Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu g) Kalkınma Bakanlığı h) Türkiye İstatistik Kurumu ı) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı i) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı j) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı k) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 15 .02.2016 |
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Birkaç şey ben söyleyeyim o zaman.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan yaptığı sunumda çok fazla rakamların olduğu bir değerlendirme yaptı. Rakamlar tabii ki önemlidir ama ben rakamlar kadar o rakamların hayata ve yaşama ne kadar etki ettiğiyle ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum.
İşte, yaptığınız sunumda "Uyguladığımız ekonomik ve sosyal politikaların neticesinde Türkiye'de gelir eşitsizliği azalmıştır." dediniz ve 2002 yılında iktidarı aldığınızda 0,44 iken 2014 yılında 0,38'lere bir gerileme olduğu şeklinde bir tespit var.
Tabii, azalmış mıdır gerçekten? Ben, şöyle bir yaşama baktığımda, bu rakamların çok gerçeği yansıtmadığını görüyorum. Örneğin İstanbul gibi bir şehirde en az 5 milyon insan asgari ücretle yaşıyor. Asgari ücret yeni 1.300 lira oldu. İşte bir ay önce 980 liraydı. 980 lirayla yaşayan en az 5 milyon insanın olduğunu düşünün sadece İstanbul'da. Bu işte İzmir, Antalya ve benzeri gibi asgari ücretle çalışılan yerlerin dışında bir şeyden söz ediyorum.
Yine yaşadığım kentten söz ediyorum, Diyarbakır'dan. Siz de Diyarbakır milletvekilliği yaptınız geçen dönemde. İşte hendeklerle artık adı çok fazla anılan Sur'u düşünüyorum bir. Sur'da en az -merkez ilçedir- yaşayan 50-60 bin civarında insan var. Yoksulluğun kitabı yazılsa herhâlde en tipik örneklerden birini oluşturur Sur. İnsan Sur'un içerisine girdiği zaman oradaki insanlarda yoksulluk düzeyini gördüğünde ve o ilçeden dışarıya çıktığında epey bir kendinize gelmekte zorlanıyorsunuz.
Yine, büyük bir kent olduğu için söylüyorum, Bağlar'a gittiğinizde, Kaynartepe Mahallesi'ne gittiğinizde oradaki yoksulluğun düzeyini, yine Siirt'e, Siirt'in köylerine, Şırnak'ın köylerine yani bölgedeki pek çok yere gittiğinizde aslında bu gelir eşitsizliğinin çok fazla olduğunu çok rahat görebiliyorsunuz.
Tam tersi, Türkiye'de sınıfsal farklılıkların ben giderek daha açıldığını görüyorum. Son dönemde işte sosyal politikalar bağlamında Hükûmetiniz 17 milyon insana katkı sunuyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının verdiği rakam yani 17 milyon insan bugün Türkiye'de sosyal politikalar bağlamında yaşamını idame ettirmeye çalışıyor. Bu, gerçekten son derece kaygı verici bir durum yani hiç üretmeden sadece devletin verdiği cüzi bir parayla yaşamak durumunda kalan milyonlarca insandan söz ediyoruz.
GAP hakkında da yine birkaç şey söylemek istiyorum. Yani GAP'ın temel amacını, siz "Bölge halkının gelir düzeyini ve yaşam standartlarını değiştirmek, ulusal kalkınmaya katkı sunmak." olarak tanımladınız. Bölge halkının gelir düzeyini, ben baktığım zaman, bu projenin çok fazla değiştirmediğini görüyorum. Ekonomik göç çok fazla bölgeden yani GAP projesinin bu ekonomik göçü önleyemediğini düşünüyorum. Tabii ki bölgede yaşayan Kürt sorunu çözümsüzlüğü nedeniyle zorla göçertmeyi bunun dışında tutuyorum yani 90'lı yıllarda 4 milyon insan -köyler yakıldı biliyorsunuz- metropollere göç etmek durumunda kalmıştı. Bu yani ekonomik düzeyin düşüklüğü nedeniyle hızla bir göçün olduğunu düşünüyoruz. Örneğin GAP'ın en etkin olduğu yer Urfa'dır, Adıyaman'dır. En fazla ülkenin çeşitli yerlerine, örneğin Karadeniz'e çalışmaya giden insanlar Adıyaman'dandır, Urfa'dandır. İşte her sene 10 binlerce insanın bölgeden çıkış yaptığını görüyoruz yani Karadeniz'in dışında Ankara'ya, Sakarya'ya, İzmit gibi yerlere çalışmaya gittiğini görüyoruz yani mevsimlik işçilerin en fazla olduğu bölgedir GAP'ın çerçevesindeki iller ve tabii onunla beraber gelen ölümlerden hiç söz etmek bile istemiyorum yani mevsimlik işçilerin her yıl yaşadığı trajedilerden ben söz etmek de istemiyorum.
Tabii, şehirleşme oranı giderek yükselmiş bu bağlamda. Tabii yani bu GAP projesi insanların hayatlarını, yaşam standartlarını yükseltmeyince şehirleşme oranının biz arttığını görüyoruz. İşte 2000 yılında 62,7 imiş, 2010'da 68,5 imiş, 2014 itibarıyla 91,8 şehirleşme oranı. Bu ne demek? Yani kırsaldan şehirlere doğru akışın ne kadar fazla olduğunu gösteren önemli bir rakam yani nüfusun ezici bir çoğunluğunun ne yazık ki şehirlere göç ettiğini biliyoruz.
Değerli arkadaşım bir değerlendirme yapmıştı GAP bölgesiyle ilgili. O değerlendirme... Yani şöyle söyleyeceğim o değerlendirme üzerine: 2013 yılı verilerine göre, bebek ölümü oranı Türkiye'de 10,8 -2014'ü bilmiyorum- GAP bölgesinde bu oran 15,5 yani daha önce fazlaydı da 15,5'a düştüyse onu bilmiyorum ama Türkiye ortalamasının çok üzerinde bebek ölüm oranı. Bu da tabii ki sağlık konusunda bu projenin bölgedeki bu ciddi eksiklikleri gideremediğini bize gösteriyor.
Yine bu bölgede yani gayrisafi millî hasıladan alınan pay, bakın, 1965 yılında 10,39'muş, GAP'ın hayata geçirildiği döneme denk olan 2014 yılına kadarki bu dönemde yani 2014'te bu rakamın 7,18'e düştüğü şeklinde bir veri var elimizde yani ne kadar gerçeği yansıtıyor bilmiyorum ama yapılan bir çalışmadan çıkan şeyi aktarıyorum size yani bu projeyle ilgili olarak yani bu projenin insanların hayatına ve yaşamına ne kadar olumlu etki ettiği anlamında.
Tabii, bölgede, aslında, biraz önce de Ahmet Bey belirtti -milletvekili arkadaşım- yani GAP'ta büyük iş, enerji kaynakları üzerine yapılıyor. Tabii yani şunu söylemek mümkün: Ülkenin bir tarafındaki bu yatırımlardan o ülkenin belli bir bölgesinin de yararlanması tabii ki normal bir şey. Yani nasıl İstanbul'daki bir yatırımdan diyelim bölge illeri yararlanacaksa bölge illerindeki bir yatırımdan da İstanbul ve Ankara'nın ya da bölgenin batısının yararlanması gerekir ama pratiğe baktığımızda, yaşama baktığımızda enerjiden elde edilen gelirin önemli bir kısmının Türkiye'nin batısına fayda verdiğini ama o ülkede, o bölgede yaşayan insanlara o kadar zengin enerji kaynaklarından elde edilen gelirin çok fazla da yansımadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yine, bu projenin neden olduğu önemli bir sorun var, göç. Yani bu barajların yapılması nedeniyle biliyorsunuz köyler boşaltılıyor. Yani köylerden bu enerji elde etmek için yapılan barajlar nedeniyle toprak sahipleri kamulaştırma nedeniyle büyük para alıyorlar. Şimdi, bölgede şöyle bir gerçeklik var: Toprakların önemli bir kısmı belli insanların elinde hatta bununla ilgili bir istatistik de var. Yani bu ticaret odası raporlarına göre bölgedeki çiftçilerin yüzde 8'i toprakların yüzde 50'lik bir kısmını kontrol ediyor, bakın yüzde 8'i toprakların yüzde 50'lik bir kısmını kontrol ediyor; bu, çok önemli. Ayrıca bölgedeki çiftçilerin yüzde 41'ine de kişi başına 5 hektar ya da daha az miktarda toprak düşüyor, yüzde 39'unun da hiçbir şekilde toprağı yok. E, bu kamulaştırma sırasında hiç toprağı olmayandan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Süre veriyorum.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - ...hiçbir şey almadan o bölgeyi terk etmek oluyor. E, tabii ki oradan çıktığında da yapacağı tek şey var, kendi yaşadığı toprakları terk edip metropollere yani karnını doyurmak için göç etmesi. Tabii, burada yapılması gereken şey... Çok ciddi düzeyde bir toprak reformuna ihtiyaç var aslında bu ülkede. Eğer toprak reformu yapılabilseydi veya yapılabilirse bu GAP'ın o zaman oradaki bölge halkında bu eşitsizliği gidermede, bölge halkının tamamının kalkınmasında bir faydası olacaktır. Ama yani toprakların yüzde 50'sinin yüzde 8'inde olduğu bir yerde yani buradaki yapılan bu kamulaştırma belli bir sınıfın zenginleşmesine neden oluyor. Dolayısıyla GAP'ın da orada yaşayan bölge halkına yönelik böyle negatif bir geri dönüşü oluyor.
Ben, kısaca bunları belirteceğim.
Teşekkür ederim.