Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Kişisel Verileri Koruma Kurumu c) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ç) Türkiye Adalet Akademisi d) Hâkimler ve Savcılar Kurulu e) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu f) Anayasa Mahkemesi g) Yargıtay ğ) Danıştay |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 21 .11.2023 |
AHMET ŞIK (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkan.
Normalde bu toplantıda Bakan Bey'e atıfla konuşmamız gerekiyor ama çoğulculuğa değil de çoğunlukçuluğa dayalı bir Mecliste sizlere ne anlatsak bir faydası yok. Çıkardığınız her yasa, her düzenleme, yaptığınız her bütçe sadece ve sadece belli bir azınlığın menfaatleri için. Ne desek sadece bildiğinizi okuyorsunuz, hâliyle memleketin ve yurttaşların da canına okuyorsunuz.
Yargıdaki yozlaşma, rüşvetle yolsuzluk ağını yöneten cübbeli çeteler, bizzat başsavcıların, hâkim ve savcıların kaleme aldığı şikâyet mektuplarıyla ortaya dökülüyor. Yargının en üst organının kararını tanımayan militan yargı mensupları, meslektaşlarını yargı aktivizmiyle suçlayarak had bildirmeye çalışıyor. Aslında olan şu: Yargı içiymiş gibi görünen ama Adalet Bakanını fazlasıyla aşan ve tüm yurttaşların hukuk güvencesini ortadan kaldıran bir sorun var. "Yargı krizi" denilen bu sorun Bakan Bey'i çok aştığı için bugün sizlere değil, Recep Tayyip Erdoğan'a başkanlık veya genel seçimlerde oy veren yurttaşlara seslenmek istiyorum: Ekonomik kriz, enflasyon, pahalılık, devlet içi çeteleşme, yolsuzluk, hırsızlık, yoksullaşma ve yoksunlaşma derken bu halk için yaşamak soluk alıp vermekten ibaret bir hâle geldi. Memleketin kahir ekseriyetinin derdi geçim, çocuklarına bir iş ya da hayal kuracakları bir gelecek ümidi. Halk bunlarla boğuşurken saray rejimi de kendi içinde bir güç savaşı yürütüyor. Mesela, Recep Tayyip Erdoğan "En çok oyu alan Cumhurbaşkanı olsun." diyor, böyle bir sistemin dünyada örnekleri yok değil; Honduras, Panama, Paraguay, Malavi ve Zambiya'da en çok oyu alan başkan olabiliyor. Memleketin götürüldüğü yere dair bu işaret ortadayken, kendisine gerek kalmayacak diye korkan küçük ortak da iktidar içi çatlak fark edilmesin diye en iyi bildiği işi yapıyor, gazetecileri tehdit ediyor. Çünkü güya iktidar içerisinde bir güç savaşı ya da iktidar krizi yokmuş. O zaman sormak gerekiyor: Yargıtay kimlerin talimatıyla haddini de aşarak Anayasa Mahkemesine savaş açıyor, Hatay halkının oylarıyla milletvekili seçilen "Can Atalay'ı serbest bırakmam." diyebiliyor? Böylece siyasetin tetikçisine dönüşmüş yargının ya da genel itibarıyla devlet organlarının -tırnak içinde- doğru kararlar verebilme cesareti olduğu ve olacağı durumlarda dahi artık bu kararların yok hükmünde olacağı cümle âleme duyuruluyor. Yargı mercileri arasındaki bu kriz Türkiye'nin geldiği eşik açısından önemli gerçekten. Allah'ın lütfu hâline dönüştürülen 15 Temmuz kalkışmasının ardından hukukun rafa kaldırıldığı yetmemiş olacak ki anayasal düzenin de hatta bir faşist cuntanın kurduğu bu anayasal düzenin de ortadan kaldırılmış olduğu böylece ilan ediliyor. Geldiğimiz ya da varılmak istenen yeni aşama artık budur. Karşılaştığımız şey cezalandırılma ya da cezanın bozulma yetkisinin yargının elinden alınmış olduğu gerçeğidir, artık klikler arası bir çatışmanın tezahürüdür. Bu yüzden mesele Bakan Bey'i çoktan aşıyor.
İktidar bileşenlerinin seçmeni olan tüm yurttaşlara sesleniyorum: Oy verdiğiniz Hükûmetin bileşeni olan partiler yaşanan ekonomik sıkıntıları, memleketteki binbir çeşit sorunu bir kenara bıraktı, yeniden paralel bir devlet kurma derdinde. Yurttaşların değil, kendilerinin menfaatlerini gözetenler eliyle kimseye söz hakkı ya da karar yetkisi tanımayan, memleketin bekası yalanıyla güvenlikçi politikaları merkeze alan yeni bir paralel devlet kuruluyor. Erdoğan, yıllardır kurtulmak istediğini iddia ettiği derin devlete kendisine ait kılacak biçimde dönüştürerek can vermiş oluyor. Yargıyı teslim alan yeni bir paralel yapı var ve biz bu senaryoyu biliyoruz. Bu çatışma da tıpkı başkanlık sistemi gibi hepimizin başına iş açacak, yeni bir anayasa yapma planının bir aracı, o kadar. Sorun yeni bir anayasa değil, sorun bu yeni anayasanın neden yapılmak istendiği. Bugün, bu ülkede birileri rahatsız olmasın diye kurumlar yok ediliyor, sonra bu suç olmasın diye yeni anayasa yapılmak isteniyor. Yargıtayı etkileyen siyasi odaklar Anayasa Mahkemesini dinlemek istemiyor diye yapılmak istenen yeni bir anayasa sorunları çözmeyecek. Demokrasi ve hukuk devleti adına hiçbir şey kalmasın, barbarlık hüküm sürsün isteyenlerin gönlünü hoş etmek için yapılacak. Geleceğimizi ikinci kez güç çatışmalarına ve derin odaklara kaybetme lüksümüz yok. Birileri önce darbe yapıp sonra kılıfına uydurmaya hazırlanıyor; bugün buna ses çıkarmazsanız, yarın söz hakkına sahip olamayacaksınız. Devlet derin odaklara, yurttaşlar çaresizliğe teslim edilmiş olacak. O yüzden şimdi ses çıkarın.
Teşekkür ediyorum.