KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN ERDEM (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok Değerli Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, milletvekilleri, Bakan Yardımcıları, bürokratlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütçe görüşmelerinin hayırlı olmasını diliyorum.

Şimdi, konuşmalara baktığımızda -burada değil ama- bence Sayın Ceylan vesayetçi bir politikayı savunur bir konuşma yaptı. Tekrar askerî mahkemelerin olması, askeriyenin tek elden yürütülmesi...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bunları vesayet olarak değerlendirmeyin Sayın Erdem.

ORHAN ERDEM (Konya) - Yok, bir şeye geleceğim. Yani tekrar karşılıklı bir tartışma açmak da niyetim değil, o fikrini söyledi.

Şimdi biz de aynı fikirdeyiz bazı konularda; güvenlik, insanoğlunun, yaradılışından bu yana en temel endişesi ve talebi olmuş. Bu kurumların şeffaf olması, hesap verebilir olmaları ülke insanının en doğal hakkıdır. Parlamentonun üzerinde kendilerini seçen halkının gözetimi vardır; her dört yıl, her beş yılda seçimlere girer ve halkına hesap verir. Aldığı bu yetkiyle de kurumları idare, tabii ki başta Parlamento, yeni sistemimizde Cumhurbaşkanımızın görevidir. Ordumuzun, göz bebeğimizin de en iyi şekilde olmasını isteriz. 2002'den sonra bazı değişimler oldu. 2004'te Devlet Güvenlik Mahkemelerinin içinde bir askerî hâkim vardı. İlk, bunu kaldırdık hep beraber; sonra, 2010'da Anayasa değişikliğiyle sivillerin askerî mahkemelerde yargılanmalarına son verdik. Burada, hangimiz bir askerî mahkemede dışarıdaki bir konuda tartışmadan yargılanmayı isteriz? Sonra, 2013'te TSK'nin disiplin kanunu değişti. Burada öyle bir madde vardı ki -İç Hizmet, 35- cumhuriyeti koruma yetkisi veriyordu ve bu, birçok darbenin de gerekçesi görülmüştü. O zamanlar kurulan bir darbeleri araştırma komisyonu rahmetli Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'e gittiğinde ilk dediği şey "Bu maddeyi kaldırın." olmuştu. Ha, sonra bu maddenin de yetmediğini anladık 2016'da. Tabii, o bir darbe değil, bir işgal girişimiydi, o çok farklı bir girişimdi. Türkiye bunları yaşadı ve 2016'dan sonra daha demokratik, daha güzel, daha denetlenebilir ve yetkilerin paylaşımını sağladı.

Şu anda, milletimiz Genelkurmay Başkanının, Kuvvet Komutanlarının adını bilmiyor ama gönüllerinde çok büyük bir sevgi var; korku değil, artık sevgi var ve -Allah'a bin şükür- bu tek baştan yönetim, şu, bu dediğimiz ordumuz mucizeler yaratıyor. Bütün Türkiye'ye karşı gelişmelerde, 2016 yılında yaşanan o sıkıntıların içinde hiçbir aksaklık olmadan Türkiye'nin ve gönül coğrafyasındaki bu gücün etkisini bekleyenlere çok güzel umut oldu. Bir kere, bu değişikliklerin bu milletin menfaatine olduğunu düşünelim. Ben de askerî hastanelerin açılması fikrine katılırım, içinde değişecek şeyler de vardır, bunları da -yeni anayasa diyoruz- hep beraber yapalım. Yüzde yüz her şey doğru demiyorum ama...

CAVİT ARI (Antalya) - Hastane açmak için anayasaya ihtiyaç mı var Orhan Bey?

ORHAN ERDEM (Konya) - ...genel manada doğru bir karar alınmıştır.

Gelelim; Sayın Temelli, Sayın Sayyiğit; inanın, sizlerle konuştuğumda, sizler konuştuğunuzda ben hiçbir farklılık hissetmiyorum, birikiminizle, gücünüzle, bilgi birikiminizle bunları hissettiriyorsunuz ama bu iyi niyetin arkasında yanlış bir düşünce olduğunu fark ediyorum kendimce. Bu ülkeye Suriye tarafından onlarca bomba roketatarla atıldı, birçok sivil öldü. Türkiye bölgede kendi güvenlik alanını oluşturmaya girmeyip de ne yapacaktı?

Şimdi, Amerika Birleşik Devletleri'nin, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi hepimizin ortak isteklerinin, arka planda hiçbirinin olmadığını biliyoruz Sayın Temelli. Amerika Birleşik Devletleri sahiden toplumların hakları için bu yüksek gücünü kullansaydı bugün Filistin'in yanında olmaz mıydı? Olmalıydı. Kıbrıs'ta bizim yanımızda olmalıydı. Karabağ'da Azerbaycan'ın yanında olmalıydı. Bütün hepimizce haklı davalarında Amerika yoktu ama şimdi Suriye'de PKK'nın uzantısı YPG'ye 2022'de -hatırladığım 700 milyon dolardı; petrolden, şuradan, buradan gelen ne kadar bilmiyorum- komutanları gidip oradaki törenlere katılıyor, biz de bunun iyi niyetle yapıldığına inanacağız. Sizin bölünme anlayışında bir şey olmadığını biliyorum ama şeytan ayrıntıda gizlidir, önce Suriye'yi bölerler, sonra Irak'ı bölerler -ki oluştu bazı şeyler- sonra da bu ülkenin kardeşlerini birbirine düşürürler, kırk yıldır uğraştıklarını sonuçlandırmaya çaba sarf ederler. O bakımdan "YPG'nin, Rojava'nın, Afrin'in hakkını savunacağız." filan derken ülkemizin ayaklarına kurşun sıkarız. YPG orada, boşaltılan noktada bütün farklı kimlikteki insanları sürüp apayrı zulümler yapmıştır. Bunların bilinmesi gerekir. Ülkemizi güçlü tutarsak, ordumuzu güçlü tutarsak, arkasında durursak hepimiz güçlü oluruz. Ben hep söylüyorum, bir ülkenin ordusu güçlüyse tehdit almaz, tehdit almazsa sermaye gelir, ticaret gelişir, ticaret gelişirse de ekonomisi büyür, zenginlik gelir. Bizim ordumuz da bu anlayışla hareket ederek güçlü olmalı. Bugün yüzde 80 yerlilik oranına gelmesi -inşallah, daha da artacak- ve herkesin parmakla gösterdiği bir ordu ve güç olması, hem NATO içinde hem uluslararası boyutta bu hepimize bir güçtür, bir kuvvettir.

Ben başta Millî Savunma Bakanımıza, Genelkurmay Başkanımıza, Kuvvet Komutanlarımıza ve tüm personellerine güç diliyorum, Rabb'imden yardım diliyorum, koruma diliyorum. Onlar bizim güvenliğimizle uğraşıyorlar, sağ olsunlar. Bugün de gerçekten keşke daha çok bütçe verebilsek ama ülkemizin kaynakları içinde yine önemli oranda bir bütçeyle inşallah oyladıktan sonra onu da kabul etmiş olacağız.

Ben hepinize saygılar sunuyorum, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.