KOMİSYON KONUŞMASI

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Bakanlığın değerli temsilcileri; bilim, sanayi... Yani, konuştuğumuz konular sadece onlar değil hemen yanında TÜBİTAK'ı var, TSE'si var, Patenti var ve önemli bir Bakanlığı konuşuyoruz, özellikle kriz dönemlerinin en çok etkilendiği Bakanlık. Yani, sanayi, üretim, istihdam, büyüme.

Ancak, Sayın Bakana başta da öyle söylemiştim, büyüme rakamları doğru değil, zaten Başbakan revize etti. 2014'te öngörülen rakamın aşağısında, altında büyüdü, 2015 için de öngörülen rakam bile şu andan itibaren "Tutmayacak, 4'ten de aşağı olacak." deniliyor. Yani, bunun avro bölgesindeki, Uzak Doğu'daki, bütün dünyadaki gerilemeyle bağlantısı elbette ki olabilir ama biliyoruz ki ekonomi politikasında ithalat, ihracat söz konusuysa, üretim söz konusuysa... Siz eğer bir sunum yapıyorsanız, bilim ve sanayi konusunda bu sunumu yapıyorsanız, Suriye'deki iç savaşın, Türkiye'nin buradaki yanlış müdahalesinin, 1 milyon 600 bin misafirimizin, Kobani'deki çatışmaların, Irak'taki çatışmaların, bütün bunların ihracatımıza, ithalatımıza zerre kadar etkisi olmamışsa, çözüm sürecinin burada hiç, nötr ya da pozitif etkisi olmamışsa, böyle bir sunum yapıyorsanız ben şunu sorarım: Türkiye'de mi yaşıyoruz, bu Türkiye'nin bütçesi mi, Türkiye'nin bakanlığının bütçesi mi? Yani, arkadaşlar, hakikaten bazen akıl izan duruyor. Milyarları konuşuyoruz, bizim söylediklerimiz milyarlara mal oluyor. Habur Sınır Kapısı'ndan, inşaattan, petrolden, gazdan, Kürt petrolüyle yapılan anlaşmadan ne kadar kaybımız var biliyor musunuz Bakanlık olarak? Merak ediyorum, soruyorum; ben biliyorum, tahmini rakamları biliyorum. Bakanlığınız biliyor mu bunu? Cari açığımızın temel noktası bu.

Yine, misafirlerimize 5 milyar liraya yakın bir ödeme yapılmış.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - 3 milyar dolar.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Dolar, dolar, lira da değil.

Suriye'yle dört senedir, 2011'den bu yana, iç savaştan bu yana ithalat, ihracatımız durmuş. Yani, burada bir tek gelişen, büyüyen, serpilen, biraz da Türkiye tarafından hormonlanan bir El Kaide, bir El Nusra, bir IŞİD varlığı Irak'tan Suriye'ye kadar sınırlarımızda türedi. Bunun sanayimize, ekonomimize, ithalatımıza, ihracatımıza tehdidi herhâlde çok büyük olması lazım. Koalisyon güçleri ta Amerika'dan, İngiltere'den geliyorlar uçaklarıyla buradaki petrol şirketlerinin çıkarlarını koruyorlar ta ki Kuveyt krizinden bu yana olan bütün tazminatlarını da tahsil etmek üzere, Türkiye'nin, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının boru hatları anlaşmaları var, bunlar milyar dolarlar düzeyindedir ama Bilim, Sanayi sunuşunda bu yok. Şimdi, insanın aklı duruyor yahu. Yani, sadece Afrikalılara bisküvi satarak mı bu ihracatı sağlıyoruz? Yani, gerçekten, şimdi, ithalat Avrupa'ya artmış ama yüzde 57'yken ithalat, ihracat Avrupa Birliğiyle, yüzde 43'lerin altına düşmüş. Ya, bu rakamları öngörüp tamam kriz sonrası daralma ama bu daralmanın sonucunda bu ithalat rakamlarının arttığı yüzde 12 civarındaki ürünlerin imalatının ucuz, iş gücünün ucuz, kiraların ucuz olmasından kaynaklandığını, işte tekstil, vesaire ürünlere yansıdığını da kabul etmemiz lazım. Siz Kocaeli'nde otomobil üretimine geçtiniz de, sattınız da bizim haberimiz mi yok? İnşallah olacak yani.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Var, zaten satıyoruz.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - O var, Ford var.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani, şimdi, küresel sermayeyle Phantom bile üretebilirsiniz canım yani ben bir şey demiyorum. Ortaklaşa Phantom, F-35 uçakları yapıyoruz Eskişehir'de, F-35 uçaklarının da Eskişehir'de yan ürünlerini yapıyoruz. Benim söylemek istediğim, tahlillerde, tespitlerde biraz doğru olmak lazım.

Şimdi, burada çok girmeme gerek yok ama Sayıştayın 2 konuda çok önemli vurgusu var: Bir, "Ölçü aletlerinde terazi bozuk." diyor. Gerçi Hükûmetin partisinin adı adalet, terazi bozuk olmaması lazım. Yok, para niye bütçeye girmiyor?

Sonra, şu, özellikle bir veri daha var ki bu OSB, sanayi bölgelerinde -58 tane- 803 adet parsel tahsis edilmiş. Fakat bunun tapusu, devri, geçişi karma karışık, gözükmüyor. Yani bunlar önemli şeylerdir yani çünkü... Bakın, "9 kapsamındaki illerde 58 organize sanayi bölgesi Bakanlar Kurulu kararıyla belirtilen oranlarda 31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla 803 adet parsel tahsis edildiği hâlde, Bakanlık tarafından organize sanayi bölgesine verilen kredi borçlarından mahsup işlemin yapılamadığı ve bu nedenle, söz konusu OSB'lerin borçlarının 232 kurumca verilen borçlardan alacaklar hesabının borcunda yer aldığı tespit edilmiştir." diyor. Bu, Sayıştayın tespiti. Şimdi, bu, neyse bunlara cevap verirsiniz.

Tabii ki KOBİ'ler bizim can damarımız eğer KOBİ'leri biz canlandırmasak küçük esnafı, sanayiciyi, üreticiyi özendirmediğimiz zaman canlandıramayız yani daha büyüğünü tutamayız. Çünkü daha büyüğünün yan ürünlerinin çoğunu da onlar yapıyor. Şimdi, bakıyoruz KOBİ'lerin paylarına şöyle bir eski veriye bir bakayım, varsa Bakanlığın 2014, 2013 de olsa verilerini isteyeceğim. 2005 verisi olarak kaynak KOSGEB'ten çünkü yeni kaynak gözükmüyor, ABD'de 97'lerde, Türkiye'de 99,5; işte Almanya, Japonya, Fransa, İngiltere, Güney Kore örnekleri var ama oransal olarak baktığımız zaman KOBİ'lerin tüm işletmeler içindeki yeri yüksek, istihdam içindeki yeri düşüyor bizde. Yani bu oran sonraki yıllarda, en son rakamlarda nasıl bir iyileşme gösterdi bunu görmek lazım.

Buralardan, kredilerden aldığımız payların düşüklüğü ayrı bir konu. Avrupa Birliği süreciyle ilgili çalışmalarınız var, biliyoruz. Katılım ortaklığı belgesi 2003'ten bu yana... Hatta rahmetli Ecevit ve koalisyon Hükûmetine de Bakanlığınızın teşekkür borcu vardır; ulusal program ve katılım ortaklığı belgesi, hazır bir belge sundular size bu konuda, KOBİ'lere destek verilmesi konusunda strateji ve geliştirmelerin temelini attılar. Yani bazen başlarken "2002'den önce, 2002'den sonra..." Yok, milattan önce, milattan sonra... Yapmayın ya iktidar, siz takvim mi değiştirdiniz, hicret mi ettiniz? Yok öyle bir şey ya arkadaş. Böyle bir şeyi de vicdanen kabul etmek lazım.

SÜMER ORAL (Manisa) - Teşekkürler.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Dönemin Sayın Bakanı burada, aynı zamanda Maliye Bakanı olarak.

Yine, şunu açıkça ifade edeyim. Katma değer konusundaki görüşünüze katılıyoruz Sayın Bakan yani düşük hâlâ KOBİ'lerde, bu neden? Üniversite iş birliği konusu zayıf mı? Bu konuda ciddi bir şey yapmak lazım.

KOBİ'lerin bölgesel dağılımı konusunda benim elimde 2011-2013 Strateji Planı'ndan rakamlar var. Eğer yanılıyorsam, yanılma şansım yok çünkü ben verileri sizden alıyorum, bu KOBİ'lerin dağılımı en çok İstanbul'da, yüzde 52,3'le 1'inci. Sonra, Ege, Akdeniz bölgelerine dağılıyor, Ankara'da yüzde 7, fena değil; İzmir yüzde 6,4; Antalya yüzde 3,9; Bursa, vesaire. Sizin şehrinizde, Kocaeli'de yüzde 2. Doğu, güneydoğu bölgesi dengesizliğine geldiğimiz zaman sanayi merkezi Antep'tir, orada da yüzde 2.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Nüfusla da alakalı.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bilmiyorum, bu alakayı bana bir anlatın. Çünkü şöyle İzmit'ten geldiğiniz zaman ta Silivri'den çıkana kadar her taraf şehirdir arkadaşlar. Bunun bir izahını alalım.

Şimdi, TÜBİTAK'ın neresine vurayım? Kadrolaştınız zaten onu yaptınız. Ama TÜBİTAK'ın hep sahte dinleme, kripto, belge, tanıklık, adaleti yanıltma konularında gündeme gelmesi ve bu nedenle bazı üst düzey görevlilerin de değiştirilmesi TÜBİTAK'ın bilim merkezi olma görüntüsünü allak bullak etmiştir; imajınızı, patentinizi, markanızı perişan etmiştir. Yok, olmaz böyle. Eğer adalet konusunda bilirkişilik yapacaksanız doğru dürüst yapın, yapmayacaksanız da yapmayın. Bu kriptolu telefonlar nasıl dinlendi? Başbakan da çok şikâyetçi söyleyeyim size ha, hatırlatayım onu.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Cumhurbaşkanı.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - O dönemin Başbakanı, şimdi, Cumhurbaşkanı da şikâyetçi. Gerçi şimdiki Başbakan da dinlenirse...

Bir de, bilim yarışmalarında özenli davranmıyorsunuz. Bakın, bir haber bir yerde okumuştum ben, sıvılardaki su oranının mıknatısla ölçülmesinde bir proje sunuyor, TÜBİTAK diyor: "İşe yaramaz haydi git." Gidiyor, dünyaca ünlü fizik proje yarışmasında akademisyenlerden tam puan alıyor.

Cizre'de 3 kız çocuğu ortaokulda Cizre'de, bu plastik var ya, bunun çözünürlüğü doğada yüz yıldır, bunu üç yıla indiren bir proje geliştirdiler. TÜBİTAK ne kadar ilgi gösterdi merak ediyorum. Yani, bu, ortaokul düzeyinde öğrenci kardeşlerimizin yaptığı şeyler.

Bir de militarist bir yanı TÜBİTAK'ın öne çıkmaya başladı. Yazılım endüstrisi, silah, F-16'lara kısa vuracaklar, orta vuracaklar bilmem ne, yani yakıt... Savunma Sanayi Fonu dururken onlarla üniversitelerin iş birliğiyle birtakım şeyler olabilir. TÜBİTAK'ın bu yanı ve esrarengiz cinayetler proje çalma konusunda hâlâ o esrarengiz durum devam ediyor mu? O KFI'lerle ilgili önem çıktı mı ortaya?

Vaktim sınırlı, onun için anlıyorum bunu artık biraz da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Adil geldi, kendisi de akademik çalıştığı için...

BAŞKAN - İkinci kez uzatıyorum.

Buyursunlar.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bitireceğim yalnız, iki önemli nokta var.

Bu iki noktalardan birisi standart enstitüleridir. Yani inanın tüketicilerin iflahı kesildi. Hep buradan açtıkları bütün davaları kazanıyorlar. En sonunda AK PARTİ Hükûmeti avukatlar oradan ücreti, vekâleti almasınlar da az başvuru olsun diye bir kanun geçirdi tüketicilerin önünü kesmek için.

Şimdi, bu Patent Enstitüsünün... Fikrî haklar, sınai haklar konusunda ben Bakanlığı her zaman bu konuda desteklemişimdir yani hakkınıza sahip çıkınız. Sadece fikrî haklara değil, sınai haklarınıza, telif haklarınıza, patent haklarınıza da Avrupa'da ve dünyada sahip çıkın. Bakın, burada Avrupa Birliği İlerleme Raporu var bende, hem iş gücü dolaşımı hem sermaye dolaşımı konusunda çok ciddi hâlâ sınırlamalar var Türkiye'ye. Yani, Türkiye, Lüksemburg Adalet Divanına takılan bir ülkedir, ekonomi mahkemesine takılan. Ben buradan sizi, daha önce Bakanlığınızı uyarmıştım, burada uzman bir şey yapın.

Yalnız bu Patent Enstitüsündeki arkadaşlara bir şey söyleyeceğim: Dünyada çok halk var, çok ulus var, çok dil var. Kürtleri sevmiyor musunuz? Ya, Kürtlerle ilgili bir patent başvurusu gelince hemen pat reddediyorsunuz. Peki, o zaman bu "Kürtcell" markası çıkana kadar 4 defa reddettiniz, sonunda kabul ettiniz. Ondan önce, Kürtcola'yı reddetmişsiniz, Zelal vardı reddetmişsiniz, Kürt marka patent vardı reddetmişsiniz, colakürt vardı reddetmişsiniz. E, kardeşim Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'yle bir ton ticaret antlaşması yapıyorsunuz, bırakın da Şırnak'ta bizde Kürtcola veya ne bileyim maden sodasını, yani bir markanın adı Cudi maden sodası diye Kürt maden sodası diye bir şey işte yani...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - O satılabilsin, buna engel olmayın yani günahtır, yazıktır.

BAŞKAN - Toparlayınız lütfen.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani etnik, inançsal şeylerde olmayın. Bir de Kürt kolejleri konusunda böyle bir başvurularda sıkıntı var. Bilmiyorum.

Yani Kobani, Rabia vesaire hassasiyetlerinizi algılayabilirim çünkü kötüye kullanmaları da engellemeniz açısından gerekli.

Ve en son şekerden konuşup tatlıyla bitirmek istiyorum.

Sayın Bakan'a katılıyorum, şeker konusunda ben gerçekten hassasiyetle dururum, tüm toplantılarına da katılmaya çalışırım Pankobirlik'in. Pancar üretiminden şeker Türkiye'de en sıhhatli yapılırken bu kadar şeker kaçakçılığı olduğunu ben bilmiyordum. Kaçak çay bizim orada çok biliyorduk ama kaçak çay da değil, ismi üstünde Malezya'dan geliyor işte Mahmood firması, bilmem ne firması gelip satıyorlar. Arada da kaçakları vardı, zaten onlar önlenir ama kaçak şeker konusunda çocuklarımız, 77 milyon insanımız tehdit altında, tehlike altındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hakikaten sakarin, aspartam, yine bu diğer tatlandırıcılar çok ciddi bir tehlike olarak tatlandırıcı olarak kullanılıyor ve gıda sağlığını, tarım endüstrisinin damarını, tarım endüstrisinin en önemli olan bu olayında şeker fabrikalarını da özelleştirdiğiniz zaman bunun önüne nasıl geçeceksiniz? Hükûmetin hedef programında 25 tane şeker fabrikasının özelleştirilmesi var, çoğu da doğuda, güneydoğuda. Başka fabrika da kalmamış, Erzurum, Muş, Ağrı, o taraflarda kalanlar kalmıştı. Yani, bu şeker kanunu da Meclise getiriliyor. Ama, bu çok önemli bir konu çünkü bunun ithalatını kim yapıyorsa, takip ederseniz bunu önleyenleri de, bu şekere hile katanları da ve şeker konusunda vatandaşın sağlığıyla oynayanları da tespit etmek mümkün.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kaçak çay olur da kaçak şeker olmaz mı?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kaçak çayı biliyorduk da kaçak şekerin bu kadar yaygın olduğunu inanın bilmiyorduk. Bakanlığın buna dikkatini çekiyorum.

Şimdilik teşekkür ederim.