Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 16 .11.2023 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, Değerli Bakan, değerli bürokratlar; hepinize öncelikle bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Tabii, yıllardır söylüyoruz, bugün de tekrar etmekte fayda var; kışlaya, camiye, adliyeye, eğitim yuvalarına siyasetin girmemesi gerektiğini hep söylüyoruz, bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz.
Bugün 15 Temmuz darbesi çok konuşuluyor, aslında bunun sebebi kışlaya siyasetin ve farklı tarikatların girmesidir. 15 Temmuz yaşanırken 15 Temmuzda bomba atanları, Meclisi bombalayanları gördüğümüzde aslında bunun siyaset ve yargı eliyle maalesef ordumuza yerleştirildiğini görüyoruz. Yurtsever subayların tasfiye edildiği bir dönemi geçirdik. Biz o zaman Cumhuriyet Halk Partisinin Cezaevi Komisyonu üyesiydik, herhâlde tanımadığımız kadar asker, komutan tanıdık. Maalesef Türk Silahlı Kuvvetlerinin de Türkiye Cumhuriyeti tarihine de mahkeme ve AKP iş birliğiyle bir karar geçti -ki bu hâlâ hepimiz açısıdan utanç vericidir- Türk Silahlı Kuvvetleri bir terör örgütü olarak nitelendirildi ve karara bağlandı. Neredeyse karargâhın tamamı, Genelkurmayın tamamı terörist olarak ilan edildi. O dönemin Genelkurmay Başkanı, İkinci Başkanı, kuvvet komutanlarının tamamı terörist olarak ilan edildi. O zaman da hukuku savunuyorduk, bugün de hukuku savunmaya devam ediyoruz. Düşmanın topla tüfekle yapmadığını... Maalesef AKP ve FETÖ iş birliği, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki yetişmiş, bizim de tanıdıkça hayranlık duyduğumuz insanların tasfiye edilmesine yol açtı.
Şimdi farklı şeylerle karşı karşıyayız. Yine buradan söylemek istiyoruz: Maalesef o dönem Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP milletvekilleri burada Fethullah'a hasret şiirleri okuyorlardı, onları övüyorlardı. Şimdi, bunları söyledikçe bazen arkadaşlarımızın zoruna gidiyor ama yapacak bir şey yok, herkes geçmişiyle yüzleşmeli, yüzleşecektir de.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz de eylemlerinde boy gösteriyordunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz hiçbir eyleme katılmadık. Bak, ben sana söyleyeyim, katıldığımız eylemleri ben size söyleyeyim: Silivri'nin önündeki o zamanki dönemin Fethullahçı subaylarına karşı o duvarları yıkarken eylemdeydik. Şirinyer'de askerî casusluktaki... Türkiye'nin herhâlde yaşamış olduğu en büyük ayıplarından biridir, insanların kendi nişanlısıyla fuhuş yapıyor iddiasıdır ki orada o eylemleri yapıyorduk Sayın Yegin. Bizim yaptığımız eylemlerden utanmıyoruz. Ancak geçen gün İçişleri Bakanlığı bütçesinde de söyledim, biz bu eylemleri yaparken, biz o Silivri'nin kapılarını kırmaya çalışırken siz bize "darbeci" diyordunuz; tarih bizi haklı çıkardı.
Şimdi, bir gerçeği daha sizlerle paylaşmak istiyorum; şu anda ordu içerisinde -umarım Sayın Bakan da söyler- şöyle iddialar var: Yine dinî yapılanmaların, tarikat yapılanmalarının olduğu söyleniyor. Bu bize yabancı bir şey mi, uzak bir şey mi? Asla değil. Yani Türkiye'deki bakanlıklar, kurumlar, tarikatlar arasında pay edilmiş durumda. Menzil bilmem hangi bakanlıkta etkili, İsmailağa bilmem hangi bakanlıkta etkili ama umarım hepimizin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetlerimize böyle bir yapılanmanın yapılmasına izin vermezsiniz. Geçtiğimiz günlerde İsmail Saymaz'ın Sözcü gazetesindeki bir köşe yazısında bir TSK mensubunun mektubu yer alıyordu. Bakın, Türk Silahlı Kuvveti mensubu ne diyor? "Herkesin ibret ve şaşkınlıkla izleyebildiği liyakatsiz atamalar neticesinde, o bu tarikatın değil, sadece Türk milletinin emrinde olan değerler baskı, ümitsizlik ve çaresizlik içinde emekliliğe itilmekte, Hava Kuvvetleri zayıflatılmakta, tek özelliği tarikat mensubu olmak olanlar köşebaşlarına atanarak FETÖ'nün gizli kapılar ardında yapmaya çalıştığını alenen yapılmaktadır." Eğer Türk Silahlı Kuvvetlerinde -tabii ki benim haddim değil buradaki komutanlarımızın yanında konuşmak ama- hiyerarşi giderse, komutandan değil bir tarikat şeyhinden emir alınırsa bir 15 Temmuz daha yaşarız, yaşayabiliriz çünkü bu 15 Temmuzun yaşanması, 15 Temmuza gelinen süreç -tekrar söylemekte fayda var- yargı ve AKP eliyle yapılan bir süreçtir; bunu da ifade etmek istiyorum. Umarım böyle bir süreç gerçekleşmez, umarım yurtsever, Atatürkçü subaylar Türk Silahlı Kuvvetlerinden tasfiye edilmez; bunun acısını çok yaşadık, bunu da ifade etmek istiyorum.
Şimdi bir "paralel yapı" lafı vardı, biliyorsunuz 2013'te başlayan ama yeni paralel yapıların da olduğunu görüyoruz. ASSAM ve SADAT gibi bir paralel yapı var. Eski bir Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu Adnan Tanrıverdi, Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı yapmıştı. ASSAM ve SADAT'la beraber Türk Silahlı Kuvvetlerinin de dizaynında rolü olduğu söyleniyor ki bunu bir başkası söylese, bu ASSAM'ın ASRİKA ilkesini, herhâlde bunu cezaevine atarlar. Bir İslam birliği kurmaktan Türkçeyi değiştirmeye kadar çeşitli iddialar var. SADAT'ın ise ne olduğu kamuoyunda bir türlü açık bir şekilde ifade edilmeyen... Aslında bir askerî şirket olarak gözüküyor, çeşitli yerlerde eğitim verdiği söyleniyor, hem Afrika'da hem Suriye'de eğitim verdiği söyleniyor ama buna da dikkat çekmek lazım. Ayrıca yağlı ballı ihaleleri de devletten aldığını da söylemek istiyorum. Siz de mutlaka katılırsınız, Kuvayımilliye'de görev yapan herkes bizim göz bebeğimizdir. O dönemki Kuvayımilliye'de Kurtuluş Savaşı'nı veren herkes Anadolu'nun ferdidir ancak bir şeyi daha hatırlatmakta fayda var: Sayın Cumhurbaşkanı, ÖSO'yu Kuvayımilliye'ye benzetmişti, buna katılıyor musunuz bilmiyorum ama ben burada buna katılmadığımı söylemek istiyorum. ÖSO denen çeşitli IŞİD artıklarının, çeşitli katil gruplarının oluşturduğu gruplar olduğunu da burada söylemeliyim. Yani ÖSO ya da Özgür Suriye Ordusunun Kuvayımilliye'ye benzetilmesi bu milletin tarihine hakarettir, onu da ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bir mesele var, bizim milletvekili olunca kucağımızda bulduğumuz, yıllarca mücadele ettiğimiz, benim kendi ilimde yani Malatya'daki Kürecik füze kalkanı. Biliyorsunuz, bu, İsrail'i korumaya yönelik olarak kurulan bir kalkan. Bu füze kalkanına bir Malatya Milletvekili olarak defalarca girmeye çalıştım, Millî Savunma Bakanlığına yazı yazdım, Dışişleri Bakanlığına yazı yazdım. Gelen cevaplardan birinde "Bizim yetkimiz yok." dediler. Ta, Pentagon'a yazı yazdım girebilmek için. Hâlâ o üsse girebilmiş değiliz. Burada bu, tabii, aslında Kürecik füze üssü bir samimiyet göstergesi. Nerenin samimiyet göstergesi? İsrail'e karşı Filistin'in yanındaysak bir samimiyet göstergesi. Eğer Hükûmet yiğitse... Mecliste kolayı yasaklamakla, Mecliste neskafeyi yasaklamakla ya da Starbucks'ın önünde eylem yapmakla İsrail'e tavır konulmuyor. Yine, tebrik ederim Sayın Başkan, değerli AK PARTİ milletvekilleri, yeni, yaratıcı eylemler ortaya koyuyorsunuz. İsrail de sizden çok korkuyor, İsrail'in paçaları tutuşmuş, acayip korkuyor. Starbucks'ın önünde kahve döküyorsunuz ya, sizleri kutluyoruz. Hele bu Mecliste neskafe ile kolayı yasaklıyorsunuz ya; şimdi, İsrail'in, Netanyahu'nun dizleri titriyor sayenizde! Bu yaratıcı eylemlerinizden dolayı da teşekkür ediyorum, kutluyorum.
Biliyorsunuz, bu geçtiğimiz günlerde İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Ortak Zirvesi'nde sonuç bildirgesine imza atıldı, yandaş basın bunu o kadar yağladı ki İsrail'e "terörist" denildi, sanki bir başarı elde edilmiş gibi. Ancak değerli arkadaşlar, bunu ben demiyorum, Filistin'i değil İsrail'i dost göstermelik bir karar var. "Netanyahu'yu savaş suçlusu ilan edeceğiz." diyorlar. Peki, yaptırım ne? Altını imzaladığınız metinde bir şey var mı? Yok. "Ey!" denince bir şey değişmiyor. Filistinli çocuklar hâlâ ölmeye devam ediyor, bombalar hâlâ yağıyor, hâlâ anneler babalar ağlamaya devam ediyor. Bizim tabii, "Ey!" deyip... Nereye gidecekti? Gazze'ye gidecekti. Bugün hesapladım, tam altı yüz kırk cuma geçmiş, bırakın Gazze'ye gitmeyi, nereye gitti? Netanyahu'ya gitti, Herzog geldi, kucaklaşıldı. Şimdi, "Katil İsrail." deniyor. Diyor ki: "Bence İsrail devleti katildir. Masum çocukları öldüren kim olursa olsun katildir." Ama yapacak bir şey yok. Yaptığınız şey; kolayı yasaklamak, Starbucks'ın önünde oturma eylemlerinde bulunmak. Yiğitseniz, AK PARTİ'ye söylüyorum, yiğitseniz gelin, sıkıyorsa bu Kürecik füze üssünü kapatalım; kim yiğit, kim değil, bir görelim onu.
Şimdi, bir başka konu, Sayın Millî Savunma Bakanımız da mutlaka üzülüyordur. Bir intikamla, bitmeyen bir hırsla, bitmeyen bir kinle 28 Şubatta yargılanan komutanlar, 80-90 yaşında insanlar cezaevlerinde işkenceye tabi tutulmaya devam ediliyor, eziyet edilmeye devam ediliyor. Bu insanların tamamen bir kinle, tamamen bir öfkeyle, Erdoğan'ın kiniyle cezaevinde tutulduğunu da biliyoruz. Onları içeride tutacak bir hukukun da yargının da olmadığını söylemek istiyorum.
Şimdi bir de bu 15 Temmuzda hep söylüyoruz: Gelin, bu 15 Temmuzun arkasındaki güçleri araştıralım, kim FETÖ'cü, kim bu yolu açmış; hep araştıralım diyoruz, iktidardan çıt çıkmıyor. Kimi cezalandırıyorlar? Hele öyle mağduriyetler var ki... Örneğin, şimdi burada bir albay ya da bir yüzbaşı emir verirse birliğe, herkesin çıkması lazım, askerlik yaptık. O erlerin suçu, günahı ne? Yani silah kullanmamış, kısaca, kışladan çıkmış askerî öğrencilerin günahı ne? Bunu da sizin takdirlerinize sunmak istiyorum. AK PARTİ'nin tabii ki o cemaatle yakın ilişkileri var, yakın iş birlikleri var. Biz onların elini sıkmamışız. Yine, eğer mağdur varsa askerî öğrenci ya da erlerin de hakkını savunmak gerektiğini düşünüyorum çünkü bu Türk Silahlı Kuvvetleri hepimizin göz bebeği, hepimizin, bu ülkede yaşayan herkesin ortak değeri; bunu da ifade etmek istiyorum. Tekrar 15 Temmuzları yaşamamak için, tekrar o darbe girişimlerini yaşamamak için, tekrar Meclisin bombalanmaması için Türk Silahlı Kuvvetlerine siyasetin ve tarikatların girmemesi lazım ama kamuoyunda yaygın kanaat var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bir cümleyle bitiriyorum.
Sizinle ilgili değil çünkü beylerin yapmış olduğu uygulamalar hep öyle. Okulda tarikat, ne bileyim, işte, Sağlık Bakanlığında tarikat, üniversitelerde tarikat; seviyorlar, hâlâ ders alabilmiş değiller. Umarım, Türk Silahlı Kuvvetlerine bu tarikat yapıları yerleşip Türk Silahlı Kuvvetlerini kemirmez.
Ben çok teşekkür ediyorum, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.