KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, çok kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, bütçemizin hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.

Ulusal kurtuluş mücadelemize önderlik yapmış, daha sonra modern Türkiye'yi kuran, devrim ve reformları gerçekleştirmiş olan Ulu Önder'imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tarih sahnesine askerî dehasını kanıtlayarak çıkmış olsa da onu Türk halkının gönlünde ölümsüz kılan ve dünyanın en önemli liderleri arasında ayrıcalıklı bir yere oturtan özelliği devlet adamlığında göstermiş olduğu üstün başarılarıdır. O öyle bir dehaydı ki barışçı ve demokratik vizyonu hâlen geçerliliğini korumaktadır.

Bu çerçevede, Atatürk'ün dış politika alanında ortaya koyduğu vizyon, "Yurtta sulh, cihanda sulh." sözleriyle çizdiği hedef ve bu yönde izlediği kararlı politika seti ülkemizin bugünkü konumuna gelmesindeki en önemli etkendir. Kurucumuz ve kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesinin dış politikamızın temel dayanağı olmaktan uzaklaşması şu an yaşadığımız sorunların altında yatan en büyük nedendir.

Bu girişten sonra, Sayın Bakanım -az önce Dışişleri Komisyonu üyemiz, Vekilimiz Sayın Namık Tan Büyükelçimiz de ifade etti- Dışişleri Bakanlığının bütçesi yıllar itibarıyla gerçekten konsolide bütçe büyüklüğünden payı düşerek bugünlere gelmiş 31 milyar 372 milyonluk bir bütçe; çok az bir bütçe, genel bütçe büyüklüğünün binde 2,8'i. Buradaki fayda da dış politikaya 25 milyar 616 milyonluk bir pay ayrılmış, bu da sizin yani Bakanlığınızın bütçesinin yüzde 81,61'ini teşkil ediyor; yönetim ve destek programı 2 milyar 373 milyon, yüzde 7,56. Burada uluslararası eğitim, iş birliği ve yurt dışı eğitimle ilgili bir pay var, 1 milyar 512 milyon, bu da yüzde 4,81. Bu gerçekten çok az bir pay, birazdan niçin az olduğunu da açıklayacağım, bu konuya çok detaylı girmiyorum. Buradaki ödenek miktarının kesinlikle artırılması gerektiğini özellikle buradan ifade ediyorum.

Yine, aynı şekilde, şehit yakını ve gazilere bütçenizden çok az pay ayrılmış, 8 milyon civarında, bunun artırılması lazım. Cari transferler diğer bakanlıklarda olduğu gibi hakikaten bütçenin önemli bir payını teşkil ediyor, yüzde 14'lük bir rakam, yüzde 15'e yakın. Sermaye giderleri yani yatırım harcamaları düşük, 1 milyar 713 milyon. Detayına da baktığımız zaman bunun ağırlıklı olarak gayrimenkul büyük onarım bedelleriyle ilgili olduğunu görüyoruz, payın büyük bir bölümü bunda. Bütçenizde de 500 milyarın üstünde bir rakam önümüzdeki 2024 yılı bütçesi içerisinde bu tip gayrimenkullerin onarımına harcanacak. Biz bunların neler olduğunu, zorunlu olup olmadığını da merak ediyoruz, bunu da bizimle paylaşırsanız sevinirim.

Yine, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan ödemeler var 55 milyon civarında, bu kuruluşların neler olduğunu merak ediyoruz. Tabii ki büyükelçilik ve daimî temsilciliklerimize bütçeden ciddi pay ayrılması muhakkak hepimizin de istediği bir tutar, yüzde 55'lik bir rakam buraya ayrılmış, 17 milyarın üstünde. Buraya baktığımız zaman da memurlara, sözleşmeli memurlara, çalışanlara, bürokratlara ayrılan ödeneğin yetersiz olduğunu, yaşam koşulları içerisinde onların özlük haklarının ve gelir düzeyinin de artırılması gerektiğini de özellikle buradan ifade etmek istiyoruz.

Yine, bütçenizde 2024 yılı içerisinde 55 adet taşıt alımı var, bunların da hepsi yurt dışı temsilciliklerine alınacak. Bu satın almalarda nasıl bir yöntem uygulanıyor, onu merak ediyoruz. Bir de baktığımız zaman, genelde merkezî bütçeden bunların karşılandığı görülüyor, hibe yoluyla 3 tane aracın alınacağı ifade edilmiş. Dışişleri Bakanlığı gibi bir kuruma hibe yoluyla bu taşıtların daha çok gelmesi gerektiğine inanıyoruz, hibeyle ilgili taşıt alımlarının da artırılmasında fayda görüyoruz.

Yine, size bağlı kuruluşlarda dikkatimizi çeken bir şey oldu; Avrupa Birliği Başkanlığının mali tablolarını incelediğimizde, Sayın Bakanım, burada öz kaynağın eksi 10 milyon olduğunu gördük, bilançosunda yer alıyor. Sebebine baktığımız zaman da geçmiş yıllardaki olumsuz faaliyet sonuçlarından kaynaklandığını gördük. Eksi 4 milyar 198 milyonluk bir rakam, hani bunun nereden ileri geldiğini merak ettik; bir bakar cevaplarsa yetkililer memnun olacağız. Acaba hazine yardımıyla mı gerekli -zaruri- şeyler karşılanıyor? Eğer öyle bir şey varsa buraya da bir program bütçesinin ayrılması önem arz ediyor, bunu da özellikle buradan ifade etmiş olalım.

Yine, tespitlerle ilgili ilerleyecek olursak, eski bakanlarınızı, eski milletvekillerinizi, danışmanlarınızı ve vekillerinizin akrabalarını büyükelçi, müşavir, ataşe sıfatıyla yurt dışı misyonlarınıza atadınız. Buna benzer uygulamalar birçok ülkede de var fakat bu atamalar siyasi ve ideolojik saikle değil liyakat esasıyla yapılıyor. Siz on beş yılda 30'un üzerinde siyasetçinizi büyükelçi olarak dış misyonlarınıza atadınız, tabii ki atanabilir ama bu durum, Bakanlık içerisindeki özellikle liyakat sahibi bürokratların şevkini kırıyor, gerçekten üzülüyorlar, orada da eskiden olduğu gibi atamaların yapılmasını bekliyorlar; bunu da özellikle buradan vurgulamak istedik.

Türkiye'nin büyükelçilikler, daimî temsilcilikler ve başkonsolosluklar başta olmak üzere dünya genelinde 260 tane dış misyonu bulunmaktadır, 260 misyonla dünyada en çok misyona sahip olan ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Ancak, 260 misyonda toplam kaç tane diplomatımız bulunmaktadır? Afrika'daki ülkelerin kaçında büyükelçi haricinde birden fazla diplomat bulunmaktadır? Türkiye bu temsilciliklerin kaçına gerçekten ihtiyaç duymaktadır? Çünkü Sayın Bakanım, temsilciliklerin açıldığı yerde dış ticareti de destekleyici unsurlar olması gerekir, ihracatı da mutlaka geliştirmesi gerekir, belki böyle sebeplerden dolayı da açılmış olabilir. Fakat büyükelçilik açmanın dışında, hacim artırmayla ilgili, örneğin Çin'de belki daha fazla temsilcilik açılabilir. En son, Nepal'e bir büyükelçilik açılacağı duyurulmuştu; burada gerçekten büyükelçilikle götürülecek bir sebep var mıdır, bu iki ülke arasındaki ilişki bu kadar önemli midir, bunu da paylaşırsanız bizimle sevinirim.

Son yıllarda özellikle Covid-19 salgınından sonra tüm dünya genelinde enflasyon oranları hızla artmaktadır ancak diplomatlarımızın maaşlarına uzun süredir zam yapılmamıştır. Dünyada en çok misyona sahip 5'inci ülke olduğumuz durumu da göz önünde bulundurulursa diplomatlara sağladığı maddi imkânlar bakımından dünyada kaçıncı sıradayız? Ülkemizi yurt dışında temsil eden diplomatlarımızın maddi kaygılardan uzak, dış politikamıza yön verecek analizler kaleme alması gerekirken kaç diplomatımız ay sonunu getirmekte zorlanmakta ve çocuklarının eğitim masraflarını nasıl karşılayacağına dair kafa yormaktadırlar?

Yine, son yıllarda İletişim Başkanlığı, iki yüz yıllık bir maziye sahip Dışişleri Bakanlığının bir alternatifi gibi çalışarak Dışişleri Bakanlığını baypas etmeye çalışmaktadır. Önemli toplantılar sonrası, ülkemizin dış politikasına yön verici açıklamalar İletişim Başkanlığı tarafından yapılmaktadır; bu, doğru bir uygulama değildir. Bu konuyla ilgili, durumu düzeltmekle ilgili çaba sarf etmenizi bekliyoruz. Tüm bu olumsuzluklar içinde Dışişleri Bakanlığı personeli Hükûmetin yıpratmalarına, uzun mesai saatlerine, maddi imkânsızlıklara rağmen büyük bir özveriyle çalışmaktadırlar.

Dış politikada misyon açma sayısında yarıştığımız ABD, İngiltere, Çin ve benzeri ülkeler diplomat çocuklarının eğitim masraflarının tamamını karşılarken, evleri atamaları yapılmadan önce hazırlanırken bizim diplomatlarımız yaşayacağı evin depozitosunu ödemek için kredi çekiyor, çocuklarını hangi okullara göndereceğini ince ince hesaplıyor; devletimizin eğitim masraflarının sadece yarısını karşılıyor olması sıkıntılı bir durum. Bazı ülkelerde diplomatlarımız maaşlarının üçte 2'sini kiraya vermek zorunda kalıyorlar fakat bu büyük mağduriyet karşısında bir şey yapılmıyor. Az önce eğitimle ilgili giderin yetersiz olduğunu da bunun için belirtmiştim Sayın Bakanım. Buradaki ödenek tutarlarının aktarılarak çalışanlarımızın, diplomatlarımızın bu sıkıntılarının giderilmesi mutlaka gerekiyor; özellikle bunu da ifade ettim.

Bir de sözlerime son vermeden önce Kıbrıs'la ilgili bir durum tespitini sizinle paylaşmak istiyorum. Özellikle Kıbrıs'ın İsrail'e bakan kısmında Yahudi kökenli iş adamlarının binlerce dönüm arazi aldığını ve konutlar yaptığını duyuyoruz. Yine, aynı şekliyle, Ukrayna-Rusya savaşından da Yahudi kökenli iş adamlarının bu bölgeye geldiklerini duyuyoruz. Gazze'deki kesinlikle tasvip etmediğimiz bu vahşet dolu savaş ortamı içerisinde oradaki Filistinlilerin yurtlarını terk etmek zorunda kaldığı bir ortamda ve Güney Akdeniz'de 10 trilyon dolarları aşan enerji kaynağı göz önünde bulundurulduğunda, Kıbrıs topraklarında bu tip yapılaşmanın olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akay, toparlayın lütfen.

Buyurun.

CEVDET AKAY (Karabük) - Toparlıyorum Başkanım.

Bu konuyla ilgili Kıbrıs'ta neler oluyor Sayın Bakanım? Bu konuya yönelik bir çalışmamız var mı bu durumla alakalı? Bizi de bu durumla ilgili aydınlatırsanız sevinirim.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.