BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu konuda bazı önergeler var, onları şimdi okutacağım.

Yalnız, arkadaşımızın, sayın üyemizin belirttiği hususlar içerisinde, o kapsamda bizim de arkadaşlarımızla görüştüğümüzde sıklıkla üzerinde durduğumuz bir konu var: Yani ülkenin çeşitli yerlerinde yeterli yetersiz, bilimsel kadronun olup olmadığına bakılmaksızın çeşitli alanlarda çok sayıda fakültenin açılması. Belki taleple ilgili bir şeydir bu, muhtemelen o tarafın dikkate alınması lazım ama bu ciddi bir sorun yaratıyor. Bunun özellikle Yükseköğretim Kurulu tarafından değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirilmesi konusunda da onlara biz Komisyon olarak bir görüş vereceğiz çünkü bilimsel eğitimdeki yetersizlikler daha sonra başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Yani bir sürü insan diploma sahibi oluyor ama sorun başka hâle bürünerek karşımıza çıkıyor. Sorunu diploma sahibini artırarak çözmek yerine, kaliteyi artırarak, bilimsel standartları yükselterek yaklaşmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Bir de gerçi bu Komisyonun konusu değil ama Sayın Bakanım, biz akademisyenler bazı alışkanlıklarımızı her yerde sürdürüyoruz. Kayıhan Bey biraz önce söylediği için aklıma takıldı paradigma değişimi. Paradigma değişimi; teori değişimi, yaklaşım değişimi gibi bir şey değil. Paradigma bir döneme, bir çağa hâkim olan anlayış biçimi. Mesela, "Newtoncu Paradigma" deyince neyi anlarız? Determinal ilişkileri anlarız, değil mi? O değişti, onun yerine başka bir şeye geçti, fonksiyonalizm vesaire falan; burada tartışacağımız değil. Orada "yaklaşım değişimi" kavramının doğru olduğunu düşünüyorum yani paradigma, teori, yaklaşım gibi bir şey değil, bir çağa hâkim olan bakış açısı. Çağa hâkim olan bakış ne? Bilimsel. Hâlâ determinal ilişkiler içerisinden bakıyoruz, fonksiyonel ilişkilerden bakıyoruz. Kavramlara biraz daha hassasiyet göstermesini rica ediyorum, onu hatırlatmak istedim.

Teşekkür ediyorum.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Bana söz hakkı verdiniz.

BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Buyurun.