Komisyon Adı | : | (10/ 5,6,8,22,58) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun yaptığı çalışmalarının değerlendirilmesine ve Komisyon raporunun yazımına ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 13 .02.2024 |
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de son toplantılarımızda, saha çalışmalarımızda bütün arkadaşlarımıza teşekkür etmiştim. Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinin personelinden tutun, bizi taşıyanlardan, kameramanından, ses sistemcilerine kadar, stenograflara kadar bütün arkadaşlarımız çok özveriyle çalışma sergiledi. Milletvekili arkadaşlarımız olarak bunu, ilk gün dediğimiz gibi, son gün de aynı noktada bitirmedik aslında ama aynı noktada geldik. Bir uyum ve ahenk içinde bir çalışma olduğu zaman bunun sonucunun da rapor aşamasının da ben çok başarılı olacağına inanıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde bu su ürünleriyle ilgili belki partisel anlamda çalışmalar olabilir ama yanılmıyorsam, bütün partilerin bir arada olduğu ilk ve tek Komisyon oldu. Onun için, aslında, bu 22 arkadaşımıza bu Komisyonun bitmesi, 17'sinde sona ermesi demek aslında bu Komisyonun bittiği anlamına gelmiyor çünkü tarihî bir misyon yüklendi bizlere. Bu Komisyonun yaptığı çalışmalar ve sonucunda çıkacak raporun Türkiye'de -hep derim- belki daha doğmamış çocuklara miras bırakılacak bir su ürünleri sektörünün aslında misyon yüklenmiş Komisyon üyeleriyiz. Yarın olmayacak, başarısız olunacak bir durumda aslında hepimiz bir sorumluluk aldık. Sayın vekillerimize katılıyorum, eğer bu Komisyonun sonuçları sahada görülmeyecekse o zaman biz çok zan altında kalırız ve ilk etapta yapmamız gereken şeyleri zaten biliyoruz.
Belki Komisyonda su ürünleriyle ilgili çok bilgisi olmayan arkadaşlarımız olabilir, herkesin farklı alanları olabilir ama şu üç aylık süreçte aslında bir okul gibi, belki görmediğimiz, belki hayatta hiç göremeyeceğimiz bu emekleri gördük. Bir balığın üreticisinden tutana, işlemesinden yemine kadar nasıl bir emekle bir süreçten geçtiğini, o süreçte bir balık üreticisinin iki yıl hiçbir beklenti içine girmeden o balığı ürettiğini, yavrusundan, larvasından tutun o büyüme süreçlerinin komplike bir çalışma olduğunu Türkiye'ye fark ettirdik aslında.
Az önce gelirken Meclise uğradım, Meclise giderken televizyonlarda gene Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu çalışma Komisyonu dönüyordu. Üç aydan beri belki de tek araştırma komisyonu olmasından dolayı arkadaşlarımızı biraz bıktırdık çünkü televizyonlar üç dört aydır bizi gösteriyor. Arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız bizden balık bekliyor. Komisyon olarak artık bize bir görev daha düşüyor sanırım.
Şimdi, ilk başta mevzuata takılmadan ya da mevzuatta çok basit değiştireceğimiz şeyler var. İlk gün demiştik, balıkçılar da demişti, "Mesleğin tanımı yok." demişti. Mesleğin tanımını yapmak; uzman arkadaşlarımızın gerekli yerlerle görüşmesi sonucunda belki bu tanımlamayı yaparsak ilk başlangıcı yapmış oluruz.
Sigorta mevzuatı... "Gittiğimiz bölgelerdeki sorunların hepsini birden yapalım." dersek çok zor bir süreç başlar ama biz bu mevzuatla ilgili ya da raporla ilgili bütün sorunları tespit edip ama başlanması, ilk başlanması gereken yerden başlarsak bu raporun sonucu mükemmel olur.
Benim yıllardır söylediğim bir şey var, birçok bakanlık -az önce de konuştuk, bir sevgili ağabeyim de söyledi- birbiriyle istişare yapmak zorunda. Bir bakanlığın verdiği değeri öbür bakanlık veremeyebiliyor çünkü farklı açıdan bakıyor. Olması gereken, evet, çevresi var, bunun uygulaması var ama ben bunu uzun zamandır ve sahadan aldığımız... Hep beraber gördük, burada, Türkiye'de, ülkemizde denizcilik, balıkçılık ve su ürünleri bakanlığının şart olduğunu; bu bakanlıkların birbirleriyle olan süreçle ilgili uzatılan kısmı tek bir bakanlıkla yönetilirse çok daha başarılı, sonuca odaklı... Türkiye, 3 tarafı denizlerle çevrili, 4 denizi olan ve iç suları olan bir ülke olarak dünyada gerçek söz sahibi o zaman oluruz.
Avrupa Birliği mevzuatı tabii ki ama birden de olacağını düşünmüyorum çünkü bizim bir emeklemeye başlamamız lazım bu işle ilgili; bunu direkt uygulamaya geçtiğimizde şartlar ağırlaşabilir. Sadece Avrupa Birliği olarak düşünmeyelim çünkü Karadeniz'de bir havza var, bu havzanın içinde 5-6 ülke var; Akdeniz'de bir havza var, bu havzanın içinde Afrika'sından tutun, Mısır'ından, Fas'ından bir yapı var ve Ege'de de ayrı bir yapı var. Yani bizim bu ülkelerin mevzuatıyla biraz birbirine uyumlu hâle getirmemiz lazım. Hep sahada gördüğümüz, Karadeniz'de diyorlar ki: "Bizim burada tutmadığımız balığı öbür tarafta tutuyorlar." Öbür tarafta da biz tutuyoruz sonuçta. Bizim buradaki mevzuata aykırı olan şeyi, gidip öbür tarafta bu balığı tutma çabası içine giriyoruz. Demek ki bütün ülkelerin uzlaşması gereken bir yapı var.
Balıkçı barınaklarıyla ilgili, gördük sahada, balıkçıların ve denizcilerin evi barınaklar. Barınaklar ne kadar şartlara uygun olursa başarı burada gelir ama birçok balıkçı barınağından tutun diğer limanların da bir kere imarla ilgili sorunları var. Milletvekili arkadaşlarımız olarak belki bir sefere mahsus bunu, kötüye kullanılmayacak şekilde -gerekli arkadaşlar o konuda hassas olurlar- bir kere imarla ilgili durumlarını çözmemiz lazım. Balıkçı barınaklarının üst yapısından tutun fiziki şartlarına kadar şu anda kimse bir şey yapamıyor. Neden? İmar yok. Belki ilk başta bize Meclis olarak böyle bir yetki verilmesi lazım ki yani yetkiyi bizim vermemiz lazım ki o balıkçı barınaklarının ilk sorununu orada çözmemiz lazım. Ne kadar konuşursak konuşalım, imar çerçevesinde olmadığı sürece burada balıkçı da haksız duruma düşüyor, oradaki bürokrat da yetkili de yetkisiz de. Bunun, ben, önceliğe alınmasını söylerim.
Az önce meslek tanımından bahsettik. Şimdi, Vehbi ağabeyimiz şöyle dedi, yani, evet, tanımlama da olması lazım. 6 metrelik bir balıkçı teknesinin adı da "gemi", 100 metrelik bir teknenin adı da "gemi". Mevzuata baktığınız zaman, 6 metrelik tekneden istenen de aynı şey, 100 metrelikten de. En basitinden sintine pompası, boşaltması, işte, atık durumu. Onun için, bir kere, tanımlamanın da buradan yapılması lazım. Uzman arkadaşlara da özellikle söylüyorum, bizim esas görevimiz... Sahayı gördük, hep beraber hissettik uyum ve ahenk içinde sonuca geldik, başardık da. Bunun hepimiz için bir gurur kaynağı olması lazım ama esas başarılması gereken süreç bana göre şimdi başladı. Bu rapor aşaması o kadar hassas ki tavsiyem, rapor hazırlanırken ilgili bakanlıklardaki yetkili birimlerin de o rapor hazırlanma aşamasında orada bulunması çünkü baktık Tarım Bakanlığıyla ilgili yetkililerimiz var ama Tarım Bakanlığıyla ilgili yetkililerimiz için de işlemeyle ilgili, su ürünlerinin işlemesiyle ilgili bir mevzuat var. Eğer o mevzuatın içine orayı sokmazsak yarın yeni çatışmalar doğabilir. O yetkili birimlerin de bu mevzuat çalışması, rapor çalışması için de katkı sunmaları lazım ve ortaklaştırılması gereken birçok alan var.
Seçimler var tabii, 31 Marta kadar herkes bölgesinde olacak, ara ara belki geleceğiz. Meclis ne zaman kapanıyor, onu da tam bilmiyorum, bir söylemeleri 15'inde kapanıyor, bir 29'unda; hiç fark etmez yani sonuçta, on gün, on beş gün içinde kapanacak ve seçimden sonra -bu da bir tavsiyem yani olursa seviniriz- bu sahada gezdiğimiz kadar bizim rapor aşamasında da bir arada olmamız lazım. Raporlama sürecinin her kademesini uzman arkadaşlarımız, akademisyenlerimiz ve sahadakiler kâğıda döktüğü an, bu başarılı Komisyonun, birbiriyle ahenk içinde olan Komisyonun o sonucunda kimsenin şerh koşmaması, oraya şerh yazılmaması adına, ortaklaştırılmış ve gelecek nesillere yönelik bir sürdürülebilir balıkçılık anlayışında o raporun da hazırlanması lazım diye düşünüyorum.
Konuşacak aslında çok şey var ama ben buradaki arkadaşlarımla bu Komisyon sürecinde yaşadığımız... Tabii hiç kızmadık birbirimize, çok güzel anlarımız yaşandı. Onun için, varsa kırdığımız ya da farkında olmadan yaşadığımız bir şey hepinizden bir helallik istiyorum. İnşallah, böyle bir şey yaşamamışızdır, yaşadıysak da özür dileriz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.