KOMİSYON KONUŞMASI

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10 ve 11'de 220/6'nın aslında cezaevlerini nasıl doldurup taşırdığına dair uzun uzun konuştuk. Şimdi de bu cezaevlerinde yaşanan durumları birazcık daha izah etmek istiyorum.

Cezaevlerindeki en büyük sorunlardan biri de... Yine, 2020 yılında, burada Adalet Komisyonu tarafından kurulan idari gözlem kurulları kararının keyfî uygulamaların bire bir yansımasını görebiliyoruz şu an cezaevlerinde ve bu idari gözlem kurulları kararları tamamen hukuktan uzak, gerçekçi olmayan, soyut nedenlerle son üç yılda yüzlerce mahpusun özgürlüğüne kavuşmasını engelleyen bir sistem olarak ortaya çıkmış durumda maalesef. Bu yasa AKP ve MHP ortaklığına belli kesimlerin yaptığı baskılar sonucu af niteliğinde infaz düzenlemeleri getirirken bir yandan da "Nasıl olur da biz bu af düzenlemesinde siyasi mahpusları bundan yararlandırmayız?" şeklinde, ince bir şekilde düşünülmüş, hesaplanmış ve yürürlüğe konulmuştur; pandemi de fırsat bilinerek, hukuk sistemimize gökten düşer gibi giren bir uygulamadır.

Şimdi, ayrımcılık giderek derinleşti ve bu yasayla birlikte infaz yakmalar tüm cezaevlerinde âdeta bir kalemde yayılan bir durumda. Şu an idari gözlem kurulları olağanüstü ve keyfî takdir hakkı verilerek kurulan ikincil bir mahkemeye dönüşmüş durumda. Şimdi, bir kurul düşünün, bu kurulda kısmen savcı yer alıyor -çoğu zaman savcı dahi yer almıyor- içerisinde hiçbir hukukçu yok. Kim var? Cezaevinin imamı. İmamı küçümsediğim için söylemiyorum yani elbette ki olabilir ama hukuki anlamda bir karar veremez imam; bir kişinin yaşam hakkına yani o tutsak bulunacağı yerde kalıp kalmayacağına bir imam karar veremez ancak bir yargı karar verebilir. Kim var orada? Ceza infaz memuru. Kim var orada? Kurumun psikoloğu. Bunlar bir araya geliyorlar, bir kişinin cezaevinde kalıp kalmayacağına dair bir karar veriyorlar ve bu kararı nasıl veriyorlar? Heyete geliyor kişi -otuz yıllık bir mahpusu düşünelim- otuz yıl boyunca zaten cezaevinde yatmış, pişmanlık yasalarının hepsini tamamen reddetmiş bir kişi geliyor bu idari gözlem kuruluna ve bu kişiye diyorlar ki: "Pişman mısın?" Ya, bu kişi otuz yıldır zaten pişman olmadığı için "Pişman değilim." dediği için, 2004'te çıkardığınız yasaları kabul etmediği için -sonrasında yapılan hiçbir ajanlığı kabul etmemiş- otuz yıldır orada yatıyor fakat kurulda bu kişiye sorulan soru: "Pişman mısın?" Elbette ki pişman değil, elbette ki pişman olmayacak ve pişman olmaması bu kişinin infazının üç yıl, dört yıl daha artmasına sebebiyet veriyor.

Bununla yetiniyor muyuz? Yetinmiyoruz. Kişi kurula şalvarıyla geliyor ve -Mehmet Paksoy, Eskişehir H Tipi Cezaevinde- şalvarla geldiği için deniliyor ki bu kişiye: "Bu kişi tekrardan topluma entegre olabilecek düzeyde bir kişi değil. O yüzden senin infazını yakıyorum; git, üç ay daha yat." Bunların hiçbiri efsane değil Sayın Başkan, bire bir yaşanan şeyler. Bir diğeri diyor ki mahpusa: "Ailen seni ziyarete gelmiyor ve seni ziyarete gelmediği için senin ailenle, toplumla bir bağın yok."

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Efendim, bunun maddeyle ilgisi ne acaba? Maddeyle ilgili mi konuşuyorsunuz?

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Önemi yok. Konuşacağımızı ifade etmiştik, tekrarlamayalım birbirimizi, konuşacağız.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Hayır, şimdi...

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Enerjim düşmüştü, dediniz, yerine geldi, konuşacağız.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Hayır, hayır, şöyle: Bizim enerjiyi de açtınız ondan... Maddeyle alakası yok ki bu konuların.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Konuştuk ama bunu, bakın, biz söyledik.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Maddeyle alakası yok ki bu konuların ya.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Alakası var ya da yok, bu, Türkiye'deki hukuk sisteminin...

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Bir basın açıklaması yapıp konuşun o zaman, basın toplantısı yapın ve anlatın bunları.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Tamam, biz tekrardan söylüyoruz...

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yazık değil mi bu kadar insana?

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bunu söyleyeceğiz yani şu an bunu demiş olmanız bizi...

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Her gün söylüyorsunuz, biliyoruz zaten.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Tamam, biz yine söyleyeceğiz, sonuna kadar da devam edeceğiz.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Tamam da maddeyle ilgili konuşun.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Dinlemek istemiyorsanız hava almak için çıkabilirsiniz, biz konuşacağız.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Maddeyle ilgili konuşun diyorum ya, burası ihtisas komisyonu.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Başkanımız orada, müdahaleyi yapar zaten.

Şimdi, bir kişinin...

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Başkanım, müdahale edin, burası ihtisas komisyonu ya!

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Dinleyelim Sayın Vekili.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sabahtan beri dinliyoruz.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun devam edin.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayemizde dinlemeyi de öğreneceksiniz.

Sonuç itibarıyla, şimdi, bu anlamda bu kişiye diyor ki: "Seni ailen ziyaret etmiyor, ziyarete gelmiyor." Neden gelmiyor? Çünkü siz -yani siz derken bu yargı sistemi, bu idari gözlem kurulları- aslında cezaevinde tutulmakta olan kişilere öyle bir sistem uyguluyorsunuz ki bir yandan kişiyi tecrit ediyorsunuz, Edirne'ye gönderiyorsunuz, ailesini de Diyarbakır'da bırakıyorsunuz ve bu ailenin ekonomik durumu yoksa gidip elbette ki kişiyi göremeyecek. Ha, görememesi suç, idari gözlem kurullundan ne geliyor? Ret kararları veriliyor ve bu kişilerin infazları yakılıyor.

Şimdi, hâl böyleyken, bunca keyfî uygulamalar varken yani cezaevlerinde bahsettiğimiz bu şekilde yığınla keyfî uygulama varken, bir de zaten üzerine bu 220/6'yla birlikte yine cezaevlerini dolduracaksınız yani bu sistem dolduracak. Şimdi, bizim burada aslında 220'de iyileştirme yapıp kişileri hukuka aykırı olarak hapsetmemeyi konuşmamız gerekirken, bu yargı paketleriyle hem kişiler hapsediliyor hem de hukuka aykırı düzenlemelerle bu kişilerin fazlasıyla ve fazlasıyla hukuka aykırı muameleyle karşı karşıya kalmalarına çalışılıyor ve sonuç olarak cezaevleri ölüm evlerine dönüşmüş bulunuyor.

Bir sonraki maddede de yine uzun uzun diğer konuları da anlatacağız, şimdilik bunları ifade edebilirim.