| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .01.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anlaşıldığı üzere en temel kavramlarda bile anlaşamıyoruz. Yani demokrasinin en temel kavramlarında anlaşamıyoruz, uzlaşmanın en temel kavramlarında anlaşamıyoruz, yasamanın görevlerinin, yetkilerinin, teamüllerinin üzerinde anlaşamıyoruz. Yani şu konuda Türkiye'de herkes hemfikir. Torba yasa kötü bir şeydir. Torba yasa memlekete fayda getirmez. Yasama kalitesizliği yaratır. Kalitesiz yasalar, kalitesiz hayat, kalitesiz ekonomi, kalitesiz ilişkiler, kalitesiz iç hukuk yaratır. Yani, şimdi önümüze gelmiş. Bir taraftan sosyal güvenlik primlerinin destek primleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla alakalı. İşte liseli çocukların genel sağlık sigortasıyla ilgili kısım Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla, içinde Hasankeyf Barajı'nın bilmem nereye taşınması söz konusu. Bir taraftan doğum nedeniyle ücretsiz izne çıkacak kamu görevlileri üzerine hüküm var, diğer taraftan Karayolları Genel Müdürlüğünün bu otoyollardaki kesilen cezalarıyla alakalı hüküm ortada. Ya, bu kadar kalitesizlik, bu kadar niteliksizlik, bu kadar kötü yönetim olamaz. Şimdiye kadar gelen yasalarda sorduğumuz sorulara, aldığımız cevaplara bakıyoruz -hepimiz devleti biraz tanıyan insanlarız- müsteşar başka bir şey diyor, genel müdür başka bir şey diyor, bakan başka bir şey diyor, sorduğumuz birçok soruya cevap alamıyoruz. Bu koşullar altında, bu genel niteliksizlik altında nasıl bir yasama kalitesinden bahsedebiliriz? Biz işimizi iyi yapmak istiyoruz. Biz iyi bir yasa yapmak istiyoruz. Bunu yaparken de bizim rezervimiz yok. Yani "Bunu iktidar falan uygulayacak." demiyoruz, bu bizim memleketimiz. İyi bir yasa çıksın diye uğraşıyoruz. Burada öyle bir yasa hükmü geçirilmeye kalkışıldı ki, bir yasa hükmü değiştiriliyor, deniyor ki: "Bu eski işlemler için değiştirilmeden önceki geçerli madde yürürlüktedir." Burada af kanunu getirilmiş, kimsenin af hükmü olduğundan haberi yok. Ya Sayın Bakan, burada Soma işçilerinin... Anlayamadığım şöyle bir şey. Meclisin iki görevi var; 1) Yasama, 2) Denetim. Sayın Başkan bunu çok anlamadığı için herhâlde diyor ki: "Altı saat boyunca yasama fonksiyonu göremiyorsunuz." Bakın, Türkiye'de bütün muhalif yollar kapatılmıştır. Türkiye'de basın özgür değildir. Türkiye'de yargı bağımsızlığı yoktur. Türkiye'de iktidar her noktaya tam çökmüştür. İnsanların tek umudu kaldı, bu Parlamento. Bunu çalıştırmak durumdayız. Bunu da çalıştırmıyorsanız başka bir yöntem yok, bu insanlar kör olacak falan değil. Tek yol kaldı: Parlamento. Parlamentoda torba kanunlarla Parlamento muhalefetinin elinde kalan İç Tüzük'ün zor bela kullanabildiği haklara da göz dikmiş bir iktidar yapısıyla karşı karşıyayız. Altı saat yasama faaliyeti yapılamıyormuş. Yani, muhalefetin getirdiği araştırma önergelerinin sıfır değeri olduğu düşünülüyor. Ki, o araştırma önergesinin birisini hatırlıyorsunuz, Soma'da uyarı veriyordu. Soma'da o uyarı dinlenilseydi bugün 301 tane madenci -bir tanesini söyleyeyim sadece- hayattaydı. Yani, bu ülkenin kalan yüzde 51'inin bu Parlamentoya taşımaya çalıştığı her konuyu gereksiz görüp "Altı saat boyunca yasama faaliyeti yapamıyoruz." demek bence Parlamentoyu ve demokrasi anlamamak anlamına geliyor.
Yani, şimdi, bakıyorsunuz şeye, biz, burada, Komisyonda çalışacağız ve bu Parlamentoya yalan söylenecek, az sonra aşağıda, Genel Kurulda bu Parlamentoya yalan söylenecek, denilecek ki: "Hükûmet burada mı?" "Evet, burada." diyecekler. "Komisyon burada mı?" diye soracaklar, yasamanın öncesinde sorulması zorunlu olan soru, "Komisyon burada mı?" diye soracaklar "Komisyon burada." diyecekler ama bizim Komisyonumuz burada toplantı hâlinde olacak. Ya, bu bir yüz kızartıcı durumdur.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Aynen.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu yüz kızartıcı bir durumdur. Komisyonu burada toplantıda tutacaksınız, aşağıya birkaç üyeyi geçici göndereceksiniz, orada Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı soracak "Komisyon burada mı? diyecek, siz "Burada." deyip yalan söyleyeceksiniz. Bu ayıbın altında yasa yapılamaz değerli arkadaşlar.
Şimdi, deniliyor ki: "Muhalefet bizi engelliyor." Yahu, şimdi getiriyorsunuz, asgari ücretin çıkarılmasına bütün partiler hemfikir. Az veya çok, biz daha çoğunu istiyorduk, Hükûmet "Kaynaklarımız bu kadar." dedi, daha azını verdi. Ama asgari ücret düzenlemesinin içerisine Türkiye'de yolsuzlukları artıracak olan, o madde çıktığında Türkiye'deki yolsuzlukları artıracak olan Sayıştay maddesini neden koyuyorsunuz, yazık günah değil mi? Bir tarafta asgari ücretliye 100 lira para verilecek, diğer tarafta toplam asgari ücretlerinin maliyetlerinin çok daha fazlası kadar -TÜRK TELEKOM'da, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığında- şimdiye kadar yüz kızartıcı yolsuzluk olduğu onlarca kez tespit edilmiş kurumları Sayıştay denetiminin dışına çıkarıyorsunuz. E, nasıl evet diyeceğiz biz buna? Üstelik bir de torba kanun yapıp buna "temel kanun" diyoruz. Yahu, temel kanun belli, temel kanun belirli bir konuda olur. Torba kanunun temel kanunu mu olur? Önce torba kanun ayıbı, üzerine bir de temel kanun ayıbı. Oysa ki, mutabakat kötü bir şey değil, bu ülkenin yararına olan bir şeyi -biz sonuçta halka hesap veren insanlarız- biz engellemeye çalışmayız, çalışamayız, halka hesap veremeyiz. Ama Sayıştay gibi, Sayıştay Kanunu gibi yolsuzluklara beş şerit yol açan, yolsuzluk yapılmasını sağlayan, daha sonra yolsuzlukla suç işleyip yüz kızartıcı hâlde yakalandıktan sonra da "Bize darbe yapıldı." demek gibi bir şey olamaz.
Emin olun, bu kadar kamera var hiç boşuna çekmesinler, bir tanesi bile şu konuşmaları veremez çünkü Türkiye'de basın özgürlüğü yoktur. Bu emekçileri boşuna buraya gönderiyorlar, sadece Bakandan bir beyan almak için buradalar. Bizim halkımıza derdimizi anlatmak gibi bir durum yok ki. Son kale, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzük'ü, bunu da elimizden almaya kalkarsanız direnme hakkı ortaya çıkar. Şimdi, vergileri toplayacaksınız, vergilerin nasıl harcandığına ilişkin Sayıştayın denetimini elinden alacaksınız, muhalefete hiçbir şey sormamasını sağlayacaksınız çünkü sizin vergi toplama hakkınız var, vergiyi harcama hakkınız var, Sayıştayın sizi denetleme hakkı var, bizim de ona soru sorma hakkımız var. Siz bütün bu hakları elimizden alıp nasıl vergi toplamayı düşünüyorsunuz? Hangi meşruiyetle vergi toplamayı düşünüyorsunuz? Bu kameralarının sahiplerinin tamamının arkasında maden patronları, petrol şirketi patronları, kamunun yıllardır imtiyazını yiyen ve iktidardan korkan patronlar olduğunu bilmiyoruz muyuz biz? Biliyoruz, bizim sesimiz duyulamayacak ki. Şimdi usulden kaynaklanan haklarımız da elimizden alınmaya çalışılıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Evet, elimizden alıyorsunuz, aşağıda komisyon olmayacak Sayın Başkan, biz burada toplantıda olacağız. Biz burada toplantıdayken aşağıda bizim Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşmelerini yapamazsınız, böyle bir şey yok ama yaptıracaksınız. Torba kanundan temel kanun olmaz ama torba kanundan temel kanun olacak. Şimdi, buraya geldi. O gün bütün böyle yüreğim yanarak anlattım ya, ortak vicdanlara anlattım, Soma'da 301 madencinin katili şirkete o Somalı işçilerin ailelerinin hakkını elinden alacak şekilde hileli yöntemlerle nasıl temlik verdiğini, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürü, enerji yetkilileri buradayken anlattım Sayın Bakan. Soma'da 301 madencinin alacaklarını alamaması için katil şirketle birlikte Enerji Bakanlığının, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün nasıl hileli işlemler yaptığını en sağlam belgeyle, Sayıştay raporuyla burada anlattım ve yine o madde çıktı, biz nasıl buna evet diyeceğiz şimdi? Torba kanunun bir tarafında Sayıştayın bu tespiti var yani Somalı işçileri katleden şirkete para aktarılması var, öbür tarafta asgari ücret düzenlemesi var, böyle bir niteliksizlik olabilir mi? Hasankeyf, Türkiye'nin bir kültür mirası. Hasankeyf ile süt izninin ne alakası var, yazık günah değil mi? Bu memlekette yüzde 49'u bir şekilde aldınız -ben bunun haklı olduğunu da düşünmüyorum- ama bu aldığınız yüzde 49'la yüzde 100'ün haklarına bu şekilde tecavüz edilemez. Hasankeyf hepimizin, hepimizin, o vergiler hepimizin. Eğer böyle bir düzen kurmak istiyorsanız kendi yüzde 49'unuzdan vergi toplayın, kendi yüzde 49'unuzun mal varlığını bu şekilde heba edin, bize yapamazsınız bunu.
Saygılar sunuyorum.