KOMİSYON KONUŞMASI

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, şimdi, sabah tabii usul tartışmasında da söyledik, bu konuyu yeniden gündeme getirmek istiyorum. Bu torba kanun teklifi görüşme sistemi son derece yanlış bir sistem. Birbiriyle ilişkisiz birçok kanun maddesinin buraya getirilmesi ve bir bütünlük içinde konuşulmaya çalışılması ve arkasından da -biliyorsunuz- temel kanun olarak görüşülecek aşağıda, Genel Kurulda, o da sıkıntılı bir iş. Tümü üzerinde ya da bölüm üzerinde konuştuğunuz zaman aslında kendi içinde bütünlüğü yok, hangisinden bahsedeceksiniz? Mesela, şimdi ben 80 maddenin hepsinden nasıl bahsedebilirim, farklı farklı hükümler var burada? Bu doğru bir sistem değil. İkincisi, bunların tali komisyonlarda görüşülmesine ihtiyaç var, hep söylüyoruz. Tali komisyonlarda görüşülmeyen bir şeyin, konu itibarıyla bizim uzmanlık alanımız olmayan düzenlemelerin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi son derece yanlış. Yani burada daha öncesinde tali komisyon çalışmış olsaydı, oradan bize bir fikir gelmiş olsaydı onun üzerinden çok daha rahat ilerleyebilirdik. Belki oradaki tali komisyonun düşünceleri doğrultusunda, görüşleri doğrultusunda gerekli değişimleri de düzeltmeleri de yapabilirdik burada. Yani kanun yapma tekniklerimiz açısından sıkıntılar var, daha etkin ve verimli bir kanun yapma tekniğini oluşturmamız gerekiyor. Buna ilişkin yetkiler var, İç Tüzük'te de var ama dediğim gibi böyle bir torba kanun yapısıyla, sonra hepimiz eleştiriyoruz... Aslında baktığımız zaman iktidar grubundan arkadaşlar da bize katılıyorlar, onlar da torba kanun sistemini eleştiriyorlar ama ne yazık ki yeniden tekrar tekrar konuşuyoruz.

Biraz önce söyledim, o konuyla ilgili önergemizi de verdik, bunun içinde açık ve net olarak Anayasa'ya aykırılıklar var; 8, 10, 11, 12, 13, 14, 31, 51, 58, 59, 61 ve 72'nci maddeler Anayasa'ya aykırı.

Bakın, 12'nci ve 13'ncü maddeler; zaten 2023 yılında biten yetkiler 2028'e kadar uzatılmış ama 2028 sonrasında da Cumhurbaşkanına bir beş yıl daha uzatma yetkisi veriliyor. Bu yetki sonuç itibarıyla bugün önümüze geldi; bu kanuni bir yetki, bu Meclisin, yasama organının yetkisi. 2028 yılında, beş yıl sonra ne olacak, neden şu andan bir yetki veriyoruz? Geldiği zaman, yaklaştığı zaman, dört yıl sonra, dört buçuk yıl sonra, beş yıl sonra zaten Meclisin gündemine yeniden gelir, o dönemki koşullara ve şartlara göre Meclis yeniden bunu uzatır ya da uzatmaz. Yani oturup şimdiden beş yıl sonrasında bir uzatma iznini vermenin Cumhurbaşkanına, bir manası var mı? Son derece yanlış bir şey bu. Ayrıca, Anayasa'ya da kesin aykırı.

31'inci madde Cumhurbaşkanına KDV indirim hakkının yanında iade hakkı da veriyor. Bakın "iade hakkı" diye bir şey söz konusu değil. Burada 2 tane madde var, Anayasa'da Cumhurbaşkanına 2 konuda yetki verilmiş: Biri madde 73, biri madde 167. Madde 73'ü yeniden okuyorum: "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir." Oranlarda yukarı ve aşağı yetki... Onun dışında, indirim yetkisi dışında "iade yetkisi" diye bir şey yok burada, çok açık ve net. İkinci, Cumhurbaşkanına gene yetki veren Anayasa maddesi 167 ama 167 dış ticaretle ilgili sınırlanmış, diyor ki orada: "Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Cumhurbaşkanına yetki verilebilir." Burada dış ticaret yok. Açık ve net olarak bu aykırılık, böyle bir yetkisi Cumhurbaşkanının yok.

58 ve 59'uncu maddede bu, yıllara sari inşaat ve onarım işleriyle ilgili, bunların istikhak ödemeleriyle ilgili ve onun üzerinden yapılacak vergi kesintileri... Cumhurbaşkanına gene sadece oran değil kurumlar bazında ve yapılacak işler bazında kapsam belirleme yetkisi veriliyor. Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yok. Cumhurbaşkanının sadece oranlarla ilgili, oranları arttırma ve azaltma yetkisi var.

Madde 51, bankacılık sektöründe finansal yeniden yapılandırma düzenlemesi kanun teklifiyle iki yıl uzatılıyor. Uzatılabilir, kanun ancak Cumhurbaşkanına ihtiyaç hasıl olması durumunda iki yıl daha uzatma yetkisi veriliyor. Böyle bir yetkisi yok Cumhurbaşkanının. Nerede var arkadaşlar? Anayasa önümüzde, varsa söyleyin. Sayın milletvekilim, hazırlandı, kanun teklifinin sahibisiniz, nerede var? Yani böyle bir yetki yok. Bankacılığa ilişkin yeniden yapılandırma düzenlemesinin uzatılması, Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yok ki. Zaten Parlamentonun var olan yetkileri bunlar, Parlamento bunu kanunla yapabilir, biz yapacağız.

Madde 61, kur korumalı mevduat ve katılım hesaplarına uygulanan kurumlar vergisi istisnasının süresi 30 Haziran 2024 tarihine kadar uzatılıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına sürenin bitimini müteakip bu süreyi her defasında altı ayı geçmeyen süreler hâlinde uzatma -böyle bir yetki yok, yeniden tekrarlıyorum- uygulanan istisna oranını azaltma ve tekrar kanuni seviyesine getirme -devam ediyor- hesap türü, hesapların vadesi ve açılış tarihine göre istisna oranını azaltma ve farklı istisna oranını belirleme yetkisi... Kapsam belirliyor gene, böyle bir kapsam belirleme yetkisi yok. Yani bunların hepsine baktığımız zaman diğer birtakım maddelerde de gene benzer hükümler var, bunlar açık ve net olarak Anayasa'ya aykırı, bunlar Cumhurbaşkanın yetkisi değil.

Yani Anayasa'ya aykırı bir iş yapıyoruz. Yani sonunda Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Neden buradan çıkan, buraya gelen kanunlarla ilgili Anayasa Mahkemesine gidelim ki? Sonuçta hukuki normlar hiyerarşisine uyalım. Bizim görevimiz de o değil mi? Yaptığımız, buradaki kanuni düzenlemeler Anayasa'ya uysun. Yani bunu oturup da Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi varmış gibi konuşmanın bir anlamı yok çünkü Anayasa'da bunların yeri yok.

Devam edeyim, gene birkaç tane böyle -torba olunca tabii- farklı farklı düzenleme var. Madde 15, mükelleflerin bilgilerinin -vergiyle ilgili- üçüncü kişilerle paylaşılmasıyla ilgili. Ben şunu merak ediyorum: Böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu, neden böyle bir şey yapıyoruz? İki: Bu yapılan değişiklikle ilgili Kişisel Verileri Koruma Kurulundan görüş alındı mı? Önemli bir kurul bu, sonuç itibarıyla bütün kişisel verilerin korunması o Kurulun görev, yetki ve sorumluluğu içinde. Alındı mı? Alındıysa bu görüş nedir, bunu öğrenmek isteriz.

Madde 18 ve 19: İl ve ilçe seçim kurulu üyelerinin görev sürelerinin uzatılması. Doğru değil arkadaşlar bu, böyle bir şey olmaz. Anayasa'ya da yine aynı şekilde burada da bir aykırılık var. Bu tip düzenlemeler zaten yani sonuçta tartışılması gereken, enine boyuna tartışılması gereken şeylerdir her anlamda. Yani bunu neden yapıyoruz? Sonuç itibarıyla orada birtakım öneriler yapılıyor, onlar içinden kura yöntemiyle il, ilçe seçim kurulu üyeleri belirleniyor. Zor bir iş değil ki bu. Neden böyle bir işi yapıyoruz?

Madde 34: Yap-işlet-devlet modeliyle yapılan projeler, sağlık tesislerine ilişkin projeler, eğitim öğretim tesislerine ilişkin projelerle ilgili KDV istisnası 2028 yılı sonuna kadar uzatılıyor ama şöyle diyor orada: "2023 yılı sonuna kadar yapılan projelerde ihale veya görevlendirme ilanı yayınlanacak olanların..." Şimdi yılın bitmesine bir ay kaldı. Şu ana kadar hangilerinin ilanına çıkıldı, bunları da görmek isteriz. Ve buradaki ilginç olan hikâye şu: Sonuç itibarıyla bu ihaleye çıkmadan önce şartname oluşturuluyor değil mi ve sözleşmeler yapılacak; e bu, şartnamenin ve sözleşmenin koşullarını değiştiren bir şey. Normalde böyle bir şey yoktu, KDV istisnası bitiyordu. Şimdi onu uzatıyorsunuz. KDV istisnasını uzatıyorsanız sonuç itibarıyla karşıdaki şirkete ek birtakım yararlar sağlıyorsunuz demektir mali anlamda. Nedir yani? Bunun, şartnamenin hükümlerini değiştirdiniz. Böyle bir şey olmaz, doğru değil.

Madde 42: Devlet Demiryollarının kullandığı dış finansman kaynaklı proje kredilerinin geri ödemelerini yani borçlarını hazine ödeyecek, hazine üstleniyor. Burada da öğrenmek isterim yani hangi projeler için yapılan dış borçlanmalar bunlar? Yani onları proje bazında da bilme ihtiyacımız var. Daha bunun gibi birçok madde var bunun içinde.

Maddeleri yeri geldiği zaman görüşeceğiz ama dediğim gibi, böyle bir görüşme sistemi, bu şekilde -yani hani bütçe yeni bitti falan, onlar da tabii bir biçimde söylenebilir, bütün arkadaşlarımız söyledi ama- böyle bir torba kanun sistematiği içinde bunların görüşülmesi... Ve etki analizi de bize son dakikada geldi, sabah geldi, açıkçası onu inceleyecek zamanımız bile olmadı. Yani ne yapıyoruz, yangından mal mı kaçırıyoruz, bunların hangi aciliyeti var? Böyle, bu şekildeki görüşme sistematiği son derece yanlıştır. Bunu ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.