KOMİSYON KONUŞMASI

ERSİN BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri ve kıymetli milletvekilleri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Turist rehberleriyle ilgili bir meslek kanunu üzerinde görüşmelere başladık. Turizm sektörü ülkemizde bacasız fabrika olarak tanımlanır. Turizm için hayati öneme sahip olan yerli ve yabancı ziyaretçileri doğru bilgilendirmek, faaliyetleri bilimsel, kültürel, sportif, edebî anlamda verimli kılmak açısından turist rehberlerinin etkisi ve katkısı yadsınamaz. Kanun teklifi Komisyona gelmeden önce sektörle ve konuyla ilgili kesimlerden yüzlerce e-posta ve telefon alarak kamuoyunun nabzını tutma fırsatımız oldu. Her ne kadar Komisyon sürecinin birkaç güne sıkıştırılmasını yasa yapma sürecinin bir sorunu olarak görsek de vatandaşlarımızın bu kısa süre zarfında konunun eksiklerini bizlere iletmek için mücadele ettiklerini gözlemleyebiliyoruz.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; yaptığımız çalışmalar ve bizlere dönüş yapan sivil toplum örgütleri ile turist rehberlerimizin talepleri üzerine bazı konulara değinmek istiyorum. Anadolu'da turist rehberliğinin kanun ayağı yüz otuz yıllık bir geçmişe sahiptir. Osmanlı'dan günümüze stratejik bir öneme sahip olan bu alan cumhuriyetle birlikte 1925 yılında yasal güvence ve koruma altına alınmıştır. Rehberlik mesleğinin 1970'lerde Bakanlık tarafından düzenlenerek üç, altı aylık yani 200 ve 600 saatlik kurslarla eğitim verilmesi, 1990'larda iki yıllık ön lisans ve 2000'li yıllarda dört yıllık lisans seviyesine çıkarılması giderek öneminin arttığının göstergesidir. 2015'ten itibaren yüksek lisans ve 2021'den itibaren doktora programları açılan turist rehberliği bölümü üniversitelerde yaklaşık 5 bin kontenjanla gelişmeye devam etmekte ve önemini günden güne artırmaktadır.

Bilim camiasında önemi bu kadar aşikâr olan bir alan düzenlenirken konunun uzmanı akademisyenlerimizden bilgi alınmaması, bilim camiasına danışılmaması en büyük eksikliktir. Akademisyenlerin, uzmanların, sivil toplum örgütlerinin, pratikte icracı olan rehberlerimizin tepkileri göz ardı edilmiştir. Özellikle kanun teklifi içeriğindeki yabancı dil yeterliliği bulunmayan rehberlerin durumu bu minvalde değerlendirilmelidir. Yerli turist sayısının artması hususunu kabul etmekle birlikte bu taleplere cevap verilmesi adına yalnızca Türkçe bilen turist rehberlerinin sisteme dâhil edilmesinin yeterli bir çözüm olduğunu düşünmemekteyiz. Bu durumun, turist rehberlerini ve rehberlik mesleğinin tamamını kapsayacak şekilde düzenlenmesini uygun buluyoruz. Örneğin, Ankara'dan Çanakkale Şehitliği'ni ziyarete giden bir öğrenci grubuna rehberlik edecek meslek mensubunun yabancı dil bilmesinin bir zorunluluk olmadığının da farkındayız ancak dil yeterliliği gibi önemli bir konunun da üstünkörü bir bakış açısıyla kanunda ele alınmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Özellikle tarafımıza gelen taleplerin yoğunluğu bu tespitlerimizi doğrular niteliktedir. Kanun teklifinin getireceği birinci ve en önemli sorun, 1970'lerde kurs seviyesinden günümüzde doktora eğitimine kadar gelişmiş sektörün tekrar geriye doğru değişime maruz kalacağıdır. Burada eğitimin önemi göz ardı edilmiş, sektör basitleştirilmiştir. Yine gerekçede yer alan "esas amacı tarihî ve turistik yerlerin tanıtılması olmayan faaliyetler" ifadesi, muğlak ve kötü kullanıma açık bir ifadedir. Tarafımıza gelen en önemli endişelerin biri de bu konudur ve rehberlerin sadece müze ve ören yerlerine hapsolma tehlikesini beraberinde getirmektedir.

Tehlikeli bulduğumuz bir başka konu ise rehberlerin, özellikle yabancı tur operatörlerinin yabancı personelle turlar düzenlemesi durumudur. Hepimiz iyi biliriz ki ülkemiz tarih, kültür, sanat açısından zengin bir ülkedir ve Türk milleti olarak tarihimiz, tarihi değiştiren olaylarla ve şahsiyetlerle doludur. Yabancı uyruklu bir zihniyetin, bilmediğimiz rehberlerin, doğru bilgiden uzak, tarihimizi ve geçmişimizi karalayacak propagandaları kendilerine malzeme etme durumunu da göz ardı edemeyiz. Böylesi bir durum, Ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu gibi konularda, hatta Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi bölgelerimizde, halkımızın millî değerlerine aykırı tanıtım ve bilgiler vermesinin önünü açabilecektir. Değişikliğin bu kısımları, hassas konularda Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli turist rehberleri dışındaki kişilerin anlatım yapmasına izin vermek anlamına gelecektir. Türkiye turizminin ve turistlerimizin güvenliğini ve memnuniyetini tehlikeye atan, meslekteki standartları düşüren ve binlerce rehberi işsiz bırakma potansiyeli taşıyan bu düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesini talep ediyorum. Genel açıdan yaptığımız bu değerlendirmelerimizi, kanunlar üzerindeki şerhlerimizle de genişleteceğiz.

İYİ Parti olarak, öncelikle turizm sektörünün gelişmesi, özelde de üzerinde konuştuğumuz Turist Rehberliği Meslek Kanunu'nun daha verimli bir çalışma ortamında ele alınması gerektiğini, mümkün olan en geniş paydaş katılımıyla ve daha somut verilerle ortaya konarak hazırlanmasını önemli buluyoruz.

Bu düşüncelerle Komisyonumuzu saygıyla selamlıyorum.