KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) - Çok saygıdeğer Bakanımız, çok değerli Dışişleri Bakanlığı bürokratları; hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum. Dışişleri Bakanlığının bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Vaktim dar, o sebeple birkaç başlık altında notlarımı paylaşmak istiyorum, bilahare sorularım olacak.

Her alanda olduğu gibi dış politikada da Türkiye'nin en temel sorunu saygın bir hukuk devleti, ileri bir demokrasi olamamamız; bu hususlarda çok eskilerde kalan çabaların da tamamıyla terk edilmiş hatta terhis edilmiş olmasıdır. Bu durum Türkiye'nin dış politika kapasitesini ciddi manada daraltmakta, sesimiz gür çıksa da sözümüzün değeri maalesef düşük kalmaktadır. Örneğin "Dünya 5'ten büyüktür." ifadesinde bunu net olarak görüyoruz. Çok haklı bir söz ancak bu sözü söyleyebilmek için, bu sözün tesir edebilmesi için örnek bir tutum ortaya koymamız gerekiyor; bunun için de kendi içimizde çoğulculuğu, demokrasiyi, hukuk devletini yaşatmamız gerekiyor.

Önümüzde korkunç bir dram var, Gazze trajedisi. Elbette Dışişleri Bakanlığımız Gazze'yle ilgili elinden gelen çabayı ortaya koymaya çalışıyor ancak maalesef İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü kitlesel katliam karşısında Türkiye'nin sivil halkın katliamını durduracak bir ağırlık taşıyamaması, ne caydırıcılık ne de etkili ara buluculuk gücüne sahip olamamamız hepimiz açısından, herkes açısından gerçekten çok düşündürücü bir durumdur.

Diğer bir konu, Avrupa Birliği. Avrupa Birliği konusu benzer düşündürücü bir tablo ortaya koymaktadır. Geçen hafta yayınlanan AB Komisyonunun 25'inci Türkiye Raporu'yla ilgili Türkiye'nin AB'den giderek uzaklaştığı tekraren ortaya kondu. Bu gidişatla, bırakın Avrupa Birliği sürecinin ilerletilebilmesini, Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestîsini geçtim, vatandaşlarımızın AB üyelerine artan yoğunluktaki iltica başvuruları karşısında vize kolaylığının dahi sağlanmaması yakın ve orta vadede imkânsız görünüyor. Türkiye AB ilişkilerinin artık yeni bir dönemeci geçerek iş birliği yerine mecburi angajman ve restleşme dönemine girdiğini ve bunun Türkiye'ye yarar sağlamayacağını düşündüğümüzü bu vesileyle tekrar ifade etmek istiyorum. Ayrıca, AB rapor ve açıklamalarını her seferinde uzun uzadıya bir reddiyeyle hükümsüz saymak yerine daha yapıcı bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini, bu durumun da AB'ye iyilik yapmaktan ziyade kendi ülkemizin ve vatandaşlarımızın menfaatine olacağı da ortadadır. Yeter ki başta Kopenhag Kriterleri olmak üzere eksikliklerimizle yüzleşelim.

ABD konusunun önemi bizim için izahtan varestedir ancak bu ilişkiler son yıllarda âdeta çaresizliğe terk edilmiştir. ABD'yle ilişkilerimizin tekrar kabul edilebilecek düzeye taşınması ulusal menfaatlerimizin gereğidir. Mevcut tabloda ABD'nin özellikle millî güvenliğimizle ilgili birçok yanlış tutumu karşısında da daha etkili değil, aksine daha etkisiz bir durum içerisinde olduğumuz bir gerçektir.

Diğer bir başlık NATO. Açık kapı politikasını destekliyor, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından kritik önemde olduğunu düşünüyoruz. İsveç'in NATO üyeliği onayı bağlamında da bu parametreler konusunda Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat birimlerimizin de değerlendirmelerini dikkate alarak Türkiye'nin çıkarlarını önceleyen bir anlayışla DEVA Partisi olarak Meclise bir tutum ortaya koyacağız.

Türkiye uzun zamandır hem Batı'yla hem Rusya'yla dengeli bir ilişki kuramıyor. Kısa vadede al ver ilişkisine dayalı kazanımlar orta ve uzun vadede Rusya konusunda ortak değerlere ve ilkelere dayanmadığı için sürdürülebilmesi çok zor, çıkarlarımıza önemli zararlar verilebileceğini düşünüyoruz. Bu garip hâlin sonuçlarını Kuzey Suriye'de 36 askerimizi şehit vererek yaşadık. Türkiye elbette Rusya'yla dengeli bir iş birliği kurmalı fakat bugünkü görüntü bu dengeden uzak.

Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'de meşru egemenlik haklarının yeterince korunabildiğine dair endişelerimiz var. Yine, aynı şekilde Kıbrıs'ta çözüm süreci de çıkmazda. Kıbrıs Türklerinin meşru haklarının sürekli göz ardı ediliyor olması kaygı veriyor ve rahatsızlık uyandırıyor. Özellikle Akdeniz çerçevesinde de meşru haklarımız elbette vazgeçilemez. Buna karşılık doğal gaz arama çalışmalarımız durduruldu, bunun nedenlerinin kamuoyumuzla paylaşılmasını bekliyoruz. Ayrıca, Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz'de dengeleri bozacak şekilde giderek güçlenmesini görmezden gelmememiz gerektiğini hatırlatmakla birlikte esasında iki komşu olarak tarihî ve kültürel ortaklıklarımızın yanında ekonomik alanda da yeni iş birliklerinin önünü açacak politikalar ortaya koymalı ve on yıllara sâri gelenekleri, gerginlikleri geride bırakacak yeni bir sayfa açmalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yeneroğlu, ilave bir dakika vereceğim, toparlayın.

Buyurun.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, yurt dışı Türkler konusuna da özellikle kendim de hayatımın büyük bir bölümü yurt dışında geçirmiş birisi olarak da hassasiyetinizi istirham ediyorum; Yurt dışı Türkler konusuyla ilgili iktidar seçimden önce birçok vaatte bulundu; bu vaatlerin önemli bir bölümü talimatlık, bazıları gerçekten tek imzalı konular. O sebepten dolayı sizden istirham ediyorum; altı ayda bu konuda herhangi bir şey yapılmadı, lütfen bu konumuzu gündeminize alırsanız çok sevinirim.

Diğer bir konu da özellikle hatırlatmak istediğim, Dışişleri Bakanlığının alanına da giren yurt dışı kültür ve eğitim iş birlikleri anlaşmaları. Bakın, bugün dahi en son, en aktüel anlaşmamız diasporanın yaşadığı ülkelerde 1961 Belçika, ondan sonrasıyla ilgili bir şey yapılmadı ve Danimarka, Avusturya'yla ilgili bizim kültür ve eğitim iş birliği anlaşmamız yok. Bunlar Türkiye'nin önemli gündem maddeleri, biz bu konuyla ilgili de üzerimize düşeni yapmaya da hazırız, bu konuları da özellikle gündeminize almanızı istirham ediyorum.

Daha birçok konu var....