ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, çok Değerli Millî Savunma Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, velhasıl Millî Savunma Bakanlığımızın yediden yetmişe değerli personeli; bugün Millî Savunma Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz ama ben müsaadenizle... Dün Türk Silahlı Kuvvetlerinin Azerbaycan'a asker gönderilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin bir yıl daha uzatılmasını Genel Kurulda bütün siyasi partilerimizin büyük bir çoğunluğunun oylarıyla kabul ettik. Orada şunu sergiledik: Birlik beraberliği sergiledik, Türkiye'nin gücünü sergiledik. Niye böyle yaptık? Çünkü arkadaşlarımızın konuşmaları, hepsi çok bilinçli konuşmalardı.

Bugün ben evimde eğer rahat uyuyorsam Türk Silahlı Kuvvetlerinin sayesinde, eğer çocuklarım okuluna rahat gidiyorsa Türk Silahlı Kuvvetlerinin sayesinde. Ne demek "Savunmaya çekilsin 'millî' kelimesini kaldıralım, Savunma Bakanlığı olsun." Yani birileri gelecek, senin evini bombalayacak, fabrikalarını bombalayacak, suçsuz insanları öldürecek; sen elini kolunu bağlayacaksın. Böyle bir şey olur mu, böyle bir devlet yönetimi olur mu; bunu kabul etmek mümkün değil.

O bakımdan, arkadaşlar -biraz evvel Sayın Başkan uyardı- bu Komisyon gerçekten çok önemli bir Komisyon, âdeta bizim Genel Kuruldaki çalışmalarımızın aynası olan bir Komisyon. Eğer siz bu Komisyonda konuşmalarınıza dikkat ederseniz... Hep beraber Türkiye'nin gücünü göstermek istiyoruz biz burada. Barış diyoruz, herkes barış diyor, ben de barış diyorum; Sayın Başkan, bu "barış"ı gelin bir tanımlayalım, hangi barış, hangi barıştan bahsediyoruz?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bu tarafa bakın.

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Hayır, size de söylüyorum yani hangi barıştan bahsediyoruz? Onun için, değerli arkadaşlar, bakınız, ben bu konuşmalar olurken geçmişe...

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Siz bize söyleyin.

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Sezai Bey'e dönmedim alınmasın diye.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Yok, yok, siz bize söyleyin, onlar alınıyor; barışı istemiyorlar.

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Hayır, hayır, alınmayın.

Demin biraz sesim yüksek çıktı. Biz burada kavga gürültü çıkarmak için değil, diyalog ortamını bozmamamız için konuşacağız, anlaşacağız, bu yollar açık olacak.

Bakınız "terör" dendi, arkadaşımız konuştu, insanların öldüğünden bahsetti. Ben bir an 1990'lara gittim. Acılar yaşadık terör nedeniyle, amcamın oğlunu eve baskın yaparak öldürdüler. O çocuk -bir ay kalmıştı- makine mühendisiydi ve asteğmendi, şerefli Türk ordusunun bir neferiydi; babasının ölümünün üçüncü günü öldürdüler. Bu acıları, doğuda, güneydoğuda, Anadolu'nun her tarafında bizler çektik. Onun için, terörle mücadelede gösterdiği kararlılık için başta Hükûmetimize, Cumhurbaşkanımıza, bütün bakanlarımıza, siyasi partilerimizin desteğine, tabii ki Millî Savunma Bakanlığımıza, İçişleri Bakanlığımıza yürekten teşekkür ediyorum. Allah razı olsun, Allah Mehmetçik'imizden razı olsun; Somali'de, Azerbaycan'da, Libya'da gösterdikleri kararlılık için... Bakın, bugün Azerbaycan'da o insanlar Türkiye'nin güçlü olmasını bekliyor, Türkiye'de en ufak bir kargaşa çıktığı zaman inanın gözyaşlarını tutamıyorlar. Burada Azerbaycan'ı çok iyi tanıyan arkadaşlarımız var, defalarca gittik geldik ama bizim güçlü olmamız lazım. Özellikle, bakınız, Azerbaycan savaşı kazandı, toprak bütünlüğünü elde etti ama birileri barış anlaşmasını yaptırmıyor "Hayır, yapamazsın." diyor. İşte, Afrika'dan kovulan Fransa -"Macron" dediğimiz insan- şimdi Gürcistan üzerinden Ermenistan'a silah veriyor. Yani ne demek? "Gidin, savaşın; arkasından da bir yumruk daha yiyin." demek; bunun anlamı o, böyle bir şey olabilir mi? Biz diyoruz ki Kafkaslara da barış gelsin, Orta Doğu'ya da barış gelsin, Filistin'e de barış gelsin ama barışın yolları var...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Mikrofon kesildi Sayın Ayrım.

Buyurun, bir dakika daha.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Hiç fark edilmedi ama mikrofonun kesildiği.

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Ses geldi değil mi? Gümbür gümbür çıkıyor, Allah sesimizi kısmasın.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın Sayın Ayrım.

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Toparlıyorum.

Bütçenin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensuplarına saygılarımı sunuyorum. Hiçbir zaman diyalog ortamı bozulmasın, buradan da arkadaşlarıma son söz olarak bunları söylemek istiyorum. İyi ki varsınız, bu ülkenin insanlarısınız. Pasaportunuzda "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı" yazıyor, bundan mutlu bir şey olamaz.

Teşekkür ediyorum.