KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, çok değerli bürokratlar, çok kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçemizin hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.

Ben de öncelikle bir öğretmen çocuğu olarak Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. İnşallah, öğretmenlerimize verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz; atamalarını bekliyoruz, mülakatın kalkmasını bekliyoruz ama maalesef Öğretmenler Günü'nde, bugün kötü bir haber aldık. Niçin bunu söylüyorum? Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmesinde Sayın Bakana atamayla alakalı bir soru sormuştum. Ben gelen cevabı size aynen okumak istiyorum: "Anılan yönetmeliğin 'KPSS'nin geçerlilik süresi' başlıklı 11'inci maddesinde 'KPSS, sonuçların açıklanmasından itibaren iki yıl süreyle geçerlidir. Ancak, öğretmen adayları için KPSS'de elde edilecek puanın geçerlilik süresi bir yıldır. Yeni bir sınavın yapılamaması durumunda ise sınav sonuçları, bir sonraki sınav sonuçlarınının açıklanmasına kadar geçerli olmaya devam eder.' hükmü yer almaktadır. Öğretmen adayları için KPSS'de elde edilecek puanın geçerlilik süresi bir yıl olduğu belirtilmiş olduğundan 22/10/2023 tarihinden itibaren 2022 KPSS sınavının geçerliliği kalmamıştır. Bu nedenle, 2022 KPSS puanıyla öğretmen atamasının yapılabilmesine olanak bulunmamaktadır." Bu cevap Millî Eğitim Bakanlığımızdan resmî olarak elimize ulaştı. Tabii ki üzücü bir haber ama bunu telafi etme şansımız var, önümüzdeki hafta Plan ve Bütçe Komisyonuna torba yasa teklifi gelecek. Geçici bir maddeyle 1 kereye mahsus bu sınav sonucunun uzatılmasını ve atanamayan öğretmenlerimizin atanmasının sağlanmasını bütün öğretmenlerimiz adına buradan talep ediyorum.

Bütçenin geneli ve Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde konuşmadan önce kısa bir siyasi değerlendirme yapmak istiyorum. "Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçe hakkını kullanabiliyor mu?" sorusunun yanıtı yıllardır olumsuz ama sanırım hiç bu kadar olumsuz olmamıştı. Bütçe hakkının korunması demek aslında vatandaşın korunması demek. Vatandaşlar kamu hizmetlerinin üretilmesinde bir katkı sunuyor, vergi veriyor; çok doğal hakkı olarak da bu ödediği verginin karşılığında da harcamaların nereye, nasıl yapılacağını bilmek istiyor fakat bu hakkımız Türkiye Büyük Millet Meclisinin elinden alınmış durumda, hiçbir değişiklik olmadan bu kapıdan geldiği hâliyle geçiyor; biz burada mücadele veriyoruz, Sayın Başkanım da defalarca ifade etti, Komisyon üyelerimiz vekillerimiz de. Burada önerilerimiz konusunda bir değişiklik yapmayı şu ana kadar beceremedik Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım ama Komisyon Başkanımızın da ifadeleriyle, en azından bir sonraki bütçe döneminde görüşlerimizin, temennilerimizin dikkate alınacağını umuyor, bu tip düzeltmelerin yapılmasını mutlaka buradan talep ediyoruz.

Enflasyonla mücadelede yalnızca söylemde kalındı, gerçekte böyle bir mücadelenin yapılmadığını, asıl meselenin enflasyonu araç gibi kullanmak olduğunu söylemek mümkün. Türk lirasının iç değer kaybı dış değer kaybından yüksek olduğu sürece gelirler yükseliyor, gayrisafi yurt içi hasılada da yüksek çıkıyor ve ekonomi büyümüş görünüyor.

Bütçenin hazırlanması sürecinde kılavuzluk edecek olan temel belgelerden olan orta vadeli planların kalkınma planlarıyla uyum içerisinde olmadığını gördük. Mevcut OVP'nin de Türkiye'nin sorunlarını çözme perspektifi olmadığı gibi makroekonomik dengeleri gerçekçi ve kendi içerisinde tutarlı değil maalesef.

Fikirler birbiriyle çarpışmadıkça hakikate ulaşmak mümkün değil. Eskiler "Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan çıkar." derdi yani gerçeğin ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar. Bugün yüce Meclisimizin çatısı altında 15 siyasi parti, 6 siyasi parti grubu var yani fikirlerin çarpışması için ideal bir zemin var, çok seslilik var. Bu zemine ihtiyaç vardı fakat uygulamaya baktığımız zaman bunun altında 2018 yılında yürürlüğe konulan bu sistemdeki bozukluk nedeniyle parlamenter sistemin yeterince güçlü bir şekliyle çalıştırılmadığı da muhakkak ve gerçek.

Bugün Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı kuruluşların 2024 yılı bütçelerini, kesin hesaplarını ve Sayıştay raporlarını görüşmek için bir aradayız fakat bu kuruluşu konuşmadan önce asıl konuşmamız gereken konu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkemize verdiği sorunlar yani ne gibi sorunlar verdi, kısaca başlıkları hâlinde söyleyeceğim: Demokrasiyi zedeledi, adaleti tahrip etti, hukuku zedeledi, ekonomik bozukluklara sebep teşkil etti, maliyeyi tahrip etti, gelir dağılımındaki bozukluğu daha da ileri safhalara götürdü, eğitim sisteminde bozulmalara sebep teşkil etti, tarımla ilgili sıkıntılar meydana geldi, çevreyle ilgili yeterli hassasiyet gösterilemedi, sosyal yaşamda düzensizlikler ve bozukluklar meydana geldi, özellikle demografik yapı hakikaten çok bozuldu hep bakanlık bütçelerinde de gündeme getirdik, özellikle sığınmacı ve göç olayları nedeniyle ülkemizin demografik yapısındaki bozukluktan çok endişe duyuyoruz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım ve bu konuyla ilgili önlemlerin had safhada alınması, uygulanması ve burada topyekûn ülke olarak beraber hareket etmemizin gerektiğini de bir daha vurguluyorum enflasyon inmedi, tek haneli rakamlara inme hedefleri var fakat mümkün görünmüyor; halkımız daha da yoksullaştı, halkımızın cebindeki kara delik daha da büyüdü.

Yine, 2018 yılından bugüne bazı kalemlerle ilgili size bir bilgi vereceğim, ekonomik bozukluk, ekonomik sıkıntının nasıl had safhaya geldiğiyle ilgili. 2018 yılında geniş tanımlı işsizlik yüzde 17,6'ydı, bugün 21,8; 2018 yılında geniş tanımlı işsizlik sayısı 5 milyon 981 bindi, bugün 8 milyonu aşmış durumda, 8 milyon 273 bin. 2018 yılında enflasyon yüzde 15,39'du, bugün 61,5; yaşanan enflasyonun çok daha yüksek olduğu muhakkak, gerçek, bunu hepimiz biliyoruz. Dolar kuru aynı yıl 4,66'ydı, bugün 28,82; Euro kuru 5,41'di, bugün 31,42. Net döviz rezervimiz 27,9 milyar dolardı, bugün eksi 56,7 milyar dolar; brüt rezervler yüksek olmasına rağmen esas olan net rezervlerdir biliyorsunuz, burada da iyi durumda değiliz. Gram altın 190,48 liraydı, bugün 1.848 lira. Yine, böyle devam ediyor kalemler. En son, 2018 yılında kilogramı 3,84 olan biberin fiyatını da 30 lira olarak bugün görüyoruz. TÜRK-İŞ'in açıkladığı verilere göre 4 kişilik bir ailenin karnını doyurabilmesi için 13.334 lira, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için de yani yoksulluk sınırı olarak da 44 binin üzerinde bir rakam belirtiliyor.

Bir de Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, İletişim Başkanlığına değinmek istiyorum biraz. Bu kurumun tabii ki Cumhurbaşkanlığı bünyesi içerisinde -az önce siz de saydınız- çok önemli görevleri var, biz Dışişleri Bakanlığı bütçesini görüşürken de bunu ifade ettik. Özellikle dış ilişkilerde beraber hareket etmek, önemli konuların Dışişleri Bakanlığı bürokratları, Bakanı tarafından açıklanmasında fayda var. Ülkemiz için çok önem taşıyan konuların bazılarında direkt bu Başkanlık vasıtasıyla açıklamalar yapıldığını görüyoruz, bunu doğru bulmuyoruz. Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde hakikaten çok kaliteli bürokratlar var, yeni bir yönetimle de yoluna devam ediyor; bu konulara Bakanlığın özellikle dikkat etmesini istiyoruz. Ayrıca şunu da sormak istiyorum: Seçim süresi boyunca bu Başkanlığın harcamasında neden büyük bir artış meydana gelmiştir, bunun sebebi nedir? Bununla ilgili net bir açıklama yaparsanız sevinirim.

Kısa bir siyasi değerlendirmeden sonra, öncelikle Cumhurbaşkanlığı bütçesinin kısaca kendi içerisindeki bütçe yorumunu yapmak istiyorum. Bütçeniz 12 milyar 283 milyon, genel bütçenin yani 11 trilyon 89 milyarın binde 1'ine tekabül ediyor, geçen yıla göre de yüzde 85'lik bir artış olmuş, 6 milyar 637 milyondan buraya gelmiş. Burada da diğer bakanlıklarda da gördüğümüz gibi program dışı giderleri burada da görüyoruz; bunun da yedek akçeler olduğunu gördük diğer programlara yardım etmeyle ilgili, alakalı fakat bakanlıklarda bu program dışı giderler elastiki bir şekilde kullanılıyor programa bağlanmadan, bu bir keyfiyet hâline gelmiş Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Yani eskiden olduğu gibi bütçe içi fonlar, bütçe dışı fonlar gibi bütçenin kendi içerisinde de "programa bağlı ve program dışı giderler" şekliyle bir ikililik olmuş. Bütçe disiplini açısından ve kontrol ve denetim açısından bunu sağlıklı bulmuyoruz. Burada da Cumhurbaşkanlığının programıyla ilgili bütçe rakamı 5 milyar 406 milyon yani genel bakanlık, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 44'ü, dış politikayla ilgili ayrılan bütçe de yüzde 35'ine tekabül ediyor. Bu iki program bütçenin yüzde 79-80'ine aşağı yukarı ulaşıyor. Fakat alt detaylara baktığımız zaman şehircilik ve afet yönetimiyle ilgili ve sanayinin geliştirilmesiyle ilgili programlara çok düşük bütçe rakamları ayrıldığını gördük, sırasıyla 477 milyon ve 507 milyon. Buradaki desteklerin bütçeden artırılmasında fayda görüyoruz. Savunma sanayisiyle ilgili -az önce siz de ifade ettiniz- program başı ödeneklerle savunma sanayisinin desteklenmesini, ödeneklerin arttırılmasını, geliştirilmesini biz de olumlu buluyor ve destekliyoruz. Personel gideri bütçenizin yüzde 18'ine tekabül ediyor, cari transferlerin 1,588'i hazine yardımı.

Yine, hane halkı ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Bütün bakanlıklarda kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla ilgili ödenekler var, topladığımız zaman bunlar muazzam bir büyüklük oluşturuyor. Yine hane halkı ve işletmelere yapılan yardımlar var. Biz bunların nerelere, nasıl yapıldığını; bu firmaların, bu işletmelerin, bu kurumların neler olduğunu merak ediyoruz. Siz de bu yardımın detayıyla ilgili bize bilgi verirseniz seviniriz. Sermaye giderleri kalemi içerisinde yani 1 milyar 345 milyonluk tutarın içerisinde 680 milyonluk bir menkul büyük onarım gideri var yani menkullerle ilgili bu kadar büyük bir onarım nedir? Biz merak ettik, 680 milyonluk bir tutar bütçede teklif edilmiş, bu da sermaye giderleri içerisinde görünüyor. Bunun detayıyla ilgili bilgi alabilirsek seviniriz. Bir de 390 milyonluk sermaye giderinin de dağılımı nedir? Nerelere, nasıl yatırım yapılacağıyla ilgili bilgi vermenizi rica edeceğiz.

Burada, Cumhurbaşkanlığı bütçesinde önemli bir konu var. İdari İşler Başkanlığına verilmiş bir yetki var, İdari İşler Başkanlığının talebiyle veyahut da Cumhurbaşkanlığının kullanımına verilmiş gayrimenkul ve menkul malların tahsisiyle ilgili bir ihtiyaç hasıl olduğunda Başkanlığın talebiyle kamu kurumlarından ve yüzde 50'si kamu kurumlarına ait olan yerlerden yardım alınabiliyor. Geçtiğimiz yıl bu tip ne kadar yardım alındı? Çünkü bu da gizli bir bütçedir, böyle bir harcama yapıldı mı veya bu yıl yapılacak bir harcama var mı? Bunu da buradan ifade edeyim.

Savunma sanayisiyle ilgili bilgileri söylemiştik. Yine siz az önce ifade ettiniz, bağlı başkanlıklarla ilgili yapılan çalışmalar; hakikaten güzel olumlu çalışmalar var, ilgili ödenekler ayrılmış. Ben genel bütçeyle ilgili olarak devam etmek istiyorum. Şimdi, 2024 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe büyüklüğü 11 trilyon 89 milyar, bunun 8 milyar 437 milyonluk vergi gelirleriyle karşılanması bekleniyor fakat aradaki açık da 2 trilyon 651 milyarlık bir açık; bütçe açığı muazzam bir açık, genel bütçe büyüklüğünün yüzde 29'una tekabül ediyor. Bu oran hakikaten rahatsız edici bir oran, geçen yıla göre de yüzde 62 artmış, geçen yılda 1,632'ydi. Buradaki sıkıntı şu: Geçen yıl bütçe tahsisi teklifi yapıldığı zaman başlangıç ödeneğe göre tahmini bütçe açığındaki gelişmelere bağlı olarak bir net borçlanma limitiyle ilgili Cumhurbaşkanlığına bir yetki verdik. Yani şimdi tahmini açığın 1,632 civarında olacağı söyleniyor, bu yetkiye göre de eski kanundaki maddeye ilaveten Cumhurbaşkanına 3 kat borçlanma yetkisi verdik, bu rakam da 2 trilyon 186 milyarlık bir rakama tekabül etmişti yani hakikaten çok büyük bir rakamdı. Şimdi, bakıyoruz, buradaki açığımızı tahmin ediyoruz; işte, 2 trilyon 600 milyar civarında bir açık tahmin ediyoruz. Geçici maddeyle verilen bu yetki tekrar kullanılacak mı? Çünkü mevcut duruma baktığımız zaman, bu mevcut bütçenin ek bütçeyle 2024 Haziranında veya Temmuzunda tekrar karşımıza geleceğini düşünüyorum. Bu yetkinin kullanılmamasını özellikle buradan talep ediyoruz. Gerçekten, eğer kullanılacak olsa 8 trilyon 768 milyarlık bir rakam olacak, aynı geçici maddeyle ilgili olarak, kullanılırsa 8 trilyon 768 milyar; bu, mevcut bütçemizin yüzde 79'una tekabül ediyor yani resmen ikinci bir bütçe gibi. Bu borçlanma yetkisinin mutlaka kısıtlanması, kanunda -eskiden olduğu gibi- Maliye Bakanlığına yüzde 5, Cumhurbaşkanlığına yüzde 5 şekliyle uygulanmaya devam edilmesi, kat uygulamalarından vazgeçilmesi... Onun için de bütçedeki kaynakların etkin bir şekilde kullanılıp ilgili tasarruf tedbirleriyle, en azından burada öngörülen bütçe açığının üstüne çıkılmamasını önemli buluyoruz. Bunu buradan ifade etmek istedim.

Bu bütçenin en önemli kronik sorunlarından biri de faiz giderleri, 1 trilyon 254 milyar, çok ciddi bir rakam. Bu faiz gideri 2023 yılında 646 milyarmış, yüzde 94'lük bir artışla bu rakamlara gelmiş. Bütçe büyüklüğüne oranladığımız zaman, bütçenin yüzde 11,3'üne tekabül ediyor, vergi gelirlerinin ise yüzde 14,86'sına tekabül geliyor. Biz bu bütçede borç ve faiz sarmalına girmiş durumdayız yani biz bu faiz giderlerinden bir an önce kurtulmak zorundayız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Kurtulamadığımız müddetçe de bizim bütçe disiplinini sağlamamız, rahatlamamız, ekonomiyi rahatlatmamız mümkün değil. Tabii ki bunun için neler yapılması lazım? Üretimi artırıcı, istihdamı artırıcı, ihracatı geliştirici projelerin hayata geçmesi lazım. Siz de bunları sürekli vurguluyorsunuz.

En son, yine, ihracatçılar için kurumlar vergisiyle ilgili avantajlar sağlayacağınızı da ifade ettiniz. Yine, biz burada bir bütçe toplantısında, ihracat gelirlerinin kurumlar vergisi yüzde 20'den yüzde 25'e çıktığında -eskiden yüzde 19'du- yüzde 5 iskontoyla yüzde 20 olsun yani yüzde 1 maliyet arttı, artırmayalım demiştik. Şimdi, siz tekrar yüzde 5 indirmeyi düşünüyorsunuz. En azından oradaki önerimizin dikkate alındığını düşünüyoruz. Daha iyi bir indirim şekliyle ihracat gelirlerinin kurumlar vergisi açısından ihracatçıların rahatlatılması, maliyetlerin aşağıya çekilmesi açısından önemli. Bu nedenle, borçlanma tabii ki yapılacak ama net borçlanma hasılatı yaratıp, borç faizlerini ödeyip, anaparaları da tedricen aşağıya çekip bütçedeki borç miktarlarımızı indirmeliyiz. Bunu da yapmak için de hem iç piyasada hem de dış piyasada gerekli güveni sağlamalıyız. Gerekli güveni sağladık mı? Maalesef sağlayamadık, gri listedeyiz. 21 Kasım 2021 tarihinde Uluslararası Mali Eylem Gücü yani FATF bizi gri listeye aldı kara paranın aklanması ve terörün finansmanıyla mücadelede yetersiz kaldığımız için. Bir de cari açığın finansmanıyla ilgili olarak kaynağı belli olmayan para girişi var. 1984-2001 yılları arasında 1.7 milyar dolar kaynağı belirsiz para girişi varken sadece AK PARTİ döneminde 76,7 milyar dolar -ki biraz geriden geliyoruz bu rakamla ilgili- kaynağı belli olmayan para girişi var, ben bunun biraz daha yukarıda olduğunu düşünüyorum, tahmin ediyorum. Bunun için kara parayla ve terörizmin finansmanıyla mücadele de ciddi şekilde hareket etmemiz lazım.

Sizinle bir şey paylaşacağım müsaade ederseniz. Bu liste, kara para ve terörizmin finansmanıyla ilgili kararlı mücadele yapmadığımız için 2016 yılından itibaren ülkemizde bulunan uluslararası suç örgütü liderlerinin, kişilerinin, uyuşturucu baronlarının karıştığı olaylarla ilgili bir liste. Yaklaşık 26'nın üstünde bir rakam var, buraya alamadığım en az 20 tane daha İçişleri Bakanlığımızın son operasyonlarıyla ilgili gelişmeler var. Bu arada İçişleri Bakanlığımıza, Emniyet güçlerimize ve güvenlik güçlerimize de teşekkürlerimizi iletiyoruz. Gerçekten, bu konuda önemli bir savaşa girdiler, mücadeleye girdiler fakat bunlar çok önceden yapılabilirdi Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Bunu da niçin söylüyorum? Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Mahkemesinin bir kararı var, onu da size göstereyim. 28 Mayıs 2021'di yanlış hatırlamıyorsam, Türkiye'de yaşayan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akay, iki dakika ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

CEVDET AKAY (Karabük) - Suç kararı var yani yaklaşık üç yıl önce suç örgütü liderlerinin ülkemizde olduğunu ifade etmişler Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım ama şu ana kadar hiçbir işlem yapılmamış, bunların yakalanmasıyla ilgili yeterli mücadele edilmemiş. Bizim gri listeden çıkmamız için bu mücadelenin yoğun bir şekilde olması gerekiyor, maliye politikası ve para politikasıyla beraber desteklenmesi gerekiyor. Eğer kararlı mücadele yapmazsak, gri listeden çıkmazsak ülkemizin rahatlaması, sabit sermaye yatırımlarının gelmesi çok zor. Bu konuda kararlılıkla mücadele etmemiz gerekir.

Söyleyeceğim daha çok konu var esasında ama önemlilerinden tekrar seçeyim. Program dışı giderlerin ve hazine yardımlarının disipline edilmesi... Dış proje kredileri var özellikle Ulaştırma Bakanlığında. 2024 bütçe teklifinde dış proje kredileri 4 milyarın üzerinde sadece Ulaştırma Bakanlığında. Bunların nereye kullanıldığının, nasıl kullanıldığının önemi var. Yine, bütçe kanununun 12'nci maddesinde borçlanma limitleri var hazine garantisi, devlet iç borçlanma senedi çıkarmak, taahhüt vermekle ilgili; 9 milyar dolar, 332 milyar TL ve 1,5 milyar dolarlık bir borçlanma yetkileri var. Bu rakamlar çok büyük rakamlar. Hesapladığımız zaman da 600 milyar TL'nin üzerinde bir borçlanma yetkisi oluyor. Bu dış proje kredileri dâhil borçlanılan projelerle ilgili, borçlanmayla ilgili kaynakları nereye kullanıyoruz, nasıl kullanıyoruz? Bu, önemli bir sorun. Bu firmaların neler olduğunu merak ediyoruz. Yatırım taahhütlü avans kredilerinin kimlere kullanıldığı konuları... Yani bütçedeki kaynakların etkin kullanımı ve dağılımıyla ilgili sorunlarımız var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Akay.

CEVDET AKAY (Karabük) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayınız lütfen.

CEVDET AKAY (Karabük) - Tamam.

Önceliklerin iyi belirlenerek faiz giderleri ve bütçe disiplininin sağlanması gerekiyor. Bu kurallara, bu kaidelere uygun hareket edersek önümüzdeki dönem ülkemiz için daha rahat olacak diye düşünüyorum.

Bütçemizin hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum.

Sağ olun.