Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
Konu | : | Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta, Uşak Milletvekili İsmail Güneş, Bayburt Milletvekilili Orhan Ateş ve 106 Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1980) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 08 .02.2024 |
KAYIHAN PALA (Bursa) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu madde gerçekten kanun teklifinde ilk okuduğumuzda bizi çok şaşırttı. Böylesine bir maddenin bir kanun teklifiyle karşımıza getirilmiş olması çok sakıncalıdır. Açık söyleyelim, bu madde halkın sağlığı açısından asla kabul edilemez, mutlaka geri çekilmelidir. Niye böyle söylediğimizi açıklamaya çalışayım. Üstelik de bu madde yalnızca 6'ncı madde olarak değil bununla ilintili olduğu için 7'nci ve 8'inci maddelerin de mutlaka geri çekilmesi gerekir.
Burada, beşerî tıbbi ürün yaklaşımından yola çıkarak teklif metninde Bakanlığa ruhsatlandırma öncesinde tahlil edilmek üzere numunelerin gönderilmesinden vazgeçilmektedir. Bunun gerekçesi ruhsatlandırma sürecinin hızlandırılması, hastaların ilaca daha hızlı erişiminin sağlanması ve ürünün ruhsatlandırma süreci içinde, üretici tarafından yapılan analizlere ek olarak Sağlık Bakanlığı tarafından yeniden analiz edilmemesinin ürünün kalite ve güvenliği üzerinde herhangi bir risk oluşturmadığı iddiasıdır ki bu iddia gerçekten halkın sağlığı açısından çok tehlikelidir. Tıbbi bir ürün piyasaya sunulmadan önce mutlaka analiz edilmelidir, halkın sağlığı açısından herhangi bir sakıncasının olmadığının bilimsel yollarla, kanıta dayalı olarak gösterilmesi gerekir. Yalnızca şirketin başvurusuna dayalı olarak, yalnızca şirketin "Biz bu analizleri yaptık, burada bir problem yok." iddiasına bağlı olarak ruhsat verilmesi -çok açık söyleyelim- maalesef ilaç endüstrisi karşısında halkın ve hastaların yalnız bırakılması anlamına gelmektedir. Üzülerek görüyorum ki "big pharma" diye adlandırılan, dünyanın pek çok yerinde de yalnızca sermaye birikimi ve kâr maksimizasyonu için çalışan ilaç şirketleri burada da etkili olmuş ve böylesine sakıncalı bir kanun teklifinin karşımıza çıkarılabilmesine maalesef yol açabilmişlerdir. İlaç araştırmalarının sonunda ruhsat sürecinin hızlandırılmasından daha önemli olan, o ilacın ve etkililiği ve güvenirliğidir, bunlara ilişkin bilimsel çalışmaların tamamlanmış olmasıdır ve toplumun sağlığının korunması açısından en ufak riskin bile mutlaka bertaraf edilmesidir. Eğer bu tetkikler ruhsat aşamasından sonra yapılacak olursa bu arada zarar görebilecek kişiler için geri dönüşsüz sonuçlara yol açabilir. Bu konuda hem dünya tarihi hem Türkiye tarihi maalesef çok kötü örneklerle doludur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, burada bulunan diğer değerli yurttaşlar; çıkar çatışması olanlara seslenmiyorum, burada belki ilaç temsilcileri de var, onları bilmiyorum ama çıkar çatışması olmayanlar için bu madde asla kabul edilemez. Şöyle bir şey düşünün: Bir ürünü bir ilaç firması getirecek Sağlık Bakanlığına, diyecek ki: "Ben bununla ilgili bütün prosedürleri yaptım, analizleri yaptım, hiçbir problem yok." Bakanlık da belgeleri inceledikten sonra ruhsatını verecek, ürün piyasaya çıkacak, piyasaya çıktıktan sonra analizler yapılacak, eğer bir sorun varsa o zaman ürünle ilgili bir değerlendirme yapılacak. Peki, o ürüne böylesine ruhsat verildikten sonra piyasaya çıkma aşamasında... Dünyada en sevdiğiniz kişiyi düşünün, mesela çocuğunuz; çocuğunuzun gerçekten tıbbi ve bilimsel olarak kanıtlanmamış bir ürünle buluşmasına gönlünüz razı olabilir mi? Bu gerçekten kabul edilemez. Gerekçeler arasında bazı şeyler sıralanmış, FDA ve EMA'dan örnek verilmiş. Ben hem FDA sürecini ve FDA'de çalışmış bilim insanlarıyla yaptığım değerlendirmeleri hem de EMA'nın sürecini inceledim, burada sizinle paylaşabilirim isterseniz. Bakın, EMA'nın bu süreçte 21 adımdan oluşan bir ruhsatlandırma süreci var. Eğer gerçekten EMA'yı yani Avrupa İlaç Ajansını örnek gösteriyorsak buyurun o zaman EMA'daki o 21 prosedürü hayata geçirecek bir düzenleme yapalım, buna itiraz etmeyiz ama bu hâliyle eğer siz bunu kabul edecek olursanız emin olun, Türkiye'de bunu gündem yapacağız, bunun gerçekleşmemesi, böylesine halk sağlığını tehdit eden bir teklifin yasalaşmaması için elimizden geleni yapacağız çünkü gerçekten bu asla kabul edilemez. Üstelik Anayasa'nın 2'nci, 17'nci ve 56'ncı maddesine de aykırı bir düzenlemedir. Eğer Genel Kuruldan da böyle çıkacak olursa bunu Anayasa Mahkemesine götürmekle dâhil iptal ettirmek, ortadan kaldırmak için elimizden ne geliyorsa bu halkın vicdanı olan vekilleri olarak mutlaka buna karşı bir çaba içerisinde olacağımızı söylemek isterim.
Son sözüm şu olsun: Lütfen, ilaç firmalarının ve çıkar şirketlerinin, çıkar gruplarının buradaki kanun tekliflerini değil topluma yararı olacak düzenlemeleri tartışalım. Bu hâliyle bu teklif asla kabul edilemez.
Teşekkür ederim.