KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Bakan, Viranşehir'de Kalyon Enerji mart ayında GES sistemi kuracak -bunların büyük ilişkiler üzerinden geliştiğini biliyoruz- ama orası hayvancılığın yapıldığı bir alan, köylüler var orada; Viranşehir Kadıköy Mahallesi devasa bir coğrafyadır, biraz da kıraçtır. Biz tabii ki enerjinin bir temel ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz, Urfa da güneş enerjisine uygundur ama oradaki köylülerle bir ilişkinin geliştirilmesi gerekiyor. Binlerce dönüm arazi; bu arazilerin bir kısmı hazine arazisi, bir kısmı orada bulunan mera arazileridir. Şimdi, oradaki köylüleri bu noktada ikna edemezseniz, bu sistemin içine dâhil edemezseniz, yereli dâhil edemezseniz o bölgeyi boşaltmış olursunuz. Tabii ki Urfa'da güneş enerjisinden faydalanmak gerekiyor ama -tepeden, 5 büyük şirketten bahsediyoruz- bu şirketlere verilen önem kadar halka da bu önemin verilmesi gerekiyor. Sonuç itibarıyla, orası Karacadağ ve o bölgede hayvancılık yapılıyor, insanların genel geçim kaynağı hayvancılıktır ama binlerce dönüm araziye devasa büyüklükte güneş enerji sistemleri kurulacak ve bu noktada, yerel halkın bu sistemin içine katılması gerekiyor.

Bir de bu fabrikaların üzerindeki çatılara kurulan bu enerji sisteminin devlet alımı iptal etti. Onun bir kısmını anlıyorum. Nasıl anlıyorum? Kimisi gidip fabrika kurmuş, fabrikanın üzerindeki güneş enerjisini satacak ama fabrikanın içinde bir şey yok. Bu anlaşılır bir durum ama toptancı bir bakış açısıdır Sayın Bakan, orada, fabrikasında üretim yapan ya da farklı işlerle uğraşıp enerjisini de çatı enerjisinden karşılayan insanlara, iş insanlarına, orada çalışan insanlara katkı sunmak lazım. Ve bu genel perspektiften kurtulmak gerekiyor, bazı şeyleri birbirinden ayırmalıyız.

Bir de -geçen sene de ben bu konuyu dile getirmiştim- bunların lisansını almak için büyük ilişkilere ihtiyaç var Sayın Bakan. Siz, bu ilişkilerin nasıl yürüdüğünü bilirsiniz, âdeta orada da böyle; ilişkileriniz varsa Bakanlıkta, bağlantılarınız varsa lisans alabilirsiniz. Mesela, Viranşehir'deki devasa tesisler var, Hilvan'da devasa tesisler var, Karaköprü sınırları içerisinde var. Bence yerel halkı ya da küçük ölçekli, bu işle ilgilenen insanları, güneş enerjisinden faydalanmak isteyen insanları teşvik etmek lazım, katmak lazım. Bir insanın güneş enerjisi üretmesi için holdinglerinin olmasına gerek yok, o bölgede bu insanlara alan açmak lazım.

Şimdi, vekilimiz de söyledi -doğrudur, ben de o bölgede yaşıyorum- DEDAŞ büyük bir sorun; Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi. Maalesef, özgün bir durumu var herhâlde, özel ilişkileri mi var? Kimse dokunamıyor Sayın Bakan, kimse bir şey söyleyemiyor. Belirtildiği gibi, yaz aylarında, kendi işçilerine bile zulüm yaptı özlük haklarını vermemek için -bu insanlar, sendikal hakları için çabaladılar, sendikaya üye oldular- bir kısmını peyderpey işten çıkardılar ve bu insanları mağdur ettiler. Şimdi, o kadar özel bir statüsü var ki DEDAŞ'ın, kimse yaklaşamıyor.

Bir de Urfa'da... Ben dinledim birkaç saat önce, bilmiyorum, herhâlde doğrudur -ben de zaman zaman geliyorum- Ankara'da elektrikler bu kadar gitmiyor, İstanbul'da da elektrikler bu kadar gitmiyor. Biliyorsunuz, Urfa, Atatürk Barajı'nın olduğu bir kent -bir dönemin en büyük barajıydı- ve elektrik var, su var; maalesef, bu mevsimde de -hani yazın enerjiye aşırı yüklenme var çünkü kuyulardan su çekiliyor, kısmen anlaşılsa da- şu saatlerde bile liste yayınlanıyor her gün; Karaköprü'de, Urfa'nın merkezi Eyyübiye'de, Haliliye'de elektrikler yok Sayın Bakan. Bunları konuşmak lazım, anlatmak lazım; koskoca barajların olduğu Batman'da, Mardin'de, Diyarbakır'da, Urfa'da DEDAŞ'a kimi özgürlükler verilmiş. Şimdi, burada iktidar milletvekilleri konuşuyor, kayıp kaçaktan âdeta bölge halkını neredeyse kibarca hırsızlıkla itham ediyorlar. Şimdi, biz bu meseleyi nasıl ortadan kaldırırız? Kimi arızalardan kaynaklı bu kayıplar yaşanıyor eğer bu kayıp kaçağı, hepsini biz insanların istismar ettiğini söylersek bu da toptancı bir yaklaşımdır. Tabii ki kayıp kaçağın önüne geçmek gerekiyor ama bunu biz yaftalayarak âdeta, sanki orada insanlar enerji tüketiyor ve bu enerjinin bedelini ödemiyor dersek, böyle değerlendirirsek bu, ayrımcı bir yaklaşımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İlave bir dakika veriyorum.

Toparlayın lütfen.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Bu DEDAŞ'ın üzerinde durmak lazım Sayın Bakan. Hem tarım şehridir Urfa Türkiye'nin 3'üncü büyük tarım arazisine sahiptir; yüzde 4,9. Yazın buna bir çözüm bulmak lazım, çiftçilere teşvik vermek lazım. Kuyulardan çekilen enerji, doğrudur, şebeke enerjisinden çekiliyorsa biz güneş enerjisini yaygınlaştırarak Tarım Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı bünyesi altında bu alanı açabiliriz. Sadece Urfa da değil -büyük bir ovadır- Mardin orada, Batman orada, Diyarbakır orada, Urfa orada. Bu insanlara katkı yapmamız lazım, önünü açmamız lazım. Ayrıca, bu ayrımcı dilden de bir an önce vazgeçmek lazım. İnsanlara "kayıp kaçak bedel" adı altında hırsızlık imasını da ben doğru bulmadığımı belirtiyorum. Bu sorunlara umarım çözüm geliştirirsiniz.

Saygılar.