| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş'un; Kuzey Atlantik Antlaşmasına İsveç Krallığının Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1706) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 26 .12.2023 |
NAMIK TAN (İstanbul) - Şimdi, aslında şöyle biraz geriye gidip bakarsak bizim şu anda yapmakta olduğumuz tartışmaların anlamsızlığı ortaya çıkacak. Yani biz ne için buradayız? Ülkenin çıkarları için. Bir numaralı çıkarı da ülkenin savunması yani Türkiye'nin savunması her şeyin önünde gelir; öyle değil mi? Yani netice itibarıyla, ben bu bağlamda hem Bakan Yardımcımıza hem de ilgili askerî temsilcilere bir soru sormak istiyorum: Bu F-16'lara bizim ihtiyacımız var mı yok mu; istiyor muyuz bu uçakları almayı? Bunun cevabını alabilirsem ben ondan sonra bir iki söz daha edeceğim.
BAŞKAN FUAT OKTAY - Türkiye bununla ilgili gerekli şeyi zaten yapmıştır, talebini ifade etmiştir, Türk Silahlı Kuvvetleri de gerekli açıklamaları yapmıştır.
Buyurun.
DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BURAK AKÇAPAR - Sayın Başkanım, esas olan Türkiye'nin kendi millî üretimidir, kendi millî silah sanayisidir, savunma sanayisidir. Asıl olan kendi millî 5'inci nesil uçağımız KAAN'dır; bunun geliştirilmesi önceliktir.
Bu arada, tabii ki filomuzu 4-5 nesil; 4,5 nesil F-16'larla yani "viper"larla, bu versiyonla takviye etmek istiyoruz. Bu açıdan, her hâlükârda "viper"ları bir alternatif olarak görmüyoruz zaten, herhangi bir silah sistemini alternatif görmüyoruz; bir takviye olarak görüyoruz. Mevcut F-16'larımızın ömrünü uzatmak için bu tedariki yeniden yapılan bir modernizasyon olarak görmek gerekiyor. Nitekim, başka ülkelere baktığımızda da onlar F-35 de alsalar yine F-16'larını "viper"larla takviye yoluna gidiyorlar. Biz bu çerçevede, Amerika'dan zaten talebimizi yaptık, yönetimle bu konuda anlaştık; Kongre birden görevden, durumdan vazife çıkardı, kendisince bağ kurdu. Şimdi Amerikan yönetimi de uğraşıyor, biz de uğraşıyoruz ancak biz bu bağlantıları özünde kabul etmiyoruz, tedarik süreçlerinin gecikmesini de tabiatıyla istemiyoruz. İsveç'le bir müzakere içerisindeyiz. Bu müzakere, imzaladıkları üçlü muhtıra temelinde bir müzakere; bu süreç öyle bir süreç. Başka ülkelerin kendilerini şu veya bu gayelerle araya sokma şeyleri, tabiatıyla süreci bulandırma gayretleri. Ancak biz İsveç'i ve Finlandiya'yı imzaladığı bu muhtıra temelinde değerlendirmek durumundayız. O açıdan baktığımızda, giderek geçen toplantıdan bugüne 2 tane somut şey geldi, muhtemelen üç hafta sonra başka bir şey gelecek, gelmezse de soracağız. Ancak tabiatıyla, her şeyi bir anda tek bir düğmeye basarak ya da tek bir karar alarak çözmek mümkün değil. Bu, terörle mücadele için de öyle, Türk savunma sanayisinin önüne çıkarılan ve çıkarılacak olan engellerin aşılması için de öyle. Vilnius'taki mücadeleyi ben tekrar hatırlatmak istiyorum. Vilnius'taki bildiride çok somut bir kazanım elde edildi.
NAMIK TAN (İstanbul) - Müsaadenizle, ben onları sormuyorum. Ben şu soruyu soruyorum: Bu uçaklara bizim ihtiyacımız var mı yok mu?
DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BURAK AKÇAPAR - Elbette var.
NAMIK TAN (İstanbul) - Tamam, bu kadar yani "Var." diyorsunuz. Çünkü şayet var ise şu anda bu uçakların alınıp alınmaması konusunda yapılan bütün bu süreç... Biz burada bugün buna "Hayır." dediğimiz vakit bu uçakların alınması gerçekten çok büyük bir riske girecek. "Evet." diyelim veya "Hayır." diyelim diye söylemiyorum ama "factual" bir şey var, ortada bir olgusal olay var. Neden bu böyle? Çünkü bugün ABD Kongresi tatile girmiş durumda ve Amerika Birleşik Devletleri bu bildirimi yapacak ise şayet, bunun orada, işte sessizlik süreci içerisinde onaylanması mümkün. Ama biz bunu onaylamadığımız takdirde, bu süreyi geçirdiğimiz takdirde bir seçim yılında Amerika Birleşik Devletleri... Üstelik, bizim Cumhurbaşkanımız Yunanistan'a niye gitti? Oradaki, Kongredeki lobiye hâkim olmak için. Nitekim, orada yapılan anlaşmalar neticesinde böyle bir şey oldu.
Şimdi, şunu asla savunmuyorum ama bir karar vermemiz lazım. Eğer bu uçaklara bizim ihtiyacımız varsa şimdi bunun için belki en uygun zamandır. Eğer yok ise o zaman bu tutumumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz ve her konuda hesap soracağız. Çünkü bizim ihtiyacımız yok, zaten KAAN'ımız var, ardından gelen KIZILELMA'mız var. Yani yaptığımız tartışmalar anlamsız, işin özü belli. Geçen görüşmeden bu yana bir gram ilerleme kaydedilmiş değil. Yani biz geçen sefer de müspet veya menfi karar alabilirdik; ben hani o konuda bir şey söylemiyorum ama biraz samimi olmamız gerekir. Mesela, sizin anlattığınız hususlarda benim çok sorgulayacağım şeyler var ama gereksiz bu. Ben size çok somut olarak bir gün kendi görüşlerimi anlatırım, burada arkadaşlarımın da vaktini almaya lüzum yok. Ama bizim neyi istediğimizi, ne yapmaya çalıştığımızı -yani böyle karşılıklı siyasi polemikle biz vakit kaybediyoruz- aslında her şeyi biliyoruz; kimin nerede durduğunu, ne olduğunu, ne istediğimizi gayet iyi biliyoruz ama bunu açıkça söyleyemiyoruz, siz de söyleyemiyorsunuz.
BAŞKAN FUAT OKTAY - Sayın Tan, o zaman sizinle başlayalım yani açıkça söylemeye sizinle başlayalım.
Buyurun lütfen.
NAMIK TAN (İstanbul) - Yani onu söylüyorum, karar verelim.
BAŞKAN FUAT OKTAY - Yok, işte önerinizi alalım, bence yeteri kadar tartıştık aslında.
NAMIK TAN (İstanbul) - Ben diyorum ki artık oylamaya geçelim, kaldıralım parmağımızı, kim ne istiyor ortaya çıksın ya da "hayır" diyeceksek "hayır" diyelim; bu kadar basit.