KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri ve kıymetli bürokratlar; öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor ki ortada aslında kanuni bir boşluk yok, devlet yönetimi boşluk kabul etmez, hele böyle önemli madencilik alanında boşluğa zaten müsaade etmez. Ben böyle bir zafiyeti AK PARTİ Hükûmetindeki arkadaşların da kabul edeceklerini düşünmüyorum. Yirmi yılı aşkın bir süredir ülkede tek başına iktidar olup böyle büyük bir kanuni boşluk var gibi bir ifadeyi kabul edip bu zafiyeti kabulleneceklerini çok düşünmüyorum. Burada ne var? Burada görevini yapmayanlar var. Şimdi, burada bir yığın liç sahası var, yığın liç sahasına izin verilmiş, ÇED süreci geçmiş, sonra bu yığın liç sahasının 2'nci kapasite artışına olur verilmiş yani burası kaçak göçek, gizli gizli yapılan bir madencilik değil ki ulu orta bütün kurumların yetkililerinin, bütün bakanlık yetkililerinin, hatta ve hatta tabii ki Hükûmet yetkililerinin gözünün önünde gittikçe büyüyen ve yükselen yapay bir dağ; 256 metreyi de geçmiş durumda, böyle bir dağ. Şimdi, 3 kurumun yani 3 bakanlığın iş birliğiyle, tesis tamamen denetim altına alınamamış. Şimdi, bizim kolluk kuvvetlerimizin güvenlik sağlayamadığı yerde ne olur, kim oranın hakimiyetini alır? Mafya alır. O boşluğu, gördüğü açıklığı hemen değerlendirir ve mafya oranın kontrolünü alır, istediği gibi kendi kurallarıyla orayı yönetir. Şimdi, burada 3 tane kurum Enerji Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı; 3'ü de "Ben görmedim, duymadım, bilmiyorum." diyor söz konusu olan yığın liç sahası olduğunda. Bu durumda, yurt dışı kaynaklı bir şirket geliyor, sizin gözlerinizin içine baka baka kendi kurallarını işletiyor, yurt dışındaki bir proje şirketine, "GRE" adı verilen bir proje şirketine istediği yerde projelendirmesini yapıyor, 4 fazın toplam yüklenme kapasitesi aşılıyor, olması gereken yükseklik sınırı aşılıyor ve yine, bizim bakanlıklarımızın gözlerinin önünde burada bir felaket yaşanıyor, üstelik 2022 yılında, daha önce de haberci bir kaymanın yaşandığı yerde. Dolayısıyla burada görülüyor ki denetim açısından âdeta kayıt dışı bir alan oluşmuş ve bu kayıt dışı alandan da altın üretimi gerçekleşiyor. Şimdi, yığın liç sahasını Enerji Bakanlığı denetlemiyorsa, Çevre Bakanlığı denetlemiyorsa, Çalışma Bakanlığı denetlemiyorsa buradaki üretilen altının denetimi nasıl yapılıyor? Ne kadar altın üretildiğini kim denetliyor, nasıl denetliyor? Dolayısıyla burada kayıt dışı bir kazancın şüphesinin çok yüksek olduğu da açıkça görülüyor.

Diğer taraftan, bakın, bir hazin durum daha, verilen ifadelerden birinde, soruşturma tutanaklarında diyor ki: "Ben olay günü liç bölgesine giden kişilerdenim, oradaki çatlakları gördük, ardından bunu da bildirmek için Anagold Madendeki odama gittim, Amerika'daki merkeze bu durumu saat 11.00'da bildirdim, saat farkından dolayı gece 02.00 olması nedeniyle tarafıma herhangi bir dönüş yapılmadı." Enerji Bakanlığı yok, Çevre Bakanlığı yok, Çalışma Bakanlığı yok. Böyle büyük bir tesis, böyle önemli bir saha, böyle riskler içeren bir yerde kayma oluyor, o boşluğu, o açıklığı kim doldurmaya çalışıyor? Amerika'daki birisi. O birisi de mailini açıp bakmamış. Peki, yapılması gereken ne? Acil durum eylem planlarının biliniyor olması, bakanlıkça denetleniyor olması, incelenmiş olması. İlk kayma yaşandığı anda buradaki kayma yaşanan alan bizim vatan toprağımızda değil mi? Bizim vatan toprağımızda. O bilginin doğrudan size ulaştırılmış olması gerekiyor. Amerika'daki kişiye bu bilgi gidene kadar bizim Türkiye'deki bakanlıklara bu bilginin ulaşmış olması gerekiyor. Soruyorum tekrar size: Bu ilk kayma sabah saatlerinde yaşandığında şirketten size bu bilgi hangi saatte aktarıldı, bu saatten itibaren neler yaptınız?

Diğer taraftan, bütün bu prosesi yani sizin sorumluluk alanınızla, denetim alanınızla ilgili konuşurken hep Anagoldun işlettiği altın maden sahası ve içindeki tesislerle sınırlı bir açıklama yaptınız aslında. Bir de "Kartaltepe Madencilik" diye bir şirket var. O da yine yığın liç sahasının dışından bir başka cevher sahasına ruhsatlı sahadan oksitli cevherini getiriyor, bu yığın liç sahasına yığıyor. O da aynı şekilde sizin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN ATAY USLU - Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sizin yine denetim alanınıza giriyor, o da kamyonlara oksitli cevherini yüklüyor, getiriyor yığın liç sahasına onları yığıyor. Dolayısıyla Kartaltepe Madencilikle ilgili bugüne kadar yaptığınız denetimlerin raporlarını da sizden istiyoruz. Hangi tarihte en son denetlediniz? Bu felaket bu sahada yaşandıktan sonra Kartaltepe Madenciliğin ruhsat sahasını denetlediniz mi? Kartaltepe Madencilik için çalışan kamyonlar ve Anagold için çalışan kamyonların aynı olup olmadığını plakalarının kontrol edilmesi suretiyle, bu konuda bir karmaşanın olup olmadığının da tespit edilmesini sizden talep ediyorum.

Diğer taraftan, bir konu da tutuklananlar. Yani aslında işte siz bahsediyorsunuz Çalışma Bakanlığı olarak, iş güvenliği ve işçi sağlığı yönünden üzerinde vazife olan Bakanlık olarak. Diyorsunuz ki "İşte, burada biz yığın liç sahasının dışında görevliyiz, orada denetim yapıyoruz ama yığın liç sahası bizim alanımız değildir." diye ifade ediyorsunuz. Ama aslında sizin, bütün bu Bakanlığın kurulmasının ve işleyişinin temel bir amacı var, o amaç da insan, insanın güvenli bir şekilde, sağlıklı bir şekilde, sağlıklı koşullarda çalışmasını temin edecek tedbirleri almak yani bu denetimlerin yapılma nedeni bu tedbirleri almak ve alınmasını sağlamak.

Şimdi, bizim vatandaşımız normal Ankara'da yaşıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı; çalışıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı; otobüse biniyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı; Erzincan İliç'e ulaşıyor, otobüsten iniyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı; Anagold'un işlettiği maden sahasına giriyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sizin gözünüzde ama yığın liç sahasına girdiği andan itibaren sizin için o korunması, koşullarının araştırılması ve onun başına gelebilecek risklerin bertaraf edilmesi, yok edilmesi noktasında ne Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ne de bir insan. Bu insanı, bu yığın liç sahasında çalışacak insanı koruyacak bakanlık hangisi? Çalışma Bakanlığı değil mi? Enerji Bakanlığı değil mi? Çevre Bakanlığı değil mi? Bu sorularımın yanıtlarını sizden istiyorum. Aksi takdirde şunu söyleyebilirsiniz: "Biz burada saatlerdir konuşuyoruz, 13 Şubattan itibaren bir felaketi konuşuyoruz. Burada bir altın maden sahası var, burada kütlenin kaydığı bir yığın liç sahası falan yok. Hem burada milletvekilleri hem de bizim milletimiz hayal gördü. Ne böyle bir yığın liç sahası var ne böyle bir kayma yaşandı." diyorsanız da bize bunu inandırmak istiyorsanız da hiç uzatmadan doğrudan ifade edin, biz de kimin ne amacı var, onu doğrudan anlamış olalım.

Teşekkür ediyorum.