Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Adıyaman Milletvekili Resul Kurt ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1918) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 18 .01.2024 |
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, biraz erken çıkmam gerektiği için bu maddede söz almak istedim. Birkaç itiraz vardı söylediklerime, ona ilişkin... Orhan Yegin Bey burada değil ama yine de arkasından konuşmuş olayım. Orhan Bey benim hakkımda "acımasız" ifadesini kullandı yani bu "peşkeş çekme" meselesiyle ilgili. Pek öyle acımasız biri değilim aslında.
Bu İşsizlik Sigortası Fonu'yla ilgili bir iki kısa veri sunmak istiyorum. Şimdi, geçen yılın ilk on bir ayında işsizlik ödeneği için başvuran 1 milyon 483 bin kişi olmuş yaklaşık; bunların sadece 673 binine maaş bağlanmış yani ödeneği hak edenlerin sayısı başvuranların sadece yüzde 45'i civarında olmuş. 2022'nin aynı döneminde ödeneğe başvurup da hak edenlerin oranı yüzde 48 civarında olmuş. Şimdi, işverene teşvik ve destek ödemeleri kapsamında yapılan ödeme tutarı 2022'de 28 milyar 594 milyonken 2023'te yüzde 39,65'lik bir artış gerçekleşmiş ve bu ödeme 39 milyar 932 milyona çıkmış. Şimdi, niye bu verileri söylüyorum? 2023'te işsizlere toplamda 21 milyar 673 milyon ödenmiş yani baktığımızda, işverene teşvik ve destek ödemeleri işsizlere ödenenin çok üstünde.
Bir de bir veri daha söyleyeyim. Hani niye bu "peşkeş çekme" lafını kullandım, çok sevmediğim bir laf olsa da? Fon'un devreye girdiği Mart 2002'den bu yana toplamda işsizlere ödenen işsizlik ödeneği tutarı 69 milyar 502 milyon civarında olmuş. Bu yirmi bir yılda işsize ödenen tutarın yüzde 74'ü işverene sadece bir yılda ödenmiş, sadece bir yılda. Şimdi, esas eleştirdiğimiz nokta buydu yani "peşkeş çekme" derken acımasız bir değerlendirme yapmak için değil, bu verilerden yola çıkarak bu sözü kullanmıştım. Birincisi onu belirtmek istiyorum. Çünkü ben burada birtakım başka veriler sundum ve özellikle 2022-2023 yıllarında hem gayrisafi yurt içi hasıla, emek sermaye payları açısından hem gelir dağılımı istatistikleri açısından hem servet eşitsizliği açısından şirket ve bankaların kârlılık oranları açısından, veriler sundum ve bu verileri sunduktan sonra dedim ki: Şu anda sermaye açısından ortada vahim bir durum yok, bütün veriler gösteriyor ki sermaye esas itibarıyla kârlılık oranlarını artırmış; gelir dağılımı adaletsizliği yükselmiş, servet eşitsizliği yükselmiş bir durumda. Dolayısıyla sermayeye İşsizlik Sigortası Fon'undan herhangi bir aktarma yapma ihtiyacı yoktur. O yüzden, hani, mesele acımasızlık değil, var olan durumu özetlemeye çalıştım. Acımasız olan bu veriler aslında yani bir taraftan bu kadar yüksek kârlılık oranlarının olduğu, gelir dağılımı açısından ve servet açısından eşitsizliğin bu kadar arttığı bir ortamda bu durum acımasız aslında. Ve esas olarak bu durumun yükünü kim çekiyor, faturasını kim ödüyor? İşçi, emekçi, dar gelirli yurttaş, çiftçi, köylü, emekli, engelli yurttaşlarımız ödüyor. Dolayısıyla, bu fatura açısından meseleye baktım, onu söylemiş olayım.
Bir de yani aslında, bu, sermaye-işçi ayrımını, bunu biz yaratmıyoruz, o zaten öyle olmuş, uzun asırlardır geliyor. Biliyorsunuz, işveren örgütleri var, işçi örgütleri var; birbirleriyle zaman zaman müzakere ediyorlar, masada oturup pazarlık ediyorlar, konuşuyorlar, zaman zaman da birbirlerine karşı mücadele ediyorlar ve işte, işçiler, emekçiler grev yapıyor. AK PARTİ iktidarı da bu grevlerin yapılmasını engellemek için çeşitli engellemeler ortaya koyuyor. Dolayısıyla hani bizim yaptığımız bir ayrım meselesi değil; Sayın Aksu sanki biz bu ayrımı yaratıyormuşuz gibi ifade ettiği için bunu söylüyorum. Yani gerçekten, ben, biraz evvel teklif sahibinin söylediği o cümlelere çok katıldığımı ifade edeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, açtım mikrofonunuzu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Keşke emekliler açısından gerçekten çok daha insanca yaşanacak bir rakam üzerine anlaşabilseydik, keşke bu rakam üzerinde bir düzenlemeyi hep birlikte yapabilseydik çünkü sizler de çok iyi biliyorsunuz aslında -hani bunu söylemeyi çok ayıp da buluyorum doğrusu- yani 10 bin lira emekliler açısından herhangi bir insanca yaşama izin veren bir meblağ değil. Bunu sizler de çok iyi biliyorsunuz ama buradaki mesele şu: Yani "İmkânlar elvermiyor." dedi sayın teklif sahibi; imkânlar elveriyor, sadece bu iktidarın tercihi yani politik tercihi emeklilerin daha insanca yaşayabilecekleri bir rakama ulaşmasını engelliyor. Yani esas itibarıyla tercihte sorun var yoksa kaynakta sorun yok diye düşünüyoruz. Bunu da bir kez daha belirtmiş olayım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.