KOMİSYON KONUŞMASI

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Sayın Başkan, ben öncelikle sizin iki gün boyunca sabırla, sükunetle ve olgunlukla yürüttüğünüz bu Başkanlık görevi dolayısıyla size teşekkür etmek istiyorum, çok kolaylaştırıcı oldunuz ama ümit ederim bizim sözlerimiz Sayın Tanrıkulu'nun ifade ettiği gibi siyasi geleceğiniz üzerinde menfi bir tesir yaratmaz ama yaratsa dahi siz siyasete muhtaç değilsiniz, bir akademik unvanınız var, üniversitede de faydalı olmaya devam edebilirsiniz. (Gülüşmeler)

MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Bizi gömüyorsunuz.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - İbrahim Kaboğlu vardı benim oturduğum yerde, dönemedi üniversiteye beraat ettiği hâlde.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Bu bir hakaret değil de doğru diyorsunuz kötü niyetli temennilerde bulunmayalım.

Benim açımdan bu çok ilginç bir deneyim oldu. Tabii ben bir Anayasa hukukçusu olarak Anayasa değişikliği süreçlerini, zaman zaman kanun yapma süreçlerini hem Komisyon tutanaklarından hem de Genel Kurul tutanaklarından inceleyerek çalışmalarımı desteklemiş bir akademisyenim ve oradaki gözlemlerimle şu ortamı kıyaslamak istiyorum, zaten daha sonra da mukayeseli bir çalışma yapmak istiyorum, akademisyenlikten vazgeçmedim.

Şimdi demin Adalet ve Kalkınma Partili değerli milletvekillerinden bir serzeniş oldu "Biz hiç mi iyi bir şey yapmadık? diye. Yaptınız, çok iyi şeyler yaptınız. 2000'li yılların başında Türkiye'nin demokrasi standartlarını, hukuk devleti standartlarını yükselttiniz ve onun neticesi olarak zaten Türkiye, Avrupa Birliği sürecinde müzakerelere başlama imkânı elde etti ve Avrupa Birliği İlerleme Raporları'nda da "Türkiye'nin Kopenhag Siyasi Kriterleri'ni yeterince karşıladığı..." gibi ifadeler yer aldı. Şimdi neden buraya referansta bulundum? Çünkü geçmişteki gözlemlerim benim gerek Genel Kurul çalışmalarında gerekse Komisyon çalışmalarında Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından getirilen tekliflere yönelik olan eleştirilerin ve önergelerin tesir icra ettiği metinlerin buna göre değiştirilerek muhalefetle bir uzlaşma içinde sürecin yürütüldüğü biçimindeydi. Ben çok yürekten, bir demokrat yurttaş olarak, bir anayasa hukukçusu olarak, demokrasi savunucusu olarak tekrar o günlere geri dönebilmeyi temenni ediyorum. Biz burada gerçekten çok yapıcı önerilerde bulunduk. Ne için? Türkiye'nin geleceği için, Türkiye'nin hukuk devleti olabilmesi için çünkü hukuk devleti olabilmemiz hepimizin güvencesi. Yarına güvenle bakabileceğimiz bir ortamın yaratılması... Zaten benim Parlamento çatısı altında yer alma sebebim de bu, eğer buna karınca kararınca katkıda bulunabilirsem kendimi çok mutlu kabul edeceğim. Dolayısıyla, ümit ediyorum ki bundan sonraki çalışmalarımızda iktidar, muhalefet ilişkileri böyle dost, düşman kamplaşmasıyla değil karşılıklı müzakere, diyalog, tartışma ve uzlaşmayla cereyan etsin. Bizim önümüze getirilen metinleri kayıtsız şartsız kabul etmeye mecbur olduğumuz "..."(*) kabul et veya terk et anlayışının hâkim olmadığı bir süreç yaşansın; bunu gerçekten çok yürekten temenni ediyorum. Özellikle, eğer gerçekten önümüze seçimlerden sonra bir anayasa değişikliği metni gelecekse bunun hayati önemi olduğuna inanıyorum; ümit ederim ki bu gerçekleşmiş olsun.

Ben tekrar sabrınız, anlayışınız ve olgunluğunuz için çok teşekkür ediyorum.