor, bir taraftan ticari şirketlere iştirak ediliyor. Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bazı projelerle ilgili, bütçelerle ilgili denetim mekanizması var ama burada bir denetim mekanizması yok. Yani, siz buradaki yöneticilere yüksek maaşlar verebilirsiniz -tasarruf genelgesi yayınlandı- lüks araçlar tahsis edebilirsiniz, lüks lojmanlar tahsis edebilirsiniz. E, şimdi, bu ülke 2018 yılından 2024 yılının Nisan sonuna kadar sadece kamu kurumlarına lojman kirası olarak 4,5 milyar TL ödemiş. Şimdi, bütün kurumlar, bakanlıklar tasarruf tedbirlerine uyarken bu vakıf aracılığıyla da bu tasarruf tedbirlerinin dışına çıkılmış olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkür ederim.
Bu yüzden, maddeler üstünde de değineceğimiz, soracağımız çok sorular da var, açıklanması gereken bazı konular da var. Bu teklifin bu şekliyle kanunlaşarak buradan Genel Kurula inmesi, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilerek Genel Kurula inmesi konusunda, inmeden önce bizlerle en azından vakıf senedinin paylaşılması gerekir çünkü vakıf senedinde kanunda yer almayan bir sürü konu yer alacak, bir sürü yetkiler olacak, bir sürü gelir kalemleri olacak; biz bunların neler olduğunu burada, bu teklif kanunlaşmadan önce görmeliyiz, böyle bir hazırlık da vardır diye düşünüyorum. Sayın Bakan Yardımcım, eğer böyle bir hazırlık varsa bu vakıf senedinin de bizlerle paylaşılması iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.