Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un, Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ve Anayasa hükümlerinin çiğnendiğine ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 01 .02.2024 |
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; şimdi tartıştığımız konu şu anda doğrudan Varlık Fonunun denetimiyle ilgili değil, o konuyu zaten konuşacağız daha sonra fakat Anayasa meselesinin önemli bir mesele olduğunu düşündüğüm için ben de kayıtlara geçsin diye birkaç söz söylemek istiyorum.
Şöyle hazin bir durumla karşı karşıyayız: Bu 1982 Anayasası'nı en fazla eleştiren ve Anayasa'ya "hayır" oyu verenlerden bir kişi olarak maalesef, iktidar ortakları olarak bugün bizi getirdiğiniz durum "1982 darbe anayasasına, cunta anayasasına uyun bari." çağrısı yapmak zorunda bırakmanız; hazin buluyorum bunu. Ben bu Anayasa'nın demokratik olmadığını, despotik olduğunu, evrensel hukuk ilkelerine ve haklara uygun olmadığını, çok büyük sorunları olduğunu defalarca konuşmuşumdur, sizler de biliyorsunuz; değişmesi gerekiyor, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapılması gerekiyor. 1982'den beri iktidara gelen bütün partiler ve muhalefet partileri bunun sözünü vermiş olmalarına rağmen, defalarca çeşitli madde değişiklikleri yapılarak bu Anayasa yamalı bir bohça hâline dönüştürülmüştür. Hani, bazen yamalı bohçalar da güzel olur ama bu yamalı bohçanın hiçbir güzel yanı da yoktur ve biz, buna rağmen size diyoruz ki: "Yahu, hiç olmazsa bu Anayasa'ya uyun." Yani buna da uymuyorsunuz.
Şimdi, şöyle bir durum var: Anayasa'yı ilk defa çiğnemiyorsunuz iktidar ortakları olarak yani sık sık bunu yapıyorsunuz; her seferinde aynı uyarıları yapmak zorunda kalıyoruz, bir kez daha bu durumla karşı karşıyayız. Anayasa'nın 90'ıncı maddesini, Türkiye'nin üye olduğu uluslararası kuruluşların kararlarının amir hüküm olarak kabul edildiği 90'ıncı maddesini hep çiğnediniz, yıllardan beri çiğniyorsunuz; bunu siz de biliyorsunuz. Yani nedir bu sözünü ettiğim konu? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin almış olduğu kararlara... Ki Türkiye Cumhuriyeti devleti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kurucularındandır, üyesidir ve destekçisidir aynı zamanda, parçasıdır aynı zamanda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını uygulamayan bir iktidarsınız. Yani Anayasa'nın 90'ıncı maddesini her fırsatta çiğniyorsunuz, bunu defalarca konuştuk. Örnek, Demirtaş ve Kavala kararlarıdır, hâlâ Avrupa Konseyinde bu nedenle de izlenme durumunda kaldı Türkiye ve süreç devam ediyor ve hâlâ uygulamıyorsunuz bu kararları; bu bir örnek.
Şimdi, bir başka örnek, Anayasa'nın 138'inci maddesi, açılmış olan davalar hakkında etkilemek üzere konuşma yapılmasını, görüş bildirilmesini uygun bulmaz; mealen söylüyorum, önümde şu anda Anayasa olmadığı için maddeyi tam olarak okuyamıyorum. HDP'nin kapatılma davasıyla ilgili bu Mecliste grubu bulunan partilerin Genel Başkanları ve bazı yöneticileri, milletvekilleri defalarca Anayasa Mahkemesine yönelik tazyikte bulunmuş, eleştiride bulunmuş, kimi zaman ağır hakaretlerde bulunmuş konuşmalar yaptılar. Yani Anayasa'nın 138'inci maddesi üç yıldır neredeyse her gün çiğneniyor, bu Meclisin içinde çiğneniyor üstelik ve sizler iktidar ortakları olarak sesinizi çıkarmıyorsunuz, tam tersine, bunu yapan tarafta yer alıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Şimdi bir kez daha Anayasa'nın çiğnendiği bir durumla karşı karşıya kalındı. Yani bu Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında sanki bir kavga var ve bu kavgada taraflar ortaya çıktı. Zamanında, bu başlamadan önce Adalet Bakanı dâhil olmak üzere Adalet Bakanlığı bürokrasisini ve iktidarın yürütmesini uyardık, "Bakın, bu böyle bir kavgaya doğru gidiyor, eğer uyum sağlanmazsa bu mesele ciddi bir sorun hâline gelir." dedik ve geldi. Bunu da dinlemediniz yani sizin alışkanlığınız dinlememek çünkü.
Şimdi, Yargıtay, istisnai hâller dışında hüküm mahkemesi değildir, kanunda bu çok açık bellidir; hüküm mahkemelerinin verdiği kararları bozar ya da onar bazı hâller, istisnai hâller dışında, ki o hâller de kanunda belirtilmiştir "Hangi konularda hüküm kurabilir Yargıtay?" diye. Şimdi, böyleyken sanki "Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında bir yetki çelişkisi var." tartışması başlatıldı ve bugüne kadar gelindi. Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru hakkını kim getirdi? Sizin iktidarınız getirdi ve çok da iyi yaptı yani kötüdür diye söylemiyorum bunu, çok da iyi yaptı çünkü bir kişisel başvuru sayesinde yargı alanındaki adil olmayan yargılamanın en azından bir son denetim mekanizması kurulmuş oldu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden evvel. Şimdi "Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru hakkı" demek "Türkiye'deki hukuki sürecin henüz tamamlanmamış olduğunu söylemek" demektir, doğru olan budur yani o süreç tamamlanmadan zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de gidilemiyor, dolayısıyla hukuki süreç devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sizin şimdi hukuki süreç devam ederken Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi konusundaki yazıyı okumanız demek... Ki o yazı da doğru yazı değil, okunan yazı hüküm yazısı değil. Yine, Anayasa maddesinde der ki: "Hüküm yazısının okunması lazım." Yani yerel mahkemenin hüküm yazısını okutmadınız siz, siz esas itibarıyla kesin mahkeme kararını okutmadınız, bu da bir Anayasa suçu hâline geldi. Yani bunların hiçbirini tartışamıyoruz bakın, ancak biz tutanaklara geçsin diye bunları ifade ediyoruz, söylüyoruz. Yani bunu da söylemiş olayım, değişik iş kararını okuttunuz siz, hüküm yazısını okutmadınız, burada da bir hata yapıldı ve bunun sonucunda Anayasa birkaç açıdan çiğnenmiş oldu; bunu ifade ediyoruz ve bunu dinlemiyorsunuz, ciddiye almıyorsunuz.
Bakın, hatırlatmak için söylüyorum bunu, Ömer Faruk Gergerlioğlu aynı durumla karşı karşıya kaldı, sizin iktidarınız getirdi, onun hüküm yazını o zaman okuttu, hüküm yazısını okuttu ve süreç tamamlanmamıştı, Anayasa Mahkemesine başvuru tamamlanmamıştı, okuttunuz. "Yapmayın." diye çok anlattık size. Peki, ne oldu sonra? Anayasa Mahkemesinden karar geri döndü ve Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun düşürülmüş olan milletvekilliği yani sizin düşürmüş olduğunuz milletvekilliği tekrar kendisine iade edildi. Enis Berberoğlu'nda da benzer bir durum yaşandı. Şimdi, niye bu yanlışı defalarca yapma konusunda ısrar ediyorsunuz, niye Anayasa'yı çiğneme konusunda ısrar ediyorsunuz; bu anlaşılabilir bir durum değil ve gerçekten, bunu biz söylediğimiz zaman dinlemiyorsunuz, kızıyorsunuz belki ama gerçekten doğru bir şey söylüyoruz. "Anayasa'ya uyun." çağrısı bu çağrıdır. Yoksa "Bu despotik Anayasa'yı böyle devam ettirelim çağrısı." değildir. Orada bir milletvekili, sayın milletvekili, biraz evvel söyledi "O zaman yeni anayasa yapalım." Diye; yapalım, demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi bir anayasayı bu Mecliste hep birlikte yapalım iktidarıyla muhalefetiyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum efendim.
Ama yapana kadar da bu despotik, darbe döneminin, cunta döneminin anayasasını uygulayalım. Yani biz beğendiğimiz için değil, çok sevdiğimiz için değil ama hepimizin uyması gereken ve üzerinde yemin etmiş olduğumuz bir Anayasa olduğu için "Uyun." diyoruz, siz ona da uymuyorsunuz. Yani yeni bir anayasa yapana kadar her şeyi rafa mı kaldıracağız, askıya mı alacağız? Yani hani muz cumhuriyetlerinde bile olmaz bu kadarı, onu söyleyeyim size.
O nedenle, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili alınmış olan bu kararın, okunmuş olan bu yazının Anayasa'yla ilgili çok ciddi bir sorun yarattığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yanlış yapıyorsunuz ve bu yanlış bir kere yapıldığı zaman ardı arkası kesilmiyor. Görüyoruz, ilk defa değil, daha önce de yapılmış, daha önce de milletvekillikleri yanlış bir şekilde düşürülmüş, geri dönmüş bir kısmı yani Anayasa'yı ilk defa çiğnemiyorsunuz ama artık yapmayın diyoruz.
Teşekkür ediyorum.