Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Nükleer Düzenleme Kurumu ç) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü d) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü e) Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .11.2023 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, yapmış olduğunuz sunumda şöyle bir slogan kullandınız: "Önce insan, sonra çevre, sonra üretim." Ancak ne yazık ki uygulamalarımıza baktığımızda bu durumun tam tersi olduğunu görmekteyiz. Önce üretim, sonra çevre, sonra insan; önce üretim, gerisi önemli değil yani yapmış olduğunuz uygulamalarda ne yazık ki bunu görmekteyiz. Eğer hakikaten de önceliğiniz insan olmuş olsa mesela, Soma maden faciası yaşanmazdı, 301 madencimizi o elim kazada, o faciada yitirmezdik. Eğer hakikaten de sloganınız "önce insan" olsaydı Soma maden faciasının yaşandığı bir ülkede Amasra maden faciası yaşanmazdı. Eğer hakikaten de önceliğiniz insan olsaydı, bu çevre felaketleri yaşanmazdı. Eğer hakikaten de önceliğiniz insan olsaydı, mesela -bu Soma Termik Santrali- Soma Termik Santralinin bacasından bu dumanlar çıkmazdı.
Sayın Bakanım, bildiğiniz gibi, özelleştirilen 13 tane termik santral vardı, bunların çevreye uyumlarıyla alakalı 2020 yılına kadar süre verilmişti ve bunlardan 6 tanesi bunu gerçekleştirmediği için kapatılmıştı. Soma Termik Santrali de bunlardan bir tanesi fakat daha sonra geçici izin belgesiyle 2027 yılına kadar çalışmalarının önü açıldı. Şu ana kadar Soma'da termik santralde baca gazı arıtma filtresi çalışması yapılmadı, yatırım yapılmadı ve yapılmayacak. Bakın, 2027 yılına kadar yapılmayacak. Eğer hakikaten de önceliğiniz insan olmuş olsaydı Soma'da 1981 yılından bugüne kadar 39 bin insanın ölümüne sebebiyet veren bu termik santralin bu şekilde çalışmasına müsaade etmezdiniz. Soma demişken, daha farklı bir şey, onu da söyleyeyim size: Soma'da termik santralde hakikaten de alarm çalıyor şu anda. Soma'da özelleştirmeden önce her yıl yapılan rutin bakımlar özelleştirme sonrasında bugüne kadar yapılmış değil. Çok ciddi iş güvenliği sorunları var, çeşitli yangınlar çıkıyor orada. Yani, mesela burada yetkili sendika devamlı işverene mektuplar yazıyor, uyarılarda bulunuyor; ben size oradan bir paragraf okuyayım: "Çalışma sahasında yoğun su birikintisi, çamur, şlamp, kül ve toz küçük büyük iş kazalarına davetiye çıkarmaktadır. Özellikle son dönemde kömür hazırlama servisi istasyonlarındaki aşırı tozlu kömürden kaynaklı 8/9/2023 tarihinde 08.00-16.00 vardiyasında tozların alev alması neticesinde yangın meydana gelmiş ve tecrübeli bir personelin havalandırma yolu açmasıyla oluşan gazın etkisi azaltılmış ve yangına müdahale eden personelin olası zehirlenmesinin önüne geçilmiştir." Buna benzer yangınların sayısı artmaya başladı, hiçbir yatırım yapılmıyor ve yapılmayacak çünkü buradaki öncelik üretim, ne olursa olsun üretim. Ben buradan uyarıyorum -yani biliyorsunuz, termik santral Soma'nın hemen yanında- çok önemli bir riski barındırıyor, çok büyük bir patlama olabilir, çok büyük bir kaza yaşanabilir. Şimdiden önlem alınması gerektiğini söylüyorum, uyarıyorum buradan.
Bir de şunu sormak istiyorum: Bu genel aydınlatma... Biliyorsunuz, yerel yönetim destek programı kapsamında genel aydınlatma giderlerini Bakanlığınız karşılıyor Türkiye'deki. 2022 yılında 10 milyar 471 milyon lira kaynak aktarılmış, 2023'ün başlangıç ödeneği 15 milyar 772 milyon lira, 2024'te bu rakam 39 milyar 629 milyon liraya çıkacak; artış yüzde 151. Yani bu şu manaya mı geliyor; önümüzdeki yıl tarifelerde yüzde 150'nin üzerinde bir artış mı olacak, o manaya mı geliyor bu? Bir de bu tarifelere, genel aydınlatma tarifelerine baktığımız zaman çok ciddi bir artış var. 2021 Temmuz ayında 64 kuruşmuş, şu anda 384 kuruş yani diğer bütün abone türlerinin çok üzerinde bir artış var. Bunun sebebi ne, bu neden kaynaklanıyor?
Bir de bildiğiniz gibi, Türkiye Ulusal Enerji Planı açıklandı ve her sözünüzde yani bugün sunumunuzda da şundan bahsediyorsunuz: "2053, emisyon net sıfır." diyorsunuz ancak sunumunuza baktığımızda, bu plana baktığımızda kömürden çıkışla alakalı herhangi bir plan yok hatta niyetiniz de yok. Yani tam tersine benim anladığım kadarıyla yeni yatırımların gelmesi söz konusu çünkü plana baktığımız zaman 2020 yılında termik santrallerdeki üretim 176,7 teravatsaatmiş, 2025'te bu 196 teravatsaate çıkacak, 2030'da 201 teravatsaate çıkacak ve ancak 2035 yılında 2020 seviyesine gelmesi söz konusu yani üretim artacak anladığım kadarıyla. Bu konuda herhangi bir planınız yok, zaten raporda şu söyleniyor: Kömür santrallerinin devreden çıkartılmasının ancak teknik ömürlerinin tamamlanmasıyla düşünüleceği ve karbon tutma gibi teknolojilerin, fiyatların uygun olması hâlinde ancak fosil yakıtlardan elektrik üretimine devam edilebileceğini belirtmişiz. Yani, işte, eğer karbon tutma teknolojisinin fiyatları ucuzlarsa o zaman daha da devam edeceğiz demektesiniz buna. Öyle bir niyetiniz yok yani kömürden çıkışla alakalı herhangi bir niyetiniz yok.
Bir de Rus basını, Batı medyası, Batı basını, Türkiye'deki basın kuruluşları da bahsetti; Türkiye'nin Rusya'dan piyasanın çok altında Ural petrolü ithal ettiği iddiası var, bizim basınımızda da bu yer aldı. Bugün Brent Petrol 80-82 dolar civarında. Ural petrolünün varilinin 38 dolardan alındığından bahsediliyor, bu doğru mudur? Ekim ayında bu fiyatlardan 1 milyon 400 bin ton Rusya'dan Ural Petrolü getirildiği, kasım ayındaysa 2 milyon ton getirildiğinden bahsediliyor ki yani zaten aylık ortalama 2 milyon, 3 milyon ton arasında bir ithalatımız var, bu da önemli bir rakam. Eğer bu böyleyse, eğer 38 dolardan geliyorsa bu, neden biz bu indirimi pompalarda görmüyoruz yani neden fiyatlar artmaya devam etmekte?
Bir de enerji yoksulluğundan hiç bahsedilmedi. Yani hakikaten de ülkemizde ciddi bir enerji yoksulluğu var esasında bakıldığı zaman. Bunu nereden biliyoruz? Mesela, 2022 yılında elektrik tüketim desteğinden yararlanan hane sayısı 2 milyon 719 bin, 2023'te 3 milyon 685 bine çıkmış, 2024'te 4 milyon olması tahmin ediliyor. Yani 4 milyon hane, bugün 3,3'le çarparsak yaklaşık 12-13 milyon insan enerji yoksulu durumunda. Bu, Eurostat'ın verilerinde de var; yoksulluk durumu nedeniyle evini yeterince sıcak tutamayan nüfusun genel nüfusa oranı -2021 verilerini söylüyorum, 2022 verilerini vermemişsiniz- Avrupa'da Bulgaristan'da yüzde 23,7, Litvanya'da yüzde 22,5, Türkiye'de yüzde 20,5. Türkiye, Avrupa'da yoksulluk nedeniyle evini yeterince ısıtamayan en fazla nüfusa sahip ülke konumunda. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 6,9; Fransa'da bu oran yüzde 6, Almanya'da ise yüzde 3,3 dolayında bulunmakta. Esasında, bakılırsa enerjiye ulaşımda ciddi bir problem var.
Bir de şöyle bir şey var, arkadaşlarımız da bahsetti; biliyorsunuz, herhâlde Sakarya'daki bu doğal gaz sahası üretime girmedi ama doğal gaz bulunduktan sonra bütün doğal gaz abonelerine belli miktarlarda ücretsiz doğal gaz verildi. Türkiye'deki hanelerin yüzde 83'ü doğal gaz kullanıyor, yüzde 17'si kömürle ısınıyor veyahut da hanelerinde tüp kullanmak zorunda kalıyor. Peki, bu, adaletsizliğe sebebiyet vermiyor mu? Bu konuda doğal gaz kullanmayan abonelere de, haneler de destek verilmesi gerekmiyor mu? Diğer hanelere ne kadar verildiyse, doğal gaz kullanan hanelere ne kadar verildiyse bu hanelere de eşitlik ilkesi açısından biz destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bir de Ramazan Gündoğan diye bir arkadaşımızın hikâyesinden bahsetmek istiyorum size. Bu ismi büyük ihtimalle duymamışsınızdır ama burada bulanan TKİ Genel Müdürü bu ismi daha önce duymuştu, biz TKİ Genel Müdürüyle Ramazan Gündoğan hakkında konuşmuştuk. Ramazan Gündoğan, TKİ'nin büyük ortağı olduğu bir maden işletmesinde, Yeni Anadolu Maden İşletmesinde çalışırken sosyal medyada yapılan bir paylaşıma yapmış olduğu yorumdan dolayı işten çıkartılmış bir kardeşimiz. Bu madenin önünde günlerce eylem yaptı, eylem içerisinde bulundu ancak sesini duyuramadı. Ben Ramazan Gündoğan'la alakalı TKİ Genel Müdürüyle görüştüm, "Ya, lütfen, bu işi çözün. Bu arkadaşı mümkünse iş yerine geri gönderin." dedim çünkü çok önemli bir şey değil bence bir insanın yapmış olduğu bir yorumdan dolayı işten atılmaması lazım. Yeni Anadolu Genel Müdürüyle de görüştük ancak bir netice alamadık. Biz netice alamayınca... Ramazan Gündoğan'ın bu süre içerisinde bir çocuğu da doğdu, işsiz kaldığı süre içerisinde 3'üncü çocuğu da doğdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakırlıoğlu, buyurun lütfen.
Bir dakika veriyorum.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Toparlıyorum.
Bu arkadaşımız aylarca işsiz kaldı, kod 26'tan çıkartıldığı için işsizlik sigortasından faydalanamadı. En son, çareyi TKİ'nin çatısına çıkmakla buldu, Kaymakam Bey ve ben kendisini ikna ettik. Bu arada, şirket yöneticileriyle görüştük, şirket yöneticilerinden Ramazan'ın işe geri döndürülmesini istedik çünkü Ramazan yıllarca bu işi yapmış usta bir madenci. Şöyle bir özelliği var: Hiç izin kullanmamış yani parmakla gösterilen bir madenci. "Bunu lütfen işe geri alın, Ramazan'ın isteği bu." dedik, kabul etmediler. "Peki, o zaman çıkış kodunu değiştirin. Bu arkadaşın kıdem ve ihbar tazminatını alabileceği, daha sonra iş bulabileceği, İşsizlik Fonu'ndan faydalanabileceği bir kodla çıkartın." dedik, bir şekilde sözler verildi ancak bu sözlerin hiçbiri tutulmadı. Biz bu konuda sizden destek istiyoruz Sayın Bakanım.