AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - İçinde milletvekili olan, savcı olan, gazeteci olan çeteler türedi; bu çeteler insanlardan 3 milyon, 5 milyon para toplamak için her şeyi yapıyorlar. Bu bozulmaya karşı ilaç Türkiye Büyük Millet Meclisidir, özgürlüğü savunmaktır, demokrasiyi savunmaktır; buradaki en önemli şey birlikte üreteceğimiz çalışmadır.

Bakın, burada Hanımefendi diyor ki, Kanadalı bir askeri göstererek... Evet, ben de okudum haberi ve çok çarpıcı bir şey. Bununla mücadeleyi nasıl yaparsınız? Kişiyi dava edersiniz "Yalandır." dersiniz. Peki, x, leblebi, armut; leblebi, armuda gidiyorsunuz, leblebi, armudun arkasından fındık, fıstık; fındık, fıstığa gidiyorsunuz. Ben, bütün bilgi birikimimle, yeteneklerimle, kapasitemle kendimle ilgili şeyde Amerika'daki ajansa ulaşabildim, ondan sonrasına ulaşamıyorum, ondan sonra tahminler başlıyor falan. Sorunumuzu şöyle çözelim, birlikte üretelim diye söylüyorum: Bu "Neden izliyorlar?" sorusuna... İnsanlar 3 şeye ilgi duyuyorlar: "Yan komşum ne yapıyor, ne konuşuyor, nasıl yaşıyor?" Perdedeki görüntüden, dışarıya yansıyan görüntüden onun ev hayatıyla ilgili fantezi kuruyor, sesten bir düşünce üretiyor, bir sözden bin farklı dedikoduyu yaratabiliyor. Açıklık başka bir problem çünkü kişinin iç dünyasında kapalı kalması gereken yer var, özel hayatında kapalı kalması gereken yer var, mahrem duygusu... İlkokuldaki çocuklar porno film çekiyorlar, birbirlerine gönderiyorlar ve korkunç şeyler yaşanıyor. 3 şey: İnternet üzerinden uyuşturucu satışı...

Oğlum "Brawl Stars" diye bir oyun oynuyor. "Brawl Stars" oyunun içinde... Annesi çok dikkatli, çok dikkatle izliyor, süreler var çünkü tutmaya çalışıyoruz, o süreler içerisinde oyunlarını takip ediyor ama oğluma verdiğimiz bilinç nedeniyle "Baba, anne burada birisi bana böyle bir şey yazdı, bu ne demek?" diyor çocuk. Platformların, oyunların çocukları onlara maruz, onlarla karşı karşıya bırakmaması gerekiyor. Çocuk sormazsa ne olur? Çocuk sormazsa felaketi oluyor.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Allah korusun.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bütün bunlarla mücadele görevi bize verilmiş ve eğer biz çocuklarımızı, bireylerimizin her birini burada savunacak ve koruyacak duvarları örmezsek o zaman şu...

Ha, ne oluyor? Şimdi "etki ajanı..." Snowden miydi Rusya'ya sığınan CIA çalışanı? Acaba vicdani kanaatleriyle CIA'nin bütün gizli operasyonlarını açığa çıkartan düzgün, namuslu bir insan mı, Rusya'nın ajanı mı, ne? Nasıl karar vereceğiz? "Etki ajanı..." Peki, yayınladığı bilgiler... Yayınladığı bilgiler bir devletin nasıl kirli hâle gelebileceğinin göstergesi.

Neydi? Julian Assange. Açıkladığı bilgiler yeni bir dünyanın oluşmasına katkı sundu; açık toplum, şeffaflık, namus, erdem, şeref gibi kavramlar üzerinden yeni bir yolculuğa çıkmamıza neden oldu. Etki ajanı mı? Bu tür kavramların değerlendirilmesi... Etkisiz ajan zaten olmaz. Sorunumuz şu: Kanaat önderlerinin peşine düşeceksek, özgürlük alanlarını daraltacaksak ben karşı çıkarım çünkü bakın, casusluk, tekrar... Sansür Yasası'nda da söylemiştim: Devlet yanlış bilgiyi, yalan bilgiyi yaymazsa o bilgi yayılmaz; devlet memurudur, devlet görevlisidir, siyasetçidir. Gazeteci, Anadolu Basın Birliğinden arkadaşımız buradaydı, kendisine sordum: "Ya, bilerek yalan haber yaptınız mı?" "Hayır, yapmadım, öyle şey olur mu?" dedi çünkü meslekte kalamaz. Dezenformasyonun kaynağı devlet görevlisidir, devlettir. Dokunabiliyor muyuz, herhangi bir şey getirebiliyor muyuz? "Cumhuriyet Halk Partisi PKK'yla birlikte. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı PKK'nın merkez komite üyeleriyle toplantı yaptı." E, ne oldu? "Seçim bitti, olan oldu, ah ne güzel oldu." Öyle mi oluyor? Öyle olmuyor işte. Bunu yapanlara ilişkin herhangi bir şey yaptık mı? Yapamayız. Neden yapamayız? Arkasında devlet var. Peki, o zaman kirliliği halının altına "devlet" diye bir halının altına süpürdüğümüzde o devlete yazık etmiyor muyuz? Bütün bu süreçleri aşmanın yolu devlet mekanizmalarının bu işlerden elini ayağını çekmesini sağlamaktır; ilgili kişilerin, bu suçu işleyen kişilerin partisine, kimliğine, osuna busuna bakmadan bunlarla ilgili yasa hükümlerini ortaya koymaktır ve eğer biz bunları gerçekleştiremiyorsak işimizi eksik yapıyoruz demektir.

Bir de, son olarak bu dijital telifle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Çok kıymetli bir şey. Platformlar bizim üzerimizden, sizin üzerinizden, benim üzerimden milyar dolarlar kazanıyorlar; hepimizin emeği, fikri, fotoğrafı, her şeyi üzerinden kazanıyorlar. Dişli devletler, güçlü devletler gırtlağını sıkıyor, parayı alıyor; biz, pazar olarak kalıyoruz. Ben TikTok, X, o, bu diye bakmıyorum; içerik denetimini yapmayan, vatandaşımı, yurttaşımı, çocuğumu, kadınımı, erkeğimi, gencimi korumayan, benim kurallarına uyarak... Olmazsa olmasın. Demokratik platform olarak çok önemsiyorum, iş dünyası olarak çok önemsiyorum ama beni tanımıyorsa, beni köleleştirmek için çaba gösteriyorsa o zaman başka yere gitsin ama ben bunu TikTok, o, bu diye ayırmıyorum. TikTok yayınlarını çok, ilk başta... Hanımefendi geldi, burada sorular sorduk, çok kızdı bana biliyorsunuz, Ürdünlü bir hanımefendiydi, sonra Emir yakışıklımız geldi, ona da sorular sorduk. Aslında, Google'dan TikTok'a hiçbirisi bize gerçek yanıtlar vermiyor, yanıtlar bizim elimizde. Maliye Bakanlığının verileriyle karşılaştırın, o veriler bile aynı değil. Bir, kazançlarını, Türkiye'de kazandıklarını saklıyorlar; iki, hangi yöntemlerle dijital ticaret yaptıklarını ve bu ticareti hangi araçlarla gerçekleştirdiklerini saklıyorlar, içine girip incelemezseniz ortaya çıkmıyor ki her yöntemi kullanıyorlar. Yurt dışında yasak olan, bu işlere çok kafa yorup engelleyen ülkelerde yasak kılınan her şey bizde serbest, her şey serbest. Üç, bununla ilgili olarak bize bilgi vermiyorlar, bizi saklıyorlar.

O nedenle, ben Komisyonumuzun bundan sonraki çalışmalarına ilişkin görüşlerimi de böyle bitirmiş olayım. Sabrınız için teşekkür ederim, sağ olun efendim.