Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 16 .11.2023 |
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Sayın Bakan, Bakanlığınızın politikalarının da sorunun önemli bir parçası olduğu Kürt meselesinden elbette ki ben de bahsetmek istiyorum. Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden yüz yıl geçti. Geçmiş yüz yılın muhasebesi ve yüzleşmesi yapılmadan yeni yüz yıla girersek ülke demokrasiyle buluşamaz. Bakın, 1071'de ittifakla başlayan Kürt-Türk ilişkileri cumhuriyetin kuruluş aşamasında devam etmekle birlikte, 1924 Anayasası'nın tekçi ve inkârcı yapısıyla çatışmalı hâle geldi. Türklük tanımıyla oluşturulan ulus devlet aklı ve yapısı yüz yıl boyunca Kürt halkına tehdit ve düşman kodlarıyla yaklaştı; asimile etme, varlığını inkar etme, sindirme politikalarının işe yaramadığı yerde yok etme yöntemlerini devreye koydu. Geçmişin Şark ıslahat planı, umumi müfettişlikler, mecburi iskân kanunları gibi inkâr ve imha retoriği bugün kayyum uygulamalarıyla devam ettiriliyor. Devletin Kürt halkına karşı yürüttüğü özel savaş politikaları ve pratikleri, 90'lı yıllarda 3 binin üzerinde köyün boşaltılması, 3 milyondan fazla insanın yerlerinden edilmesi, 30 binden fazla yurttaşın yaşamını yitirmesi, 17 bin faili meçhul cinayetle zirveye ulaşmıştır.
Bugüne ve iktidarınızın dönemine geldiğimizde yöntem kısmen değişmekle beraber amaç aynen devam etmektedir. Yirmi yılı aşkın iktidar pratiğinde geçmişi aratmayan zor ve baskı yöntemleri uygulanmaya devam etmektedir. İktidar birçok konuda olduğu gibi Kürt meselesini de siyasi istikbali için bir aparat olarak gördü ve bunu kullanmaktan hiç çekinmedi, sıkıştığı her dönemde Kürt düşmanlığına sarıldı. Mensubu olduğunuz AKP iktidarının, 2013-2015 yılları arasında çözüm süreci devam ederken 2014 MGK kararından çıkan çöktürme planı Kürt sorununa nasıl yaklaşıldığını hepimize göstermiş oldu. Birçok katliam ve bombalı saldırıların gölgesinde 7 Haziran seçimleri iptal olurken 1 Kasım seçimlerine giden süreç ve sonrasında kentler bombalandı, yurttaşlar diri diri yakıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Raporu'na göre sadece 16 Ağustos 2015 ile 16 Haziran 2016 tarihleri arasında uygulanan yasaklar boyunca 1.425 yurttaş hayatını kaybetti, 2.583 insan yaralandı, en az 1 milyon 809 bin kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı elinden alındı. Bunun yanı sıra, uyuşturucu, fuhuş, taciz ve tecavüz gibi özel savaş politikaları da uygulanmaya devam ediyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Böyle bir şey olur mu ya! Onların hepsini PKK yaptı.
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Lütfen dinleyin, bölmeyin.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Yalan hepsi onların.
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Yalan değil, bunlar yaşanan şeyler ve güncel şeyler. Lütfen bölmeyin.
İpek Er davası, Van'da 6 uzman çavuşun bir restoranda 2 kadını taciz etmesi, Mardinli bir korucunun "Örgüte katılacaktı." diyerek tecavüzü savunması bu politikalara örnektir.
OHAL'i kaldırmakla övünen iktidar, Bitlis, Hakkâri, Şırnak, Dersim, Van, Siirt, Diyarbakır ve daha birçok ilde sürekli bir uygulama hâline getirdiği askerî yasak ve özel güvenlik bölgeleriyle ve sokağa çıkma yasaklarıyla fiilî olarak OHAL'i devam ettirmektedir. Yasak ilan edilen bölgelerde yaşayan halkın can ve mal güvenliklerini tehdit eden bir uygulamaya dönüşen bu yasaklarla aynı zamanda Anayasa tarafından tanınmış olan barınma, seyahat, ulaşım, haberleşme gibi temel haklar da ihlal edilmektedir.
Sayın Bakan, sunumunuzda Bakanlığınızın ülke genelinde topyekûn ağaçlandırma faaliyetlerine katkısından bahsettiniz. Bakın, çok da topyekûn olmadığına birkaç örnek vermek istiyorum somut, güncel örnekler üzerinden, yakın zamanda gerçekleşen örnekler üzerinden. Operasyon gerekçesi ve kalekol yapılan çevrede ormansızlaştırma yaklaşımlarıyla ağaç kesimleri ve orman yangınları başta olmak üzere büyük bir ekolojik yıkım yapılmaktadır. Dört yıldır aralıksız süren ağaç kesimlerinin yanında Temmuz 2023'te Cudi'de üç gün süren yangının sosyal medyaya yansıyan görüntülerle askerler tarafından çıkarıldığı ortaya çıkmıştı. Tam da bugün, şu anda basına düşen görüntülerde Cudi'de askeri güvenlik kuleleri, üs bölgeleri ve bunlara giden betonarme yolların yapımı için kurulan bir taş ocağının dinamitlerle yarattığı ekolojik tahribatı görüyoruz. Yine, benzeri bir durum Lice'de yaşandı. Operasyona çıkan askerler tarafından kenevir yakma gerekçesiyle çıkarılan yangın ormanlık alana sıçramıştı.
Sayın Bakan, seçim bölgem Bitlis'te rutin bir uygulama hâlini almış bu yasak ilanları halkın sosyal ve ekonomik yaşamını oldukça zorlamakta, büyük bir ekolojik tahribata da yol açmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayın.
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - 2 Temmuz 2023 tarihinde Bitlis Valiliği tarafından Hizan'da, 10 köyde ve mezralarında sokağa çıkma yasakları ilan edilerek askeri operasyon düzenlendi. Ardından, yine, bölge, özel güvenlik bölgesi ilan edildi. Yolbilen olarak yani Kürtçe adıyla Xalapur olarak bilinen köyde incelemeler yaptık. Bu incelemeler sonucunda köylüye ait olan arazinin içerisinden, tapulu arsaların içerisinden iş makinalarıyla yol geçirilmiştir; fındık, ceviz, muhtelif ağaçları yok edilmiştir ve bunlara bire bir tanıklık etmiş vaziyetteyiz.
Kürt meselesine güvenlikçi politikalarıyla yaklaşımın yarattığı yıkımlar bunlardır. Yasaklanarak, güvenlik yolu bahanesiyle ağaç kesilerek, kalekollar yapılarak, ormanlar yakılarak mı çözülecek Kürt meselesi? Halk açlığa mahkum edilerek yaşadığı yerden göç ettirmenin yolu açılıyor. Askerî uygulamalarla bölge insansızlaştırılıyor. Ne farkı kalıyor 90'lardaki köy yakmalardan? Nasıl köyleri yakmakla Kürt meselesi çözülmediyse bu uygulamalarla da emin olun çözülmez. Niyet çözümse çözüm barıştadır, çözüm diyalogdadır; asıl ülke savunması ancak bu yolla yapılır, ötesi kan ve gözyaşı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)