KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Plan ve Bütçedeki görüşmelerimizin hemen hemen sonuna geliyoruz. Burada her bakanlık bütçesi görüşmelerinde vatandaşımızın bizden sormamızı istediği, iletmemizi istediği düşünceler oluyor Sayın Bakanım. "Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı" deyince de vatandaşın aklına ilk gelen konu, cebinden milyarlarca lira para çıkmasına neden olan kamu-özel iş birliği projeleri geliyor. Vatandaş cebinden niye bu paraların çıktığını, bu paraların kimlere verildiğini, daha ne kadar bu kamburu sırtında taşıyacağını soruyor Sayın Bakanım. "Milletin cebinden tek kuruş çıkmıyor." diye pazarlanan, "ihya projeleri" diye reklamı yapılan bu işlerden vatandaş memnun değil anlayacağınız. Bu projeler ülkemizde, bütçemizde âdeta bir kara delik hâline geldi. Vatandaştan vergilerle, ÖTV'lerle toplanan para yap-işlet-devret, yap-kirala-devret ve benzeri kamu-özel iş birliği projelerine ve müteahhitlere aktarıldı. Bu bütçe gösteriyor ki vatandaşın vergisi müteahhitlere aktarılmaya devam edecek.

Değerli milletvekilleri, bu durum zaten Sayıştay raporunda da yer almış. Gerçi Sayıştay raporlarına değineceğim ama raporun 6'ncı sayfasında şu bilgiler yer almakta: 2022 yılı bütçe ödenekleri ve gerçekleşmelerine bakıldığında, 2022 yılı ödeneğinden en yüksek payın sermaye giderleri için ayrıldığı, sermaye giderlerini ise cari transferlerin takip ettiği görülmekte. Sermaye giderleri kapsamında yapılan 84 milyar 79 milyon tutarındaki harcamanın 72 milyar 704 milyon TL'si gayrimenkul sermaye üretim giderleri için, 7 milyar 74 bin TL'si ise gayrimenkul alımları ve kamulaştırma için yapılmış. Cari transferler kapsamında yapılan 36 milyon 424 bin TL tutarındaki harcamanın 36 milyon 359 milyon TL'si ise yap-işlet-devret projeleri için yapılan garanti ödemelerinden oluşuyor. Tekrar söylüyorum: "Vatandaşın cebinden beş kuruş çıkmayacak." denilen yap-işlet-devret için 2022 yılında vatandaştan toplanan vergiden 36 milyon 359 bin TL ödeme yapılmış yani Karayolları Genel Müdürlüğünün 2022 yılında yol yapımlarına yaklaşık harcadığı para 72 milyar, kamu-özel iş birliğine ödenen para hemen hemen bunun yarısı, 36 milyar. Peki, 2023 yılında ne olmuş, ona da bakalım. Karayolları Genel Müdürlüğünün 2023 yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu'na göre bu yılın ilk altı ayında garantili projeler için Karayollarının kasasından 23 milyar 768 milyon para çıkmış. 2022 yılının ilk altı ayında aynı kalem için Karayolları Genel Müdürlüğü müteahhitlere 88 milyar 901 milyon ödeme yapmış, bu yılın aynı döneminde yüzde 167 artış yaşanmış.

Bu yılın başında otoyol ve köprülerde garanti ödeme için başlangıç ödeneği 53 milyar 650 milyon TL olarak belirlenirken yeni tabloya göre yıl sonu gerçekleşme tahmini de 60 milyar 116 milyon olarak öngörülmüş yani vatandaşın parasını garanti ödemeleri adı altında müteahhitlere aktarmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Sayıştay raporundan bazı veriler verdim yukarıda ama verilere de ulaşamadım, bazı verilere de ulaşamadım. Neden dersiniz? Çünkü Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ilişkin 2022 yılı Sayıştay Raporu adeta kuş olmuş, kırpılmış, kesilmiş, biçilmiş ve 27 sayfadan ibaret olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş durumda. 2021 yılı raporu 90 sayfa, 2020 yılı raporu 180 sayfa, 2019 yılı raporu 146 sayfa olan Bakanlığa ilişkin Sayıştay raporunun 2022 yılında bir anda sayfa sayısı 27'ye inmiş.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ya bu Sayıştay 2022 yılına ilişkin denetimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlaması gereken çok az aksaklık tespit etmiş ya da raporun kısalma nedeni denetim süreçlerine müdahale edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşan rapor metninin sistematik bir biçimde budanmış olmasıdır. Burada şeffaflık nerede? Anlamak mümkün değil. Yani devletin, milletin parası harcanacak ama bununla ilgili sağlıklı verilere ulaşamayacaksınız. Öte yandan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2022 yılı Sayıştay Raporu'nda gözlemlenen kuş olma durumu, aynı şekilde Karayolları Genel Müdürlüğünün 2022 yılı raporu için de geçerli. Karayolları Genel Müdürlüğünün 2020 yılı raporu 103 sayfa, 2021 yılı 133 sayfa olmasına rağmen 2022 raporu 57 sayfa olarak Meclise sunulmuş. 2022 yılı raporunda önceki yıllara ilişkin raporlarda yer alan ihale usulsüzlükleri ya da KÖİ projelerindeki usulsüzlük bulgularından eser bile yok. Bunun anlamı bu usulsüzlüklerin son bulmuş olması değil Türkiye Büyük Millet Meclisine raporların gelmesinin bir şekilde engelleniyor olması diyorum ve bunu da açıkça zaten raporun eksikliğinden görebiliyoruz.

Yine, Sayıştay raporunda yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilen otoyol projelerinde hizmet imtiyaz varlığı ve gelecek dönemlere ait muhtemel vazgeçilen gelire ilişkin muhasebe kayıtlarının mali tablolarda gerçek değerleriyle yer almadığı görülüyor. Sayıştay bu bulguda, KÖİ projelerinin kamuya gelir kaybı yoluyla yüklediği bir diğer maliyete de dikkat çekmiş. Yani Sayıştay raporu diyor ki: "Değerli arkadaşlar, yap-işlet-devret olarak özel sektöre yaptırılan bir ulaştırma projesinde devlet gelir garantisi ödemesi yapmasına ek olarak, söz konusu projeden elde ettiği muhtemel gelirden de vazgeçmektedir." Karayolları Genel Müdürlüğü ise mevzuat ihlali yaparak bu kaybı mali tablolarda maalesef göstermemiştir. Müteahhitlerinize bu halkın bütçesini garanti etmeye maalesef bayılıyorsunuz ama denetim, kalite, kontrol ve iş güvenliği konularını sevmiyorsunuz.

Bakın, Sayıştay raporunda yine dikkat çeken bir konuyu aktarmak isterim. Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen sektör denetimlerine ilişkin yapısal sorunların bulunduğu saptanmış, yapılan incelemede Genel Müdürlük tarafından yürütülen denetim faaliyetlerinde görev alan personel sayısının etkin denetim yapabilmesi için yeterli olmadığı öngörülmüş. Genel Müdürlüğün görev, yetki ve sorumluluk alanının kara yolu, demir yoluyla tehlikeli mal ve kombine taşımacılığı için kapsamlı alanlar olduğu da göz önünde bulundurulduğunda denetim faaliyetlerini yürüten personel sayısının yeterli olmadığı görülmekte. Kamu idaresi de denetim faaliyetlerinin yurt geneline yayıldığında beklenen seviyede olmadığını kabul etmiş ve yeterli sayıda ve eğitimli personel olmamasıyla birlikte, denetim personeline verilen görev yolluklarının günün şartlarına uygun olmamasından dolayı etkin denetimlerin yapılmadığını belirtmiş. Sonuç olarak, devletin vatandaşına karşı en temel sorumluluğu olan vatandaşın maruz kaldığı uygulamaların kamusal açıdan denetlenmesi hayata geçememiştir. Soruyorum Sayın Bakanım: İnsanlarımızın canı bu kadar kıymetsiz mi? Demir yollarında durum gerçekten içler acısı. Personel sayısı yetersiz, mevcut personel fazla mesailerle âdeta sömürülüyor, tren kazaları meydana geliyor ve hesap sorabilecek hiçbir yetkili makam yok. Demir yollarında sinyalizasyon sorunu büyük problem olarak karşımızda durmaktadır. Son yirmi yılda yüzlerce kaza meydana gelmiş. Bakın, bugün Çorlu tren kazasının duruşması var. Hani sizde âdet, kazaları kadere bağlıyorsunuz ya, kader bu ya, Çorlu tren kazasının 17'nci duruşması Ulaştırma Bakanlığı görüşmelerine denk geldi. Aralarında çocukların da olduğu 25 kişinin hayatını kaybettiği, 318 kişinin yaralandığı kazanın üzerinden neredeyse altı yıl geçti. Bu, 17'nci duruşma, tutuklu sanık yok, bu kazada sorumluluğunu ihmal eden hiçbir üst düzey yetkili dava dosyasına bile giremedi; bunu da buradan tekrar hatırlatayım. Denetime bütçe ayırmamanın sonucu, sorumluluğu, bu insanların yaşadığı can kaybıyla ölçülüyor.

Değerli arkadaşlar, demir yollarını uzun süredir gündeme taşıyan bir diğer konu da özelleştirme planları. Demir yollarının serbestleştirilmesine yönelik yasa 2013'te çıktı, 2017'de ilk ayrışma gerekçeleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık AŞ kuruldu. Şimdi, bunun daha da genişletilmek istendiği iddiaları var. Şu anda iki firma demir yollarında taşımacılık yapıyor. Yeni lisans alan firmaların da yakında işletmesi olacak, tüm bunlar özelleştirmenin altyapısı mı Sayın Bakanım, bunu da sormak isteriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Erdem, buyurun lütfen, bir dakika veriyorum.

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Binali Bey'in Ulaştırma Bakanlığı yaptığı dönemde Antalya için hızlı tren vaadi vardı. Sayın Bakanım, gerçekten yıllardır ortada tren yok, bari bugün bir merkeze bir vagon koyun; Antalya turistik bölge, turistler en azından fotoğraflarını çektirsin; biz de öyle avunalım diyorum.

Görevinizde başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.