| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 25 .01.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, bürokrasimizin ve basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle, 2016 yılını bütçesinin hem bakanlıklarımıza hem de ülkemize hayırlı olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederim.
Şimdi, Sayın Bakan, daha makro değerlendirmelerimi, müsaade ederseniz, sizden sonraki bakanlarımızla, Mehmet Şimşek Bey'in ve Kalkınma Bakanının toplantılarında biraz yapmak istiyorum. Ancak çok kısa bir şekilde, belki şöyle son on-on iki yılına baktığımız zaman, maliye politikasının, biliyorsunuz, 1999 yılındaki sosyal güvenlik reformuyla başlamıştır Türkiye'de son dönem mali disipline ilişkin veya maliye politikasının daraltılmasına ilişkin çabalar. Ondan sonra artarak devam etmiştir. 2007'ye kadar veya 2006'ya kadar maliye politikasının aslında bütçe açığını düşürmeye, borç stokunu sürdürülebilir kılmaya, faizleri belli seviyeye indirmeye yönelik olması normaldir. Fakat Türkiye, maalesef, 2006, 2007 sonrasında maliye politikasını yeniden bir dizayn etmesi gerekiyordu, onu başaramadı. Onu başaramadığı için de aslında makroekonomi tarafında ciddi sıkıntıları görüyoruz. Son dönemlerdeki dokümanlarda o yüzden maliye politikasının makroekonomik hedefleri içerecek şekilde veya makroekonomik hedefleri esas alacak şekilde bir maliye politikası uygulanması sözleri de politika dokümanlarında o yüzden yer almıştır. Maalesef, Türkiye bunu başaramadı. 2016 bütçesinde de aslında bunun çok fazla izini görmüyoruz. Ben birazdan bunların belirli ölçüde detaylarına girmeye çalışacağım.
Tabii, Türkiye'de dış kaynak girişine dayalı bir büyüme var özetle aslında. Dış finansman, finansman kesildiği anda büyümenin yavaşladığı bir ortam var. Yapılması gereken işlerden bir tanesi, uzun süre hangi pozisyonda olursak olalım bizim de söylediğimiz bir şey, ekonomide kaynak tahsisine müdahale edilmesi gerekiyor. Çünkü bizim kaynaklarımız, zaten kaynaklarımız kıt -yani yurt dışı tasarrufların düşük olması bu demek- bu kıt olan kaynakları da daha verimli alanlarda kullanmamız lazım, daha üretken alanlarda kullanmamız lazım.
Sizin verdiğiniz dokümanlarda buna ilişkin herhangi bir şey ben göremedim. Hemen burada bir soru sormak istiyorum. Yani bir rant vergisi bu 2016 bütçesinde yer alıyor mu? Yani kaynak tahsisine müdahale çok cazip olan fakat ekonominin geneli için çok üretken olmayan ve faydalı olmayan alanların vergilendirilmesi veya o cazibesinin yitirilmesi gerekiyor veya tersini yapacaksınız, öbür alanları da en az o kadar cazip hâle getireceksiniz imalat sanayisini. Tabii, bunu o kadar yapma imkânı olmadığı için diğer taraftaki o cazibenin bir miktar azaltılması lazım. Bu da rant vergisi olarak formüle edilmiş bir şeydi. Bu var mı, yok mu? Bunu sizin dokümanlarınızda göremedik. Buna ilişkin bir bilgi verilirse ben sevinirim. Tabii, sadece rant vergisi değil. Bunu örnek olsun diye söylüyorum.
Maliye politikasının genel çerçevesini, hem harcama tarafıyla hem gelir tarafıyla Türkiye'nin kilitlendiği makroekonomik hedeflerle, işte enflasyonu düşürme, cari açığı düşürme, büyümeyi artırma ve sürdürülebilir ve zikzaksız bir büyüme ama yüzde 6'larda, 7'lerde bir büyümeye Türkiye'nin ulaşacağı bir makroekonomik altyapıyı oluşturmamız lazım.
Malum, Hükûmetin elindeki aslında hemen hemen tek silah, maliye politikasıdır. Para politikasının hedeflerini Merkez Bankasıyla birlikte koyar fakat uygulaması Merkez Bankasına ait olduğu için maliye politikası Hükûmetin elindeki önemli bir silahtır. O yüzden, bu silahı bu anlamda kullanıp kullanmadığını da bilmemizde fayda var.
Ben değerlendirmeye geçmeden önce, sıklıkla gündeme getirdiğim hususu burada da şimdi söylemek istiyorum. Tabii, siz "Mali disipline riayet edeceğiz." diyorsunuz normal olarak, bir Maliye Bakanı olarak. Bunu söylemeniz normal. Beklenen bir şey. Fakat bütçe kanununun 5'inci ve 6'ncı maddesi burada olduğu sürece mali disiplinden Türkiye'de söz edilemez. Yani 6'ncı maddede bütün ödeneklerden personele ödenek çekip, oradan yedeğe atıp, yedekten de 5'inci madde kapsamında istediğin yere verme imkânı, bir bakanlığımıza, Maliye Bakanlığımıza veya Hükûmete verildiği sürece Türkiye'de -bana göre- kimsenin mali disiplinden söz etmemesi lazım.
Bunları, tabii, maddelerde konuşacağız ama eminim ki siz de yarın bir gün bu görevleri bıraktığınızda arkanızda bir sistem bırakmak isterseniz. Aslında bunun sistemi 5018'de var. Fakat sistemsizlik kural hâline gelmeye başladı. Yani bunlar doğru şeyler değil. Bunları düzeltmemiz lazım. İhtiyaç neyse ona göre -şimdi bunu hani söylemesi kolay filan değil. Ben bunu bürokratken de söylüyordum- bütçeyi yapalım. Nasıl olsa sonunda veriliyor bazı paralar. Hiç olmazsa bu sefer öncelikleri biz belirleyelim.
Şimdi, özellikle yatırım giderlerinde, yatırım önceliklerini, yatırım projeleri arasındaki öncelikleri finansmanı güçlü olan-olmayan durumuna göre müteahhitler belirliyor. Yani müteahhitlerin öncelikleri belirlediği bir ortamdan Hükümetin, bakanlıkların öncelikleri belirlediği bir ortama geçmek çok daha faydalı olur.
Şimdi, rakamları siz biliyorsunuz ama hem tutanaklara geçmesi hem de diğer arkadaşlarımızı da bilgilendirme anlamıyla, mesela 2015 yılında ödenek üzerinden, ödeneklerimiz 472,9'muş, harcama 506 milyar TL.
Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Başkanı olarak sizin de bu konudan bir miktar rahatsız olmanız lazım bir parlamenter olarak. Yani 33,1 milyar TL ödenek üzerinde harcama var. Yani buraya bir ek ödenek falan geldi de bizim mi haberimiz olmadı, onu bilmiyorum. Biz burada olduğumuz süre içerisinde böyle bir şey olmadı. Yani Parlamentodur, bütçe hakkıdır, bunları hakikaten şu anda... Yazık -biz de buralarda çok oturduk- bu arkadaşlara yazık. Yani bu yanlış anlaşılmasın. Dışarıda da bir yığın arkadaş var. Yani insanları işlerinden güçlerinden edip buraya getirmeyelim. Mümkünse tek kelimeyle bir bütçe yapalım, şu kadar ödeneği vardır, her şeye de Hükûmet yetkilidir diyelim. Olan o. 33 milyar lira -hatta burada değişen rakamlar çok daha fazla- ben 33 milyar lira ödenek üzeri harcama yapabiliyorsam bu Parlamentoya bütçenin gelmesinin filan hiçbir anlamı yok. Yani bu, sadece bu yıl da değil. Rakamlarda yanlışımız varsa düzeltsinler. Zaten buralardan rakam bulmak -birazdan formatı anlatırken söyleyeceğim- hakikaten çok zor, buralardan rakamları yan yana getirip de aynı tanımda rakamı, iki tane rakamı yan yana getirip birbiriyle mukayese etmek.
2014 yılında 28 milyar lira ilave ödenek yapılmış. İlave değil "kaydedilen ödenek" diye de yeni bir kavram var, eskiden ek ödenek filan olurdu, kaydedilen ödenek, 12,4 milyar harcama. Yani burada, geriye doğru başlangıç bütçesinin yüzde 7,5'una varan bir ilave harcama yapıyoruz Meclise hiç uğramadan. Bu Meclis, iktidarıyla muhalefetiyle fark etmez, hiç kimse, işte bütçe hakkı Meclisindir, bütçeyi biz yaparız filan demesin. Yazıktır günahtır. Şurada yirmi gün anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelecek. Tabii, bürokrasideki emek çok daha fazladır. İnsan bunu söylemek zorunda kalıyor bu rakamları görünce.
Şimdi, mali disiplin... Mali disiplin sadece şu değil bunu daha önce de Sayın Bakan size de ifade etmiştim, bunları siz de biliyorsunuz: Mali disiplin sadece açığı tutturma meselesi filan değil. Açığı tutturamadığımız zamanlar da oldu. İşte bu yıl da açığı tutturamadık. Yani bütçe açığına baktığınızda, bütçe açığı az da olsa saptı. Mali disiplin, sizin aslında harcama için ne ödenek koydunuz ne harcadınız, işleri baştan iyi tasarlayabildiniz mi? Ha, çok fevkalade durumlar oluyor ekonomide, ona kimse bir şey diyemez. Ama fevkaladelik kural hâline geldi. Kaçıncı bütçe bu? 13, 14'üncü bütçede, hepsinde olmuş bir şey. Burada 4,8'in altında bir şey göremedim ben başlangıç ödeneğinin üzerine ilave ödenek kaydetme durumu. Dolayısıyla, harcamalar da aynı şekilde. Hep üzerinde oluyor.
Mesela OVP -yani orta vadeli bakış- 5018 reformunun bana göre çok önemli bir unsuruydu. İşte orta vadeli bakış getirdik biz diyoruz harcamalarımıza, gelirlerimize filan. 2016 yılı için 2015-17 OVP'sinde yani geçen yılki OVP'de ne demişiz? 506,8 milyar TL merkezî yönetim bütçesinin harcaması olacak demişiz. Ha, bunun bire bir tutması gerekiyor mu? Yıllık bile tutmuyor ki bir yıl sonrası... Çünkü 2016, geçen yıl yaparken ikinci yıldı. Ama tutmasa da azıcık yaklaşması lazım. Şimdi, 506 milyar dediğiniz şeyi, bu yılki OVP'ye -2016 için- veya bütçeye -aynı şey- 570,5 milyar olarak koyuyoruz. 63,7 milyar lira, 2016 için söylediğimiz rakam, bir yıl içerisinde değişiyor. Dolayısıyla, bu dokümanların kredibilitesi, itibarı açısından da bence son derece önemli ve itibarı zedeleyen hususlar. İtibar zor kazanılıyor, kolay kaybediliyor bunun farkında olmamız lazım.
Şimdi, 2015 yılında, hedef gerçekleşme anlamında ne olmuş diye şöyle çok kısa bir baktığımızda, az önce ifade ettim, harcamalar 33,1 milyar TL başlangıç programının bütçesinin üzerinde. Gelirler de 31 milyar lira üzerinde. Vergi gelirleri 18, vergi dışı gelirler 13,4 milyar lira. Mesela ben, bu gelirlerdeki artışta yani bu vergi gelirlerinde... Tamam, güzel bir şey vergi gelirlerinin artması ama hani bunun bir analizine hiçbir yerde ben rastlayamadım. Yani rakamı konuşturmak... Rakamı zaten tablodan görebiliyoruz ama bu rakam, hani, nerelerden kaynaklandığı... Mesela vergi dışında, işte, Merkez Bankasının kârı... Şimdi o geldi, kambiyo kârı var, yani milleti fakirleştirdi, Merkez Bankası zenginleşti, Maliye'ye 5 milyar lira para geldi. E, bunları söylememiz lazım, ben şimdi... Bütçe açığımız tuttuysa... Tutmadı gerçi, bütçe açığımız şey yaptı değil mi arkadaşlar? 21 milyardı, 22,6 milyar, küçük de olsa bir sapma var bütçe açığımızda ama ben bütçe açığındaki sapmadan ziyade harcamalardaki sapmayı çok önemsiyorum. Yani bence mali disiplinin en temel şeyi öngördüğünüz harcamaya ne kadar sadık kalabiliyorsunuz, ona ne kadar yaklaşabiliyorsunuz? Yoksa, bir yandan burada bütçeler yapılırken... Biz şunları çok yaşadık: Şimdiki Cumhurbaşkanı Başbakanken, bir yandan burada bütçe yapılıyor, bütçede olmayan bir şeyle ilgili daha bütçe çıkmadan ve Mecliste görüşülürken -ben o zaman Plan Bütçe Komisyonu üyelerinin ne dediğini çok merak ediyorum- Sayın Cumhurbaşkanı bir talimat veriyor, 10 milyar lira, 20 milyar lira, 5 milyar lira mesela bütçeye yük geliyor. Ya, Mecliste bütçe görüşülüyor. Bu talimat bir hafta önce verilse bütçenin içerisine konulur. Yani, tabii, bütçede sonsuz kaynak yaratma imkânınız olduktan sonra Hükûmetin herhangi bir üyesi veya Hükûmetin başındakiler veya devleti yöneten kişiler, "Ya, biz bir iş yapacağız, yapacağımız bu işi bütçeye koyalım." anlayışı içerisinde olmuyor. "Nasıl olsa bütçeyi ona göre ben ayarlıyorum." diyor. Dolayısıyla, bu Parlamento... Şimdi -bürokratken de benim çok sıkıntı çektiğim bir şeydi- Parlamenter olunca da insanın çok rahatsız olduğu, burada hakikaten boş çalıştığını insana düşündürecek durumlar... Bunu düzeltmek lazım Sayın Bakan, bu sizin çok elinizde. Yani bütçe kanunundaki o iki tane maddeyi düzelttiğiniz zaman Türkiye'de mali disiplin işte o zaman olur. Ha, işlerimizi baştan öngörelim. Karayollarının, efendim, paraya ihtiyacı var mı, 10 milyar lira ilave yatırım ihtiyacı, onu baştan verelim. Hiç olmazsa önceliklerimizi biz tespit edelim. Yani, az önce Habib Bey, siz dışarıdaydınız, yani öncelikleri müteahhidin finansman durumu tespit etmesin.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - İş üretiliyor. Üretilen iş...
ERHAN USTA (Samsun) - İş üretiyor. Yani bir yıl sonra para almaya, finansmanı uygun olan müteahhit gidiyor, ondan sonra yürüyor, diğeri yürüyemiyor. Bunlar dolayısıyla bildiğimiz şeyler.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Eylülden sonra, eylülden sonraki yapımlarda...
BAŞKAN - Sayın Soluk, müdahale etmeyelim lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, program tanımı da... Az önce şeyi... Bütçe açığı üç aşağı beş yukarı biraz sapmakla birlikte tuttu ama 2016 yılında merkezî yönetim program tanımı dengesi yine şeyde... Pardon, geçen yılla bu yıl arasına baktığımızda 1,2 puan bozuluyor. Yani geçen yıl 1,3 program tanımlı fazlamız olacak demişiz, şimdi 0,1. Bu programın tanımından kasıt, biliyorsunuz, bir defalık gelirleri ve faiz giderlerinin düşüldüğü, bu IMF'nin tanımladığı ve program açısından, hakikaten izlenebilir ve esas kaynaklar dediğimiz ana kaynakları gösteren bir tanımdır, önemli bir tanımdır. Orada 1,2 puan millî gelire oran olarak bir bozulma var.
Şimdi, şeylere bakıyorsunuz, mesela vergilerle ilgili Sayın Bakan, format açısından biraz da hani tafsilatlı söyleyeceğim ama bana Allah rızası için, bir kişi, şu bir çantayla taşıdığımız kaynaklar, dokümanlar içerisinde, geçen yılın vergileriyle ne hedeflemişiz, şimdi ne gerçekleşmiş, 2015 yılı için bunu bir göstersin. Var mı? Ben görememiş olabilirim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2015 için mi?
ERHAN USTA (Samsun) - 2015 için, vergi bazında. Onun tablosu. Şeylerde nerede, ben bu dokümanlarda göremedim. Sonra başka kaynaklardan bulduk. Mesela, şimdi, orada...
Burada da enteresan şeyler var.
Şimdi, kurumlar vergisi hedefin 2,7 milyar altında kalacak ama onun haricinde, işte, efendim, gelir vergisi, faizlerdeki artıştan ve personel giderlerinden dolayı 3,4 milyar üzerinde. Diğer vergilerde, mesela akaryakıt ÖTV'si 3,1 milyar lira hedefin üzerinde. Motorlu taşıtlar vergisi 4,2 milyar lira hedefin üzerinde. Şimdi, bakın, işte, bunu söylüyorum, Sayın Temizel ifade etti, bunlar hakikaten Maliye açısından vergi olarak toplaması kolay şeyler de ama bunlar makro açıdan doğru değil. Şimdi, her yerde biz, efendim "Biz yurt içi tasarrufları artıracağız." diyeceğiz, zaten bunun anlamını bilen yok, ben artık buna iman ettim. Yani burada yurt içi tasarruflarını -yönetim açısından söylüyorum, Hükûmet tarafı açısından söylüyorum- artırmanın kamudan veya şeyden...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergi gelirlerinin hedef ve gerçekleşmeleri var burada.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, birazdan bakayım. 2015 için değil mi, vergi bazında?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Açık ve şeffaf orada var.
ERHAN USTA (Samsun) - Yani orada olacağını hiç tahmin etmedim. Bütçe gerekçesinde ve yıllık raporda...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O da var orada.
ERHAN USTA (Samsun) - Şu bütçe gerekçesinde var mı? Şu bütçe gerekçesinde gösterin. Hayır orada da varsa, o da bana yeter de, ben orada olabileceğini düşünmedim. Bütçe Kanun Tasarısı değil mi o?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu da önemli bir doküman.
ERHAN USTA (Samsun) - Çok önemli, esas doküman o.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Orada var.
ERHAN USTA (Samsun) - Ama şimdi koskoca bütçe gerekçesi hazırlıyoruz, şurada. Yani yanlış yerde var varsa da.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru yer.
ERHAN USTA (Samsun) - İyi, peki. O sizin düşünceniz, benim düşüncem de yanlış yerde var.
Şimdi, motorlu taşıtlar vergisinde 4,2 milyar lira fazla vergi topluyoruz. Hiç kimse bu paraya, bu vergiye sevinmesin. Bu, bu ülkenin tasarruflarının biraz daha düştüğü, bu ülkenin büyümesinin biraz daha sıkıntıya girdiği anlamına gelecek bir şeydir. Bu paranın nereye harcandığı önemli, buradan gelecek, devlete gelecek vergi değil. Yani, şurada, aslında, vergilerdeki performansa baktığımızda, performansı şeyin üzerine çıkanlar yani hepsi bizim makroekonomik hedeflerimiz açısından çelişen hususlar yani keşke bizim kendi önceliklerimiz çerçevesinde gelirlerimizi buradan değil de başka yerlerden vergi performansımızı daha fazla arttırsaydık. Şimdi, zaman çok sınırlı olduğu için, söyleyecek çok şey var, bunların detaylarına girmiyorum ama gerekirse gireriz.
Burada Merkez Bankası kârı ve 4,5G frekans ihalesinden kaynaklanan yaklaşık 10 milyar lira, 10 milyarın da biraz üzerinde olan gelir artışını da, hiç öngörmediğiniz gelir artışını da bütçe açığını düzelten bir kalem olarak söylemek lazım. Yani bunlar olmazsa bütçe açığımız 12-13 milyar lira civarında bozuluyor, hani, sürekli bütçe açığıyla performansımızdan bahsediyoruz...
Şimdi, baktığımızda, "Bu bütçe nasıl bir bütçedir?" diyorsunuz. Hep, işte, eleştirilen vasıtalı, vasıtasız ayrımı anlamında yani vergi adaleti anlamında herhangi bir iyileşmeyi öngörmeyen... Mesela, sermaye giderleri... Şimdi, yani bu bütçe samimiyetsiz bir bütçe bir defa her şeyden önce. Yani hep aynı hikâye: Sermaye gideri 2015 yılında 56,9 olmuş, 2016 yılında 51,8'e düşecek diyoruz. Bu hiçbir şekilde olmayacak. Yine bir yerden bir Merkez Bankası kârı, bir özelleştirme geliri, bir bilmem ne filan bulduğumuz zaman, burada tutacağız, bu tarafa yine 5-10 milyar lira civarında bir kaynağı aktaracağız. Dolayısıyla, gerçekleri bu anlamda gösteren bir bütçe değil.
Şimdi, makrosuna girmeyeceğim dedim ama... Kur, 3 liralık kur... Bu kurun bugün 3 liranın üzerinde olması kurun 3 liranın altına inmeyeceği anlamına gelmez ama kuru 3 liranın altına indirecek hiçbir makroekonomik temeli göremiyorum ben. Yoksa ben şunu söylemiyorum, yani arkadaşlar yanlış anlamasın, kur bugün 3 liraysa efendim, siz bunu, 3'ü nasıl aldınız? Bundan sonra illa 3'ün üzerinde olur... Kur bugün 3 lira olur, yarın 2,50'ye bile düşebilir. Ama çok güçlü bir şey yaparsınız, bir reform ajandası ortaya koyarsınız, dünya konjonktürü çok uygun olur, bunlar olur ama ne dünya konjonktürü çok uygun bunun için ne de bizim maliye politikası çerçevemiz uygun değil arkadaşlar. Yani şu anda maliye politikasının bozulduğu bir ortamda hiç kimse kurun bugünkü seviyesinin daha altında bir yere geleceğini bana göre düşünmemesi lazım. Ha, nasıl olur? Faizleri, işte, bir üç beş puan daha artırırsın, yani dünya sıfır faiz verirken yüzde 10 faiz verirsen, işte, onu da 12'ye, 15'e çıkartırsan para gelir o zaman. İşte, zaten on yıldır yaptığımız makro politika uygulaması da bu. Dolayısıyla, enflasyon da burada 7,5 diye enflasyon alınıyor. Burada Merkez Bankası Başkanı 1,5 puan asgari ücretten, 0,7 puan da tütünden katkı geldiğini söyledi. Bu elbette 8,8'in üzerine gelecek bir katkı değil ama bu 7,5 şeyi çok iddialı. Büyümeye ilişkin iddialar var, şimdi onları biraz hızlı geçmek istiyorum.
Dolayısıyla, hani bu bütçe nasıl bir bütçe diye baktığımızda... Bu Sayıştay meselesini Sayın Mehmet Günal çok detaylı söyledi. Sayıştayın devre dışı bırakıldığı, Parlamentonun devre dışı bırakıldığı, nedenlerini anlattım, millete hesap verilmeyen, yani dokümanların bu anlamda yetersiz olduğu bir bütçe, maalesef böyle bir bütçe.
Şimdi, biraz daha, kamu maliyesinde 2016 için azıcık daha detaylara belki kalan sürem içerisinde girmek gerekirse... Şimdi, genel devlet dengesi, biliyorsunuz, 2016'da 2015'e göre 0,9 puan bozuluyor, KİT'ler 0,4 puan iyileşiyor. Şimdi, ben bunu geçen sefer de sordum, buna ilişkin herhangi bir cevap alamadık, KİT dengesinin 0,4 puan iyileşmesinin çok rasyonel bir temeli yok bana göre, bana göre değil, yok yani varsa da bir yerde izah edilmesi lazım. 0,4 dediğimiz de yaklaşık 8,8-9 milyar lira civarında bir para. Buradaki iyileşmeyi nasıl izah ediyoruz? Bu konuda bilgi verilirse ben sevineceğim.
Diğer taraftan -risklere birazdan geleceğim- bir şey daha söyleyeyim. Şimdi, Sayın Bakan, bir yandan Komisyona sunduğunuz metnin 61'inci sayfasında "Tasarrufları artıracağız." diyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, tasarrufun, malum, iki tane boyutu var; bir özel tasarruf kısmı var, bir kamu tasarruf kısmı var. Tasarrufların düşük olması bu ülkenin en önemli makroekonomik problemlerinden bir tanesi. Bunu hepimiz kabul ediyoruz, zaten o yüzden de artırılacak deniliyor fakat 2016 bütçesinde bir çelişki var, kamu tasarrufunu da 4,4'ten 3,4'e düşürüyoruz. Yani "component"lerden bir tanesini yani kendi elimizde olanı düşürüyoruz, ondan sonra artıracağız, nasıl artıracağız? Özel sektördeki özel tasarrufun artırılmasını teşvik edeceğiz. Tabii, bunu teşvik etmemiz lazım. Yani tasarrufları artırıcı, teşvik edici veya zorlayıcı veya işte, o makroekonomik çerçeveyi oluşturmamız lazım ama devlet olarak da, bütçe olarak da kendimizin buna bakması lazım. Yani kendinizin tasarrufunu 1 puan düşürdüğünüz bir ortamda siz nasıl özel sektörün tasarruflarını artıracaksınız veya nasıl inandırıcı olacağız? Bu, işin bir boyutu.
Şimdi, kamu yatırımları da 2016'da 0,4 puan düşüyor. Yani bu ülkenin yatırım ihtiyacı var. Yatırımların da tabii, iyi önceliklendirilmesi lazım. Onu Kalkınma Bakanlığının bütçesi geldiğinde konuşacağız. Yani sadece duble yol yaparak bu ülkenin yatırım ihtiyaçları filan karşılanmaz. Yani bu ülkenin başka yatırımlara da ihtiyacı var ama buralara biz bu bütçeden, maalesef, yeteri kadar kaynak ayıramıyoruz. Bakın, ilk olarak 2016 yılında 2002 seviyesinin üzerindeki bir şeye -2016 yılında hedefleneni söylüyorum- geçildi. Yani onun haricinde on dört yıldır 2002 seviyesi... Ha bire 2002 mukayesesi yapıyorsunuz ya, yani yüzde 4'lerde olan bir şey var. Millî gelir olarak yüzde 4,9'dur, biliyorsunuz, 2002'de yatırımların millî gelire oranı. İlk kez o seviyeye geliniyor, geriye doğru baktığımızda ciddi bir kayıp var. Anlamlı, ülkenin önünü açacak, özel sektörün önünü açacak kamu yatırımlarına ağırlık vermemiz lazım. Bu, önemli bir konu.
Şimdi, vergi tarafına bakıyorsunuz, vergi tarafında sosyal güvenliği dışarıya aldığımızda vergi gelirlerinin millî gelire oranı 21,4 olarak görünüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen toparlayalım.
ERHAN USTA (Samsun) - Toparlayacağım Sayın Başkan.
Tabii, ben burada şunu merak ediyorum: Acaba bir... Çünkü biz şimdi burada başladık, vaatler var, başka yapılacak, yani gelir kaybına neden olacak bir kısım tedbirler alıyoruz veya uygulamalar yapıyoruz. Gelir kısmına neden olacak mevzuat düzenlemeleri yaptık, işte, buradan çıkardığımız yasalar var. Diyelim ki basit usulde vergiden 300 küsur kaybedeceğiz, oradan buradan filan derken...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2017'de gelecek o.
ERHAN USTA (Samsun) - O 2017'de mi gelecek? 2016'da gelecekler de olması lazım veya soru olarak da kabul edebilirsiniz, yoksa problem değil. Yani yoksa 21,4'ün 20,4 olarak sürdürülmesi yanlış bir şey değil ama gelir kaybına neden olacak uygulamalarımız olacaksa, bu 20,4'ü o zaman nasıl tutturacağız? Buna bir bakmamız lazım. Yani bir yerlerde bir vergi artışı olacak mı, olmayacak mı? Bu konuda bizim bilgilendirilmemizde fayda var.
Şimdi, şöyle kabaca bakınca, "Burada, bu bütçede riskler neler olabilir?" diye baktığımızda, ben en büyük riskin sosyal güvenlik prim gelirlerinde olduğunu düşünüyorum. Şimdi, orada 0,8'lik bir artış var. Bunun, artışın nereden geldiği hesabını anlamak zor değil, asgari ücreti artırdığımız zaman prim tabanları, matrahları artıyor, oradan bir şey geliyor. Ancak, tabii, bunu artırdığımızda, kayıt dışılığın yüksek olduğu bir ekonomi olduğumuzu da düşündüğümüzde bunu nasıl başaracağız? Yani bunu yönetebilecek miyiz? Hakikaten bunu, prim gelirini bire bir yansıtabilecek miyiz, yansıtamayacak mıyız? Buna dikkatle bakılması lazım. Yoksa burada bir risk olduğu zaman, biliyorsunuz, bunun vuracağı yer bütçedir, bütçe transferleri buradaki aksama kadar artacaktır. Sosyal güvenlik prim gelirlerinde ben 17-18 milyar liralık bir riskin olduğunu düşünüyorum. Vergi geliri tarafında rakamı tam kestiremiyorum ama en azından birkaç milyar liralık bir risk büyük ihtimal var, şundan dolayı o da: İndirdiğimiz kalemlerden dolayı, kayıplarımızdan dolayı. Oranı aynı tutuyorsak burada problem var ama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, Sayın Usta, lütfen, son bir dakika...
Buyurunuz.
ERHAN USTA (Samsun) - Hemen toparlıyorum.
Daha büyük riskin de KİT tarafında olduğunu... Yani yaklaşık, şöyle baktığımızda 30 milyar lirayla 40 milyar lira arasında bugünkü konuştuğumuz rakamlara göre, bugün buradan bakınca o civarda bir riski ben toplam kamu dengesinde görüyorum. Mesela sosyal güvenlik prim gelirlerinde yüzde 23'lük bir artış var. Yani bu, dediğim gibi, hesaben anlaşılabiliyor ama bunun bir kısmını her ne kadar devlet olarak biz karşılamış olsak da bunu tutturmak çok kolay olmayacak. Buradaki riske ben dikkatinizi çekmek isterim. Diğerleri de dediğim gibi, vergi ve KİT tarafında.
Şimdi, dolayısıyla, bilgi talebi olarak da Sayın Bakan -az önce gelir tarafını söyledim- yani bu yeni programlar veya işler nedeniyle bizim harcamalarımız ne kadar arttı? Mesela analitik olması filan derken, birazdan formata ilişkin bir iki cümle söyleyeceğim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergilerdeki ne kadar diye mi soruyorsunuz?
ERHAN USTA (Samsun) - Vergilerde 3 ila 5 milyar lira civarında bir...
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen, son sözlerinizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, hemen bitiriyorum Sayın Başkan.
Yani burada cevapları verirken en azından çünkü dokümanlarda yok benim gördüğüm kadarıyla... Yeni işler nedeniyle hem harcama tarafında hem gelir tarafında nasıl bir farklılık var yıllar itibarıyla, 2016-2017'de? Bunlara ilişkin en azından totalde hani çok detayını vermeniz gerekmeyebilir...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergiler...
ERHAN USTA (Samsun) - Vergi tarafında da harcama tarafında da. Şimdi, yeni harcama programlarımız başlayacak değil mi?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Asgari ücretten ne gelecek, ne gidecek? Prim geliri ne kadar olacak?
ERHAN USTA (Samsun) - Mesela "Asgari ücretten 13 milyar gelecek." dedi, onları biliyoruz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Harcamaların artış detaylarını istiyorsunuz.
ERHAN USTA (Samsun) - Harcamaların ve şeylerin bu yeni işler nedeniyle artış detaylarını verirseniz çok mutlu oluruz.
Şimdi, çok kısa, Sayın Başkan, müsaadenizle, hemen ben fazla da istismar etmek istemiyorum. Ancak, bu dokümanların formatıyla ilgili olarak, Sayın Bakan, şimdi, hakikaten daha açıklayıcı, daha hesap verme sorumluluğu içerisinde bu dokümanları hazırlamamız gerekir diye düşünüyorum. Bütçe gerekçesinin de yıllık ekonomik raporun da böyle olmasında ve daha analitik olmasında fayda var. Yani, şimdi, tabii, biz de yıllarca böyle, kendimize özel... Şimdi, bu dokümanları biliyorduk, hepimiz bu dokümanlara bakıyoruz. Ama eminim, sizler de bu dokümanları çok fazla bilgi derleme amaçlı olarak kullanmıyorsunuz ama bu kullanıldığı zaman bunun çok zor olduğunu ben şimdi anladım burada. Kendimiz çok özel tablolardan bunlara bakıyorduk, çok kolaydı her şeyi görmek. Şimdi, 2014'e kadar bir yerde geliyor, 2015 bir yerde var; 16, 17, 18 bir yerde var. Formatları farklı. Mesela vergiden, Allah rızası için bana bir bakın da söyleyin, ret ve iadeler bir yerde dâhil, bir yerde hariç; aynı formata ben getiremedim, bu kadar bu işe emek vermiş birisi olarak. Bunlar yapılamayacak şeyler değil, bunu bizim arkadaşlarımız yapar, güçlü bir ekip var ama buna bu gözle bakılması lazım. Çünkü biz yöneticiler, bizler de öyleydik, kendi tablolarımızdan çalıştığımız için buralardaki sorunları bilmiyoruz. Madem millete hesap verme, Parlamentoya hesap verme anlamında bu açıklayıcılıkta olmasında fayda var. Projeksiyonlarla gerçekleşmeleri birlikte görelim. Bazı yerlerde var ama birçok yerde mesela yok bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen, son sözlerinizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam.
Mesela şu son bölümdeki, bölüm 11'de GSYH payları filan, onları filan vermekte fayda var. Yani orada sosyal güvenlik kocaman...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nerede?
ERHAN USTA (Samsun) - 11'inci bölümde. Onlar çok kolay yapılacak şeyler ama bunlar kullanıcı açısından...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hazırlasın arkadaşlar.
ERHAN USTA (Samsun) - Hepimize hazırlayıp vermelerinde de fayda var ama gelecek seferin bütçe gerekçelerinde, yıllık ekonomik raporlarında bunlar olsun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hazırlasınlar.
ERHAN USTA (Samsun) - İşte ben onu diyorum. Şimdi, bakın, sizin söyleyeceğinizi ben kendim söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen müdahale etmeyin Sayın Usta'ya.
ERHAN USTA (Samsun) - Kendimiz de bunları kullanırken, bu tabloları bilmediğimizden değil ama kullanmadığımız için, bu anlamda kullanmadığımız için ihtiyacı görmüyoruz ama buna buradaki milletvekillerinin ihtiyacı var, biraz da sistematik açısından. Şu mahallî idare ret ve iade meselesi, yani mesela -şimdi burada uzatmak istemiyorum- vergi yükü tablosu koyulmuş, 98'deki yüzde 13'lerden 22'lere gelmiş. O tablo kesinlikle birbiriyle mukayese edilebilir bir tablo değil. O tablolara filan o anlamda bakmamız lazım. Tablo başlangıçları da önemli.
Son söz olarak da bu, özellikle -ilk başlangıçta söylemeyi unuttum- hem maliye politikası...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son söz, lütfen...
ERHAN USTA (Samsun) - Maliye politikasında bir alan açtık, faizlerle, uygulanan sıkı maliye politikasıyla fakat maalesef, o alanı çok iyi kullanamadık. Yani mesela personel giderlerimiz arttı, ciddi ölçüde arttı -"Vatandaşa para vermeyelim." demiyorum- ama kapsamlı bir personel rejimi reformu gerçekleştiremedik. Yani keşke biz baştan iyi tasarlayıp ciddi bir personel rejimi reformu çerçevesinde o parayı harcamış olsaydık. Sosyal transferlerimiz çok arttı fakat istihdamı caydıran, babadan oğula yoksulluk kültürünü taşıyan bir sosyal transfer sistemi yarattık. Bakın, ben "Fakirliği artıralım." demiyorum. Elbette bu paraları harcayalım, toplumun bekleyen ihtiyaçları vardı ama bu paraları... Yani bundan bir bürokrat olarak benim de sorumluluğum olabilir, onları hiç şey yapmıyorum ama şu anda bu tespitleri yapmamız lazım. Tabii bir çoğunu söyledik, şunu söyleyeyim: Bunları siyasi iktidara kabul ettirmek kolay olmuyor. Artık, tabii şu anda muhatabımız siyasiler. Yani burada sosyal transfer sistemi için ciddi para harcıyoruz fakat istihdam... Yani istihdamdan caydıran bir sosyal transfer sistemimiz var. İşte, bunun için Kalkınma Bakanlığında programlar yapılmaya çalışıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen son cümlenizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) - Eğer bütün bunları yaparak biz bundan sonraki yıllarda böyle bir bütçe ortaya koyarsak bu ülke açısından faydalı olur, bu millete de hizmetimiz olur.
Ben çok teşekkür ediyorum.