KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Galiba son konuşmacı olarak ben de bazı yorumlarda bulunacağım ama öncelikle Sayın Çaturoğlu'na teşekkür ediyorum çünkü bütçeyi çıkarmak sadece muhalefetin görevi değil.

BAŞKAN - Çok affedersiniz, çok affedersiniz...

Değerli arkadaşlar, değerli bürokratlar; istirham ediyorum, lütfen, sayın hatibin sözleri işitilmiyor.

Çok affedersiniz, buyurun lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kimse için önemi yok ki işitilsin. Ne önemi var burada konuşmamızın? Hiçbir önemi yok.

BAŞKAN - Olur mu efendim? Bizim için son derece ehemmiyetli.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Baksanıza 25 kişi olması gereken iktidar sıralarında, sağ olsun, 7 arkadaşımız var. Ne önemi var? Burada geliyoruz, konuşuyoruz, Sayın Bakan geldi, çarşamba günü bütçeyi sundu, biz de bugün geliyoruz, yirmişer dakika konuşuyoruz, hiçbir önemi yok konuştuklarımızın, hiçbir anlamı yok. Dinlense de olur, dinlenmese de olur, biz görevimizi yapıyoruz, o sorumlulukla hareket ediyoruz ama böyle bütçe yapılmaz, böyle saçma bir şekilde, bu şekilde, bu anlayışla bu işler yürümez, gerçekten böyle. Kutsal bir iş yapıyoruz arkadaşlar, yaptığınız iş çok önemli, 570 milyar lira bu ülkenin zar zor toplanan vergileriyle ilgili olarak bir bütçe çıkarıyoruz, 2014 bütçesini denetliyoruz 450 milyar liraya yakın. Ne kadar harcama yapılmış, nasıl harcama yapılmış, usulüne uygun yapılmış mı yapılmamış mı, bunları denetliyoruz. Bütün bunları küçümsüyor muyuz? Kul hakkı dediğimiz mesele budur işte, bununla ilgili olarak buradayız yani somutu budur, hikâye değil ki buraya gelip de milletvekilliği yapmak. Gelip burada bunlarla ayrıntılı olarak hepimiz uğraşacağız, bu bizim sorumluluğumuz, kul hakkıdır, vebaldir hepimiz üzerinde, sorumluluktur. Burada görev yapan bürokratlar için de öyledir, basın mensupları için de öyledir, hepimiz için böyle bir sorumluluk var. Bunu hepimizin yerine getirmesi lazım, hiç kimsenin de bu işi küçümsememesi lazım. Böyle bir anlayışla bütçe mi yapılır? Tamam, rutindir, her sene bu işlem yapılıyor ama her sene aynı para harcanmıyor ki. Her sene yaklaşık aynı rakamlar harcanıyor ama her sene başka insanlar, birileri tarafından bu bütçe harcanıyor, bir şekilde insanların kursağına bu bütçe vasıtasıyla bir şeyler giriyor, "Şuradan alıyorum, buraya veriyorum." diyoruz bütçeyle. Bunu neden küçümsüyoruz, neden bu kadar önemsiz olarak görüyoruz, bunu anlamak mümkün değil.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ya, küçümseyen yok.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ya, özellikle yeni gelen arkadaşlarımı şey tutuyorum, özellikle sizden. Sağ olun, birçok arkadaşım var, özellikle sizler, Sami Bey'in de adını sayacağım, dikkatle izliyorsunuz. Yeni arkadaşlarsınız ama eskilerin gelip bir Maliye Bakanına teşekkür etmesi lazım, "Bütçeyi getirdiniz, Meclis adına, iktidar adına biz de teşekkür ederiz." demesi lazım. Onun için Çaturoğlu'na demin teşekkür ettim, beş dakika olsa da bir konuşma yaptı, fikirlerini beyan etti, ne kadar güzel, hepimizin yapması lazım, hepimizin uğraşması lazım ama öncelikle kıdemli arkadaşların bunu yapması lazımdı.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sözünüzü bölmek istemiyorum ama biz de katkı yapmak istiyoruz fakat bazı arkadaşlar geçmiş dönemde olduğu gibi yani torba yasalarda olduğu gibi, ilgili ilgisiz konuşuyorlar. Tenzih ederim, sizden ve sayın hocamdan, herkesten burada çok istifade ediyoruz ama uzatmamak için söz almıyoruz ben şahsım adına konuşmam gerekirse.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Cemal Bey, uzatmak diye bir şey mi var? Gerekirse bunu tartışacağız günlerce, bunun belli bir süre içerisinde çıkması gerekiyor. Olur mu, uzatmak olur mu?

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, Sayın Öztürk; lütfen, isterseniz sohbeti dışarıda devam ettirin. Biz sizi dinlemeye devam edelim Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bakın, diğer normal kanunlar gibi bir kanun da değil, çok önemli bir kanun bu. Ülkenin bütçesini yapıyoruz, gayrisafi millî hasılasının dörtte 1'i bu Türkiye'nin, çok önemli bir konu, çok önemli. Yani, rutin olması bunun önemini azaltmaz, basının çok fazla yer vermiyor olması bunun önemini azaltmaz, çok önemli bir konu.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani, konuşmamamız, söz almamamız önemsemediğimiz anlamına gelmez. Onu söylemek için sözünüzü böldüm, özür diliyorum, buyurun.

BAŞKAN - Siz lütfen devam edin Sayın Kuşoğlu, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, bu bütçeyi, 2014 kesin hesabını yani harcanan kalemlerini denetliyoruz, 2016 bütçesini de yapıyoruz değerli arkadaşlar. Bunu da bir mevzuata göre yapıyoruz. Bu mevzuat da sizin döneminizde, özellikle sizin iktidarınız döneminde çıktı. Bakın, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu da, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu da sizin dönemlerinizde çıktı. Bu iki mevzuata göre özellikle bu bütçeleri yapıyoruz. Dolayısıyla, bunların hesabını soracağız, bu prosedüre de uygun olup olmadıklarına bakacağız. Şimdi, bakıyorum, bunlarla ilgili olarak bize Maliye Bakanlığı bütçeyi getiriyor, 2016 bütçesini; Sayıştay da 2014 yılı kesin hesabıyla ilgili yaptığı denetimlerle ilgili, bunun gibi bize raporlar getiriyor.

Şimdi, ben bu raporlara bakıyorum, 2014 Yılı Dış Denetim Değerlendirme Raporu. Sayıştay -biraz önce söylediğim gibi- "Sayıştay denetimi kendi kanununa göre, Anayasa'ya göre ve 5018'e göre yapılır." diyor ve bu çerçeveyi de şöyle çiziyor, çok önemli gördüğüm için özellikle okuyayım: "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay tarafından yürütülen denetimlerin amacı, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nda, bütçe hakkının gereği olarak kamu idarelerinin faaliyet sonuçları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisine ve kamuoyuna güvenilir ve yeterli bilgi sunulması -bakın, kamuoyuna güvenilir ve yeterli bilgi sunulması- kamu mali yönetiminin hukuka uygun olarak yürütülmesi ve kamu kaynaklarının korunması, kamu idarelerinin performanslarının değerlendirilmesi, hesap verme sorumluluğu ile mali saydamlığın yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması olarak belirlenmiştir." diyor. Ne kadar güzel. Bunlara uygun mudur bunlar? Ama bakın, hemen arkasından uygun olmadığını görüyoruz. Sayıştay yine aynı raporda "Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelerine İlişkin Konular" başlığıyla diyor ki: "5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine aykırı olarak -bakın, aykırı olarak- genel bütçe kapsamındaki bazı kamu idarelerinin kullanımlarında özel hesaplar bulunması..." Kanuna göre bir "hazine birliği" ilkesi vardır, bütün gelir ve giderlerin mümkün olduğunca bütçe içerisine alınması lazım. Ama bakın, burada, Sayıştayın bize bildirdiğine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından kullanılan özel hesaplar varmış 5 tane, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından özel hesaplar kullanılmış, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından özel hesaplar kullanılmış, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından kullanılan bir özel hesap varmış, at yarışları düzenlenmesi ve devriyle ilgili bir şey de var. Bütün bunlar mevzuata aykırı yani bütçenin dışında bazı harcamalar yapılmış. Bunlara hep beraber karşı çıkmamız, itiraz etmemiz gerekiyor, bunları değerlendirmemiz gerekiyor. Bunların yapılması bu mevzuata aykırı. Başta Sayın Maliye Bakanı olmak üzere hepimizin buna karşı çıkması ve bunun hesabını sorması lazım. Ne kadardı 2014 bütçesi? 448,8 milyar lira harcanmış ve bazı hesaplar özel hesap; bütçenin dışında harcama, bütçe usullerinin dışında harcamalar yapılmış, olur mu böyle bir şey?

Bakın, yine, Sayıştay tarafından 2014'le ilgili olarak bize gönderilen bir genel uygunluk bildirimi var. Burada da -bu da çok çok önemli- diyor ki: "5018 sayılı Kanun'a göre yedek ödenek Maliye Bakanlığına bir hak olarak veriliyor ama başlangıç ödeneklerinin yüzde 2'sini aşamaz." 2014 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu'yla 1 milyar 199 milyon liralık başlangıç ödeneği konmuş, yedek ödenek konmuş yedek ödenek tertibine, bu tertip yıl sonunda 25 milyar 360 milyon lira olmuş ve başlangıç ödeneklerinin yaklaşık yüzde 6'sını oluşturmuş, yüzde 6'sını. Bu da Anayasa'ya, kanunlara aykırı ve Sayıştay raporu diyor ki: "Konu Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine arz olunur." "Takdirine arz olunur." ne demek? Kanun var, kanun gereğinin yapılmasını istiyor ve diyor ki: "Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirinde." Ne takdirindedir ya? Burada bir çoğunluk var, o çoğunluk ne derse o oluyor sonuçta. Onun da ne demek istediğini tam bilmiyoruz ama... Yine, aynı Sayıştay raporunda ödenek üstü harcamalarla ilgili olarak da 2014 yılında 14 milyar 180 milyon liralık ödenek üstü harcama gerçekleştirildiği, 30 milyar liralık da iptal edilen ödenekler olduğu bildiriliyor.

Bakın arkadaşlar -Sayın Bakan biliyor en iyi şekilde- bunlar ek bütçe yapılmasını gerektiren konulardır, ek bütçe yapılması gerekir bu durumlarda. Mevzuatta böyle bir hüküm var. Ek bütçe yapılması da -burada görüşülmesi ve Genel Kurulda görüşülmesi- bir hafta sürer en fazla. Ek bütçe dediğiniz 2-3 maddelik bir şeydir. Geçici bütçeden bile daha basit bir şekilde çıkacak bir husus ve yıllardan beri Maliye Bakanlığı maalesef bunu yapmıyor. Size gelen şu "2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve Bağlı Cetveller"e bakarsanız burada, kanun tasarısının 6'ncı maddesinde -Maliye Bakanlığında her sene yapıyorlar bunu- diyor ki: "Yıl içinde meydana gelecek gelişmelerin zorunlu kıldığı durumlarda bütçe ödenekleri arasında aktarma yapılmasına ilişkin esaslar burada yer alıyor. Buna göre Maliye Bakanlığı yetkili kılınıyor." Maliye Bakanı bütçeye konulan bu hükümle bu konularda yedek ödeneği aşıyor ya da ödenek üstü harcama yapıyor. Bu kanuna aykırı, Anayasa'ya da aykırı ama maalesef biz farkında olmadan buraya böyle bir hüküm koyuyoruz, bu da Maliye bakanlarının ya da Maliye bürokratlarının güvencesi oluyor, bununla bu harcamayı yapıyoruz. Ama bu Anayasa'ya aykırı, doğru değil; genel mevzuata aykırı bir kere. Bir kere, bütçe kanunlarına böyle bir hüküm konulamaz; kanunlara aykırı, prosedüre aykırı bir hüküm konulamaz Anayasa'ya göre. Anayasa'nın 163'üncü maddesine bakın, olacak şey değil ama her dönem bu yapılıyor. Ve biz her sene -işte, bu sene 570 milyarlık bir bütçe var- aşağı yukarı bu miktardaki bütçeleri denetlemeden doğru dürüst, mevzuatına uygun olarak çıkarmadan hukuksuz bir şekilde buradan geçiriyoruz.

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Ek bütçeleri kastediyorsunuz değil mi?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Normalde yapılması gereken ek bütçe. Yani, o da dediğim gibi bir haftalık bir iştir. Bakın, bir haftalık bir iştir, gerekiyorsa yapılır. "Zorunlu nedenler..." Yok öyle bir zorunluluk. Zorunlu nedenler yine burada bahsedilmiş, özellikle askerî konularla ilgili bazı zorunluluklar söz konusu olursa Maliye Bakanlığı tarafından ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veriyor, böyle bir şey yok.

Değerli arkadaşlarım, müsaade ederseniz biraz da Sayın Bakanın sunumuyla ilgili olarak bazı konulara değinmek istiyorum. Sayın Bakan, geçen hafta sunum yaptınız, küresel ekonomiyle ilgili bazı rakamları verdiniz, Türkiye rakamlarını ilave olarak verdiniz ama bunlar arasında bir bağ kurup dünya şöyledir, dünya şu tarafa doğru gidiyor; Türkiye'nin durumu budur, biz bunları dikkate alarak şöyle bir bütçe hazırladık demiyorsunuz. Bütçe, geçmiş yılların bütçesi enflasyon oranında biraz artırılarak, her kurumun bütçesi biraz daha artırılarak her sene geliyor. Ya, küresel ekonomide bu gelişmeler var, sıkıntılar var, belirsizlikler var, beklentiler var. Biliyorsunuz, ekonomi yönetimi özellikle beklentiler yönetimidir, beklentilere göre ekonomi yönetimi yapılır. Bizim bu beklentilerle ilgili bir bütçe yapmamız söz konusu değil, her sene belli oranlarda artırıyoruz. Küresel ekonomide ya da Türkiye ekonomisindeki gelişmeler böyle olmasaydı, olumsuz olmasaydı da biz bu bütçeyi yapacaktık, yine aynı şekilde, aşağı yukarı aynı rakamlar söz konusu olacaktı. Halbuki, anlattığınız şekilde -yani epey de yer ayırmışsınız- küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere uygun, o felsefeye uygun bir bütçe hazırladık, bu sene daha farklı bir mantıkla hazırladık; bu sene özellikle şu, şu, şu, şu konularda harcamaları artırdık, şunlarda düşürdük diyebilmelisiniz, onları tek tek gösterebilmelisiniz.

Şimdi, mesela eğitim harcamaları. Eğitim harcamalarında öğrenci sayısı artıyor, ona bağlı olarak bina sayısı artıyor, öğretmen sayısı artıyor, ona bağlı olarak da eğitim harcaması artıyor. Gerçek bir eğitim yatırımı yok, içerik olarak öyle. Ne artıyor? En önemli artış Millî İstihbarat bütçesinde. 2006'da -yanlış hatırlamıyorsam- 300 küsur milyon lira olan Millî İstihbarat bütçesi 1 milyar 600 küsur milyona çıkmış. Yüzde 454'lük -demin hesapladım- bir artış var, yüzde 500'e yakın. En önemli artış orada. O gösteriyor aslında Türkiye'nin nereye doğru gitmekte olduğunu, sıkıntıları gösteriyor. Halbuki sizin bize yaptığınız sunumda bunun felsefesini de açıklayabilmeniz lazım yani bütçe rakamlarının felsefesini açıklıyor olmanız lazım.

Şimdi, Sayın Bakanım, geçici bütçeyi yanlış yaptınız bir kere. Ama bu bütçeleri -bu sizin de ilk bütçeniz, hayırlı olsun tekrar- bunu doğru, hukuka uygun bir şekilde yapmanız lazım. Bakın, hukuk çok önemli. Avrupa Birliğinin 2015 Türkiye Raporu'nda da bu konuyla ilgili epey bölüm ayrılmış; Türkiye'deki hukuksuzlukları anlatıyor, yolsuzluklarla ilgili önemli paragraflar var, bunlara bakmanızı tavsiye ederim arkadaşlar, çok önemli şeyler var burada, ben de çok yararlanıyorum. Ama Sayın Bakanın da bu konularla ilgili olarak daha bütçe rakamlarına hitap eden bütçeler hazırlaması gerekir diye düşünüyorum.

Mesela, Sayın Bakanım, geçen hafta sonu ABD'nin iki numarası geldi; geldi oturdu, bütün bizim yönetim kademesini sıygaya çekti. Bu arada, biliyorsunuz bir gazetecinin oğlunu da çağırdı "Baban bir kahraman." dedi, "Cesur." dedi. Ona "cesur" demek, onu içeri atanlara ne demek, bilmiyorum.

Hukukun olması gerekir. Hakikaten hukuk çok önemli. Sizin de hukuka bağlı olmanız gerekir aynı şekilde. Şu bütçeyi de hukuka uygun yapmanız gerekir. Sıkıntılar içerisinde bir ülke. Bakın, Kilis'e -bizim bir vilayetimiz- son zamanlarda ikinci kez bomba geldi, bomba atıldı, roket geldi, yaralananlar var. Böyle sıkıntılar, kaos ve karmaşa var. Bir Saray Başdanışmanı -ki en köklü kurumlardan bir tanesidir, özel sektör kurumlarından bir tanesidir- İş Bankasıyla ilgili olarak diyebiliyor ki: "Buna devlet el koymalıdır." Böyle bir hukuksuzluk, böyle bir anlayış olur mu ve bu kamudan gelebilir mi? Sizin, bunlara da dur demeniz gerekiyor. Bunlar yanlış işler, Türkiye ekonomisini altüst edecek konular. Yani ne demek şu bankaya el konulsun? Böyle bir şey olabilir mi, bir hukuk devletinde böyle bir söz söylenebilir mi? Ondan sonra Türkiye'de yatırım yapılır mı?

Yatırım harcamaları, değerli arkadaşlar, 2016 bütçesinde 2015'e göre azaldı, yüzde 4'ten yüzde 3,8'e düştü, yatırımlarımız azalıyor. Yatırım yapılamaz çünkü Türkiye'de bu gidişle. Bu bir tahmin bir de. Daha da düşük, muhtemelen çok daha düşük olacaktır.

Vakit daraldı diye atlayarak geçiyorum bazı konuları.

Şimdi, Sayın Başkanım, bu Sayıştaydan gelen raporlarda özellikle bazı sorumluluklar var orada, yaptırımlar var, onların yerine gelmesi gerekiyor. Mesela ödenek üstü harcamayla ilgili olarak bazı bürokratlara ceza verilmesini istiyor Sayın Bakanım. Biliyorsunuz "5018'e göre harcama emrini verenlerin en az 2 maaş tutarında ceza yemesi lazım." diyor. Var mı böyle bir hadise?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Onun koşulları var. Ödenek üstü harcamayı yapma hususunda kamu görevlisinin mevzuata aykırı hareket etme durumu tespit edilecek, ona göre de tabii ki ceza uygulanacak. Orada bir tereddüt yok.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Peki, 14 milyar lira...

BAŞKAN - Affedersiniz, müsaade ederseniz Bülent Bey...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben zaten cevaplayacağım onları.

BAŞKAN - Siz not alın Sayın Bakanım, böyle kesmeyelim hatibin konuşmasını, en sonunda cevap verelim siz de uygun görürseniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır canım, kesmedim. Bazen göz teması olur, karşılıklı konuşma olur...

BAŞKAN - Yok, hayır öyle de, insicamı bozmamak adına.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bozulmaz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kuşoğlu, siz devam edin lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, tek tek bakanlıklar, kurumlar bütçeleriyle ilgili Sayıştay raporlarını dikkate alacağız, onlarla ilgili olarak konuşacağız ama şimdi bu gelen raporlar var ya, bütçeyle beraber, 2014 kesin hesabıyla ilgili gelen genel raporlar var ya, bunların gereklerinin de yerine getirilmesi lazım.

Biz bu sene yine 6'ncı maddeye "Maliye Bakanı yetkilidir her türlü şeyi yapmaya." diyecek miyiz? Böyle mi olacak? Yani yine her yedek ödenek, ödenek üstü harcama bu şekilde yapılmaya devam edecek mi?

O zaman bir anlamı kalmıyor yani bütçe yapmamızın bir anlamı yok. Yani "Bütçeyi Maliye Bakanı yapar." desek, inanın bundan daha iyidir. "Maliye Bakanı bütçeyi yapar, uygular." desek daha iyi çünkü hiçbir şekilde Meclisin katkısı söz konusu olmayacak demektir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yine var Bülent Bey, aynı madde duruyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Duruyor, aynı madde duruyor, bilerek soruyorum ben de onu.

Ama Sayın Bakanım, bu şekilde bütçe olmaz. Bu 6'ncı madde tümüyle bütçe yapma yetkisini size veriyor. Biz bütçe yapmıyoruz, bütçenin ne olduğunu da bilmiyoruz. Bütçeyle ilgili biz hâlâ birçok konuda, mesela Sarayın maliyeti nedir, bilmiyoruz, hiç kimse bilmiyor, maliyet ne kadardır bilmiyoruz. Ben şimdi oradan ezbere olarak alsam, Kalkınma Bakanlığındaki bazı ödenekleri falan da ona dâhil etsem, bir rakam çıkarsam çok ezbere olacak, afaki olacak ama maalesef mecburuz bu şekilde yorum yapmaya.

Biz yine, bu sene de geçmiş yıllardaki gibi kesin hesabı bu şekilde kabul edersek -ödenek üstü harcamalarla, yedek ödeneğin aşılmasıyla- yine bütçe kanun taslağına 6'ncı maddeyi koyup kabul edersek kanun olarak, yine geçmiş yıllardaki gibi hiçbir anlamı olmayan bir bütçe yapmış olacağız.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten öyle, hiçbir anlamı olmayacak. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu sorumluluktur hepimiz için, bu sorumluluğu yerine getirmek zorundayız. Yanlış iş yapmış olacağız.

Sayın Başkan, siz de Başkanlık Divanı olarak bu sorumluluğu lütfen müdrik olun. Bu şekilde bir oyun oynamış oluyoruz. Hiçbir anlamı yok. Ne kesin hesapla ilgili, 450 milyar lirayla ilgili hesap sorabiliyoruz ne 570 milyar liranın nasıl kullanılacağıyla ilgili bir yetkiye sahip olabiliyoruz. Olmaz böyle bir şey; böyle bir bütçe yapma anlayışı olmaz. Yaptığımız işin bir anlamı olmalı.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, istirham ediyorum efendim, bu toplantının maksadı bu, zaten sizin bahsettiğiniz hususlar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Toplantının maksadı o ama uygulamada sadece konuşuyoruz, geçiyoruz. Hataları söyleyeceğiz... Şimdi, Mehmet Bey sabahleyin anlattı, ben anlatıyorum, Bihlun Hanım anlattı, özellikle bu konuları işledik.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hâlâ yok.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne olacak peki? Yani diyoruz ki: "Bu kanunsuz, bu uygun değil, Anayasa'ya da aykırı." Aykırı mı? Aykırı değil mi, kimse itiraz da etmiyor ama tamam yine de getiriyoruz diyor Sayın Bakan 6'ncı maddeyi.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Bakanın cevabını henüz dinlemedik, müsaade ederseniz onun da cevabını dinledikten sonra yapalım değerlendirmeleri.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Cevabı öyle olacak. Cevap olarak diyecek ki: "6'ncı maddeyi getiriyoruz, geçiriyoruz."

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Ben Sayıştaya karışamam..."

BAŞKAN - Bilmiyoruz efendim, müsaade ederseniz, cevabını dinleyelim, daha sonra yapalım bu değerlendirmeleri.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle bir şey demeyeceğim, ondan emin olabilirsiniz.

BAŞKAN - Buyurun lütfen, siz devam edin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Peki, teşekkür ederim.

Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.