Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Karabük Milletvekili Cem Şahin, İstanbul Milletvekili Şengül Karslı ve 124 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2023) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 20 .02.2024 |
GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüştüğümüz, ismini "yargı paketi" olarak koyduğumuz kanun teklifi birçok açıdan Anayasa'ya aykırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 34'üncü maddesi gereğince, bir komisyon kendisine havale edilen teklif yahut herhangi bir mesele için bir başka komisyonun düşüncesini öğrenmeyi gerekli görürse teklifin o komisyonda görüşüldükten sonra iadesini isteyebilir. Teklif, bize göre Anayasa'ya aykırı bir şekilde getiriliyor, içeriğinde de Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bazı kararlara rağmen aynı ya da çok benzer düzenlemeler bulunuyor. Birazdan ayrıntılarına milletvekili arkadaşlarımız girecekler fakat öncelikle bu bakımdan Anayasa'ya aykırılık konusunda uyarılarımızın dikkate alınması gerektiğini dile getiriyoruz.
Aynı doğrultuda, yalnızca yargı sistemimize ilişkin değil aynı zamanda, birçok farklı konuda önemli değişiklikler getiren bu teklifin ilgili komisyonlarda, Anayasa Komisyonunda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sanayi Komisyonunda, Dijital Mecralar Komisyonunda ve İnsan Hakları Komisyonunda da görüşülmesi gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 38'inci maddesine göre komisyonlar kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasa'nın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Bir komisyon bir teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder. Değerli milletvekilleri, İç Tüzük'ün bu düzenlemesine göre Anayasa'ya aykırılıkları görüşmek ve bunu reddetmek bizim olduğu kadar sizlerin de görevidir.
Öncelikle, bu kanun teklifi, yasama organının üyeleri olan milletvekilleri değil yürütme organı tarafından hazırlanmıştır. Bu pakete dair Adalet Bakanının açıklamaları dün Adalet Bakanlığının kendi paylaşımında "Sekizinci yargı paketi Meclisimizin onayına sunuldu." başlığıyla sunulmuştur. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bizzat hazırlıklarda Bakanlığın çalıştığını belirtmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, sizlerin de çok iyi bildiği gibi, bir onay makamı değildir. Anayasa'nın 7'nci maddesi yasama yetkisini düzenlemektedir. Anayasa hükmüne göre yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir, bu yetki devredilemez. Anayasa'nın 11'inci maddesine göre Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Anayasa'nın 8'inci maddesine göre yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. 2017 yılında yapmış olduğunuz anayasa değişikliğiyle kanun tasarısı ortadan kalkmıştır; Anayasa'nın 88'inci maddesine göre kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir, yürütme organı değil.
İkinci olarak, bu kanun teklifi bir torba kanun usulüyle getirilmiştir. Kanun teklifi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda 4 maddede, Terörle Mücadele Kanunu'nda 1 maddede, Türk Medeni Kanunu'nda 4 maddede, Türk Ceza Kanunu'nda 3 maddede, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda 11 maddede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'da 10 maddede, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda 4 maddede, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nda 1 maddede, Sosyal Sigortalar Kanunu'nda 1 maddede, Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'de 1 maddede değişiklik getirmektedir. Dolayısıyla bu kanun teklifi yalnızca birlikte değerlendirilebilecek bir diğer hükümde güncelleme gerektirdiği için aynı toplantıda görüşülecek hükümler değil birbiriyle tamamen ilgisiz, birden çok konunun ve kanunun bir torbaya dâhil edilmesidir. Bu şekilde birbiriyle ilgisiz konuların dâhil edildiği türden bir torba kanun uygulaması kanun yapım tekniği açısından sorunlu olduğu gibi "hukuki belirlilik", "hukuk güvenliği" ve "nitelikli yasa" kavramları bakımından da "hukuk devleti" ilkesine aykırıdır.
Üçüncü olarak, Anayasa Mahkemesinin (2023/132) esas sayılı Kararı'nda iptal ettiği kural neredeyse aynı şekilde yeniden getirilmektedir. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme düzenlemesini Anayasa Mahkemesi "suç ve cezada kanunilik" ilkesine aykırılık nedeniyle iptal etmiş ve yasama organına dört aylık bir süre tanımıştır. Bu süre düzenleme aynı şekilde getirilsin diye değil Anayasa'nın 153'üncü maddesinin uygulanması, kişilerin örgütün amacına ne surette katkıda bulunduklarına dair bir belirleme yapılmaması sebebiyle geniş yorumlamaya müsait bir keyfiliğin ortadan kaldırılması için tanınmıştır.
Sayın milletvekilleri, getirdiğiniz bu teklif eskisinin neredeyse aynısıdır. Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde olduğu gibi, hem suçun nasıl işleneceği belirsizdir hem de cezada hangi koşullarda indirim yapılacağı belirsizdir.
Dördüncü olarak, Anayasa Mahkemesi tarafından (2022/120) esas sayılı Kararı'nda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu incelenmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması bize göre hiç var olmaması gereken bir kurum değildir ancak uygulamada, Anayasa Mahkemesinin deyimiyle kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önlemekte yetersiz kalmakta ve başta ifade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler üzerinde caydırıcı etki doğurmaktadır. Getirdiğiniz bu düzenleme yalnızca, yine birbiriyle çelişkili uygulamalar ortaya çıkaracak itiraz ve istinaf yollarını içermektedir. Bu bakımdan, Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, Anayasa'nın 13'üncü, 17'nci, 35'inci ve 36'ncı maddelerine aykırılık sürdürülmektedir.
Beşinci olarak, getirdiğiniz bu düzenleme Tazminat Komisyonunun yetkilerini artırmakta, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruyu etkisiz hâle getirmek için ilk adımları atmayı amaçlamaktadır. Tazminat Komisyonu aynı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunda olduğu gibi yürütmenin belirlediği üyelerden oluşmaktadır. Bu üyeler yargıç güvencelerine sahip değildir. Tazminat Komisyonunun Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarını gözeterek karar vereceğine dair bir düzenleme araya sıkıştırılmıştır. Anayasa'nın 153'üncü maddesi gereğince yalnızca emsal kararlar değil Anayasa Mahkemesinin tüm kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır. Bu kararlar yalnızca örnek alınacak, gözetilecek, madde gerekçesinde belirtildiği gibi dikkate alınacak değil tüm kişi ve organlar tarafından uygulanacak bağlayıcı kararlardır. Aynı Can Atalay kararlarında olduğu gibi bu teklifle Anayasa'nın 153'üncü maddesi Anayasa'ya aykırı bir biçimde yumuşatılmaya çalışılmaktadır.
Altıncı olarak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda yapılmak istenen düzenlemeye göre özel kişisel verilerin işlenmesi ve yurt dışına aktarılması konusunda açık rıza kuralına ciddi istisnalar getiriyorsunuz. Bu istisnaların gerçekleşip gerçekleşmediğine nasıl karar verilecek belirtilmiyor. Örneğin, sağlık hizmetlerinin finansmanı ve yönetimi amacıyla veri paylaşımının gerekli olması ne demektir? Veri işlemenin dinî amaçla kurulan bir vakfın ve derneğin mevcut veya eski üyelerine yönelik olması ne demektir? Kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasına izin veren düzenlemede yeterlilik kararı neye göre verilecektir? Kişisel verilerin aktarılacağı ülkenin mevzuatına göre bir işlem yapılacak bu düzenlemeye göre, bu teklife göre uluslararası bir mevzuattan bahsedilmiyor; ulusal, yurt dışında başka bir mevzuattan bahsediliyor. Mütekabiliyet ilkesi de her durumda dikkate alınmıyor bu teklife göre. Kişisel verilerin yurt dışına ve şirketlere aktarılması bu kadar muğlak koşullara bağlanabilir mi?
Bu getirdiğiniz teklif birçok açıdan Anayasa'nın 20'nci maddesine aykırıdır. Madde 20 şunu söylüyor: Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak bu verilere erişme, bunların silinmesini talep etme, bunların amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Şimdi, bu kanun teklifinizi okuyoruz, hangi verinin nasıl işleneceği, hangi verinin nasıl yurt dışına aktarılacağı, hangi ölçütlerin dikkate alınacağı belli değil.
Yeterlilik kararı için teklifte sayıyorsunuz, kurumdan görüş ihtiyaç duyulması durumunda alınıyor. Bu ihtiyaç duyulması neye göre olacak belli değil. Öncelikle dikkate alınacak bazı hususlar sayılmış yani başka hâllerde de yeterlilik kararı verilebileceği anlaşılıyor. Belirsizlik taşıyan bir düzenleme "Avrupa Birliği yolu açıldı." müjdeleriyle haber yapılıyor bugünlerde. Bu bakımdan da Anayasa'ya aykırılık uyarımızı dile getiriyoruz.
Son olarak teklifin 22'nci maddesinde TMSF'nin kayyum olarak atanabileceği şirketlerle ilgili Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 19'uncu ve 20'nci maddelerinin kıyasen uygulanacağı belirtilmiş. Bu atıf yapılan 20'nci maddede de 6755 sayılı Kanun'un 37'nci maddesine bir atıf yapılıyor. Bu atıf aslında 15 Temmuzdan sonra getirilen hukuki, mali, idari ve cezai sorumluluğu kaldıran hükme bir atıf yani bir şirkete terör şüphesi sebebiyle kayyum atanacak, ondan sonra burada kayyum olarak görev yapanlar otomatik olarak cezai ve mali sorumsuzluğa kavuşacaklar. Hukuk devleti ilkesine, adil yargılanma hakkına, eşitlik ilkesine, mülkiyet hakkına ve bunun benzeri birçok anayasal ilke ve kurala aykırılık bulunuyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı sistemi bir bütündür. İçindeki çelişkileri gidermek ve hem yargıda görev alan yetkililerin işini hem de yurttaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştırmak hepimizin sorumluluğudur. Bu bakımdan, ihtiyaçları kullanarak vatandaşlarımızın infaz sistemine ve yargı sistemine dair eleştirilerini ve beklentilerini de istismar ederek yürütmeden yasamaya bir torba kanun dayatmak doğru bir uygulama değildir. Vatandaşlarımız bizden tek bir şey beklemektedir; adalet, adalet, adalet.
Teşekkür ederim.