KOMİSYON KONUŞMASI

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli üyeler ve değerli konuklar; ben de çalışmalarımızda başarılar diliyorum.

Çok fazla uzatmak istemiyorum ancak sadece birkaç konuda belirlemede bulunmak istiyorum.

Yine, benden önceki konuşmacıların da belirtmiş olduğu gibi, teknolojik gelişmeler, İnternet kullanımının yaygınlığı ve yol açtığı değişim sayesinde her gün devasa büyüklükte veri toplanıyor, işleniyor ve saklanıyor. İnternette vakit geçirdiğimiz her anda toplanan verilerin önemli bir bölümünün kişisel ve hassas verilerimiz olduğu aşikâr. Bunların özenle korunması ve belki de hiç stoklanmaması gerekmektedir ancak başta kâr odaklı düşünen ticari kuruluşlar ve yurttaşları hakkında daha fazlasını bilmek isteyen devletler, birçok kişi ve kurum, hiçbir yasal düzenleme veya etik ilke olmadan bilgilerimizi toplamakta, işlemekte, kötüye kullanmakta, âdeta ticari bir mal gibi satmakta ve fişleme yapmakta. Bu genel açıdan böyle. Ülkemizde de aşağı yukarı durum bu.

Kişisel verilerin serbest dolaşımı... Bu konuda sürekli öne çıkarılan, özel hayatın gizliliğinin korunması hakkının yanı sıra başlı başına insan onurunu da tehlikeye atan bir niteliğe sahiptir. Her adımımızın izlendiğini ve gözlemlendiğini bilmek ve hissetmek, kişilik gelişiminin ve bireysel özerkliğin önünde de ciddi bir engeldir esasen. Kişisel verilerin böylesine kötüye kullanılmasını engellemek için ulusal ve uluslararası düzeyde koruma getirecek düzenlemelerin getirilmesi elbette ki önemlidir.

Türkiye'de kişisel verilerin korunması 2010 yılında Anayasa'ya, 20'nci maddeye getirilen ek maddeyle güvence altına alınmış ancak, daha önce de belirtildiği gibi, bu güvenceyi hayata geçirecek çerçeve yasa henüz çıkarılmamıştır. Türkiye'de bu konuda yasal düzenlemelerin olmayışı uluslararası mevzuatın da uygulanmasını engelliyor. 81 yılında Avrupa Konseyi tarafından imzaya açılan sözleşme Türkiye tarafından aynı yıl imzalandı fakat şimdiye kadar yasal düzenleme hazırlanmadığı için de otuz beş yıl önce imzalanan bu sözleşme onay sürecine de giremedi.

Ayrıca, Birleşmiş Milletlerin insan hakları sözleşmelerinin uygulanıp uygulanmadığını denetleyen komiteler de sürekli Türkiye'de nüfusun bileşimine ilişkin veri ve bilgi olmadığını raporluyor. Tasarıda "özel nitelikli veri" olarak adlandırılan verilerin toplanması, farklı grupların özel ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve ayrımcılıkla mücadelede oluşan boşlukların ya da eksiklerin giderilmesi açısından oldukça önemli ancak burada bu verilerin kişilere yönelik ayrımcılığı körükleyecek şekilde ifşa edilmemesi için gerekli güvenlik önlemlerinin alınması gerekiyor. Yurttaşların mahremiyetini ve onurunu uluslararası standartlarla güvence altına almak için bir çerçeve yasa şart. Hazırlanacak yasada temel hak ve özgürlüklerin korunması öncelik olarak belirlenmelidir. Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili düzenlemelerde güvenlik, emniyet ve mahremiyet dengesi gözetilmek zorundadır. Ancak hazırlanan bu tasarıda daha ziyade güvenliğin öncelikli olarak kabul edildiğini ve kişiler ile verilerin emniyeti ile mahremiyetinin göz ardı edildiğini düşünüyoruz.

Kişisel verilerin korunması, Avrupa Birliğiyle ilgili ilişkilere bağlı olarak üç dört yılda bir önümüze ve gündemimize getirilen bir konu hâline geldi. En son tasarı da geçen yıl hazırlanmış ve komisyonlarda tartışılmış ancak son anda rafa kaldırılmış bir düzenleme oldu. Şimdiki kanun da -zaten açıklandı, Bakan da...- Avrupa Birliğiyle son dönemde yapılan mülteci ve vize muafiyeti konusuyla bu konunun bir şartı olarak hazırlandığı ve hızla hazırlandığı görülmektedir. Bu hazırlanma sürecinde tüm paydaşların katıldığı bir şeffaf süreç olması gerekirdi. Bunun izlenmediğini ve yine alelacele getirildiğini düşünüyoruz.

Yine, tasarının genel gerekçesinde Avrupa Birliğinin (95/46) sayılı Veri Koruma Direktifi'ne atıfta bulunuluyor. Şimdi, bu direktif yirmi yıl önce hazırlanan bir direktiftir, Avrupa Birliğinde uygulanan ve temel yönergelerden biri. Bu direktifin, hızla yaygınlaşan İnternet kullanımı, gelişen veri teknolojileri ve insanların mahremiyetine ilişkin duyarlılığının artması karşısında yetersiz kaldığı bizzat Avrupa Birliği yetkilileri tarafından ifade edilen ve kabul edilen bir durum. Ve bu sebeple de yeni bir düzenleme hazırlama sürecine girildi Avrupa Birliğinde. Kısaca, "genel veri koruma düzenlemesi" olarak adlandırılabilecek bu düzenlemenin hazırlığı dört yıldır devam ediyor. Avrupa Birliği düzeyinde yeni bir düzenlemenin hazırlandığı gerçeği göz önüne alındığında, burada mevcut tasarının eski direktife uyumlu olması için gösterilecek her çaba aslında yanlış ve eksiktir, bunu dikkate almak gerekir. Avrupa Birliğine uyum sürecinin daha sağlıklı işleyebilmesi adına tasarının hazırlanmasında direktifle yetinilmemesi ve Avrupa Birliğinde kişisel verilerin korunması alanında son gelişmelerin de dikkate alınması önemlidir. Bu çerçevede, 2012/011 (COD) sayılı taslak düzenleme yürürlüğe girdiğinde oluşabilecek uyum sorunlarının önüne geçmek adına da tasarının bütününün, bu metin de dikkate alınarak, gözden geçirilmesi gerekiyor. Ben şu an için bu hususları belirtmek istedim.

Teşekkür ediyorum.