Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Kişisel Verileri Koruma Kurumu c) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ç) Türkiye Adalet Akademisi d) Hâkimler ve Savcılar Kurulu e) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu f) Anayasa Mahkemesi g) Yargıtay ğ) Danıştay |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 21 .11.2023 |
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bugün çok şanslısınız, normalde beş dakikada 50 soruyu tek nefesle sorabiliyorum ama hastayım, o yüzden az soru soracağım.
ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Çok geçmiş olsun, Allah acil şifalar versin.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Sağ olun, teşekkür ederim.
Başlarken şimdi, son üç günde iki ayrı makamdan bana yargının, yargı meselesinin ne kadar siyasal olduğunu hatırlatan 2 kişiden bahsetmek istiyorum: Birincisi Diyarbakır'da 18 Kasım günü yapmak istediğimiz basın açıklamasını engelleyen bir amirin söylemiydi. Amir bey, bana "Bazı yasalar uygulanır, bazıları uygulanmaz." demişti. Ben ona 5275'ten, 2911'den bahsederken o en sevdiği yasanın TMK olduğunu, isteğine göre onu uygulayacağını söylemişti. Dün de Sayın Hakan Fidan dedi ki: "Bazı davalar politiktir, siyasaldır, siyasal muameleler gerektirirler." Onun tutanaklarını aldım, size vereceğim, belki kendisiyle konuşursunuz kimin görev alanı nereye giriyor diye.
Bu konuşmanın bütününde bahsetmek istediğim şey: Düşük kaliteli, insanlığa sığmayan, rezil iddianamelere imza atan savcı ve hâkimlerden bahsetmek istiyorum. Birincisi, Türkiye'nin Suriye'de işgal ettiği bölgelerden 2018-2019 yılından beri getirdiği savaş esirleri. Şimdi, bunları buraya getirip bu insanlara şöyle suç isnatları yapılıyor, diyor ki: "Devletin birliğini, bütünlüğünü bozmak." Suriye'ye gidiyor bu devlet, oranın birliğini bütünlüğünü bozuyor, oradaki insanları buraya getiriyor ve diyor ki: "Siz devletin birliğini, bütünlüğünü bozdunuz ve adam öldürdünüz." Kimi öldürdüklerini söylemiyor, hangi silahla öldürdüklerini söylemiyor ve bu öldürme eylemine dair herhangi bir kanıt sunmadan yaklaşık olarak 200 kişiye ağırlaştırılmış müebbet veriyor. Bu insanların elinde yani yapılan bütün bu patlayıcı testlerinde, işte, benzer başka testlerde veya tanımlamalarda hiçbir kanıt yok. 6 bin sayfa iddianame inceledim, tutanak inceledim, bunların hiçbirinde bu insanları ağırlaştırmış müebbete mahkûm edecek bir veriye rastlamadım. Size buna dair yapmış olduğum bir araştırmanın çıktısını getirdim, bunu ileteceğim ve size, bu karara imza atan savcı ve hâkimlerle ilgili bir işlem yapıp yapmayacağınızı sormak istiyorum. Bu hâkimler Urfa'dalar, bu hâkimler Hatay'dalar, bu hâkimler sınır bölgelerinde, Türkiye'nin sınır bölgelerinde operasyon yaptığı kentlerde faaliyet yürütmektedirler.
İkinci bahsetmek istediğim şey TJA'lı kadınlar. Yaklaşık bir yıl tutuklu kaldı bu kadınlar, Sincan Cezaevinde tutuklu kaldılar ve iddianamelerinde şununla suçlandılar: "Siz, ölmüş bir adamla ölümünden sonra 300 defa konuştunuz." dediler, "Siz, aynı anda iki yerdeydiniz." dediler, "Siz, insanların erişiminin olmadığı bir yere gittiniz." dediler aynı anda başka yerde oldukları için, "Size babanız para vermiş." dediler, "Sizin erkek kardeşiniz varmış." dediler. Şimdi, bunu mübalağa yapmak için söylemiyorum, gerçekten böyle yazıyordu ve insanlar bir yıl tutuklu kaldı bunun için Sincanda. Mesela, bu hâkim ve savcılar hakkında bir inceleme yapacak mısınız?
Örneğin, Mazlum İçli. Mazlum İçli'nin iddianamesinde, Mazlum İçli'ye isnat edilen suç sırasında Mazlum İçli'nin bir düğünde olduğu görüntülerle kesinleşmiş durumda ve Mazlum'a ağırlaştırılmış müebbet veriliyor. Bu hâkim ve savcı hakkında bir inceleme yapacak mısınız Sayın Bakan? Umuyorum ki bir hâkimiyet geliştirirsiniz.
Mesela, Rojavalı tutsaklar meselesine geri dönmek istiyorum. Burada, Rojavalılara şöyle bir yalan söylenmiş, gerçekten böyle denmiş, demişler ki: "Birbirinize terörist derseniz etkin pişmanlıktan faydalanıp serbest kalacaksınız." Ve bunu onlara tercümanlıklarını yapan jandarmalar söylüyor. Şimdi, bu kişilerin getirilme koşullarını aktarmak istiyorum. Bulundukları yerlerde yani işgal edilen yerlerde Türkiye'nin desteklediği Suriye Millî Ordusu bu insanlardan 10 bin dolar para istiyor. "Bana 10 bin dolar vermezsen seni Türkiye'ye veririm, senin bana karşı savaştığını söylerim ve orada ömür boyu kalırsın." diyor. Bu insanların aileleri onları arayamıyor, bu insanların aileleri onlarla görüşemiyor, bunlar avukat bulamıyor, bunlar tutuklu kaldıkları altı ay boyunca sabuna erişemediler, sabuna, üstlerinde kıyafet yoktu yani, Urfa'da gardiyanların dayağına maruz kaldılar. Onların eğer polis merkezinde hazırlanmış tutanaklarına bakarsanız, fotoğraflarına bakarsanız hepsinin gözü patlamıştır, hepsinde morluklar vardır, dayak yemişlerdir Sayın Bakan ve bu ifadelerle yani dayak altında verilen ifadelerle insanlara ağırlaştırılmış müebbet verdiler.
Yine, Bakanlığınızdan aslında son yıllarda göremediğimiz bir şeyden bahsetmek istiyorum. Adli sicil istatistikleri. Mesela, Sayın Bakan kaç tane ağırlaştırılmış müebbetten hükümlü bulunan kişi vardır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Toparlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Bunların, suç dağılımlarına ve milliyetlerine yani ait oldukları ülkelere göre dağılımları nedir, hangi cezaevlerindeler bunu söyleyebilir misiniz.
Bir de yine Türkiye'nin işgalci olduğu bölgelerde belediye hizmeti veriliyor, valilik var, Türkçe eğitim veriliyor, her şey var. Mesela, Adalet Bakanlığınız orada adalete erişimle ilgili herhangi bir şey sağlıyor mu? Örneğin, Afrin'de 21 Martta "Nevroz" kutlayan kişiler Suriye Millî Ordusu tarafından katledildiler "Nevroz" kutladıkları için. Örneğin, onlar kime şikâyette bulunacaklar? Size mi bulunacaklar yoksa onları katleden Suriye Millî Ordusuna mı? Çünkü bunların maaşlarını Türkiye ödüyor. Eğer Türkiye ödüyorsa o zaman Türkiye'nin bu adaleti sağlama yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor.
Bir de Anayasa Mahkemesinden birinin burada olduğunu biliyoruz. Demirtaş kararı niçin geciktiriliyor? Demirtaş'ın ihlal için yaptığı başvuruda nasıl bir takvim beklemeliyiz? Ne zaman bu karar çıkar?
Teşekkür ediyorum, sağ olun.