KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Tekrar teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tabii, Kıbrıs, millî davalarımızın başında geliyor. Böylesi bir süreç içerisinde de hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hem de Kıbrıs Adası'nda garantör ülkelerden olan Türkiye Cumhuriyeti'nin adada gelinen aşamada bir çözüme ulaşılabilmesi için, egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm formülünü geliştirmeleri ve bu doğrultuda çalışmaları yeni dönem açısından hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarını muhafaza etmesi ve koruması hem de Türkiye'nin Kıbrıs Türklüğünü desteklemesi anlamında çok önemli çabaları içeriyor. Böylesi bir süreç içerisinde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mevcudiyet ve varlığını, "küresel seviyedeki tanınma sürecini" diyelim daha doğrusu, Türk Devletleri Teşkilatından da başlamak suretiyle, bir ivme yakalamak anlamında önemli bir seviyeye getirdi. Bu şartlarda da zaman zaman, bilhassa, geride bıraktığımız dönemlerde, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Hükûmetimizin izlemiş olduğu hem Doğu Akdeniz'de hem Kıbrıs politikasıyla alakalı süreci saldırgan olarak nitelendiren bazı çevrelerin gelinen aşamada da bu egemen eşitliğe dayalı süreci kabul etmeleri, buna saygılı davranmaları bizim açımızdan son derece olumlu bir gelişmedir, öncelikle bunu ifade etmek isterim. Bu davanın sahiplenilmesi, Türkiye'deki her siyasi parti nazarında, her siyasi cenah nazarında sahiplenilerek bu davanın daha da güçlenmesi, pekiştirilmesi önemlidir.

Sayın Başkanım, saygıdeğer Komisyon üyelerimiz; tabii, geride bıraktığımız yıllarda aynı eleştiri Azerbaycan için de yapılıyordu fakat Azerbaycan'ın bir sıkıntısı, bir meselesi vardı; Karabağ meselesi vardı ve Azerbaycan İkinci Karabağ Muharebesi ve ardından Hankendi, Hocalı ve çevresinde gerçekleştirmiş olduğu son antiterör operasyonlarıyla beraber, işgal altındaki topraklarını azat etmesiyle birlikte, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle olan münasebetlerini daha da ileri bir seviyeye, üst bir noktaya taşıdı. Yine 27'nci Dönemde bu anlamdaki ilk temas belki de Azerbaycan Parlamentosunun Dışişleri Komisyonunun, yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin millî bir gününde bölgeye yaptığı ziyaret oldu. Akabinde, yine hatırladığımız kadarıyla aynı ziyarette, ülkemizin de girişimleriyle beraber, Pakistan'ın Ankara Büyükelçisinin de bölgeye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bir ziyareti olmuştu. Yani bölgedeki diğer Türk devletleri, Sovyetler Birliği'nden sonra bağımsızlıklarını kazanmalarının akabinde, kendi meselelerini de halletmek suretiyle dünyada var olan Türklüğün mücadelesini hiçbir zaman yalnız bırakmadı; bizim bu ülkelerin herhangi birisine "Verilen mücadelede yalnız kaldı, yalnız bıraktılar." dememiz doğru olmaz çünkü samimiyetle ifade edilenlerin ne olduğunu biliyoruz. Kaldı ki Kazakistan'ın böylesine aksi yönde bir tutumu olsaydı, bize göre, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesinin karşısında dururdu ki bunu yapmadılar. Dolayısıyla bu anlamda da Kazakistan'ın kendi bazı meselelerine saygılı davranmak lazım kanaatini taşıyorum, neticede Kazakistan da egemen bir ülke.

Bakınız, bu anlamda da bir örnek vermek isterim: Kazakistan, tabii, komşuları itibarıyla iç problemleri yüksek olan ülkelerin başında geliyor. Daha yine geride bıraktığımız yıllarda, bazı iç karışıklık ve kargaşalarla dünya kamuoyunun da gündemine geldi ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü kapsamında buraya yabancı bazı askerlerin geldiğini gördük. Ama bugün gelinen aşamada, Kazakistan bir şey yaptı ve Kiril alfabesini kullanmaktan... Düzeltiyorum, özür dilerim, ülke içerisinde Rusçayı kullanmayı bıraktı ve şu anda kendi dilleriyle hem kullanımını yaygınlaştırdı hem de ilk defa geride bıraktığımız günlerde, uluslararası bir müzakerede, Kazakça konuşmak suretiyle, bu anlamdaki egemenlik iradesini ortaya koymuş oldu. Dolayısıyla bu bir süreç işidir; egemenliğin tesisi, tanınma süreci kolay bir süreci kapsamıyor.

Yine Fuat Bey, Değerli Komisyon Başkanımız, Komisyonun basına açık olan bölümünde bazı bilgilendirmelerde bulundu Kosova'ya yaptığımız ziyaretle ilgili. Bakın, bugün Kosova Cumhuriyeti bile yaklaşık 90 ülke tarafından tanınıyor ama bir o kadarı tarafından da tanınmıyor. Yani bir mücadele sürecinin içerisinde olan kendi şartlarını haiz ülkelerin olabildiği gerçeğini kabul etmek lazım. Ben bu kapsamda Kazakistan'ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle alakalı tutumunun samimi olduğunu düşünüyorum ama kendi iç şartları sebebiyle bugün bazı durumlar vasat durmuş olabilir. Ona da saygılı davranmak ama bu hassasiyetimize de tıpkı Sayın Cumhurbaşkanımızın 10'uncu Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Zirvesi'nden sonra yapmış olduğu açıklamalarında vurguladığı gibi, her seviyede değinmenin önemli olduğu kanaatini taşıyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum.