| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .01.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, çok kısa...
Şimdi, bu kalıcı bütçe meselesi, işte geçici bütçe meselesi ikide bir konuşulup duruyor. Şimdi, burada geçici bütçeyi konuşurken, görüşürken de çok rahat bir şekilde anladık ki Hükûmet kalıcı bütçeye hazır değil. Şimdi, bu sıkıştırılmış bütçe takvimini, biliyorsunuz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim grubumuz kabul etti ama bu iyi ki olmadı çünkü hakikaten hazır olmayan, hiçbir şeyi olmayan, ta ekimde verilmiş bir bütçe üzerinden burada bir bütçe görüşmesi götürülecekti ve bu çok yanlış olacaktı. O yüzden, ikide bir bunu arkadaşlar lütfen söylemesinler, yok kalıcı oldu, olmadı. Bakın, üzerimize alınacak bir şey yok ama ben teknik olarak bir yanlışın üzerinden siyaset yapmanın bir gereği yok diye bunu ifade ediyorum. Yani, şu asgari ücretin yükünün hafifletilmesine ilişkin çalışmada bile anladık ki onu ısrarla Maliye Bakanına burada defalarca sorduk, o çalışmaların hepsi bitirilmemişti. Sayın Bakan da -hatırlarsanız- Komisyonda bunu Adalet ve Kalkınma Partisinin iş yapma tarzı olarak açıkladı oradaki o gecikmeyi veya bütçenin içerisine konulamama meselesini. Gecenin bir vaktinde onun üzerinde çok fazla durmadık ama buna Sayın Bakanın eğer bir cevabı olacak olursa o meseleyi biraz masaya yatırır, konuşuruz. Yani, hazırlıksızlık mı, yoksa bu iş yapma tarzıyla alakalı bir husus mu onu şey yaparız. Dolayısıyla, lütfen, bir daha "Şu kalıcı bütçe olsaydı görüşecektik, Türkiye bilmem ne kaybetmeyecekti.", "Kaybetmeyecekti." filan... Kaybedilen bir şey yok arkadaşlar. Bütçeyi konuşmak, bütçenin Mecliste tartışılması kayıp anlamına gelmiyor. Bakın, Maliye Bakanı burada açıkladı, tutanaklara bakın, "Aralık ayı bitmeden esas bütçeyi tekrar getireceğiz." dedi, bugün ayın kaçı, hâlâ bütçe gelmedi. En son 15'ine kadar zaten anayasal olarak gelmesi gerekiyor, anlaşılıyor ki 15'ini bulacak. Yani, öyle hazır mazır bir bütçe yoktu, kadük olan bütçe o hâliyle getirilecekti, iyi ki getirilmedi, bu, Hükûmetin mutlaka ve mutlaka faaliyetlerini aksatacaktır eğer o hâliyle gelmiş olsaydı. Umuyoruz ki bu sefer... Mesela, şimdi, eylem planındaki işler, bugün buradan geçireceğimiz işlerin hepsinin bütçeye yansıtılması gerekiyordu, o gün getirilseydi onlar yansıtılmayacaktı. Dolayısıyla, yine, sonradan iş yapma gibi bir şeyle karşılaşacaktık, o yüzden bence hayırlı oldu o; onu özellikle ifade etmek istiyorum. Zaten orta vadeli program da pazartesi günü çıktı. O pazartesi günü çıkan bir orta vadeli program varken ortada yani bütçeyi nasıl biz bundan ta yirmi-yirmi beş gün önce, bir ay önce görüşecektik, böyle bir şey olmazdı.
Bir hususta, rakamlarla konuşmamız lazım. Yani, ben ta Karlofça'ya kadar gidemem ama ben size... O kadar gitmeye gerek yok, onlar çünkü ciddi analiz gerektirir ama bugünkü lisanla aynı rakamlara baktığımızda, Türkiye 1987 yılında 14'üncü büyük ekonomiydi arkadaşlar. Şimdi, bunların hiçbirisini bilmeden, bugün sadece Sayın Cumhurbaşkanının ağzından sürekli "Türkiye 17'nci büyük ekonomi" deyince, sanki geride hiçbir şey yokmuş gibi konuşmanın anlamı filan yok. Bakın, tekrar ediyorum, Türkiye 1987 yılında 14'üncü büyük ekonomiydi. Bunları bilmeden böyle işte "Tarihim şu kadar şanlı...", "Bu kadar bilmem ne oldu da bu kesildi." filan... Ben Gezi meselesi tartışmasına girmek istemiyorum ama benim önüme lütfen bir analiz yaparken rakam getirin. Yani, eğer o yılda biz, geçmişteki bütün şeylerden, aynı tanımlı datalarda daha iyiysek bana onu söyleyin, değilse rakamı ortaya koyar, gerekli cevabı veririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum da arkada yani milletvekillerimizin de meseleyi alış biçimlerinde ve söylemlerinde herhangi bir hakaret içermedikten sonra bunun karşılıklı bir tartışma konusu yapmayı da... Farklı bakış açıları olacaktır, hepimiz farklı noktalardan bakacağız.
ERHAN USTA (Samsun) - Yanlış bir bilgi vermemesi lazım, analize bir şey demem. O zaman biz de işte, farklı olduğunu söyleyeceğiz yani.
BAŞKAN - Üstat, yani biraz karşılıklı bu işin siyaseti olacak, siyaseti de sadece rakamlara...
ERHAN USTA (Samsun) - Siyaset olsun diye yapmıyoruz.