KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan, Kalkınma Bakanlığının, İstatistik Kurumunun, bölgesel kalkınma idarelerimizin değerli mensupları, değerli planlama uzmanları ve çok değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Tabii, bu Kalkınma Bakanlığının bütçesinin böyle gecenin bir yarısında gelmesi pek iyi olmadı ancak takvim sıkışık olduğu için bu vakitte görüşmek durumunda kalıyoruz çünkü söyleyecek çok şey var, konuşulması gereken çok fazla konu var.

Şimdi, planlamacılar bilirler, kamu yönetimi toplam faktör verimliliğinin önemli unsurlarından bir tanesidir. Yani kamu yönetiminde iyi işler yapıyorsak faktör verimliliğine olumlu etkisi olur, iyi işler yapmıyorsak faktör verimliliğine olumsuz etkisi olur. Nitekim, 2007-2013 döneminde -2014'ü bende yok, ben eski verilerle konuşuyorum- toplam faktör verimliliğinin büyümeye etkisi negatif 0,5 yani toplam faktör veriminde hiçbir etki olmasaydı ortalamada 2007-2013 döneminde 0,5 puan daha fazla büyüyecektik. Burada çok iyi şeyler yapmadığımız ortada.

Şimdi, az önce bir kıymetli vekilimiz de ismini zikretti, ben tabii bugün emekli olan TÜİK başkanımız Birol Bey'in isminden bir bahsetmek istiyorum. Birol Aydemir çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle örnek alınabilecek bir arkadaşımızdır. Bence tabii kişisel tercihidir emekli olmak ancak kötü kamu yönetiminden kaynaklanan bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Siyasi görüşlerimiz hiç Birol Bey'le aynı olmadı ama dediğim gibi çok değerli bir arkadaşımızdır. Bence kamu için büyük bir kayıptır yani bu genç yaşta Birol Bey'in emekli olması bence çok da hoş bir şey değil.

Diğer bir husus: Bu konuya girip girmeme konusunda Sayın Bakan hakikaten çok düşündüm ancak çok kısa söyleyeceğim ama eğer siz arzu ederseniz daha sonra girilebilir çünkü kişiselleştirmek istemiyorum fakat son dönemde Kalkınma Bakanlığında 2 tane genel müdürün görevden alınması da... Hiç adilane olmayan, vicdani olmayan nedenlerle 2 tane arkadaşımız görevden alınmıştır. Bu da yani kötü kamu yönetiminin bir örneği de budur. Tabii, olayın bir tarafında ben olduğum için şimdi arkadaşlar da merak ediyor olabilir ama vaktimi onunla harcamak istemiyorum. Ama bu tartışmayı eğer siz açmak isterseniz ben de bu konuda fikirlerimi daha detaylı bir şekilde söylerim. Ben de bu 2 arkadaşımıza yani bunları suçlanarak yani suçlanmaya ve suç aramaya çalışarak bu arkadaşların görevden alınması, hakkında soruşturma açılması hiç hiç yakışmadı, Kalkınma Bakanlığının geleneğine de yakışmadı. Geleneğinde olmasa bile adilane bir şey değildir ama en azından ben, bu 2 arkadaşı 20 yıla aşkın süredir teşkilata hizmetlerinden dolayı onlara teşekkürle isimlerini zikretmek istiyorum Sayın Ahmet Çelikoğlu ve Sayın Salih Köse'yi.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Usta, anlatın, bizim de bilgimiz olsun.

ERHAN USTA (Samsun) - Onu vaktim dışında anlatmam lazım çünkü bir on dakika, belki Başkan bir yirmi dakikaya uzatabilir ama söylenecek çok konu var, onun için şimdilik böyle kalsın, Sayın Bakanın takdiridir eğer kendisi konuyla ilgili bir şey söylemek isterse biz de şey yaparız.

Şimdi, Devlet Planlama Teşkilatının bakanlığa dönüştürülmesi son derece yanlış olmuştur. Bunu burada mutlaka söylemek durumundayım. Bu konuya ilişkin Sayın Bakan zaten benim görüşlerimi biliyor. Bu iş bir oldu bittiye getirilmiştir. KHK'ların yanlışlıkla hep diğer bakanlıklar da yeri geldikçe söylüyordum, burada da çok büyük bir yanlışlık yapılmıştır, Türkiye'yi uzun dönemde çok etkileyecek bir yanlışlık yapılmıştır, bunun bilmiyorum Hükûmetiniz ne kadar farkında. Sayın Bakan, çok açıkçası kişisel olarak da sizin bu işte sorumluluğunuz olduğunu, yeteri kadar bu işe engel olma yolunda gayret etmediğiniz için sorumluluğunuz olduğunu düşünüyorum.

Diğer bir sorumluluğunuz da, tabii, bu hiç kendiliğinden olmamıştır. Yani yıllardır iş yapış tarzlarımız, teşkilatı odakladığımız yerler, yaptığımız işler teşkilatın kapanması sonucunu da bir anlamda doğurmuştur. Bunun da detaylarına girmeyeceğim ama böyle özellikle bakan ve müsteşar düzeyindeki odaklanma hatası, aşırı bir şekilde bölgesel konulara, uygulamaya ilişkin konulara odaklanılması, makro ekonominin tamamen pratik olarak başka kurumlara bırakılması ve "Madem siz, bu işe çok meraklısınız, alın size bir bakanlık yapalım da bu işi görün." dercesine Devlet Planlama Teşkilatı kapatılmış bakanlık yapılmıştır. Bunun Türkiye sıkıntısını çekecektir. Bu yanlıştan dönülmesi lazım. Yani bunun yanlış olduğunu kabul ettiğinizi de düşünüyorum. Bu yanlışlıktan geri dönülmesi lazım. Ama bu nasıl olur, bundan sonra yapılabilir mi, yapılamaz mı? Uzman kalitesini, her şeyi etkiliyor, davranışları etkiliyor, kültürü etkiliyor ama zararın neresinden dönülse kâr orasıdır diye düşünüyorum. Bu konuya ilişkin de notlarımda çok detay var ama onları da geçeceğim.

Şimdi, orta vadeli program 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanunu sonrasında kazanılmış, Türkiye'nin kazandığı çok önemli, kıymetli bir dokümandır, on birincisi çıkartıldı. Son orta vadeli programda, Sayın Bakan, daha doğrusu 2016-2018'in birinci versiyonunda, bu ikinci seçim öncesindeki birinci versiyonunda OVP'nin kredibilitesinin çok ucuza harcandığını düşünüyorum. Maalesef böyle bir şeyi keşke yapmasaydınız. Yani orada on tane orta vadeli programda olan kişi başına geliri dolar cinsinden bir şeyleri gizlemek adına oradan silmeniz son derece OVP'nin kredibilitesi açısından sarsıcı olmuştur. Bunu satır aralarında diğer hususlarda bunu da görüyoruz. Keşke böyle bir şey olmasaydı ama ikincisinde bu hatadan dönüldü, tekrar kişi başı gelir konuldu. Yani bunu tabii saklamanın, gizlemenin kimseye bir faydası yok, meseleleri çözmek lazım, meseleleri iyiye doğru götürmemiz lazım hatta orada bir dip not garabeti vardı yani birinci versiyonda, Allah'tan, neyse onlar kaldırıldı.

Şimdi, bundan sonraki anlatacaklarım Sayın Bakan, ben burada yeri geldikçe diğer bakanlıklarda da zaman zaman anlattım, buradaki komisyondaki arkadaşlarım açısından tekrar olacaktır ama esas muhatabı da burası yani topluca muhatabı burası. İşte, 2011'de söylenilen hedefler, 2000 plan hedefleri, 2023 hedefleri çünkü bu çalışmaları teknik olarak yapan yer, mutfağı Devlet Planlama Teşkilatı eski ismiyle, yeni ismiyle Kalkınma Bakanlığıdır. O yüzden, burada biraz fazla vaktim olacak, inşallah, Sayın Başkan bize müsamaha gösterir.

Şimdi, aslında çok kısa kısa gideceğim buralarda yine. 2011 seçimlerinde vaadedilen 2015 hedeflerinin tutturulamadığını herhâlde siz de takip ediyorsunuzdur. 2015 için 1,1 trilyon dolar millî gelir derken, şu anda 2015 için yine orta vadeli programda sizin tahmininiz 722 milyar dolardır. 1.076.722. Kişi başı gelir 14 bin dolardayken 900.200 dolar kişi başı gelir bugün 2015 için. Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Bunu enflasyonda, ihracatta, işsizlik oranında, hepsinde benzer şeyleri görebilirsiniz. Türkiye, çok hızlı bir şekilde, 2015-2018 ve 2023 hedeflerinden uzaklaşmıştır. Belki şöyle başlamam gerekirdi, ben bunu Meclisteki, Genel Kuruldaki konuşmalarımda da, televizyon programlarında yeri geldikçe hep söylüyorum: Türkiye ekonomisi, nedenlerinin ne olduğuna girmiyorum ama, 2007, 2008'e kadar güzel bir performans göstermiştir fakat 2008 kırılmadır, 2008 sonrası Türkiye ekonomisinin performansı son derece kötü olmuştur. Bütün bunlar da önceki performansın devam edeceği varsayımlarıyla yapılmış işler olduğu için bugün bu hedeflerde Türkiye maalesef çok geri kalmıştır.

Şimdi, mesela plan hedeflerine bir bakalım. Aslında hiç bakmaya da gerek yok. Yani plan mevta olmuştur artık, kalkınma planı. İki yılda, iki buçuk yılda planın hedefleri açısından bu kadar çok, yani "mevta" denilecek kadar hedefleri açısından bir durumda olması üzücüdür Türkiye açısından. Mesela, biz planda 1,3 trilyon dolar millî gelir hedeflemişiz. Şu anda, orta vadeli programda -yine sizin tahmininiz, yani hiç kendim tahmin kullanmıyorum ben- 854 milyar dolara revize ediyorsunuz. Yaklaşık -150 oradan, 250- 400 milyar dolar civarında bir sapma. "Şimdi kişi başı gelir 16 bin dolar." diyoruz. 10 bin dolar, 10,7. Yani "10 bin 659 dolar" diyorsunuz. İşsizlik oranı, yeni seneye göre adapte edersek, 6,4 planda, şu anda 9,6. İhracat...

Bunları söylüyorum ki, arkadaşlar şunu söyleyebilirler: "Ya, bu işleri çok iyi bilmeyenlere karşı sen bunları hep anlattın, durdun, hadi bakayım bir de planlamacılara anlat da görelim." diye birisinin aklına gelir diye söylüyorum. Arkadaşlarımız burada.

ŞAHAP KAVCUOĞLU (Bayburt) - Herkes biliyor.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Aklımız başımızda.

ERHAN USTA (Samsun) - Mesele yok o zaman.

Teknik olarak arkadaşlarımız burada. "İhracat 277 milyar dolar" demişiz arkadaşlar, planda denilmiş. "Şu anda 201 milyar dolar" diyoruz, yine hedef, yani Hükûmetin hedefi. Dolayısıyla, 2008 yılında Türkiye ulaştığı 10 bin 444 doları 2018'de hedeflemektedir nominal olarak, dolar cinsinden. Yani reele getirdiğinizde, 10.444 dolar... Onu planlamacı arkadaşlara bir soru olarak da yöneltelim Sayın Bakanım, yani "2008 fiyatları ile şu anda hedeflediğimiz 10.659 2018 kişi başı gelir, 2018 dolar fiyatlarıyla nedir?" diye de bir soru soralım. Lütfederseniz, o sorunun cevabını da bize verirseniz seviniriz. Ama yaklaşık 8 bin dolara düşüyor. Yani Türkiye on yılını kaybetmiştir, onu çok rahatlıkla söyleyebiliriz.

Şimdi, 2023'e de, tabii, 2018 hedefleri göçünce 2023 hedefleri de otomatik olarak göçüyor. Onun üzerinde zaten durmaya gerek yok. Yani ihracat bazı şu anda 277'den 200'e düşünce 500'ü bulmak için 2,5 katına çıkarmanız gerekiyor. Böyle bir performans ne Türkiye açısından ne de dünya konjonktürü açısından olabilecek bir performans değil. Dolayısıyla, zaten sunumda kaçırdıysam sözümü geri kalırım tabii.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Pozitif ayrımcılık yaparak ek süre veriyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim, sağ olun Başkanım.

Yani sunumda da zaten 2023'e ilişkin bir şey ben, kaçırmadıysam eğer, izleyemedim.

Şimdi, emsal ülkeler meselesi var. Bu da benim sıklıkla kullandığım göstergeler. Yani, 1990-2002, gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye performansı; 2003-2014, gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye performansı. Hatta 2003, 2014 haksızlık yapmamak için, az önceki söylediğim cümlelerimi de teyiden, onu da 2'ye bölelim Sayın Bakanım. 1990-2002'de Türkiye'nin ortalama büyümesi gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesinden sadece 0,4 altında. Yani hemen hemen aynı performansı göstermişiz. Ama dönem gelişmekte olan ülkeler açısından zor dönem. Yani, işte, küresel likiditenin daha az olduğu, gelişmekte olan ülkelerin akımlarının az olduğu bir dönem 90'lı yıllar. Bunu hepimiz biliyoruz. 2003-2007, yani başka bir alem var, gelişmekte olan ülkelere, böyle, tonlarca para akıyor, bütün gelişmekte olan ülkelerde büyümeler yükseliyor, efendim, enflasyonlar düşüyor, bu dönemde -sadece farklardan gidiyorum, rakamlar da var- yani 2003-2007 döneminde, benim iyi performans gösterdiği, AK PARTİ hükûmetlerinin iyi performans gösterdiği dediğim bir dönemde büyüme farkı 0,7. Yine altındayız ama takip ediyoruz. İşte, 2008-2014 döneminde büyüme farkı 2,3'e çıkıyor. Yani bunu kabul edip bundan sonra bu işi çözmek için uğraşmamız lazım. 2003-2014'e topluca baktığımızda, sizin hükûmetleriniz döneminde, daha önceki o 2 dönemde 0,4 olan fark 1,6'ya çıkıyor. Ama 2'ye ayırdığımızda 0,7 ve 2,3. Özellikle 2,3'lük bir fark, yani dehşet kötü bir fark. Bunu kişi başı gelir açısından da yapabilirsiniz. Mesela -çok meraklısınız genel olarak 2002'yle mukayese etmeye- 2002 yılında Türkiye'nin kişi başı geliri, gelişmekte olan kişi başı gelirine oranı. Yani Türkiye 2002 yılında gelişmekte olan ülkelerin ortalama kişi başı gelirinin 2,27 katıymış. 2008'de bu 2,11 kata düşmüş ama yine de iyi performans. 2014 yılında 1,94'e düşmüş. Bu da kişi başı gelir açısından bizim gelişmekte olan ülkelerle...

Böyle gelişmiş ülkelerle falan Türkiye'yi mukayese etmenin bir anlamı yok büyüme meselelerinde filan. Yani her şeyini tamamlamış bir ülkeyle Türkiye'yi mukayese etmeyeceğiz. Türkiye'yi mukayese edeceğimiz ülkeler gelişmekte olan ülkelerdir. Çin'i, Hindistan'ı dışarı atıp da mukayese etmenin de bir mantığı yok. Bunu Mehmet Şimşek Bey'e uzun uzadıya anlattım, üzerinde durmayacağım.

Şimdi, bu niye oluyor? 14 çeyrekte, 16 çeyrekte bakıyorsunuz, sadece 4 çeyrekte Türkiye'de makine teçhizat yatırımlarında pozitif var. 16 çeyrekte sadece 4 çeyrekte pozitif var. Bunlar uzun uzadıya şeylerine filan hiç girmeyeceğim ama Türkiye yatırım yapmıyor. Biliyorsunuz, bunun temel nedenleri de var. İşte, "İnşaat ekonomisi geldi, tıkandı." diyoruz. Kaynak tahsisine müdahale edilmesi lazım, ekonominin genel kaynak tahsisine. Yani, kastım rant vergisi. Onlar yapılmadığı için, o üstüne üstlük, işte, bir başka belirsizlikler, aksaklıklar, şunlar, bunlar, efendim, reform yapılmaması.

Temel 2008'den sonraki Sayın Bakanım, o tespitimi de, yani kendime göre olan tespitimi de söyleyeyim, yani Türkiye 2008'e kadar iyi performans göstermiştir çünkü sizin hükûmeti devraldığınız dönemde çok, Türkiye'nin her alanına dokunulmuş reformlar yapılmış bir dönem teslim alınmıştır ve o reformları yapan hükûmet de siyasi vebalini ödeyerek gitmiştir. O reformlar dolayısıyla hiç kimse sizi suçlayacak durumda değildir. O reformlar belli ölçüde hayata geçirilmiştir, devam ettirilmiştir ama reformları yapan hükûmet sizden önceki hükûmettir. Tabii, ama bizim ülkelerde öyle "Reformu ben bir kere yaptım, bu işi bırakırım"la olmuyor. Ondan sonra reform yapılmaması, özellikle 2008 sonrası reform yapılmaması Türkiye'nin bugün önündeki en büyük tıkanıklıktır. Onu da hemen ifade etmek lazım.

Şimdi, 2015 büyümesi. Benim 2015 büyüme tahminlerimin düşük olduğunu biliyorsunuz, daha düşüktü. Fakat, tabii, bu 2015 büyümesinde bir enerji-fiyat etkisinin önemli olduğunu, uluslararası enerji fiyatlarındaki düşüşün etkisinin önemli olduğunu söylemek lazım. Bu öngörülen bir şey değildi. Hatta ona ilişkin de bir hesabınız varsa, onu da almak isterim. Yani 2015 yılında büyümemize enerji fiyat düşüşünden ne kadar katkı gelmiştir? Ama bu etki 2016'da olmayacak. Dolayısıyla 2016 büyümesi, birazdan geleceğim, o biraz daha bizi zorlayacak bir büyüme olacaktır büyük ihtimal. 2015 işsizlik oranı 10,2. Tutturulabilir bir şey değildir artık, gerçekleşmeler neredeyse ortaya çıktı. 1'inci OYP'de daha gerçekçi bir rakam vardı, nedense sonra da 10,2'ye düşürerek onu şey yaptınız. Yani o günden sonraki hiçbir işsizlik verisi 10,2'yi tehdit edecek nitelikte değildir mevsimsel düzeltilmiş verilere göre. 10,4, 10,4 olarak gitmiştir, bir 10,6 vardır, bir 10,4 vardır. Dolayısıyla, 1'inci OYP etrafında herhâlde bir yer gerçekleşecektir.

Şimdi hızlı hızlı söylemeye çalışıyorum vaktin darlığından dolayı. Bu 2016 büyümesi. Sayın Bakanım, 2016'nın genel olarak makrosunun bence hem böyle bir çekingen, üzgün, kırgın hem de tutarsızlıkları var. 4,5 büyüme Türkiye için çok öyle güçlü bir büyüme falan değil ama 2016 için bu şartlarda iddialı bir büyümedir. Çok daha yüksek olması lazım ama iddialı bir büyümedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Özelikle ödemeler dengesine baktığımızda, finansmanın iki yıl üst üste düşük olması, daha doğrusu rezerv ile finansmanın iki yıl üst üste olduğu ilk dönemi yaşıyoruz biz. Bunu gözden kaçırmamak lazım finansman açısından Yani, bu büyüme 4,5 büyümenin nasıl finanse edileceği ortadadır, özellikle bir de FED'in olası kararlarını dikkate aldığımızda.

Şimdi, dış ticaretle ilgili ihracat artışımız yüzde 7. Yani trendler tersine gidiyor. Buradaki fiyat varsayımının ne olduğunu bilmek lazım. Fiyatlar artık düşük. Bir de ihracatın ve üretimin teknoloji seviyesi 2014'lere düştü bakın. Trendi düşme eğilimindeydi zaten ama 2014'te de ortanın altından düşüğe doğru bir düşüş var. Bu çok tehlikeli bir şey. Böyle bir ortamda yüzde 7 ihracat artışı nasıl gerçekleştirilecek, ben bilmiyorum. İthalatta yüzde 1,7'lik artış var. Ancak enerji hariç baktığımızda -orada ona enerji hariç bakmamız lazım- yüzde 5'lik bir, yanlış hatırlamıyorsam, büyüme var, yani ithalat artışı var. İhracatın daha altında. Cari açığı olumlu gösteren unsurlardan bir tanesi. İhracatın daha altında olması için bir neden var mı? Bana göre yok. 1 esneklik alınmış. 1 esneklik bence düşük bir esneklik. İthalatta büyük ihtimal eğer bu büyüme gerçekleşirse bunun üzerinde olacaktır; enerji hariç, ithalat için konuşuyorum. Enerji de, tabii, onun fiyatının, ne olacağını varsaymak, kestirmek zor. Ancak enerji haricinde bir tutarsızlık var.

Enflasyon 2015'te 8,8 gerçekleşti. Bakın, onun üzerine asgari ücretten 1,5 puan geliyor, sigaradan 0,7 puan geliyor, ondan sonra, 2015'te enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde olumlu etkisi oldu; o bu yıl olmayacak. Ondan sonra, yani bu şartlarda tekrar 7,5 nasıl tutturulacak? Bu 7,5 makro çerçeveyle uyumlu mu? Bana göre değil. Bir de bunun Merkez Bankasının tahmini olduğunu söylediniz; oysa bu Orta Vadeli Program'da ilk kez Kalkınma Bakanlığı tarafından konulmuştu ve Kalkınma Bakanlığının tahminidir diye düşünüyorum. Ben detaylarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, toparlar mısınız?

ERHAN USTA (Samsun) - Toparlayacağım Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Bu Suriyeli mülteci meselesine var; enflasyona oradan bir katkı geleceğini mi düşünüyorsunuz? Bunun da, Merkez Bankası çalışmasında 2015'te daha fazla katkı geldiği söyleniyor.

Vaktim çok az kaldığı için kamu maliyesinin detaylarına girmeyeceğim ancak sadece şu kadarını söyleyeyim ve bunu Maliye Bakanlığı bütçesinde, geneli üzerinde daha doğrusu detaylı olarak anlatmıştım. KİT enerji fiyatlarından kaynaklanan ciddi bir riskle karşı karşıyayız. KİT dengesi 0,4 puan artırılmış, son iki yılda 0,0 olan dengenin 0,4 pozitif olacağını varsayıyorsunuz. Ben bunları siyasi eleştiri anlamında falan demiyorum, nihayetinde ben kendimi hâlen Kalkınma Bakanlığının bir mensubu gibi hissediyorum ama bunları görmek lazım. Burada bir riskin olduğunu söylüyorum. Büyümeye dayalı olarak vergilerde bir riskle karşı karşıyayız: BOTAŞ KDV'sini ödeyebilecek mi? Enerji Bakanlığına sordum, Enerji Bakanı "Fırsatımız olursa düşüreceğiz, fiyat düşüşü yaparız." dedi ama sizin çerçevenizde fiyat düşüşü yok. Bakanlıklar arasında böyle tutarsızlık var.

Vergi azaltıcı eylemler hayata geçiriliyor. Bunların bir etkisinin olması lazım ama vergi yüküne baktığımızda, sosyal güvenlik primleri hariç vergi yükünün 2015, 2016 seviyesinin aynı seviyede kalacağını varsayıyorsunuz millî gelire oran olarak; dolayısıyla oradan risklerle... Bunlar, rakamları var ama fırsatım olmadığı için söylemiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, tekrar bir müsamahanıza sığınıyorum.

SSK primlerinde 0,8 puan artış varsayılıyor. Buruda bence ciddi bir işlem hatası yapılıyor. Şu anlamda; şimdi, tabii asgari ücret arttığı zaman SSK primlerinin tabanı arttığı için bu artacaktır fakat bu şartlarda bugün, hele hele bir de Suriyeli meseleleri olduğu zaman, olduğu şartlarda bunu birebir yansıtmak çok zordur yani oradaki artışı. Arkadaşlar onu matematiksel olarak aynen yansıtmışlar; 0,8 puan millî gelire oran olarak prim artışını varsaymak biraz akla ziyan bir iş.

Şimdi, kamu tasarrufu, bütün bunların sonrasında kamu tasarrufu. Bakın şeylerinize bir tutarsızlık ve çelişki de budur; 2015'te 4,4 olan kamu tasarrufunu 2016'da 3,4'e düşürüyorsunuz. Bir anlamda da "Kamu tasarruflarını artırmak için şunlar yapılacak." deniliyor, yani onu anlamak pek mümkün değil.

Şimdi, KÖİ'yle ilgili buradaki rakamları vermek yerine KÖİ'den vukuu muhtemel ne kadar yükümlülük üstleniyoruz, ne kadar riskle karşı karşıyayız ben Kalkınma Bakanından bunları duymak isterdim.

Büyüme gelir dağılımı meselesinde Sayın Bakanım, OECD'nin en kötü 2'nci ülkesi olduğunu biliyoruz gelir dağılımında; 94'de, kendiniz söylüyorsunuz "0,49'dan 2002'de 0,44'e düşmüş."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, yirmi dakika oldu.

ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ediyorum, hemen bitiriyorum.

Sekiz yılda 0,05 puan iyileşmiş, on iki yılda da 0.06 düşürülmüş. Zaten bunun bir düşüş trendi var; bu normal, normalin ötesinde yapılmış herhangi bir şey yok. Bunun özellikle 0,38'de yatay gittiğini, dört beş yıldır yatay gittiğini mutlaka vurgulamamız gerekiyor. Bir de, eğer yanlış söylüyorsam arkadaşlar beni düzeltsin, bu 0,38 2014 değeri 2002'yle de mukayese edilebilir değil tanım farklılığı var. Bunu da mukayese yaparken göz önünde bulunduralım.

Dış politikada zor durumdayız. Bunun da, maliye politikasını sıkı tutmanın zamanıdır, çok dikkatli olmamız lazım.

2016-2018'de toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısının yüzde 20 olması yani 1 puan büyümenin orada geleceğini söylemek ancak güçlü reformlarla olur. Şu anda o reform raddesini maalesef göremiyoruz; sözde var. İşte, üç yıl olmuş plan açıklanalı yaklaşık olarak ve iki yılı da geçmiş planın ama hâlâ hayata geçirdiğimiz yani mutlaka eylemlerden yapılanlar vardır ama reform nitelikli herhangi bir işle şu anda karşı karşıya değiliz bunu da görmemiz lazım.

Son bir soru olarak Sayın Başkan, bu TÜİK'te bu input-output meselesi hayati önemlidir, bu güncellemenin bir an evvel Sayın Başkan Vekili, bitirilmesi lazım, işleri iyi önceliklendirmemiz lazım. TÜİK'le ilgili en temel eleştirim budur, işleri iyi önceliklemesi lazım. İlçe bazında bilgilerin bir an evvel derlenip bu dar bölge ve ilçe bazlı teşvik sistemine geçilmesi lazım. Bakın, Samsun'un 25'inci sırada ilçesi var, 796'ncı sırada ilçesi var, hepsi aynı teşvike tabi. Bu çok olacak bir şey değil ama data problemi olduğunu biliyorum ve bunun da bir an evvel giderilip düzeltilmesi lazım.

TÜİK'te, istatistikçileri arasında 666'dan kaynaklanan ciddi bir ücret farklılığı var; aynı odada aynı işi yapan kişilerin arasında bin lira ücret farklılığı var. O 666'nın genel eleştirilerini ben burada Maliye Bakanına falan da söyledim ama Sayın Bakanım, TÜİK'teki bu meseleyi çözmek lazım. Planlama uzmanları... Her uzman aynı değildir, planlama uzmanları, hazine uzmanları, bir kısım kurumdaki uzmanlar, bunlar, 10 bin tane uzmanı olan kurumlardaki uzmanlar gibi değildir, bu uzmanların maaşlarının, ücretlerinin düzeltilmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Ben hızlı hızlı ancak bu kadar toparlayabildim.

Bütçelerinizin hayırlı, uğurlu olması temennisiyle saygılar sunuyorum.